Elinin Hamuruyla.. | STSL 8. ve 9. Hafta
8. ve 9. haftayı da geride bırakırken yaşanan bunca olaydan sonra artık sadece futbolun konuşulmasını istiyoruz; ancak ne mümkün. Anlaşıldı ki bu sezon takımların onca para döküp büyük beklentilerle transfer ettiği oyuncuların yerine, şahane! kararlar veren hakemlerin adlarını duyacağız sık sık malesef! Futbolumuz zaten yeterince zor bir dönemden geçerken bir de hakemlerin hiçbir mantığa oturtulamayan kararlar vermesi işin cabası oluyor. Yapılmak istenen nedir? "Siz büyük takımlar olabilirsiniz; ama bakın ben sizden daha büyüğüm" diyerek kendini ispatlama çabası mıdır? Hakemler kendi tabirleriyle bu dik duruşlarını sergilemeye devam ettikleri sürece ne kadar iyi oynadığımızın, kazanma hırsımızın falan hiçbir önemi kalmıyor. İstediğimiz kadar güzel oynayalım bir hatalı karar bütün maçı katledebiliyor, ne demişler "Mühür kimdeyse Sultan Süleyman O'dur!"
8. hafta evimizde oynadığımız Gaziantep maçını herkes hafızasından silmek istemiştir muhtemelen. Bu kadar berbat yönetilen ve adeta katledilen bir maç daha zor bulunur nerdeyse. Biz kart görmekten bıktık usandık, hakem sürekli elini cebine götürmekten yorulmadı. Aslında hazır yandaki pozisyonda yani saygı duruşunda herkes yanyana durmuşken topluca gösterseydi kartlarımızı da rahatlasaydı; hırsını çıkarabildi mi acaba merak ediyorum. 11 kişilik takımda 7 oyuncuya kart göstermek, bu iki kartın da kırmızı olduğuna karar vermekle büyük otorite olursunuz elbette! İskambil destesi versen eline, o 52 kartı bile göstermekten çekinmez kıvamındaydı hakemler ve yardımcıları.
HATA ÜSTÜNE HATA
Yapılan hataların belki de en saçması Servet'e gösterilen kırmızı kart oldu. Pozisyonda bariz gol şansı yoktu. Sabri'nini 2. sarıdan gördüğü kırmızı kart ise aslında bulunduğu hatalı pozisyondan falan değil de sadece Sabri'nin göstermiş olduğu tepkiden kaynaklandı. Belki sinirine hakim olamadı, kendini kontrol edemeyerek yerleri ve topu yumrukladı; ama biz taraftar olarak çıldırmışken sahada oyuncularımızın çileden çıkması çok normaldi o atmosferde. Sürekli olarak hakem hatalarından bahsetmek, bu hataların oynanan futbolun önüne geçtiğini görmek elbette hepimizi fazlasıyla sıktı, ancak bu şekilde kötü yönetilen maçlar olduğu sürece bu tartışmalar azalmayacak aksine giderek alevlenecektir. Maç sonrasında MHK Başkanı bile çıkıp maçın kötü yönetildiğini kabul ederek, o hakemin bir süre dinlendirileceğini söylüyorsa bu maç cidden çığrından çıkmış demektir.
4-2 yenildiğimiz maçta çok da kötü oynamadık aslında. İlk gol bizden geldi 7. dakikada. İlk yarıyı 2-1 geride kapatsak da taraftarımız desteğini hiç çekmedi takımımızın üzerinden. Yediği golden sonra sonucu kabullenmeyen bir Galatasaray var artık, ne olursa olsun galibiyete odaklı bir takım. 2. golü de bu şekilde bulduk zaten, Elmander 2-2 yaptı skoru 65. dakikada; ama sonrasında gelişen olaylar ne kadar istesek de galip gelmemize en gel oldu, evimizde mağlup olduk tüm çabalarımıza rağmen. Ne isteğimiz yeterli oldu galibiyet alabilmemiz için, ne de itirazlarımız yerini buldu, kale alındı. Aksine bir de bonus olarak yardımcı antrenörlerimizden Hasan Şaş da yedek kulübesinden tribünlere yollanarak cezalandırıldı.
Bu haftanın önemli maçlarından biri de sezonun ilk derbisi olan Beşiktaş - Fenerbahçe maçı ydı. Her iki takım da beraberliğe razıymış gibi bir izlenim vermişti maç öncesi, zaten beklenen ve tahmin edilen de oldu 2-2 berabere bitti ilk derbi. Bir bakıma da Portekizlilere karşı Brezilyalıların maçı da oldu denilebilir bu maç için. Beşiktaş'ın attığı iki gol de Portekizli futbolcular Simao ve Almeida'dan geldi, Fenerbahçe'ninkiler de iki Brezilyalı futbolcudan; Alex ve Baroni'den. Maçın en iyi isimlerinden biri ise birbirinden güzel kurtarışlar yapan Beşiktaş'lı kaleci Cenk Gönen'di tartışmasız. Bir de kapıları kırarak ansızın sahaya dalan Fenerbahçeli taraftarlar oldu akıllarda kalan bu derbiden, neyse ki bir olay ve kaza yaşanmadan müdahale edildi kalabalık gruba
Her derbi öncesi tartışılan fikir ortaya atılmıştı yine bu derbiden önce de. Rakip takım taraftarı derbilere alınmasın denildi. Önce kabul edildi; fakat sonradan iptal edildi bu mantıksız karar. Derbilerin en önemli özelliklerinden biri de taraftarların takımlarına destek için başka şehirlerden ve hatta başka ülkelerden kalkıp da stada gelmeleri değil midir zaten? Bunu da futbolseverlerin elinden alacaksanız, o atmosferde o heyecanı bize yaşatmayacaksanız derbilerin ne farkı kalır diğer maçlardan?
