Protesto ve Arda Turan.

Öncelikle dün yaşananlar Galatasaray'ın 5-6 haftalık geleceğine doğrudan etki edebilecek olan önemli bir adımdır.Doğrudur, yanlıştır olaylarına girmiyorum kimine göre doğrudur bu tepkinin verilişi ve uygulanışı, kimine göre yanlıştır. Bu insanların bakış açılarına ve görüşlerine göre değişir. Herkesin görüşüne, bakış açısına saygım vardır, olmak zorundadır. Belki siz doğru bulmayabilirsiniz ama saygı duymak zorundasınız.

TV'den izlenilen neydi dün akşam bilmiyorum ama devre arasında Brezilyalı forvet oyuncusu Joao Alves'e yapılanları duyduysanız veya öğrendiyseniz maça giden arkadaşlarınızdan, belkide maça gelmişsinizdir, görmüşsünüzdür yaşananları. Ayhan-Jo-Emre üçlüsü pas yaparken Joao her topu kontrol edişinde ıslıklandı. Ayhan ve Emre sırf ıslıklanıp, morali bozulmasın diye pas atmadığı zamanda bütün tribünler tarafından tempo tutuldu "AT, AT, AT" diye. Genç oyuncu topu her kontrol ettiğinde ıslıklara ve yuhalanmalara maruz kaldı.

Galatasaray'da herhangi bir futbolcu ayrımı yapılmasını doğru bulmuyor ve gerektiğinde Arda'yada tepki gösterilenebileceğinin gösterilmesini doğru buluyorum, bir Galatasaray taraftarı olarak. Dün eğer protesto edilmeyecek isimler varsa bu isimler Milan ve Lucas'tan başkası değildi, fazla uzakta isim aramaya gerek yok. Eğer başta ARDA beyefendi olmak üzere takımdaki bütün oyuncular son 10 haftada adam gibi top oynasaydı şu anda şampiyonluğumuzu bile ilan ederdik.

Bir takımın kaptanı veya oyuncusu eğer zırt pırt her önüne mikrofon geldiğinde "Avrupa'da şu durum böyle, şu şöyle, bakın bize neler çekiyoruz" gibi mazlum edebiyatının yanı sıra Küçük Emrah kimliklerine bürünüyorsa bunun adı sadece acizlik ve çaresizliktir. Sahada yapamadıklarının üzerini ört-bas etmeye çalışmaktır. Eğer üzerinde GALATASARAY armasını, kolunda GALATASARAY KAPTANLIK pazubandını taşıyorsan ve her yıl cebine milyon euroları indiriyorsan tek kelime konuşma hakkın yok sahada mücadele etmediğin sürece.. Sadece Arda için değil, bütün oyuncularımız için geçerlidir bu söylediklerim..

Arda'nın durumu ve olayı çok açık belli; Galatasaray taraftarları nasıl olsa özevladı gibi bağrına basıyor onu. Ne yapsa kızmazlar, kızamazlar. Elbet onu koruyan, ona destek çıkan bir grup insan olacaktır. Ama çok olacaktır bu grup, ama az olacaktır. Asla ve asla tepki görmesine izin verilmeyecek, gerekirse iki katı destek verilecektir Arda'ya birileri tarafından.. Arda çok akıllı bir oyuncu ve tribüne oynamasını çok iyi bilen bir insan. Bırakın tribünü, bütün insanlara oynamasını çok iyi bilen bir oyuncu.. Yani bir anda yaptığıyla, söyledikleriyle bir çok insanın desteğini arkasına alabiliyor ve oda bunun çok net bir şekilde farkında..

Peki onu bu hale getiren kim? GALATASARAY TARAFTARI. İnsan olduğundan şüphe duyduğum Messi ile bir tutmalar, hiç bir zaman hiç bir ismin yanına bile yaklaşamayacağı Metin Oktay ile bir tutmalar onu bu hale getirdi. ultrAslan veya herhangi bir taraftar grubundan bahsetmiyorum, Büyük Galatasaray Taraftarı'dır bu hale gelmesindeki en büyük etken..

Evet, Arda iyi bir futbolcudur. Potansiyeli olan bir yetenektir ve Türk futbolunun son yıllarda çıkardığı önemli bir yıldız adayıdır. Bakın yıldızdır demiyorum, yıldız adayıdır. Bu sezon oldukça verimli bir sezon geçirmiştir. Toplamda bilmem kaç gol, bilmem kaç asist yapmış olabilir ama Galatasaray kaptanlığını ve #10 numarayı maalesef, üzülerek söylüyorum kaldıramamıştır. Hem 10 numara, hem pazuband hemde yaratılan ortam ağır gelmiştir, altında kalmıştır. Yararlıdır, yararsızdır tartışmasına girmiyorum. Olay çok daha farklıdır.

