Bir Spor Adamı; Özhan Canaydın.

1943 yılında Bursa'da doğdu Fair-Play ruhunun canlı örneği olan Özhan Başkan.. Öğrenim hayatını geçirdiği sıralarda Mekteb-i Sultan-i'de basketbola merak saldı. Türkiye'ye bu oyunu getiren spor kulübü olan Galatasaray'da hemen hemen bütün yaş gruplarında gururla terletti formasını, onurla taşıdı armasını.. Gerek Ay-Yıldızlı milli formasını, gerekse Sarı-Kırmızı formasını başarıyla taşıdı centilmen spor adamı.. 1962'de Genç milli takımda Avrupa Şampiyonası'nı gördü, 1963'te Galatasaray ile lig şampiyonluğunu.. Aktif spor hayatının yanı sıra Galatasaray yönetimiyle pek haşır neşirdi Özhan Canaydın..

Sırasıyla Ali Tanrıyar, Alp Yalman ve Faruk Süren döneminde yönetim kurullarındaydı; 2002 yılında başkanlık koltuğuna geçti, 2008'de koltuğu Adnan Polat'a bıraktı. Dilekolay, tam üç dönem üstüste Galatasaray'a başkanlık yaptı. Hemde ne şartlar altında. Başkanlık süresi boyunca pek bir sportif başarı olmadığı görülse bile Özhan Canaydın o dönemlerde kulübün içinde bulunduğu mali durumu düzeltme çabaları içerisindeydi. Belki Elano'lar, Keita'lar yoktu onun döneminde ama bir zamanlar 350 milyon euroları bulan borç onun sayesinde 200 milyonlara düştü. Zaman zaman oyunculara para ödenemezken, kendi aile şirketlerinden para dağıttı oyunculara Özhan Canaydın..

Galatasaray'ın geleceğinin adımları atıldı. Şu anda geliştirilen ve büyük bir marka olma yolunda hızla ilerleyen Galatasaray Dergisi'nin yanı sıra, Galatasaray TV, Galatasaray Taraftar Kart'ta onun imzası vardı. Aslantepe ve Riva için verdiği mücadele ise paha biçilemez, tartışılamaz bir mücadeleydi Özhan Başkan için.. Aslantepe'ye ilk harcıda o dökmüştü sembolik olarak.

Herkes onu 2002 yılında Kadıköy'de hezimete uğradığımız maçta Fenerbahçe takımını alkışlarken hatırlar. Oysa ki; öyle hatırlayanlar onu yanlış hatırlıyorlar. Özhan Canaydın atılan golde rakip takımı veya başkanı değil; hemen bir sıra arkasında bulunan şeref tribününe yakışmayan ve her golden sonra başkana sinkaflı cümleler savuran kişileri azarlayan Aziz Yıldırım'ı alkışlıyordu. Fakat bunu hiç kimse bilmiyordu..

Galatasaray Spor Kulübü'ne tamamen kendisini adamış ve gerek zor günlerde, gerekse başarılı dönemlerde bir şekilde adından söz ettirmişti Özhan başkan.. Şu anda hemen hemen bütün taraftarlarımızın hayran olduğu Haldun Üstünel'ide o dahil etmişti yönetime, Adnan Polat'a ekibine alması için Haldun Üstünel'i önerende o'ydu elbette..

Canaydın gitmeden evel son bir istekte bulundu Galatasaray'dan ve sevenlerinden.. "Cenaze törenimi lisede veya kulüp binasında yapmayın, burada yapın" diye vasiyet etti gitmeden bizlere.. Cenaze kuşkusuz Bursa'da defnedilecek toprağa, centilmen spor adamının bu vasiyeti üzerine..

Her vefat haberinin ardından klişe bir söz vardır aslında; "Onun gibi birisi bir daha gelmez" diye. Evet, centilmen spor adamı gibi bir başkası gelmez bu dünyaya. Şartlar ve durum ne olursa olsun rakiplerine, taraftarlarına, oyuncularına değer veren; onları gerçekten saygı ile karşılayan bir beyefendiden bahsediyoruz. Bizler onu belki o müthiş başarılı dönemiyle değil ama 2006 yılında yaşadığımız şampiyonluk sonrasında sözleriyle ve müthiş centilmenliğiyle hatırlayacağız.

"Bu şampiyonluk sizin, bu sevinç sizin. Çabalarınız, emekleriniz karşılıksız kalmadı, Allah hakkınızda hayırlısı neyse onu nasip etti. Bu gün beni sevilmeyen adam durumundan sevilen başkan durumuna getirdiniz. Allah hepinizden razı olsun çocuklar. Hepinize helal olsun!" deyivermişti Özhan Canaydın soyunma odasında, şampiyonluk kutlamalarında..

Ruhun şaad, mekanın cennet olsun..
Varsa eğer bir gram hakkımız; sonuna kadar helal olsun!

1 yorum:

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0