İnleyen Nağmeler..
TURKCELL Süper Lig
5.Hafta
GALATASARAY
4' Mustafa Sarp
64' Milan Baros
80' Milan Baros
Beşiktaş
-
Ali Sami Yen, İstanbul
12 Eylül Cumartesi, 21.00
Bugün oynamadan kazandık diyebiliriz.. Dört haftadır izlediğimiz Galatasaray bu değil fakat bir derbi ve aşırı yorgun oyunculardan oluşuyoruz. Hakettiğimiz bir galibiyet aldık.. Beşinci haftada beşinci maçımızı kazanarak namağlup devam ediyoruz yolumuza..
Bu galibiyeti bugün ölüm yıldönümü olan Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden birisi olan ve taraflı tarafsız herkesin saygı duyduğu bir isim olan, efsanemiz, geçmişiz, geleceğimiz olan Metin Oktay'a armağan ediyoruz. Bu başlık altından kendisi saygı ve özlemle anıyoruz. Ruhun şaad mekanın cennet olsun.. Dün onbir tane Metin sahadaydı.. Görmüşsündür Kral'ım.. Bu arada hazır resmi koymuşken Galatasaray Store çalışanlarını tebrik etmek gerekir.. Dün maça çıkmadan evel Aslanlarımız özel hazırlanan ve satışa sunulan Metin Oktay tshirtlerini giydiler. Aynı şekilde yönetim kurulumuzda şeref tribününde Metin Oktay anısına özel yapılan atkılardan takarak maçı izlediler ve maç öncesi mini bir atkı show yaptılar. Değerlerimize sahip çıkan, tarihini günümüzde hala yaşatan ve Galatasaray'ın geleneklerini sürdüren bu değerli kişilere tekrar tekrar teşekkür ederiz.
Böyle kişileri görmek, bu yapılanlara canlı şahit olmak insanı ister istemez mutlu edebiliyor. İşte biz bunları istiyoruz.. Bizi anlayan, bize sahip çıkan, bizi yaşatan ve Galatasaray'ı içimize işleyerek yaşatan birilerini istiyoruz.. Çok mu şey istiyoruz? Teşekkürler Adnan Polat, teşekkürler yönetim kurulu, teşekkürler GS Store ekibi.. Emeği geçen ama adını bilmediğimiz, duymadığımız herkese teşekkürler..
Kritik müdahaleleri, refleksleri, kornerlerde çıkıp alması, müthiş iki net kurtarışı.. Arjantinli geride arkadaşlarına güven verdi, motive etti. Her pozisyon öncesinde arkadaşlarını geriden uyardı, oyunu en ama en geriden başlattı. Kusursuz oynadı Leo Franco.. Bugün harikaydı, muhteşemdi.
4' Mustafa Sarp
64' Milan Baros
80' Milan Baros
Beşiktaş
-
Ali Sami Yen, İstanbul
12 Eylül Cumartesi, 21.00
Maçın Analizi
Ligin beşinci haftasında iyi bir futbol, iyi bir mücadele sergileyerek üç puanı üç golle aldık. Gol ortalamamız düşmemiş oldu böylece.. Bu yıl gelene üç, gidene dört atmaya devam ediyor. Haftaiçi Panathinaikos var.. Zor bir deplasman olacağı kesin ama Beşiktaş maçından zor olamaz. Her ne kadar Beşiktaş'ın güçlü olmamasına rağmen bu maçın zor geçmesinin sebebi belliydi aslında.. Malum karşı tarafın bu hafta içi bir maçı daha var ve o maç çok çok farklı geçicek. Ayrıca kendi aralarında yaşadıkları sıkıntılardan ötürü bu maça asılmak zorundaydılar. Varını yoğunu ortaya koydu Beşiktaş.. Kaybedicek hiçbirşeyleri yoktu ve öyle oldu. Milli maç yorgunu ve tek idman yaparak bu maça çıktık.. Beşiktaş ise yaklaşık 12 gündür yatıyor, dinleniyor. Bugün sahada gördüğümüz bütün isimler kendi Milli takımına gitti. Leo Franco ve Kewell haricinde..Galatasaray bildiğimiz gibi.. Rakibi kovalayan, ısıran, basan ve erken dakikalarda golü bulan Galatasaray.. Her zaman böyle başlamıyormuyuz maçlara zaten =) Sağlı sollu geldik daha dakika