ST Süper Lig Panorama - 20. Hafta
İyi şeyler oldu, kötü şeyler oldu en son panoramadan bu yana. Önce gene yenildik, sonra Türkiye Kupası’nda yenildik, bu haftaysa uzun zaman sonra yeniden aynı 90 dakika içerisinde tamı tamına 4 gole sevindik. Cana, Stancu, Kewell ve Sakat Kral Baros birer kez ağları havalandırırken, bizleri de biraz havaya soktular, en azından Türk Telekom Arena’ya gol kutlamak için gidebileceğimizi biliyoruz. Ligin tepesinde Trabzon, Bursa, Fenerbahçe ve biraz da Kayseri rekabetlerini sürdürüyorlar. Bizim +3, -3lük puan dilimimizde Beşiktaş’tan Karabükspor’a kadar yedi takım yer alıyor. Kalan 14 hafta da çekişmeli geçecekmiş gibi duruyor.
LİDERLİK ZOR ZANAAT
Trabzonspor artık o kadar rahat değil. Ligin ikinci yarısıyla kaybettikleri puanlar, görkemli ilerleyişlerine gölge düşürdü. Yine lider olsalar da, “Trabcelona” esprisini yapacak konumda değiller. Biraz da fikstür etkiliyor tabi, geçen devreye de zorlanarak başlamış, sonrasında aldıkları seri galibiyetlerle araya lider girmişlerdi. Yine benzer bir gidişat yakalayıp kupayı kaldırabilirler, ama kaldırmayabileceklerinin de farkında olmalı bordo mavililer.
KEM GÖZ MÜ, KÖR GÖZ MÜ?
Göz önemli bir organ, hele bir hakemseniz. Ve eğer Beşiktaş- Karabükspor maçında golü görmeyen hakemseniz, sadece önemli de değil, tartışmalı bir organdır gözünüz. “Mustafa Kamil Abitoğlu, art niyetli miydi yoksa tüm iyi niyetine rağmen mi göremedi topun çizgiyi geçtiğini? O göremediyse yardımcıları niye uyarmadı?” diye sorgulamak doğaldır ama ne yazık ki haftanın hakem hatası yine “Bu hakemler olmasaydı ne de güzel kazanırdım Süper Lig’i” lakırdılarını hortlattı. Schuster bile “Her rakibi yenebiliriz, ancak her hakemi yenemiyoruz” klişesiyle konuşuyorsa, artık demeçlerde orijinallik beklememek lazım. Nerede o “İçimizdeki İrlandalılar”lar, “Köpekler istedi diye atlar ölmez”ler… Fernando Torres’in de Colin Kazım misali “Ben xliyim zaten, ynin armasını hiç öpmemiştim ki!” demesiyle gözümde ‘her yerde aynı’laşan futbol dünyası’nın hakemlerinin bir tek Türkiye’de kötü olduğunu nereden çıkartıyor Schuster amcamız merak ediyorum. Bir tek Collina iyiydi anacım, dediğinden sorgu sual olunmazdı, yoksa UEFA kale arkasına hakem koysa da görmeyen göz görmüyor. Bu kadar bariz hataların bir daha olmaması dileğiyle.
MAÇLARI DÜZGÜN İZLEMEK MÜMKÜN DEĞİL Mİ?
Ne yazık ki haftanın taraftar hatası bizim stadımızda oldu. Rakip tribünden havalanan bir şişe, bizim bir genç taraftarımız olan Batuhan Sağır’ın kafasına ciddi bir darbe olarak indi. Stadyumlar, rakip takımların adeta cehennemi olmalıdır ama hiçbir bireyin sağlığını tehdit eden bir durum yaşanmamalıdır. İnsanlar ailecek, kadınlar istediklerinde tek başlarına tribünlerde yerlerini çekinmeden almalıdırlar; “Kafama gökten şişe yağar mı acaba? Laf yer miyim? Kavga çıkar da arada kaynar mıyım? Birini yuhalarsam başıma neler gelir?” gibi endişelere mahal olmamalı. Yaralayan ya da yaralanan kim olursa olsun, toplumun bir sorumluluğudur böyle toplu organizasyonlarda güvenilirliği sağlamak. Bunun en kolay yöntemi de, kuşkusuz bireysel bilinçlenme. Herkes stres atmak için geldikleri bu ortamda bozuk para ve ya gazoz şişesi atmalarının başkalarının canını acıtabileceğinin farkında olursa, bu tip vakalar yaşanmaz. Kardeşimize de çok geçmiş olsun.
