STSL | Aldın, verdin, sen beni yendin..
Spor Toto Süper Lig'in 23.haftasında deplasmanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile karşılaşan takımımız ilk yarısını 0-1 önde kapattığı karşılaşmadan 3-1 mağlup ayrıldı. Mücadelenin 32.dakikasında Çek golcüsü Milan Baros ile öne geçen takımımız ikinci yarıda 60. dakikada Holmen, 65. dakikada ve 76. dakikada penaltıdan İbrahim Akın'a engel olamayınca sahadan mağlup ayrıldı. Galatasaray aldığı bu sonuçla Spor Toto Süper Lig'de 23.haftada 11.mağlubiyetini alırken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise tarihinde ilk kez Galatasaray'ı mağlup etmeyi başardı.
Zapata, Serkan-Servet-Cana-Çağlar, Culio-Mustafa-Sabri, Kazım-Stancu ve Baros dizilişi ile sahaya çıkan takımımızda kadro tercihi elbette eleştirilebilir. Bucaspor karşılaşmasında ortasahada hiç bir verimliliği olmayan Sabri'nin yine, yeniden ortasahada olması; çok yönlü ortasaha oyuncusu sıfatı ile Yekta kenarda otururken, transfer olduğu günden beri oynadığı tüm maçlarda tek bir olumlu hareketi olmayan Mustafa Sarp sahada ise; bugüne kadar daima yardımcı forvet veya gizli forvet rollerinde oynayan Stancu sol kanatta oynuyorsa bu takımın sahaya dizilişinde bir takım sıkıntılar vardır. Kimse aksini iddia etmesin, keza bugün sahaya çıkan kadro hiç bir şekilde doğru bir kadro değil. Ortasahasını kalabalık tutan İstanbul BŞB karşısında ortasahası tamamen Culio'ya emanet bir takım vardı sahada. Tek bir oyuncuya bağlı ortasaha sisteminde mücadele ve yaratıcılık anlamında "sıfır" olan iki oyuncunun olması elbette ortasaha hakimiyetini ev sahibi ekibe bıraktı.
Rüzgara karşı oynayan İstanbul BŞB ilk yarıda oyunu tamamen kendi sahasında kabul etmeyi tercih ederken, rüzgarı arkasına alan Galatasaray rakip yarı alanda kaleyi gördüğü yerden tribüne gönderdiği şutlarla rakip kalede tehlike (!) yarattı. Maçta ki belkide en net pozisyonda Milan Baros topu ağlara gönderdi. Bu sezon 8.golünü kaydeden Çek golcü bu gollerin yarısını İstanbul BŞB ağlarına bırakarak ilginç bir duruma imza attı. Sabri'nin maçta ki en doğru ve en olumlu hareketinin asist olması da maçın enteresan detaylarından... Sabri'nin asisti sonrasında fileleri havalandıran Baros aynı zamanda ilk yarının skorunu belirliyordu. Savunmasında fazla pozisyon görmeyen, ortasahada tamamen rakibinin kontrolü altında geçen karşılaşmada rüzgarında etkisi ile özellikle Culio ile rakip kaleye bir kaç isabetli şut çekebildi. Ortasahanın yanı sıra savunmada beklerden hiç bir yardım alamayan takım haliyle hücum anlamında da hiç katkı alamadı. Culio, Kazım, Stancu ve Baros dışında hücum konusunda tamamen kısır kalen, savunmadan hiç bir destek alamayan takımımız ikinci yarıya istekli başladı. İkinci yarının başında rakip kalede kontralarla ikinci golü arayan ama bir türlü bulamayan takımımımız sonunda savunmanın hatasından yıkıldı.