üç (3) iken.. Keita ortaladı, Kewell vurdu dakika dört (4) ilk kornerimizi kullandık. Belli oluyor artık bu takım duran top çalışıyor, organizasyonlar üzerinde tekrar tekrar ders görüyor, korner çalışıyor, orta çalışıyor.. Topun başına kim geçerse geçsin, topun nereye gideceğini herkes biliyor. Bu bilenler arasında Mustafa Sarp'ta var. Topun nereye gideceğini bildiği için o doğru yerdeydi, doğru alandaydı. Herkes Baros, Keita, Servet, Emre derken Sarp arkada bomboştu. Kaptan ortaladı, Sarp arka direkte kafayı vurdu ve gol! Sami Yen bayram yeri gibi oldu bir anda.. Beşiktaş saldırmaya çalıştı, Serdar Özkan ile çok net pozisyonlar harcadılar. Ama bizde pek kapanmadık tam tersi Beşiktaş'ı yarısahada tutup Keita, Arda, Kewell, Sabri ile çizgiden bindirmeler yaptık. Yine bu bindirmelerden birisinde Keita nefis ortaladı, Kewell harika vurdu ama top ile direk arasında iki,üç santimlik mesafe vardı..Top direği sıyırarak dışarı gitti.. İkinci gole çok ama çok yaklaşmıştık. Arda'nın yorgunluğu inanılmaz belli oluyordu. Sarp ve Topal ise ortasahada tam bir örümcek adam rolüne girmişlerdi. Her topa ayak uzattılar, her topa müdahale ettiler. Arda ne kadar yorgun olsa da ilk yarıda yaklaşık 5,5 km koşmuştu.. Beşiktaş kalemize gelmeye çalıştı ilk yarıda ama ne fayda.. Emre Aşık, Servet ikilisi aslan gibi savaşıyordu. Ne Nihat, ne Tabata, ne Yusuf ne Serdar Özkan. Kanatlara inerek içeri girmeye çalışsalarda Emre ve Servet izin vermedi. Servet'in her gelen şuta kafa veya ayak uzatması, Emre'nin Nihat'ı bir an bile olsun yalnız bırakmaması ilk yarıda Beşiktaş'ın ataklarını engelleyen isimlerdi. İnanılmaz işleyen bir savunmamız vardı. Hep birlikte öne çıkan, hep birlikte geriye gelen, önde duran, adam paylaşan, adam kovalayan, bire iki basan bir savunmamız vardı. Rakip yüklendiğinde hemen Kewell geriye geliyor Balta'nın adamını paylaşıyordu, Keita arkaya gelerek Sabri'nin adamını paylaşıyordu. Sarp ve Topal önde basarak rakibi ısıran oyuncular oluyor, onların hemen önüne Arda geliyor ve her ne kadar yorgun olsada rakibiyle ortasahada boğuşuyordu. En arkada Emre, Servet ikilisi rakip forvetleri bir an bile yalnız bırakmıyordu. Müthiş konsantre olmuş Leo Franco geriden sık sık arkadaşlarına talimatlar veriyor, emirler yağdırıyordu. Haklıydı çünkü sahayı tek başına en rahat bir şekilde gören oydu.. Kim, nereye, nasıl kaçıyor bütün arkadaşlarına haber veriyordu. İlk yarı böyle bitti, Beşiktaş ortasahadan tek bir pozisyon bile üretemeden soyunma odasına gitti.İkinci yarıda farklı bir Beşiktaş sahadaydı. Tabata çıkmış Fink girmiş, Nihat çıkmış Bobo girmişti. Bizden ise herhangi bir değişiklik yoktu, halbuki Arda-Elano değişikliği veya Arda-Barış değişikliği çok güzel olurdu.. Ortasahayı Beşiktaş'a devrettik neredeyse ve işin ilginç yanı.. Top ortasahada hiç oynanmadı.. Topu ortasahada alan oyuncu çok rahat 10 metre, 20 metre dribling yaparak içeri girdi. İkinci yarıda Beşiktaş varını yoğunu ortaya koydu, mücadelesi ile her ne kadar sıkıştırmaya çalışsada Keita, Kewell, Baros ve Sabri hızlarıyla savunmayı allak bullak etti. Top Keita'nın kontrolündeyken kanattan Sabri bindirdi, Kewell'dayken Balta bindirdi. Ofansı, defansı