KALESİNDE GOL, KALBİNDE AŞK
Gelin biraz dedikodu yapalım. Tiki mekanlarının güzide şarkıcısı Demet Akalın, twitterdan aşkını ilan etmiş cümle aleme. “Benim kalbim” demiş, “bir tek Ufuk Ceylan’a ait.” Geçtiğimiz günlerde yediği hatalı golle bir güruhu hayal kırıklığına uğratan, diğer bir güruhun da “ben demiştim”lerini açan kaleciciğimize de biraz teselli olmuştur bu olay. Magazin habercileri de pek bir mutlu olmuştur, neticede popçu-topçu ilişkileri galerilerine yeni bir fotoğraf ekleyebilirler. Biliyorsunuz bu ilişkilerin en ünlüsü üç oğullarına sonunda bir kız ekleyecekleri açıklanan Beckhamlar, uluslar arası boyutta en yenisi de Shakira’yla Pique’ninki.
SLOGAN DEĞİL DESTAN
Bu hafta ‘Stadımız büyük madem, pankartımız da uzun olsun’ diyen ultrAslan, 315 metre bezi LigTv spikerine göre elleriyle boyayarak, Barcelona’nın 290 metrelik bir önceki rekorunu geçti. En uzun pankart için yarışa ne ara girildi bilmiyorum ancak büyüklüğüyle ilgi çeken ve kitlelere hitap eden en önemli tarihi kumaş parçası Bayeux Halısı’dır. Gönül isterdi ki, onun Galatasaray versiyonunu yapalım, Ali Sami Yen’de yapılmış efsanevi maçları ve hikayeleri formaların detaylarıyla birlikte öyle bir dokuyalım ki, Türk Telekom Arena’ya asılsın, bin yıl sonraya hem kaynak olsun hem sanat eseri (ultraslan o zaman Dünya’nın en büyük taraftar grubu olurdu işte) ama şimdilik uzun bir cümleyle yetineceğiz, okuma yazma bilen herkes gene anlayabilecek sarı-kırmızının önemini: “106 senelik muhteşem tarihi, kimsenin yanına bile yaklaşamadığı sayısız başarıları, müzesinde rakiplerinin iki katı kupası olan Türk sporunda ilk ve teklerin takımı, var olduğundan beri Türk olmayan takımları en çok yenen Türk takımı, ülkesinin medarı iftiharı, Uefa ve Süper Kupa sahibi, dünyanın en büyük taraftar oluşumu ultraslan’ın gururu, 1481’den beri kültürün simgesi, 1905’ten beri sporun beşiği, anlı şanlı Galatasaray.”
FUTBOL AŞKIYLA
Harry Kewell'ı da, gollerini de özlemişiz. Bu gol sevincinde yine atletik vücudu ve dinamik duruşuyla coşkusunu seyircilere ve objektife yansıtmayı başarıyor. Havada asılı duran ayaklarının tam dibindeki reklam panosunda da, bu sarı kırmızılıya bakılarak dahi görülemeyenleri herkesin anladığından emin olmak istercesine alt yazı geçiliyor: "Futbol Aşkıyla"
güzel bir yazi olmus. elinize saglik
YanıtlaSilharika şeyler yazıyorsunuz. gerçekten etkilenmemek elde değil. kimi zaman göz yaşlarına boğuyor, kimi zaman ise sevinç kahkaları attırıyor. galatasaray'ı galatasaray gibi anlatıyorsunuz. söylediklerim tamamen içten. bunları yazarken dahi gözlerim yaşlı. Galatasaray gerçekten bir aşk. sevgililer gününde sevgilime ne almalıyım? Galatasaray'ıma layık olan bir hediye yok ki dünyada...
YanıtlaSil