Abdullah Avcı'nın maçta yaptığı en doğru hamle Gökhan Ünal'ı sol tarafa kaydırmak oldu. Bu hamle sonrasında ortasahadan aldığı paslarla savunmamızın sağ tarafından akın akın gelen Belediye sonunda beraberlik golünü buldu. Ortasahada topla buluşan Gökhan, yaklaşık 50 metre top sürerek ceza sahamıza girdi. Serkan'ın ortasahadan itibaren kovalamaya başladığı ama bir türlü müdahale edemediği Gökhan altıpasın içerisine bıraktı ve Holmen bomboş durumda topu ağlara gönderdi. Bu golden sonra kontrolü kaybeden takımımız oyunu tamamen rakibine bıraktı. Kalesinde gördüğü ataklardan dolayı bunalan takımımızda Lorik Cana ortasahadan pasla çıkmak isterken top Mustafa Sarp'a çarptı. Takım adına tek bir olumlu hareketi olmayan Mustafa Sarp'a çarpan top Gökhan Ünal'ın önünde kaldı. Ceza sahası içerisinde bomboş durumda ki arkadaşı İbrahim'e çıkartan Gökhan maçta ki ikinci asistini yapmış oldu. İbrahim Akın bomboş durumda topu ağlara gönderirken aynı zamanda Galatasaray'ın ipini çekiyordu.
Savunmanın sağ tarafında tamamen aksayan, hücum anlamında da iki kanattan sıfır destek alan takımımızda savunmanın sağ tarafında süregelen aksaklık devam etti. Kazım'ın bile 60 metre deparla çizgide adam kovalamasına rağmen Serkan'ın herhangi bir müdahalede bulunmaması Belediye'nin bizim savunmada sağ tarafı çok rahat kullanması ve tüm ataklarını o bölgeye yoğunlaştırması gidişatın habercisiydi. Hagi'nin bu konuda hiç bir müdahale yapmaması, ortasahanın oyundan düşmesine rağmen tek bir değişikliğin hala gelmemesi de teknik heyetin maçta ne kadar pasif olduğunu gösteriyordu. Yine böyle bir pozisyonda savunmaya yardıma gelen Kazım penaltıya sebebiyet verince maç tamamen kopma noktasına geldi. İbrahim Akın'ın penaltı vuruşunu gole çevirmesiyle maç tamamen bitti. Bu dakikadan sonra da olması gereken değişiklikler anlamsız biçimde skor 3-1 olduktan sonra gelmeye başladı. Hagi'nin bu hamlelerin çok geç olması bir nebze mağlubiyetin sebeplerinden birisi oldu. Elbette tüm suç Hagi'de değildi fakat İBB akın akın sağ taraftan gelirken, ortasahadan tek pasla savunmaya gelirken ve 40 metre boşluk alanda bir tane bile Galatasaraylı oyuncu yokken bu alanda (ki dakika aralığı 46-60) tek bir müdahalenin bile yapılmaması tartışılmayacak bir durum değil.
İkinci yarıya Serkan <--> Yekta değişikliği ile başlansa belki durum daha farklı olabilirdi. Keza Sabri'nin olması gereken yerde sağ bekte olması hem takımın savunmada dinç olmasını hemde hücumda savunmadan destek alınmasını sağlayacaktı. Ayrıca savunmada da Gökhan'a bu şekilde izin verilmeyecek, ortasahada da Culio-Yekta ikilisi ile daha yaratıcı bir tandem yaratılabilecekti. Hagi'nin bu değişiklikleri skor 3-1 olduktan sonra yapması hiç bir işe yaramamış tam tersi 3-1lik skor üzerine yapılmaması gereken hamleler olarak yorumlanabilir. Sadece Hagi üzerinden değil, yönetimsel hatalarda mevcut ama bugün gerek oyuncu değişiklikleri, gerekse sahaya dizilişimiz ve gerekse takımda ki eksikliklerin tokat gibi yüzümüze çarpmasına rağmen tek bir müdahalenin yapılmaması teknik kadronun yetersizliği olarak söylenebilir.
