STSL | Tek kalede kaybedilen maç
Spor Toto Süper Lig'in ikinci haftasında Galatasaray evinde Bursaspor'u ağırladı. Mücadelenin baştan sonuna kadar etkili bir performans gösteren takımımız yeşil-beyazlı takımın Sırp oyuncusu Ergic'in 15. ve 82. dakikalarda attığı gollere cevap veremeyince sahadan 2-0 mağlup ayrıldı. Takımımız gelecek hafta deplasmanda Eskişehirspor ile karşılaşacak. Bu mücadele öncesinde UEFA Avrupa Ligi play off turunun rövanş müsabakasında takımımız haftaiçi Ukrayna'nın Karpaty Lviv takımı ile deplasmanda mücadele edecek.
Futbolda en basit savunmadır belki de; girmeyince girmiyor. Ama hakikatten dün gece top girmedi. Maça oldukça baskılı ve istekli başladık. Kadromuzun durumu ortada Karpaty maçından fark sadece kalede Ufuk olmasıydı. Genç kaleci artık bırakmayacaktır kaleyi diye düşünüyorum, keza başarılı bir maç çıkarttı. Yediğimiz gollerde pek fazla yapacağı birşey yoktu diye düşünüyorum. Çıkarttığı önemli pozisyonlar vardı. İlk yarıda kendisine gelen topa istediği gibi vuramadı, top az daha Sercan'ın önüne düşüyordu. Bu tür toplara dikkat etmesi gerekiyor, zira sol ayaklı bir kaleci olmasının bir takım dezavantajları var. Savunmada Ali-Neill-Servet-Balta dörtlüsünün orta ikilisi uyum sorununu yavaş yavaş aşmaya çalışsada çizgilerde ciddi sıkıntılar mevcut. Haftaiçerisinde çizgiler arası sorundan bahsetmiştik, Ali'nin hazır olmaması, Hakan'ın istenilen formuna hala çıkamamasını sorun olarak belirtmiştik. Bursa bunu çok iyi analiz etmiş ve hemen hemen tüm atakları Volkan - Battala ikilisinin kanadından geldi. Ali ve Hakan'ı otobana çevirdiler çoğu zaman. Her zaman tartışılan ve bir türlü istenilen düzeye gelmeyen ortasahada Ayhan-Barış-Mustafa üçlüsü oynamak zorundaydı. Bursaspor ortasahasına bir ara baskın çıktılar, fakat pas tercihleri her zaman ki gibi çileden çıkarıcıydı. Öldürücü paslar atmak yerine, sağa-sola-geriye pas atmayı tercih ettiler. Mustafa'yı bugün enteresan bir pozisyonda gördük. Ayhan ve Barış ortasahayı sağlama alırken, Mustafa önde oynuyordu. Buda takımda ki sakatlıklar ve kadronun kısıtlılığı sonrasında ne kadar çaresiz olduğumuzu gösteriyordu.
Hücumsal anlamda Arda bir maç var bir maç yok. Daha doğrusu kaptan iki maçtır yok. Ulusal takım ile Galatasaray'daki performansı arasında ciddi soru işaretleri var. Ulusal takımda sorumluluk almaya çalışırken, sorumluluk almak için çabalarken Galatasaray maçlarında sorumluluk almaktan kaçan bir Arda var. Maçın tekrarını izleyemedim, belki gözümden kaçmıştır birşeyler fakat köşeden kaleye vurması, her frikikte kaleye şut atması bana artık soğuk gelmeye başladı. Bir takım sorunları var, belli kafasını tam olarak futbola vermiyor. Çünkü Arda kafa olarak rahat olduğu zaman takımı bir kademe yukarıya çekebilen bir oyuncu. Kewell ve Baros ile bir takım ataklar bulmamıza rağmen bir türlü istenilen golü bulamadık. Milan Baros'a diyecek çok sözüm var. Bursaspor'un 4 savunmacısı arasında kaybolmadı, tam tersi dördüne de üstünlüğü geçirdi. Her pozisyonda bir değil, iki değil, dört oyuncu ile boğuştu ve ayakta kalmayı başardı. Artık o kadar mücadele edip, savaştı ki savunma ile vuruş yapacak gücü kalmadı. Baros ve Kewell'a katkı veren isim yarım performans ile Arda oldu.