beraber oynuyordu Galatasaray'ın.. Beşiktaş'ın atakları sonuç getiremezken Leo Franco'nun muhteşem iki müdahalesi ile Galatasaray biraz daha ateşlendi. Leo Franco o topları nefis bir şekilde çıkartmasa veya toplar auta bile gitse herhangi birşey olmazdı. Fakat muhteşem bir şutu, muhteşem bir şekilde çıkaran Leo Franco hem arkadaşlarına "SİZ MERAK ETMEYİN, BEN BURADAYIM" diyor, hemde rakip hücum oyuncularına "BEN BURDAYIM" diyordu. Galatasaray'da ilk değişiklik Arda-Elano oldu. Milli maç yorgunu Arda çıktı, bant Emre'ye gitti. Emre'ye pek bir yakışmıştı bant aslında.. 37 yaşında olmasına rağmen canla başla savaşan bir Emre Aşık'ı izlemek herkese keyif veriyordu. İkinci yarıda biraz durgun olan ama sahada mücadele eden Galatasaray aktif dinlenme yaparak rakibi yormaya, kendisini dinlendirmeye başladı. Dakikalar 64'ü gösterirken Kewell içeri daldı Rüştü açısını kapatmak istedi, Kewell vurdu Ferrari son anda çıkarttı tekrar Kewell'a gelen top dışarı Topal'a gitti, Topal gelişine nefis vurdu.. Kaleciden dönen topa geçen sezonun gol kralı Milan Baros öyle güzel vurdu ki, adeta topu tavana astı ve skor 2-0 oldu. Haftaiçinde San Marino ağlarına dört gol gönderen Baros, Beşiktaş'ı boş geçmemiş oldu böylece.. İşin ilginç tarafı ise bu golden önce ekrana Nonda geldi.. Nonda hazırlanıp formasını giyerken Baros bu golü atarak oyunda kalmasını sağladı. Eğer o gol olmasaydı Baros-Nonda değişikliğine gidecekti Galatasaray.. Bu golden sonra Barış-Keita değişikliği gerçekleşti. Elano kanada, Barış ortasahaya gelip canlılık ve mücadele katıcaktı ortasahaya.. Bu değişikliklerden ve golden sonra ritmini bulan ve rakibini ilk yarıdaki gibi sıkıştırmaya başlayan ekibimiz sağlı sollu gelerek gol aramaya başladı.Yine bu atakların birisinde Balta'nın pasında Elano ile hızlı çıktık ve Beşiktaş savunmasını az adamla yakaladık. Üçe bir gelen Galatasaray'ımızda Elano yaklaşık 50 metrelik nefis bir pas attı, Kewell tek topta indirdi, Milan Baros düzeltti, vurdu ve skoru belirledi. Ani çıkışları ile Beşiktaş savunmasını az adamla yakalayarak gol bulan Galatasaray'ımız oyunu son dakikalarda rölantiye almış gibi görünsede dördüncü, beşinci golü aramaya devam etti. Aslında Baros her zaman ki gibi.. Geçen seneden görmeye alıştığımız Baros.. Rakibi yıpratan, çizgiye koşular yapan, rakibi kovalayan, koşan, mücadele eden, savaşan Baros. Bitiriciliği ile iki gole imzasını attı. Geçtiğimiz haftalarda dünyaya gelen oğlu Patrick uğurlu gelmiş olsa gerek ki; Baros son üç resmi maçta yedi gol attı. Böyle devam Baros.. Bu sene daha çok gol atıcaz..Maçın son dakikalarında Caner Erkin, istikrar abidesi Hakan Balta'nın yerine oyuna girdi. Son transferlerimizden Caner ilk kez oynamasına rağmen pek sırıtmadı, yorgun Beşiktaş savunmasına bindirmeler yaparak gol aradı. Bülent Yıldırım ise dakikalar 90+3'ü gösterirken maçın son düdüğünü çaldı ve bu maçın galibinin Galatasaray olduğunu söyledi.
Bugün oynamadan kazandık diyebiliriz.. Dört haftadır izlediğimiz Galatasaray bu değil fakat bir derbi ve aşırı yorgun oyunculardan oluşuyoruz. Hakettiğimiz bir galibiyet aldık.. Beşinci haftada beşinci maçımızı kazanarak namağlup devam ediyoruz yolumuza..