Uzun lafın kısası, elimizde olan maçı kaybettik. Bundan sonrasında durum ne olacak göreceğiz. Kasım ayından bu yana zamana ihtiyacımız var. Oynanan 15-20 maç var ama hala zamana ihtiyacımız var. Zamana ihtiyacımız var ama aynı zamanda puana, puanlara da ihtiyacımız var. Hafta içerisinde şu halimizle Gaziantepspor karşısında da pek umudum yok işin doğrusu.. Yönetim futbolcu taraftar, Allah'a emanetsin Galatasaray!
Zapata, Serkan-Servet-Cana-Çağlar, Culio-Mustafa-Sabri, Kazım-Stancu ve Baros dizilişi ile sahaya çıkan takımımızda kadro tercihi elbette eleştirilebilir. Bucaspor karşılaşmasında ortasahada hiç bir verimliliği olmayan Sabri'nin yine, yeniden ortasahada olması; çok yönlü ortasaha oyuncusu sıfatı ile Yekta kenarda otururken, transfer olduğu günden beri oynadığı tüm maçlarda tek bir olumlu hareketi olmayan Mustafa Sarp sahada ise; bugüne kadar daima yardımcı forvet veya gizli forvet rollerinde oynayan Stancu sol kanatta oynuyorsa bu takımın sahaya dizilişinde bir takım sıkıntılar vardır. Kimse aksini iddia etmesin, keza bugün sahaya çıkan kadro hiç bir şekilde doğru bir kadro değil. Ortasahasını kalabalık tutan İstanbul BŞB karşısında ortasahası tamamen Culio'ya emanet bir takım vardı sahada. Tek bir oyuncuya bağlı ortasaha sisteminde mücadele ve yaratıcılık anlamında "sıfır" olan iki oyuncunun olması elbette ortasaha hakimiyetini ev sahibi ekibe bıraktı.
Rüzgara karşı oynayan İstanbul BŞB ilk yarıda oyunu tamamen kendi sahasında kabul etmeyi tercih ederken, rüzgarı arkasına alan Galatasaray rakip yarı alanda kaleyi gördüğü yerden tribüne gönderdiği şutlarla rakip kalede tehlike (!) yarattı. Maçta ki belkide en net pozisyonda Milan Baros topu ağlara gönderdi. Bu sezon 8.golünü kaydeden Çek golcü bu gollerin yarısını İstanbul BŞB ağlarına bırakarak ilginç bir duruma imza attı. Sabri'nin maçta ki en doğru ve en olumlu hareketinin asist olması da maçın enteresan detaylarından... Sabri'nin asisti sonrasında fileleri havalandıran Baros aynı zamanda ilk yarının skorunu belirliyordu. Savunmasında fazla pozisyon görmeyen, ortasahada tamamen rakibinin kontrolü altında geçen karşılaşmada rüzgarında etkisi ile özellikle Culio ile rakip kaleye bir kaç isabetli şut çekebildi. Ortasahanın yanı sıra savunmada beklerden hiç bir yardım alamayan takım haliyle hücum anlamında da hiç katkı alamadı. Culio, Kazım, Stancu ve Baros dışında hücum konusunda tamamen kısır kalen, savunmadan hiç bir destek alamayan takımımız ikinci yarıya istekli başladı. İkinci yarının başında rakip kalede kontralarla ikinci golü arayan ama bir türlü bulamayan takımımımız sonunda savunmanın hatasından yıkıldı.