Hangimiz iki sezon evel ki Arda'yı özlemiyor çıksın delikanlı gibi söylesin. Tribüne oynamayan, takımı için canını dişine takan, 90. dakikada bile depara kalkan #66'yı şu anki #10'a tercih ederim açıkcası. O zaman takıma belki istatistik anlamında bu kadar katkısı yoktu ama daha faydalıydı.

Her röportajında aynı türküyü söylüyor. Avrupa, Avrupa, Avrupa.. Gitsin görsün bakalım, neler oluyor Avrupa'da.. İtalya'da antreman basıyor taraftarlar, İngiltere'de taraftarlar takım sahiplerine gider yapıyor, Almanya'da taraftara cevap veren oyuncu ceza alıyor, İspanya'da taraftarla tartışan oyuncuya kulüp rekor cezalar veriyor. Evet, Avrupa'da bunlarda oluyor. Hatta bırakın Avrupa'yı kendi özevladımız olan Hidayet'ten örnek verelim. Toronto'nun kaybettiği bir maç sonrası Hidayet eğlenmeye gitti ve bunu gören taraftar Hidayet'i kulübe şikayet etti. Bu doğrultuda yıldız oyuncu bir sonraki maçta forma giyemedi. Avrupa'da yokmu aynıları, zannediyor Arda beyefendi? Televizyondan izlemeye benzemiyor maalesef Arda, üzgünüm. Bizde televizyondan bunları görüyoruz ama olayın iç yüzü çok farklı.. Yani öyle maçtan sonra puba gidip bira içmek, eğlenmek sadece yazılan, görülen kısmı.. Şimdi diyeceksiniz ki; Gerard olayı vardı belki hatırlarsın. Evet, hatırlıyorum. Gerard olayında taraftar ve kulüp Steven'a sahip çıkmış, arkasında olduğunu söylemiştir. Ama Arda şu anda veya gelecekte asla bir Steven GERARD olamayacaktır. Bunu hepimiz biliyoruz, kimse kimseyi kandırmasın, insanları salak yerine koymaya çalışmasın..

Son söz olarak noktalamak istiyorum, farkındayım epey uzadı yazı.. Bu yazının tamamı Arda'ya veya X bir oyuncuya değil, genel olarak yazılmıştır. Gündemdeki isim Arda olduğu için onun üzerinden örnekler verilmiştir. Fakat kişisel bir görüşümü aktarmak istiyorum. Arda gelecek sene takımda olmayacaktır veya gidecektir. Şimdiden buna zemin hazırlıyor, özellikle maç sonrası "İYİ GÜNDE YANIMIZDA OLANLAR" gibi saçma sapan bir açıklama yaparak.. Sonrasında ufak bir magazinsel bilgi haberiniz olsun, belki kafanızda puzzle'ın parçaları tamamlanır. Arda ve Sinem ikilisi gelecekleri adına bir ev satın almışlar. Peki nerede biliyormusunuz? İngiltere'de.. Hayırlısı olsun, helali hoş olsun. Fakat bu durum bazı şeyleri belli etmeye başlıyor. Sevgili oyuncu Sinem Kobal'ın gelecek yıl sanırım İngiltere'de özel eğitimi olacakmış, bir-iki yıl orada kalacakmış. Elbette bu bizi ilgilendirmez hatta umrumuzda bile olmaz ama sadece ufak bir bilgi verelim, sizde kafanızda birşeyleri düşünün.

Bu arada dikkat ettiniz mi bilmem. Milan attığı golden sonra tribüne geliyordu, tabir-i caizse özür dilemeye, taraftarlarla barışmaya. Fakat takımda birisi buna engel oldu ve Milan'ı tribüne değil kulübeye yönlendirdi. Bu isim kimdi peki biliyormusunuz? ARDA TURAN.

Şaşırdınız mı? Biz o hareketi gördükten ve maç sonu açıklamalarını duyduktan sonra hiç şaşırmadık.. Sizde şaşırmayın.

PS: ultrAslan veya herhangi bir gruba bağlı bir taraftar değil, münferit Galatasaray taraftarıyım.