Bu galibiyeti bugün ölüm yıldönümü olan Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden birisi olan ve taraflı tarafsız herkesin saygı duyduğu bir isim olan, efsanemiz, geçmişiz, geleceğimiz olan Metin Oktay'a armağan ediyoruz. Bu başlık altından kendisi saygı ve özlemle anıyoruz. Ruhun şaad mekanın cennet olsun.. Dün onbir tane Metin sahadaydı.. Görmüşsündür Kral'ım.. Bu arada hazır resmi koymuşken Galatasaray Store çalışanlarını tebrik etmek gerekir.. Dün maça çıkmadan evel Aslanlarımız özel hazırlanan ve satışa sunulan Metin Oktay tshirtlerini giydiler. Aynı şekilde yönetim kurulumuzda şeref tribününde Metin Oktay anısına özel yapılan atkılardan takarak maçı izlediler ve maç öncesi mini bir atkı show yaptılar. Değerlerimize sahip çıkan, tarihini günümüzde hala yaşatan ve Galatasaray'ın geleneklerini sürdüren bu değerli kişilere tekrar tekrar teşekkür ederiz.
Böyle kişileri görmek, bu yapılanlara canlı şahit olmak insanı ister istemez mutlu edebiliyor. İşte biz bunları istiyoruz.. Bizi anlayan, bize sahip çıkan, bizi yaşatan ve Galatasaray'ı içimize işleyerek yaşatan birilerini istiyoruz.. Çok mu şey istiyoruz? Teşekkürler Adnan Polat, teşekkürler yönetim kurulu, teşekkürler GS Store ekibi.. Emeği geçen ama adını bilmediğimiz, duymadığımız herkese teşekkürler..
Maçın Adamı
Leo Franco
FCN Blog dünkü Maçta Sabride çok iyiydi bence maçın adamlarında biri sabriydi.Onuda yazamaz mısın buraya
YanıtlaSilsabri'de mükemmele yakın oynadı bence
YanıtlaSilmmk428 ve Ali Bayar;
YanıtlaSilSabri hakkında apayrı bir konu açıcaz :)
yok geliyoruz, yok balonu sondurecegiz, yok bilmemne macindan once moral bulacagiz, su gune kadar gercek bir takimla oynamadiniz ki zaten, bizim karsimizda ne yapacaksiniz, yok su yok bu.
YanıtlaSilbu iddialari etmeden once adam akilli bir futbol ortaya koyman lazim. iskembeden sallarsan got olursun boyle. neyinize guvenip te boyle konusuyorsunuz anlamiyorum.
galatasaray iyi oynamadi, besiktas oyunu kontrol ettigi anlarda gol buldu. ilk golun zamanlamasinin skorda etkisi buyuk.
siz gidin, biraz sevinmek icin sevmeyin. hadi kuslar.
bir beşiktaşlı olarak, bu ve önceki 4 lig maçı ile ilgili bulmak istediğim tek ve saçma sapan avuntu, mustafa denizli'nin esas takımı şampiyonlar ligi rakiplerinden saklıyor olması. umarım şampiyonlar ligi maçlarında da saklamaya devam etmez.
YanıtlaSilgalatasaray'ın bu sene bileğinin bükülmesi zor, zira gol atmayı çok iyi beceriyorlar. tebrik ediyoruz. yapacak bir şey yok. bükemediğin bileği öpeceksin.