Abdullah Avcı'nın maçta yaptığı en doğru hamle Gökhan Ünal'ı sol tarafa kaydırmak oldu. Bu hamle sonrasında ortasahadan aldığı paslarla savunmamızın sağ tarafından akın akın gelen Belediye sonunda beraberlik golünü buldu. Ortasahada topla buluşan Gökhan, yaklaşık 50 metre top sürerek ceza sahamıza girdi. Serkan'ın ortasahadan itibaren kovalamaya başladığı ama bir türlü müdahale edemediği Gökhan altıpasın içerisine bıraktı ve Holmen bomboş durumda topu ağlara gönderdi. Bu golden sonra kontrolü kaybeden takımımız oyunu tamamen rakibine bıraktı. Kalesinde gördüğü ataklardan dolayı bunalan takımımızda Lorik Cana ortasahadan pasla çıkmak isterken top Mustafa Sarp'a çarptı. Takım adına tek bir olumlu hareketi olmayan Mustafa Sarp'a çarpan top Gökhan Ünal'ın önünde kaldı. Ceza sahası içerisinde bomboş durumda ki arkadaşı İbrahim'e çıkartan Gökhan maçta ki ikinci asistini yapmış oldu. İbrahim Akın bomboş durumda topu ağlara gönderirken aynı zamanda Galatasaray'ın ipini çekiyordu.
Savunmanın sağ tarafında tamamen aksayan, hücum anlamında da iki kanattan sıfır destek alan takımımızda savunmanın sağ tarafında süregelen aksaklık devam etti. Kazım'ın bile 60 metre deparla çizgide adam kovalamasına rağmen Serkan'ın herhangi bir müdahalede bulunmaması Belediye'nin bizim savunmada sağ tarafı çok rahat kullanması ve tüm ataklarını o bölgeye yoğunlaştırması gidişatın habercisiydi. Hagi'nin bu konuda hiç bir müdahale yapmaması, ortasahanın oyundan düşmesine rağmen tek bir değişikliğin hala gelmemesi de teknik heyetin maçta ne kadar pasif olduğunu gösteriyordu. Yine böyle bir pozisyonda savunmaya yardıma gelen Kazım penaltıya sebebiyet verince maç tamamen kopma noktasına geldi. İbrahim Akın'ın penaltı vuruşunu gole çevirmesiyle maç tamamen bitti. Bu dakikadan sonra da olması gereken değişiklikler anlamsız biçimde skor 3-1 olduktan sonra gelmeye başladı. Hagi'nin bu hamlelerin çok geç olması bir nebze mağlubiyetin sebeplerinden birisi oldu. Elbette tüm suç Hagi'de değildi fakat İBB akın akın sağ taraftan gelirken, ortasahadan tek pasla savunmaya gelirken ve 40 metre boşluk alanda bir tane bile Galatasaraylı oyuncu yokken bu alanda (ki dakika aralığı 46-60) tek bir müdahalenin bile yapılmaması tartışılmayacak bir durum değil.
İkinci yarıya Serkan <--> Yekta değişikliği ile başlansa belki durum daha farklı olabilirdi. Keza Sabri'nin olması gereken yerde sağ bekte olması hem takımın savunmada dinç olmasını hemde hücumda savunmadan destek alınmasını sağlayacaktı. Ayrıca savunmada da Gökhan'a bu şekilde izin verilmeyecek, ortasahada da Culio-Yekta ikilisi ile daha yaratıcı bir tandem yaratılabilecekti. Hagi'nin bu değişiklikleri skor 3-1 olduktan sonra yapması hiç bir işe yaramamış tam tersi 3-1lik skor üzerine yapılmaması gereken hamleler olarak yorumlanabilir. Sadece Hagi üzerinden değil, yönetimsel hatalarda mevcut ama bugün gerek oyuncu değişiklikleri, gerekse sahaya dizilişimiz ve gerekse takımda ki eksikliklerin tokat gibi yüzümüze çarpmasına rağmen tek bir müdahalenin yapılmaması teknik kadronun yetersizliği olarak söylenebilir.
Uzun lafın kısası, elimizde olan maçı kaybettik. Bundan sonrasında durum ne olacak göreceğiz. Kasım ayından bu yana zamana ihtiyacımız var. Oynanan 15-20 maç var ama hala zamana ihtiyacımız var. Zamana ihtiyacımız var ama aynı zamanda puana, puanlara da ihtiyacımız var. Hafta içerisinde şu halimizle Gaziantepspor karşısında da pek umudum yok işin doğrusu.. Yönetim futbolcu taraftar, Allah'a emanetsin Galatasaray!