Bursaspor karşısında aslında çok güzel oynadı Galatasaray. Ayağa pas yaptı, mücadele etti, topu kazandı, top çaldı. İlk yarıda gole kadar Bursaspor ortasahadan çıkamadı, gol de kontradan geldi. Golden sonra tekrardan Bursaspor yarı alanına kamp kurduk, ilk yarıyı böyle bitirdik. Arka arkaya kullandığımız dört korner var, son anda çıkarılan toplar var, seken toplar var. Futbol bu işte, girmeyince girmiyor. O topun çerçeveye girmesi gerekiyor ama bazen şansınız olmaz, top girmek istemez. Bursaspor tipik deplasman takımı, Volkan ve Battala ile kontralara geliyor. Bizim bekler evlere şenlik olunca da yapacak birşey kalmıyor, Servet ve Neill çizgiye kadar çıkıp rakibi kesmeye çalışıyor. İkinci yarıda ilk yarının kopyasıydı. Oyunu rakip alana yıktık, Bursaspor pek çıkamadı. Golde yine bir kontra sonrasında daha doğrusu hızlı bir atak sonrasında savunmanın hatasıyla birlikte geldi.
Savunmada oynayan dörtlü arkasındaki kaleciye alışmadığı sürece fazla risk almak istemez, kaleciyi rahatlatmak ister daima. İletişim kopukluğu ve birbirlerini tanımamaları da bunun cabasıdır. Diyeceksiniz ki; arkadaş bunlar antremanda ne yapıyor? Antreman ile maç çok farklıdır, maçta bir anlık iletişim golle sonuçlanabilir. Sonuçlandı da zaten.
Ve son olarak maçın hakemi Abdullah Yılmaz'a değinmek istiyorum. Trabzon bölgesi hakemi olan eğitimci Abdullah Yılmaz dün gece adeta felaket bir yönetim sergiledi. Bursasporlu oyuncuların özellikle Ivankov'un sırf zaman geçirmek için yerde yatmaları, rakipleriyle dalaşmalarına seyirci kalan genç hakem maçın önüne geçmeyi başardı. Oyunun kontrolünü eline almak için saçma sapan kararlar veren Abdullah Yılmaz, ilk yarının son dakikalarında müdahale olmamasına rağmen yere düşen Volkan Şen'e ne aldatmaya yönelik sarı kart gösterdi, nede yere düşer düşmez oyun devam ederken topu elle tutmasına sarı kart gösterdi. Hatta pozisyon sonrasında Volkan'ın yüz ifadesi, kendisine vurması oyuncunun da 'Ben ne yaptım' sorusunu kendisine sorduğunun göstergesi. Genç oyuncunun daha evel yaptığı faulden dolayı bir sarı kartı bulunuyordu ve ilk yarının sonunda Volkan'ı oyundan atması oyunun kaderini değiştirebilecek bir durumdu. Evet futbol hatalar oyunudur fakat böylesine açık, bu kadar net bir hareketin hatası falan olmaz, olmamalıdır. Hakem o an pozisyonda belki Volkan'da art niyet aramadı ama göstermediği sarı kart ve sonrasında kırmızı kart ile kendisinde art niyet arattırdı. Pozisyonun, Volkan'ın yüz ifadesinin, hakemin görüş açısının hepsinin durumu aşağıdaki videoda. Bu pozisyonda kart göstermemek sadece terbiyesizlik ve kural bilmemezliktir. Lig TV istediği kadar Markus Merk'i çıkartsın programa, maçları Merk gibileri yönetmediği sürece bu ülkede, bu ligde hiç birşey değişmeyecek.