Galatasaray ın ikinci yarının ilk 20 dakikası dışında beşiktaşa göre çok da kötü oynamadığı maç oldu.. Galatasaray ın bu maçta ve ankaraspor maçında görünen en büyük sorunu ayhan akman'ın yerine mehmet topal'ın oynamasından ötürü topu ileri taşımakta zorlanmasıydı.Ayhan akman mustafa sarp ve mehmet topal a göre çok daha fazla top kaybı yapıyor olsa bile oyunu ve dolayısı ile takımı ileri taşımakta ve takımın gerisi ile ilerisi arasındaki mesafeyi kısaltmakta çok daha başarılı.Mehmet topal ın mustafa sarp ayhan akman ikilisini bozmak için daha da form tutması ve topu ileri taşıma konusundaki sıkıntılarını gidermesi başka bir deyişle futbolunu bir kademe daha ilerletmesi gerekiyor.Bu maçta beşiktaş adına maçın yıldızı yusuf ve serdar özkandı.yusuf un kontra topları ile serdar özkan sürekli hakan balta ve servet çetinin arasına girerek beşiktaşın girdiği bütün pozisyonların sahibi oldu.Bu durumda kewell in çok fazla katkısı vardı.hatta ikinci golden önceki 5 dakikada galatasaray teknik heyeti keitayı sola kewell sağa alarak bu durumu çözmeye çalıştı ve bunda da başarılı oldu.keita serdar özkan ı kovalayarak hakan baltayı rahatlatırken kewell sağ taraftan ikinci gole katkı yaptı.Sabri sarıoğlu nun iyi oynamasında bence en büyük sebep keita nın oyunudur.keita hem savunma hemde hucumda olan ve sabrinin dengesiz şekilde ileri çıkmasını engelleyen bir futbol oynuyor bence.arda turan ın kötü oynamasında sürekli oynamaktan kaynaklanan fiziksel ve mental yorgunluk yanında ayhan akman ın yokluğunda sürekli geriye gelerek top almaya çalışmasının da etkisi var bence.yaşı ve yeteneği gereği en kısa sürede kendini toparlayacaktır.
YanıtlaSilhakem açısından çok da sıkıntılı geçmeyen bir maçtı.tartışmalı tek pozisyon serdar özkan ve leo franco arasındaki ceza sahası dışında-içinde elle oynadı pozisyonuydu.ki bu pozisyona erman toroğlu dışarda elle oynadı kırmızı kart derken bülent yavuz içerde oynadı devam yorumu yaptı.
rijkaard maçtan sonra yaptığı açıklamada takımın oyunundan memnun olmadığını, ilk golden sonra gereksiz yere skoru korumak için geriye çekildiklerini, istediklerinin sahada yapılmadığını ve bu anlarda beşiktaş'ın golü bulabileceğini söylemiştir. çok iyi oynamadan 3 gol atıp kazandık ancak rijkaard'ın bu sözleri galibiyetten daha önemlidir daha umut vericidir. vee evet, rijkaard hala rüyada zannettirendir..
YanıtlaSilsami yen'deki besiktas loser'ligi ne kadar daha devam eder bilmem. denizli'nin sadece sacma sapan ileri hat tercihleri sayesinde besinci haftadan liderle 9 puan fark acildi. yoksa ne fenerbahce'den, ne galatasaray'dan cok asagi bir takim degil kesinlikle.
YanıtlaSilen ucta nihat'la maca basliyorsun. adam striker degil, sirti donuk oynama gibi bir olayi yok, derbi deplasmanindasin, hucum presi yok, dahasi formsuz. tamam, dakika 4'te gol yiyecegini nereden bilsin, nihat'la kontra yapariz diye dusundu desen, nihat yine bobo'dan holosko'dan sonraki tercih olmali. euro 2008'de ayni yerde ayni sekilde oynarkenki performansi da referansidir. nihat tercihi uzerine bu kadar konusmam da ilk devreki koca bir 40 dakikanin heba olmasindaki en onemli etken olusu. nobre iceride disarida daima oynamali su takimda, adamin kotu gunu yok, bos kaleye gol de atamasa ayni yirticilik, ayni hucum pres, ayni galibiyet hirsi.
nonda'nin ne kadar kudretli oldugunu söylemek istiyorum :D :D :D
YanıtlaSiladami ayaga kaldirip gostermek bile takimin silkinmesine yetti.
maç 3-0 net skorla bitmiş galatasaray 3 puanı almış, isteyen istediği kadar yazsın ne değişecek? iyi oynarsın 1 şansız topla golü yersin üzülürsün haklısında 90 dakikada gol atamayıp 3 gol yedikten sonra ister kaleciye kart ister hakem deyin sonuç değişmez topu ağlarla buluşturan kazanıyor.
YanıtlaSil''futbol basittir. zor olan şey basit futbolu oynamaktır." johann cruyff
geçen sezonun duble yapan takımı beşiktaş, geçen sene şampiyon olan kadronun içinde yer almayan beş yeni oyuncuyla sahaya çıktı. yeniden yapılanan galatasaray'ın kadrosunda ise; geçen seneki kadrodan farklı üç oyuncu vardı.