şaka maka kimse durumun farkında değil siz bile ama git gide GALATASARAY efsanesi yok oluyo bundan 10-15 yıl sonra bi aralar bu takım türkiye ve dünyanın devlerindendi hey gidi hey diyeceğiz kimsenin haberi yok.Hala zaman ihtiyaç var yok puana ihtiyaç var eriyoruz kendinize gelin!!!!!
YanıtlaSilrahatça kazanabilicek durumdaydık taki top kornere çıkana kadar. 1-0 önde takımın korner kullanıp yol yediğinide anca galatasarayda görürüz zaten :)
YanıtlaSilbir lafımda serkana 60metre adamın yanında yürüceğine adamın ayağına bitane vursaydın ya be adam.Hiçmi sana kontraatak başlamadan kesmeyi öğretmediler futbolcuda biraz kafada çalışıcak işte bizimkilerde bu yok..
bide mustafa sarpın geriye pas atmaması beni oldukça şaşırttı.Elinden geldiğince ilk yarıda ileri oynadı.Umarım diğer kazmalarda artık biraz ileri oynarlar :))
abdullah avcı nın o hamlesime karsılık veremedi hagi.yapacağı sey cok basitti aslında.serkan out yelta veya emre colak dan biri in.sabri sağ beke.bu hamleyi bile göremedi hagi.o ara mac 3-1 oldu zaten.hagi futbolcudan anlıyor.bunu culio ve stancu nun kalitelerinden anlıyoruz ama oyuna müdahale,rakibin hamlesine cevap konusunda cok eksiği var.aslında buca macında serkan ı cıkarıp yekta yı alması ve sabri nin sağ beke gecmesi golü getirdiğinde dedim ki hagi oyuna müdahale etmeyi öğrendi.ama bu mac tam bir hayal kırıklığı oldu bende.kimse bana kadro kötü demesin.kafro iyi ama puzzle ın parcaları eksik.hücum hattı cok iyi.arda baros kazım stancu yekta kewell pino hatta emre colak.eksik olan otra saha.orta sahaya bir tane daha culio lazım.gs senelerce böyle bir adam aradı durdu.ben idda ediyorum bir tek culio olsa elano lu keitalı hatta lincoln lü kadro sampiyon olurdu.bir lafımda zapata yı elestirenlere.ya simdi bu adam 3 gol yedi diye nasıl suclanır bir düsünün.sıfır hatayla oynadığı macı 3 gol yiyerek tamamlıyor biz de gözümüz kapalı kaleciyi elestiriyoruz.bence takımın hatasız oynayan ender oyuncularından.
YanıtlaSilbenim en zoruma giden 3-1 maglupken ultraslan satilik taraftar gurubunun sanki 3-1 öndeymisiz gibi saldir galatasaray diye bagirmalari. bizi temsil eden ultraslan yönetimden aldigi paraya göre ötüyor! yaziklar olsun böyle taraftara! taraftar degilsiniz siz palyancosunuz!
YanıtlaSilyeter artik sarp! yeter artik bu sancular yektalar pinolar icin cöpe atilan paralar! yeter artik disiplinsiz diye misimovici yi yoliyip kazimi getiren HAGI! yeter artik galatasarayi yerin dibine sokan gercek galatasarylilari futboldan sogutan polat ve sardan! yeter artik kendisini bagimsiz diye tanitip yönetimin parali askeri olan ultraslan taraftar bozuntulari... biktik be arkadas...
13 yıldır tribunlerdeyim sabriyim severdim ama bu sezon adeta nefret ediyorum ama şut gibi pas atıyor kaleyi bulamıyor vs.bence misimovicden önce gitmesi gereken bi oyuncu . tabi yayında ayhan , barıs , mustafa , servet'ide götürmesi gerekir.bu arada eskiden canımı verebileceğim hagi'yede nokta sevgim kalmadı
YanıtlaSil