Futbolda en basit savunmadır belki de; girmeyince girmiyor. Ama hakikatten dün gece top girmedi. Maça oldukça baskılı ve istekli başladık. Kadromuzun durumu ortada Karpaty maçından fark sadece kalede Ufuk olmasıydı. Genç kaleci artık bırakmayacaktır kaleyi diye düşünüyorum, keza başarılı bir maç çıkarttı. Yediğimiz gollerde pek fazla yapacağı birşey yoktu diye düşünüyorum. Çıkarttığı önemli pozisyonlar vardı. İlk yarıda kendisine gelen topa istediği gibi vuramadı, top az daha Sercan'ın önüne düşüyordu. Bu tür toplara dikkat etmesi gerekiyor, zira sol ayaklı bir kaleci olmasının bir takım dezavantajları var. Savunmada Ali-Neill-Servet-Balta dörtlüsünün orta ikilisi uyum sorununu yavaş yavaş aşmaya çalışsada çizgilerde ciddi sıkıntılar mevcut. Haftaiçerisinde çizgiler arası sorundan bahsetmiştik, Ali'nin hazır olmaması, Hakan'ın istenilen formuna hala çıkamamasını sorun olarak belirtmiştik. Bursa bunu çok iyi analiz etmiş ve hemen hemen tüm atakları Volkan - Battala ikilisinin kanadından geldi. Ali ve Hakan'ı otobana çevirdiler çoğu zaman. Her zaman tartışılan ve bir türlü istenilen düzeye gelmeyen ortasahada Ayhan-Barış-Mustafa üçlüsü oynamak zorundaydı. Bursaspor ortasahasına bir ara baskın çıktılar, fakat pas tercihleri her zaman ki gibi çileden çıkarıcıydı. Öldürücü paslar atmak yerine, sağa-sola-geriye pas atmayı tercih ettiler. Mustafa'yı bugün enteresan bir pozisyonda gördük. Ayhan ve Barış ortasahayı sağlama alırken, Mustafa önde oynuyordu. Buda takımda ki sakatlıklar ve kadronun kısıtlılığı sonrasında ne kadar çaresiz olduğumuzu gösteriyordu.
Hücumsal anlamda Arda bir maç var bir maç yok. Daha doğrusu kaptan iki maçtır yok. Ulusal takım ile Galatasaray'daki performansı arasında ciddi soru işaretleri var. Ulusal takımda sorumluluk almaya çalışırken, sorumluluk almak için çabalarken Galatasaray maçlarında sorumluluk almaktan kaçan bir Arda var. Maçın tekrarını izleyemedim, belki gözümden kaçmıştır birşeyler fakat köşeden kaleye vurması, her frikikte kaleye şut atması bana artık soğuk gelmeye başladı. Bir takım sorunları var, belli kafasını tam olarak futbola vermiyor. Çünkü Arda kafa olarak rahat olduğu zaman takımı bir kademe yukarıya çekebilen bir oyuncu. Kewell ve Baros ile bir takım ataklar bulmamıza rağmen bir türlü istenilen golü bulamadık. Milan Baros'a diyecek çok sözüm var. Bursaspor'un 4 savunmacısı arasında kaybolmadı, tam tersi dördüne de üstünlüğü geçirdi. Her pozisyonda bir değil, iki değil, dört oyuncu ile boğuştu ve ayakta kalmayı başardı. Artık o kadar mücadele edip, savaştı ki savunma ile vuruş yapacak gücü kalmadı. Baros ve Kewell'a katkı veren isim yarım performans ile Arda oldu.
Bursaspor karşısında aslında çok güzel oynadı Galatasaray. Ayağa pas yaptı, mücadele etti, topu kazandı, top çaldı. İlk yarıda gole kadar Bursaspor ortasahadan çıkamadı, gol de kontradan geldi. Golden sonra tekrardan Bursaspor yarı alanına kamp kurduk, ilk yarıyı böyle bitirdik. Arka arkaya kullandığımız dört korner var, son anda çıkarılan toplar var, seken toplar var. Futbol bu işte, girmeyince girmiyor. O topun çerçeveye girmesi gerekiyor ama bazen şansınız olmaz, top girmek istemez. Bursaspor tipik deplasman takımı, Volkan ve Battala ile kontralara geliyor. Bizim bekler evlere şenlik olunca da yapacak birşey kalmıyor, Servet ve Neill çizgiye kadar çıkıp rakibi kesmeye çalışıyor. İkinci yarıda ilk yarının kopyasıydı. Oyunu rakip alana yıktık, Bursaspor pek çıkamadı. Golde yine bir kontra sonrasında daha doğrusu hızlı bir atak sonrasında savunmanın hatasıyla birlikte geldi.
