ST Süper Lig Panorama - Hafta 14
Talihsiz ve büyük alevli bir yangınla sakatlanmış Haydarpaşa Tren İstasyonu’na ölü muamelesi yapılan bir Türkiye’de, ölmüş takımıma sadece sakatmış gibi davranmak istiyor muyum gerçekten? Wikileaks ile uluslar arası ilişkiler hakkında yeni şeyler öğrenip, bazı insanların içyüzüne vakıf olurken; bu takımın iç ilişkileri taraftar için belirsizliğini koruyor. Bursaspor Valencia deplasmanından 5 farklı bir skorla dönerken, Real Madrid teselli etmek için “olur böyle şeyler, boşver” dercesine Barcelona’dan 5 gol yiyor, Valencialı Mehmet Topal da bizim maçı izlemek için Adnan Polat'ın yanındaki yerini alıyordu. An itibariyle GsMobile’dan gelen mesajla Elano Blumer’in memleketine doğru yola çıktığını öğrenirken, bana da onun sarı lülelerini, Rijkaard’ın kara lülelerinin yanına, özlenecekler listesine koymak düşüyor. İşte bu hafta.
SAMİ YEN’DE SON KEZ BEŞİKTAŞ
Haftanın tek İstanbul derbisi olmasa da (diğeri için bkz: İBB- FB), sıralamaları bakımından sıradan iki takım arasında olsa da, bu adlar ve renkler her zaman önemli olduğundan, Galatasaray ve Beşiktaş’ın Ali Sami Yen’deki son mücadelesi, haftanın maçıydı. Tabi ki de yenildik. Daha 7. dakikada yaptığımız penaltı, 1-0 yenik başlamamıza neden oldu, sonra toparlamak kolay değildi. 80’de Nobre’nin attığı gol, Kewell’ın 90. dakikada bulduğunu bir teselliden ibaret bıraktı. İyi tarafından bakarsak, 10. sıradaki yerimizi koruduk.
KİBAR AUSSIE
Takımımız hakkındaki her şey kötü değil aslında. İki Anzak askerimizden biri, Lucas Edward, hakkında rakip taraftarlarca söylenen “Yahu ne farkı var Lugano’dan falan, o da bu da çirkef” tarzı dedikoduları yalanlarcasına rakibinin haksız sarı kart görmesine itiraz etmiş, olayı açıklamış ve sarı kartın geri alınmasına neden olmuş. Bu nedenle haftanın centilmeni seçtiğimiz Neill, futbol ve itiraz deyince kafamızda beliren hak aramak değil de, adaleti kendi yanına çekmeye çalışmak fikrini değiştirmek için bir adım atmış olabilir mi? Yoksa kötü örnekler gibi bu iyi örnek de unutulacak mı?
TUT KOLUMDAN ÇEK GÖTÜR BENİ
Ernst Cana'ya böyle şarkılar söyledi mi bilemiyorum, ama objektife yakalanmışlar bir kere. E işte, futbolda ne zaman ne duruma düşmeniz gerektiğini bilemiyorsunuz. Bu ikili mücadele karesi haftanın fotoğrafı olmaya hak kazandı.
BEN BÖYLE İŞE LAZER TUTARIM
“Mihihihieeeheheheh” diye tercüman olmak istiyorum haftanın çatlağı abimize. O da haklı tabi, kendi eğlencesini kendisi yaratmalı, bunun için elindeki o küçük, küçücük lazerin, başkalarının üzerinde nasıl yeşil ve kocaman lekeler bıraktığını zevkle inceliyor ve sinsice onların dikkatlerini dağıtmayı umuyor. Tüm bu hisleri suratına yansımış , bu nedenle de fotoğraf çok komik. Dolayısıyla onu tasvip etmediğimi belirten bir “cık cık” yerine, “hahah” çıkabiliyor sadece ağzımdan.
2.Yİ GEÇEN KAÇINCI?
Bursaspor, 2. sıradaki Kayseri’yi yenerek, üstüne çıktı ve biz 2.yi geçenin 1. Olmadığını, 2. Olduğunu bir kez daha öğrendik. Çünkü haftanın lideri, Gaziantep deplasmanında ilk golü yemesine rağmen, maçı 3-1 önde bitirmeyi bilen Trabzonspor olarak kaldı. Biz yarışın içerisinde değiliz. Uzaktan seyrediyoruz ama Fenerbahçe ve Beşiktaş da yaklaşıyor, bakalım, iyice kızışabilir ortalık ileriki haftalarda.
2.9 MILLION EURO BABY
Son olarak, haftanın adamı, Elano Blumer. Maçta pek önemli bir şey yapmadı aslında, ama büyük bir fedakarlık yaparak, gitti. 2.9 Milyon Euro! Az değil, bir de ona alacaklarını ekliyorsunuz, bir de ona gelecek sene oynamayacağı için almayacaklarını ekliyorsunuz, ama geçen sezon oynayıp aldığını çıkarmıyorsunuz, sadece bonservisini masraf olarak aldık mı, yok onu da almayalım, bir de artık Florya’da kalmayacağını düşünürseeeeek… Gelsin paracıklar: 9.158.364 Euro ve 12.000 ABD Doları. Sonra bu küsuratlı kar tablosunu Galatasaray gibi kurumsallaşmış olması gereken bir spor kulübünün resmi internet sitesinde yayınlıyorsunuz. Tebrik ederim.