YanıtlaSilmaçtaki farkı belirleyen temel faktör, kalite farkıydı. doksanlı yılların başında türk takımları, avrupa devlerine karşı oynarken çok iyi oynadığını düşünürdü. böyle düşünmesi için kafi delil vardı. top daha çok ayaklarında olurdu, pozisyona girerlerdi lakin rakip takım az sayıda girdiği pozisyonu gole çevirip oyunu rölantiye alarak maçı tamamlardı. o maçları anımsatan bir mücadele oldu. galatasaray'ın klas oyuncuları her girdikleri pozisyonu en verimli şekilde kullanmayı başardılar. beşiktaş ise kalite eksikliği yüzünden sonuca gidemedi.
kader keita çözülmesi çok zor bir oyuncu. benim gibi ortalama bir futbol izleyicisi dahi ayağına top gelen oyuncunun yapabileceklerini yahut topu tutup tutamayacağını kestirir fakat keita ezber bozduruyor. tutamadı dediğim anda topu önüne almış koşuya başlamış oluyor. sabri ile yardımlaşarak oynaması ve uzun ayaklarını çalım atarken avantaja çeviren yusuf'un pozisyonlarını bozmasının yanı sıra sahayı bir bütün olarak görüp terse toplar atması çok verimli hücum edilmesini sağladı. verkaç girişimleri takım arkadaşlarıyla uyum sağladıkça başarılı olacak.
beşiktaş kadrosundan kimin oynamasını istemezsin deseler ( boş bulunup sorabilirler ) tereddüt etmeden holosko cevabını verirdim. denizli'nin holosko'suz onbiri şaşırttı ama asıl şaşırtan husus şu oldu; sekiz milyon euro verilip alınan adam neden kendi mevkisinde oynamıyor? ismail köybaşı'nın defansif yetersizlikleri, kademe hataları, uyuya kalmaları zaten malumdu, böyle bir maçı kaldıramadı.
galatasaray'ın attığı üçüncü gol hazırlanışı bakımından özel ve bu ligin üstünde bir goldü. sahanın yıldızı sabri sarıoğlu'nun uzun topla elano'yu görmesi, elano'nun topu eveleyip gevelemeden ters taraftaki kewell'ı görmesi, kewell'ın topu gelişine sihirli bir dokunuş yapması, milan baros'un önce yumuşatıp sonra ayağına oturtması. on dört saniyede olmuş hepsi. oysa bir an gibi geldi, bir nefes gibi, bir nefeste aldım seni bin nefeste çıkmaz oldun diye candan erçetin aracılığıyla galatasaray'a bağlayalım.
3 puanın, 9 puanın, 12 puanın telafisi olur, halledilir. evet, galatasaray mutlak favori idi ve öyle ya da böyle kazandı. birkaç noktaya açıklık getirmek gerekiyor ama;
YanıtlaSil- siz nasıl taraftarlarsınız ki edeceğiniz küfürün haddini hesabını dahi şaşırarak taraflı tarafsız milyonların, belki bir kısmının zorla da olsa saygı duyduğu bir insana küfür edecek kadar ufalabiliyorsunuz? nasıl bu kadar insanlıktan çıktınız?
- siz nasıl taraftarlarsınız ki "zaten beklediğiniz bir yenilgi" sonrasında geçen sene size çift kupa kazandıran teknik direktörünüze küfür edecek kadar aşağılık olabiliyorsunuz? mustafa denizli belki yanlış taktik, yanlış dizilim, yanlış müdahalelerle beşiktaş'ın kaybetmesinde bir numaralı etkendi. lakin bu yenilgi sonrasında o kokuşmuş ağızlarınızdan salyalar saçarak ettiğiniz küfürleri haketti mi, değer mi? ondan sonra türk milleti şöyle, türk milleti böyle, selde yağma, ot bok... o yağmacılar sizlersiniz be, sizler. ya maç 1-0 iken serdar özlan girdiği pozisyonları gole çevirse idi? ya leo franco oyundan atılsaydı, beşiktaş maçı kazansaydı? hiç mi insafınız, insanlığınız yok ulan. yazık size be. sözlükte bile adamlar taraftar forumu yapmış, amlı yarraklı küfürlerle rakip takım taraftarına söver olmuş. yahu dışarıda arkadaşlarımla o kadar rahat konuşmuyorum ben. sözde galatasaraylı olup da "eheheh melis lan bunnar:))" çığırtkanlığı yapan adamların yazarlık ehliyeti var yahu...