Savunmada oynayan dörtlü arkasındaki kaleciye alışmadığı sürece fazla risk almak istemez, kaleciyi rahatlatmak ister daima. İletişim kopukluğu ve birbirlerini tanımamaları da bunun cabasıdır. Diyeceksiniz ki; arkadaş bunlar antremanda ne yapıyor? Antreman ile maç çok farklıdır, maçta bir anlık iletişim golle sonuçlanabilir. Sonuçlandı da zaten.
Ve son olarak maçın hakemi Abdullah Yılmaz'a değinmek istiyorum. Trabzon bölgesi hakemi olan eğitimci Abdullah Yılmaz dün gece adeta felaket bir yönetim sergiledi. Bursasporlu oyuncuların özellikle Ivankov'un sırf zaman geçirmek için yerde yatmaları, rakipleriyle dalaşmalarına seyirci kalan genç hakem maçın önüne geçmeyi başardı. Oyunun kontrolünü eline almak için saçma sapan kararlar veren Abdullah Yılmaz, ilk yarının son dakikalarında müdahale olmamasına rağmen yere düşen Volkan Şen'e ne aldatmaya yönelik sarı kart gösterdi, nede yere düşer düşmez oyun devam ederken topu elle tutmasına sarı kart gösterdi. Hatta pozisyon sonrasında Volkan'ın yüz ifadesi, kendisine vurması oyuncunun da 'Ben ne yaptım' sorusunu kendisine sorduğunun göstergesi. Genç oyuncunun daha evel yaptığı faulden dolayı bir sarı kartı bulunuyordu ve ilk yarının sonunda Volkan'ı oyundan atması oyunun kaderini değiştirebilecek bir durumdu. Evet futbol hatalar oyunudur fakat böylesine açık, bu kadar net bir hareketin hatası falan olmaz, olmamalıdır. Hakem o an pozisyonda belki Volkan'da art niyet aramadı ama göstermediği sarı kart ve sonrasında kırmızı kart ile kendisinde art niyet arattırdı. Pozisyonun, Volkan'ın yüz ifadesinin, hakemin görüş açısının hepsinin durumu aşağıdaki videoda. Bu pozisyonda kart göstermemek sadece terbiyesizlik ve kural bilmemezliktir. Lig TV istediği kadar Markus Merk'i çıkartsın programa, maçları Merk gibileri yönetmediği sürece bu ülkede, bu ligde hiç birşey değişmeyecek.
çok iyi oynadık iyi sinyaller verdik demekki isteyince oluyormuş.
YanıtlaSilMaç çok iyi özetlenmiş.Tebrikler.Yenilmemize rağmen geçmişe rağmen daha iyi oynadığımızı düşünüyorum.Bu takımın adı Galatasaray arkadaş.İlla ki düzelecek.Ve bence 1-2 hafta sonra çokta iyi oyun oynuyacak.Ama bir kaç çapulcu ve birkaç fitneci sitenin kışkırtmalarına gelmeyin.
YanıtlaSilGalatasaray'ın bu sezonki en iyi transferi Ayhan, Barış ve Mustafa'yı elde tutması.Transfere hiç gerek yok. Takım çok iyi. :)
YanıtlaSilArkadaşlar Bursa maçında gördük ki takım konsantre olunca oynayabiliyormuş. Yenildik diye kimse laf etmesin. Şanssız bir maç iyi bir oyun sergiledik.
YanıtlaSilTakıma yapılacak 2 takviye orta sahayı daha iyi hale getirecek ve sabri ile pinonun katılmasıyla belki de geçen sezonun tam tersini yaşıyacağız. hatta çok ümitsiz başlanan sezonu şampiyon kapatacağız.
hatırlayacağınız gibi geçen sezon başı galibiyet serisinin ardından düşüşe geçmiştik.
Bu sene de çıkışa geçip şampiyon olabiliriz.
Biz destek olmaya devam edelim.