Elano’nun Galatasaray’daki asıl amacı; sürekli oynamak, Dünya Kupası’na hazır gitmek, Kupa’da formda haliyle kim olduğunu gösterip, hem başarılı bir sonuç alıp mutlu olmak ve belki de üst düzey bir kulübe yelken açmak idi. Aksi giden pek çok şey oldu. Olmadı. Umarım memleketinde mutlu olur. Farkındaysanız yalnız, bizim takıma lüleliler pek uğurlu gelmiyor, belki hakkaten sorun Elano’dadır, kıvırcık saçlı olduğu için.
SAMİ YEN’DE SON KEZ BEŞİKTAŞ
Haftanın tek İstanbul derbisi olmasa da (diğeri için bkz: İBB- FB), sıralamaları bakımından sıradan iki takım arasında olsa da, bu adlar ve renkler her zaman önemli olduğundan, Galatasaray ve Beşiktaş’ın Ali Sami Yen’deki son mücadelesi, haftanın maçıydı. Tabi ki de yenildik. Daha 7. dakikada yaptığımız penaltı, 1-0 yenik başlamamıza neden oldu, sonra toparlamak kolay değildi. 80’de Nobre’nin attığı gol, Kewell’ın 90. dakikada bulduğunu bir teselliden ibaret bıraktı. İyi tarafından bakarsak, 10. sıradaki yerimizi koruduk.
KİBAR AUSSIE
Takımımız hakkındaki her şey kötü değil aslında. İki Anzak askerimizden biri, Lucas Edward, hakkında rakip taraftarlarca söylenen “Yahu ne farkı var Lugano’dan falan, o da bu da çirkef” tarzı dedikoduları yalanlarcasına rakibinin haksız sarı kart görmesine itiraz etmiş, olayı açıklamış ve sarı kartın geri alınmasına neden olmuş. Bu nedenle haftanın centilmeni seçtiğimiz Neill, futbol ve itiraz deyince kafamızda beliren hak aramak değil de, adaleti kendi yanına çekmeye çalışmak fikrini değiştirmek için bir adım atmış olabilir mi? Yoksa kötü örnekler gibi bu iyi örnek de unutulacak mı?
TUT KOLUMDAN ÇEK GÖTÜR BENİ
Ernst Cana'ya böyle şarkılar söyledi mi bilemiyorum, ama objektife yakalanmışlar bir kere. E işte, futbolda ne zaman ne duruma düşmeniz gerektiğini bilemiyorsunuz. Bu ikili mücadele karesi haftanın fotoğrafı olmaya hak kazandı.
BEN BÖYLE İŞE LAZER TUTARIM
“Mihihihieeeheheheh” diye tercüman olmak istiyorum haftanın çatlağı abimize. O da haklı tabi, kendi eğlencesini kendisi yaratmalı, bunun için elindeki o küçük, küçücük lazerin, başkalarının üzerinde nasıl yeşil ve kocaman lekeler bıraktığını zevkle inceliyor ve sinsice onların dikkatlerini dağıtmayı umuyor. Tüm bu hisleri suratına yansımış , bu nedenle de fotoğraf çok komik. Dolayısıyla onu tasvip etmediğimi belirten bir “cık cık” yerine, “hahah” çıkabiliyor sadece ağzımdan.
2.Yİ GEÇEN KAÇINCI?
Bursaspor, 2. sıradaki Kayseri’yi yenerek, üstüne çıktı ve biz 2.yi geçenin 1. Olmadığını, 2. Olduğunu bir kez daha öğrendik. Çünkü haftanın lideri, Gaziantep deplasmanında ilk golü yemesine rağmen, maçı 3-1 önde bitirmeyi bilen Trabzonspor olarak kaldı. Biz yarışın içerisinde değiliz. Uzaktan seyrediyoruz ama Fenerbahçe ve Beşiktaş da yaklaşıyor, bakalım, iyice kızışabilir ortalık ileriki haftalarda.
2.9 MILLION EURO BABY
Son olarak, haftanın adamı, Elano Blumer. Maçta pek önemli bir şey yapmadı aslında, ama büyük bir fedakarlık yaparak, gitti. 2.9 Milyon Euro! Az değil, bir de ona alacaklarını ekliyorsunuz, bir de ona gelecek sene oynamayacağı için almayacaklarını ekliyorsunuz, ama geçen sezon oynayıp aldığını çıkarmıyorsunuz, sadece bonservisini masraf olarak aldık mı, yok onu da almayalım, bir de artık Florya’da kalmayacağını düşünürseeeeek… Gelsin paracıklar: 9.158.364 Euro ve 12.000 ABD Doları. Sonra bu küsuratlı kar tablosunu Galatasaray gibi kurumsallaşmış olması gereken bir spor kulübünün resmi internet sitesinde yayınlıyorsunuz. Tebrik ederim.
Elano’nun Galatasaray’daki asıl amacı; sürekli oynamak, Dünya Kupası’na hazır gitmek, Kupa’da formda haliyle kim olduğunu gösterip, hem başarılı bir sonuç alıp mutlu olmak ve belki de üst düzey bir kulübe yelken açmak idi. Aksi giden pek çok şey oldu. Olmadı. Umarım memleketinde mutlu olur. Farkındaysanız yalnız, bizim takıma lüleliler pek uğurlu gelmiyor, belki hakkaten sorun Elano’dadır, kıvırcık saçlı olduğu için.
Elano gitmeden Arda'ya brezilyadan kahve ısmarlamış (+5 euro) bunu da ekle 9.158.369 Euro yine çok karlıyız :D
YanıtlaSil