- ve tabi en ilginci de, "galatasaray'ın ciddi bir rakiple karşılaşmamış olması." geyiği. bu mantığı da bir türlü çözemiyorum. avrupa'da ligde ciddi rakiple karşılaşmadı, beşiktaş'ı şansının yardımı ile yendi, lakin hep "aha bu maçta patlarlar" temennilerini de boşa çıkardı. agalar, bu takım zaten sürekli kazanamayacak. gerek kötü oynayarak, gerekse iyi oynayarak kaybedecek, berabere kalacak. neden bu kadar taktınız? bırakın, fresh olun.
sözün özü, zevkli, heyecanlı bir maç değildi. zaman zaman keita'nın bireysel çabaları, yusuf'un da akıl dolu pasları ile çekilir kılındı biraz, o kadar. en azından saha dışındaki rezillikler saha içinde gözlenmedi, nispeten tansiyonu düşük bir maç oldu.
maçın 38. dakikasına kadar "vay be hakeme bak valla süper yönetiyo maçı" diye düşünürken, o dakika itibariyle fikrimi değiştiren maçtır. beşiktaşlıyım. hem de alasıyım. ben maçta farketmedim, sonra gördüm. tabata çift dalmış. ha, diyelim ki niyeti çift dalmak da bacak kırmak. o zaman vereceksin kırmızı kartı tabataya. diyelim ki gerçekten çift daldı mustafa sarp'a, adamı dellendirdi. tepkisi bu olamaz. kalkıp kafasına yumruğunu sallayamaz, yerde yatan futbolcuyu itip kakamaz. vereceksin bi kırmızı da mustafa sarp'a. hadi diyelim ki görmedin tabata'nın çift daldığını. ulan adam yerde yatıyo amına koyim? ona niye sarı kart veriyosun? foul mü yapacak yerde yatan adam? ha diyelim ki foul yaptı dedin. nası hava atışıyla başlatıyosun lan maçı? ne akla hizmet şimdi bu? senaryo yazılıyor resmen maç sırasında. ikili mücadele oldu. tabata mustafa sarp'a "bişey" yaptı. ikisine de kart vereyim. maçı da hava atışıyla başlatıyım. ferrari de mustafa sarpı itti zaten. mustafa sarp yerde yatan beşiktaşlının üzerinde "senin ananı sikerim ananı (gibi)" bişey derken, tehdit ederken, bunun cezası ancak sarı kart; çünkü hakeme göre bu duygusal ve reflektif bir tepki; ama arkadaşını korumaya çalışan beşiktaşlının alacağı da sarı kart. o zaman duygusallıksa, o da duygusallık. arkadaşını korudu diye?
YanıtlaSilne beşiktaşı ne galatasarayı savunmuyorum. lehlerine verilen kararları da savunmuyorum. bok gibi idare edilmiştir bu durum. sonrasında milimetrik ofsaytlar, verilmeyen fouller.. koptu maç zaten. beşiktaşta ismailin bi pozisyonda milimetrik ofsaytı çalan hakem, sabrinin ikinci golde aldığı topa da ofsayt diyebilirdi pekala? di mi ama?
taraflı değildir hakem. inanmıyorum. beşiktaş'ın hakkı yendi falan da demiyorum, kimse yanlış anlamasın. ama böyle maç yönetilmez..
sabriyi ilk defa hatasız oynarken gördüğüm maçtır herhalde.gerçekten çok utandım.3 kere ayağını ıbır kıbır bir yere sokarak büyük bir tehlikeyi önledi.iyiki varsın sabri....
YanıtlaSilimdi şöyle, beşiktaş'ın hak etmediği bi skorla ayrıldığı karşılaşma. evet yenilebiliriz, yenilmemiz sürpriz olmadı, ama 3-0 yenilmeyi de hak etmedik bence.