Ayrıca;
Markus Merk, Volkan Şen'in pozisyonu için hakemin sarı kart göstermemesini doğru kabul etti. Canlı izledim. Her hangi bir kötü niyet ve atak girişimini engellemediği ve rakip yarı sahada reflekse bağlı olduğu için sarı kart göstermemek daha doğru dedi. Hakemin baştan sona doğru maç yönettiğini ve verdiği kartlarda doğru olduğunu söyledi.
FCN ekibi, siz bu görüşe ne diyorsunuz?
Afferin BAS'a Hep destek tam destek ..!!
YanıtlaSilisimiz Allaha kaldı demektir BAS a kaldı isek !!
Emana ismi geciyor medya da nedir FCN durum ?gerci gelse ne olacakki ?ortaya adam lazım !beklere adam lazım ,Stopere adam lazım heryere adam lazım .!!Bu seneyi unutun Adnangiller maalesef lig baslamadan PES diyen bir GS ı bize izlettikleri icin kına yaksınlar...FCN sakın bekleyim transfer gelecek deme ,bu saatten sonra gelen transferden de bir bok olmazz !!!Ancak yama yaparız.
maçı kaybettikleri an soyunma odasından çıkıştaki andır.o andaki yüzleri görenler problemin nerede olduğunu anlarlar.rıjkaard gitmeli bir an evvel tüm suç onun olduğu için değil ama gitmeli.geçen yılın sonunda suçun %100 ü futbolculardaydı ama yönetimdeki hanzo takımın katkılarıyla olay tamamen rıjkaada döndü bunda onunda hataları oldu ama suç yönetimdeydi bugün kü tabloda en az hata futbolcularda.barış ne yapsın baba kalitesi bu kadar beni de oynatmak istese mesela gs hayır mı diyeceğim onu tutanda kabahat.geçen yılın sonunda takım komple değişecek bu arkadaşlar nerede oynadıklarını bilmiyorlar diyen o çooook sayın helvacıgillerde adnangillerde kabahat.maç sonu açıklamalarını izleyen varmı komedi lan (= utanmadan iyi oynadık diyor.diyorki hoca suçsuz oyuncular kaliteli,adnan sezgin suçsuz yöneticiler başkan suçsuz e baba 3 yıldır kim ağzına sıçıyor bu camianın o zaman diye sormayacak mı kimse.ben olağanüstü kongre bekliyorum birileri bu arkadaşlara gsnin kimsenin tapulu malı olmadığını hatırlatması lağzım...
YanıtlaSilhelcavıyı garibimi ortamı yumuşatsın diye salmışlar basın önüne ama harbi batırmış 3 gün önce bende olsam yönetim istifa derim de 3 gün sonra istifa diyen taraftara saygısız de.taraftarın görevi desteklemek ok de yönetim dahil kim görevini yapıyor ki taraftardan görev bekliyorsunuz yahu her tarafıyla komedi tam komedi
YanıtlaSilne sezgini kardeşim bu sefer yırtmak yooook kim tutuyor o uyuzu görevde adnan polat ya toplasın ekibini defolsun gitsin yada düzeltsin şu futbolu ne yapar ne eder bilemem 3 senedir yeter harbi yeter bıktık hep aynı terane...
Kaç tane net pozisyonumuz var şu maç? Inter-Barcelona maçında Inter kapandığında Barcelona %80-90 topla oynadığında tek kale oynadı ama maç boyunca 3 tane pozisyonu vardı. İyi oynadı demek midir bu?
YanıtlaSilBeceriksizdik sahada. 20 korner atıyorsunuz bir tanesi gol olmuyor. Hani 8 tane net pozisyon kaçırsak da yenilsek eyvallah diyeceğim iyi oynadık da kaybettik ama iyi ffalan oynamadık. Boşa ortalar, verimsiz paslar.. Tek ciddi pozisyonlarımız uzaktan şutlarla geldi. Baros'un ıska geçtikleri de net pozisyon değil zaten, yandan pasta karambole zor pozisyonlar.
Geçen seneki futbolumuzu bile oynayamıyoruz, eleştirmeyi de bilmek lazım. Kötü oynadığımız maçı şanssız kaybettiğimizi de yazmayın lütfen ya. Şanssızlık değil safe beceriksizlik ve yetersizlik vardı dün. Sebebi de futbolcuların motivasyonudur bence. Rijkaard futbolcularına basın önünde kalitesiz deme terbiyesizliğini yaptıktan sonra görevinde kalması Galatasaray camiasına yakışmıyor zaten, oyuncusuna hakaret eden adam da hiç performans bekleyemez o oyunculardan.
