ST Süper Lig Panorama - Hafta 15

Trabzonspor’un yine kazandığı ve liderliği sürdürdüğü bu hafta; Bursa Beşiktaş’a yenildiği için Fenerbahçe ve Kayserispor'un nefesini ensesinde hissetse de hala 2.. Bizim 3 golle sonuncu Kasımpaşa’dan aldığımız 3 puan, o kadar şaşırttı ki, Ayhan Kaptan, büyük bir ihtimalle bu şaşkınlığından ikinci yarıdaki tüm maçlarımızı kazanacağımızı ve Şampiyonlar Ligi’ne katılacağımızı iddia etti. Belki olur, keşke olsa... Ne diyelim, o devler dünyasının marşının benim takımım için çalmasını o kadar özledim ki, o Avrupa günlerini, aaah ah. Devler Ligi demişken, Bursa'yı tebrik etmek lazım, çoğu basiretsiz takımı umutlandıracak bir gidişi vardı ama yine de '0' çekmedi, Glasgow Rangers'la berabere kalarak kazandığı 1 puanla.

CRAZY LIKE A FOOL
Harry Kewell, bu takımda adı Milan Baros olmayan ve iki hafta üst üste gol atabilen birilerinin olduğunu gösterdiği için, haftanın adamı. Bildiğiniz gibi her sakatlık sonrası adapte olması için belirli bir süre geçmesi gerekiyor, sonra yine coşturuyor Daddy Cool. İki adım geri, bir adım ileri gidiyor da olsa, artık 19 değil 99 da olsa, seviyoruz Avustralyalıyı.

HOLİGANLAR İŞ BAŞINDA

Tüm bu Beşiktaş- Bursaspor düşmanlığının başlangıcını kaçırdığımdan olsa gerek anlayamıyorum. Sanırım nedenler ne olursa olsun anlayamam. Spor izlemeye bıçaklarla gidilmez, gidilmemeli. "Futbol seyircisi" deyince insanın aklına aralarına kadın başına giremeyeceğin, kaba saba ve vahşi insanlar geliyorsa bu tip olaylar yüzünden; basketbolda çıkan olayların sebebi olarak bile 'futbol seyircisinin salonlara doluşması' gösterilebiliyorsa, bu kavgalar yüzünden. Şehrin göbeğinde üç kişinin bıçaklanmasının herhangi bir açıklaması olamamalıdır.

Colin Firth'ün oynadığı, kitaptan çevrilme Fever Pitch'te, esas kadının futbolu sadece bir oyun olarak görmesi esas adamı çileden çıkarır. Kimseyi kızdırmamak için 'sadece bir oyun, ne gerek var böyle şeylere' demeyeceğim. Sadece bir oyun değil, ama bir savaş da değil. Dolmabahçe'yi savaş meydanına çevirenleri haftanın çirkinleri ilan ediyoruz.

HERŞEYE RAĞMEN

Haftanın maçı, öncesindeki kavgaya rağmen, önemi nedeniyle, Beşiktaş-Bursaspor oldu. 10 kişilik rakibine Holosko'nun golüyle üstünlük sağlayan siyah beyazlılar, kötü günlerini geride bırakmaya yönelik bir adım atmış oldu. Yıldırım Demirören de çok gaza gelmiş olacak ki, Fenerbahçe'nin de Galatasaray'ın da önüne geçtik diye laflar etti. Bu rakipleri geri gittiği için mi, kendileri ileri gittiğinden mi, yoksa bir Quaresma ve Guti nedeniyle mi, bilemiyorum.

VİYA

Karadeniz'de sörf tahtası olmadan dalgalarda dans eder delikanlılar. Bu düşüşteki estetik, ve bu formadaki renk bir de dalgalarda var zaten, dersem fazla abartmış mı olurum acaba. Bucasporlunun bakışı, ikisinin de sol kollarının paralelliği, sağ kollarının uzanışı vesaire derken, bu kare haftanın fotoğrafı olmaya hak kazanıyor.

GÖZÜN AYDIN

Çünkü sonunda doğru saç modelini bulmuşsun Aydın. Onu istikrarsızlığıyla tanıyoruz aslında, var mı, yok mu, kiralık mı, takımda mı, sakat mı, sağlam mı vesaire pek bilinmez. Benim için daha büyük sorun hep saç modeli olmuştur. Uzunu, kısası, bir türlü kendine yakışanı bulamamıştır mavi gözlü oyuncu. Ama görüyorum ki bu sorunu atlatmış, gür yelelerini sonunda güzel bir şekillendirmiş, bana da haftanın saçı seçerek ödüllendirmek düşer.

Baylar bayanlar, bu haftalık da bu kadar, olaysız ve güzel, Kewell'ın yine gol attığı yeni bir hafta dileğiyle.