YanıtlaSilmağlubiyetin sebepleri üzerine konuşmak gerekirse;
rüştü'nün bireysel hataları;
yani artık söyleyecek bi şey yok. boşa çıkmalar filan... ilk golde çizgiye adam yerleştirmemesi dikkatimi çekti ki kalecinin işidir bu, kaleci diyecek sen gel, sen git diye. kendisine fenerbahçe'de oynarken bile bir kez küfretmedim lakin bu sezon hepsini toptan edeceğim gibi görünüyor.
ileri uçtaki oyuncularımızın beceriksizliği;
nihat hazır değil, hazır değil. ne zaman hazır olacaksın kardeşim? sezon bitince kumsalda top oynarken mi? ha derseniz ki, "sakat adamı alırken bize mi sordunuz" ee haklısınız.
serdar özkan'a gelince geçen yıllara göre daha iyi olmakla birlikte, son vuruşlardaki yetersizliği bizleri verem etmeye yetti de arttı bile.
tabata ilk maçına göre iyiydi, yusuf yetersizdi.
bobo, holosko ikilisiyle hücum hattı biraz hareketlendi lakin yetmedi...
denizli'nin yanlış kadro seçimi;
şu maç için bana kadro çıkar deseler, -ki demezler- sağ bekte ekrem'le başlar, tello'nun yerinde serdar'ı oynatır, ileriye nihat'ın yerine holosko'yu koyar, yusuf yerine de fink'le çift önliberoyu tercih ederim. vardır bir bildiği diyeceğim ya, gördük ne bildiğini...
denizli'nin yanlış hamleleri;*
direkt yukarıdaki maddeyle ilişkili olmakla beraber, tabata'ı oyundan almak için acele etti denizli. fink'in oyuna girmesi bu kadar mühimse niye onunla başlamadın, hadi başlamadın niye tabata'yı çıkarıyosun? sormadan edemiyor insan. bari yusuf'u al, zaten altmıştan sonra varla yok arası bi şey oluyor kendisi.
tello'nun oynamaması;
tello'nun olmadığı maçları kazanamıyoruz, kazansak bile dehşet zorlanıyoruz. zaten herkesin malumu bu.
bütün bu sebeplere rağmen ikinci gole kadar umutluydum, hatta serdar'ın üst üste pozisyona girmesi, yusuf'un şutu ver birkaç pozisyon, oyuna ortak olabileceğimizi hatta bir gol bulursak maçı çevirebileceğimizi düşündürmüştü ki, futbolun altın kuralı, atamayana atarlar işledi malumunuz... oyuncuların demoralize oluşu ise skorun habercisiydi.
artık m.united maçına bakıcaz, o maç için heyecanlanıcaz...
kenardaki efsane ekibin kafasındaki enfes tiyatro oyunu sahaya bir türlü tam anlamıyla yansımıyor.
YanıtlaSilayhan olmayınca tamam olmuyor oyun, olamaz da. bence ayhan sakat ya da cezalı değilse tahtaya leo'dan sonra ilk onun adını yazıyorlardır.
bu maçta ve bu maça kadar izlediğim galatasaray seneye kadar eğer
- topal, sarp ikilisinden birinin ofansif yeteneklerini geliştirir,
- diğerini kenara çeker
- yerine de ayhan'ın daha gencini daha yeteneklisini, yani gerçek bir mc (evet iniesta, xavi, schneider gibi birşey) alırsa
2000'i hatırlar belki de ötesini görürüz.
bu arada elanoyu da doğru dürüst izleyemedik. eğer o defansif anlamda disiplin ve devamlılık sağlayabilecek tipte bir oyuncu ise gerçekten (ki arjantin maçında o görüntüyü verdi) sarp ayhan elano üçlüsüyle bu sene de avrupada çok üçlü çekebiliriz. izleyip, göreceğiz.
Sevgili FCN Blog ekibi
YanıtlaSilÖnceki yorumumu yayınlamadınız uzun süredir takip eden biri olarak çok şaşırdım. Ben sözlüktekilerin gelip kendi girilerini buraya taşıdıklarını yazdıklarını sanmıştım ancak mesajımı yayınlamamanız sizin blogunuza bu yorumları adsız başlıklara taşıdığınızı gösteriyor.
Gerçekten böyle mi yapıyorsunuz? Eğer bunu da yayınlayıp cevap vermezseniz bundan emin olucam çünkü bu sayfa SIRF ekşi sözlük ve itü sözlük entry/girisiyle dolu!! Tüm yorumlar oradan!