Bu takımda gotu kalkık yeteneksiz futbolcular oldugunu rijkaard gogsunu gere gere soylemeli bunda ne var mourinho balotelli için cocuk beyni var aptal diyince buyuk hoca oluyor rijkaard oyuncusunu ortaya atıyor oylemi.2 senedir hatta 3.sene oluyor Turk oyuncularımız kusura bakmayın ama hiçbir performans gostermiyolar hadi yeteneksizler hadi kapasiteleri belli o vasatlıga bile erişemiyolar gecen senede de gorduk arda dısında hangi Turk oyuncumuz katkı verdi skorların degişmesine..h balta servet barıs ayhan m.sarp yerine sadece vasat adamları koyun bursada ki mevkisindeki vasar oyuncuları koyun GS gene basarılı olur.Turk oyuncularımızın hepsi yerlerde surunurken rijkaard dan oncede boyleydi en iyi yabancılar gelse ne olur sonucta sahada en fazla 6 tane olabiliyor.En gusel futbollarımızı en basarılı donemlerimizi bir dusunun yerli oyuncularımızın belli kaliteleri sayesinde kazandık.Yerli oyuncularımız artık t.direktorlerin altını oymayı onları koltugundan etmenin peşinde derdinde olmayı bıraksınlar adam gb oynasınlar..!!
YanıtlaSilAllah aşkına çıldırmamak elde değil.Hangi tek kale? hangi konsantre olunca iyi oynanan maç?Bursa'nın goller haricinde net en az 3-4 pozisyonu daha var.
YanıtlaSilŞimdi bu mesajıma da bin tane tepki gelir hatta fenerli falan derler yine.
Taraftar olmak kötü şeyleri görmemek değil bunu unutmayalım.Hepimiz taraftarız ama sırf bu yüzden sahada varlık gösteremediğimiz bir maçta bile takım iyi oynadı denmez...teşekkürler
Sözüm Barış Mustafa Sarp ve Ayhana. Yahu arkadaş senin mesleğin futbolculuk. Başka bir yan mesleğe ihtiyacın yok. Yılda trilyon kazanıyosun bu işden. Geliştirceksin kendini ya. Kapasiteleri bu kadar sözüne katılmıyorum. Gerekirse antremandan sonra pas çalışcaksın ya 1 saat. Hagi, Van Hoijdoonk bu adamlar yeteneksizmiydi. Herkes giderdi bunlar kalırdı antreman yaparlardı tek başlarına. Kewell çıkıp demedimi Türk futbolcusu çalışmıyo kendini geliştirmiyo diye. Takımın yönetimi mal. seni tutmuş bu takımda. Öyle yada böyle Galatasarayın orta sahasında sen varsın. Bir gıdım gelişmezmi ya oynadıgın futbol. Geçen sene ne oynuyoduysan bu senede aynısını nasıl ortarsın ya. Aklım almıyo bu işi. Bu adamların en ufak kreatif bir hareket yapamıycagı ortada. Ne bir assist ne bir şut. Hani ofans gücü iyi değil ama orta sahadan kimseyi geçirmiyolar diyeceğim. Ben şu halimle mustafa sarpın belini kırarım o sahada o kadar iddialıyım. Anca yanında eskortluk yapıyolar gelene gidene. Galatasaray bu adamlarla gol atamaz arkadaşlar. İlk 3 e oynamayı geçtim artık. Türkiyenin en iyi altyapısı bizde değilmi. Biz niye mecburuz bu 3 adama ya. Ordan 3 adamı koyalım onlar oynasın. Genç deriz alkışlarız gücümüz yettiğince. Daha ne kadar kotu futbol oynayabilirsinki. Bu adamların hicbir artısı olmadıgı belli degilmi. 3 saniye onceden pası nereye atacagı belli adamların. kafalarıda çalışmıyo. Birde denirki Türk futbolcusuna şans verilmiyo. Yabancılara daha cok ilgi gösteriliyo. Daha ne kadar şans alabilirsinki. 2 yıl boyunca Galatasarayın orta sahasını sana emanet etmişler. Bir gıdım artmamış futbolun. Arda'da aynı şekilde. akımın hızlı atağa çıkmasına en büyük engel Arda. En az 5 saniye top ayagında durmadan top geçmiyo başkasına. Hepimizin işi gücü var biyerlerde çalısıyoruz. Hangi meslekde hataya bu kadar tölerans gösterilir bilmiyorum. Hakan Balta, geçen sene caner erkin(hem avrupadan eledi hem ligden koptuk) ve geri kalan kabız oyuncularımız. Hata yapmaya hakkınız yok arkadaşım sizin. Yılda trilyonlar alıyosan hata yapmıyacagını taahhüt edeceksin. Yok akılları futbolda degilmis yok su olmus. Nasıl olur lam bole sey? Aklın sadece futbolda olacak. Mesleğin lan senin bu iş. 25 milyon kişi senin hareketinle hop oturup hop kalkıyo. Neymiş paşamız formsuzmuş. Biliyorum burası bunun yeri değil ama çok sinirliyim ve dökmem gerekiyodu içimi. Tek takip ettiğim yer burası Galatasaray ile ilgili ve anlıyacağınızı düşünüyorum beni.
YanıtlaSil@TeMPeSt renktaş yorumuna katılıyorum. Hiçbir milli takım oyuncusu şu an takıma katkı vermiyor. Sanki bazı şeylerin zemini hazırlanıyor. Helvacı'nın "A.Sezgin teknik konularla ilgili değil tepki görmesi haksızlık" açıklaması da bir hayli ilginç. Helvacı hukukçudur ve kelimelerle oynamayı çok iyi bilir. Lafının satır arasında teknik konulardan kim sorumluysa tepkiyi ona gösterin demeye getiriyor. Yönetimin Rijkaard'ı defterden sildiğini ve bir şekilde istifaya zorlamaya çalıştığını düşünüyorum. Helvacı adeta taraftara A.Sezgin'i değil Rijkaard'ı hedef gösteriyor. Yapanın günahı boynuna ama tam da şu ara milli futbolcuların isteksiz ve formsuz hali akılda soru işaretleri bırakıyor. Ekibiyle birlikte kimbilir kaç milyon euro tazminatı olan Rijkaard'ı kovamayacakları aşikar. İstediği hiçbir transferi yapmayarak takımı kolu kanadı kırık işlemez bırakarak başarısızlığa mahkum etme ve ihaleyi hocaya bırakma stratejisi... Yakın geçmişimizden bir tarih yaprağı size: Adnan Polat Canaydın yönetiminde futboldan sorumlu 2.başkandır. GS Gerets ile Allah'ın fb'ye tokadı şeklinde şampiyon olunca Polat hiç istememesine rağmen mecburen Gerets ile yola devam edilmişti. Gerets sadece ayrılan Saidou yerine sağlam bir defansif ortasaha istemiş ama A.Sezgin tüm yaz boyunca doğru dürüst bir transfer yapmamış son gün İnamoto'yu getirmişti. A.Polat da çıkıp artık un var, yağ var, şeker var helva yapmak da Gerets'e düşüyor demişti. Takım o sezon nal toplayınca sezon sonu Gerets'in helvasını yenmişti. Sanırım şimdi de Rijkaard'ın helvası ısınıyor...
YanıtlaSilArtık bu yönetimin süresinin dolduğunu düşünüyorum. Geçen sene sırf seçimi kazanmak için transfer yaptılar. Kulübümüzün içinden gelen kişileri küstürdüler. Yiğit Şardan, Galatasaray efsanesi Hakan Şükür için kulüpten içeri giremez demişti.Şimdi Mahmut Helvacı taraftara yağdırıyor. Taraftar iyi futbol ister.Sen bunu veremiyorsan taraftar da seni suçlar. Rakiplerin Guti, Niang gibi oyuncuları alırken senin gerekli oyuncu alamaman taraftarı elbet çıldırtır. Yönetim herşeyi yönetir fakat taraftarı yönetemez.Son zamanlarda taraftarı yönetmeye de başladı.
YanıtlaSil