Bu maçta dikkat çeken olaylardan biri de Çarşı grubunun aldığı "atkılar Van'a" kararı oldu. Her ne kadar uygulanma şeklinin doğruluğu tartışılabilirse de güzel düşünülmüş bir organizasyondu bütün taraftarlarının atkılarının toplanıp, afet bölgesine gönderilmesi. Maç sonuna doğru İnönü'nün çimlerine doğru yaklaşık 30bin atkı atıldı. Bazılarına göre sahaya atılmak yerine stad çıkışı da toplanabilirdi bu atkılar; ama ne olursa olsun iyi düşünülmüş bir hareketti kesinlikle. Ancak bu davranıştan dolayı Beşiktaş yazılan rapor doğrultusunda PFDK'na sevk edilmiş ve ceza verilmesi düşünülüyormuş. Hangi akla hizmet eden bir kesim veya hangi mantık doğrultusunda görevlerini yapan federasyon görevlileri tarafından böyle bir uygulama/yaptırım yapılıyor, anlamak mümkün değil. Tüm federasyonlar konuya hassasiyet gösterirken, sessiz kalan TFF'nin bu yardımı ve hoş hareketi anlamasını beklemek anlaşılan bizlerin hatası. Ee ne de olsa Türkiye'de hiçbir iyilik cezasız kalmaz!
NİHAYET RİERA
9. haftayı galibiyetle kapatabildik şükür ki! Kayseri deplasmanından 2-0 lık skorla ayrıldık. Gittikçe daha iyi oyun sergiliyoruz, takıma adapte sorunu kalmadı artık oyuncularımızın. Haftalardır beğenilmeyen Riera bile şimdiye kadar ki en iyi oyununu oynadı Kayserispor karşısında; karşılığını da hemen aldı hocamızdan. 90 dakika oyunda kaldı Riera, ilk golün asistini yaptı Elmander'e frikikten. Belki kendisinin en iyi performansı değildi bu; ama bizim şimdiye kadar izlediğimiz en iyi Riera'ydı. Bu arada Riera'nın soyadı Ortega. Umalım da bir zamanlar yolu Fenerbahçe'den geçen Ariel Ortega'yla tek ortak noktası soyadı benzerliğiyle kalsın ve kaderi benzemesin, onun gibi Türkiye'ye uyum sağlamakta zorlanmaz ve potansiyelinin tamamını göstermeye başlar bir an önce.
FEDAKAR ELMANDER
Elmander'in maç öncesinde soğuk algınlığına yakalandığını ve 40 derece ateşle oynadığını, takımını yalnız bırakmadığını öğrendik. Buna rağmen her zamanki kalitesinden ödün vermeden oynadı oyununu ve kendinden bekleneni yaparak 39. dakikada golünü de attı, üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ve 90. dakikada yerini Ceyhun'a bıraktı. Elmander'in menajerinin yaptığı açıklamalara göre kendisi burada olmaktan çok mutluymuş, ailesiyle birlikte hayatının en güzel günlerini yaşadığını belirtmiş. O bu kadar özverili oldukça biz de hep onun yanında olmaya devam edeceğiz elbette, hayatının en güzel günleri hiç bitmesin, sen de hep burada bizimle kal Elmander.
STOPER ARAYIŞINA SON!
Şüphesiz bu maçın dikkat çekenlerinden biriydi Semih Kaya. İlk 11'de çıktı Kayserispor karşısına ve kendisine güvenenlerin yüzünü kara çıkarmadı. Altyapımızdan yetişen yeteneklerimizden biri olan Semih ilk maçındaki oyunuyla ümit verdi iyi bir stoper arayışında olduğumuz şu günlerde hepimize. Fatih Hoca'nın kendisi hakkındaki olumlu sözlerini izleyince mutluluktan uyuyamamış Semih ve söylediğine göre de kendisine en çok Ujfalusi yardımcı olmuş maçtan önce Semih'e kendisini izlemesini ve onun yaptıklarını yapmasını söylemiş. Ujfalusi belli ki şimdiden veliahtını seçmiş kendine, onu yetiştirme çalışmalarına çoktan başlamış bile Tomas The Gladiator. Böyle giderse ilerleyen günlerde kadroda Semih'i görmek şaşırtmayacak bizi; aksine sürekli forma şansı bulmasını isteyeceğiz can-ı gönülden.
10. HAFTA HEPİMİZE BAYRAM OLSUN
Stadımızın çimleri nihayet yenilendi. Peşpeşe yaşanan sakatlıklar sonrası o çimlerin değişmesi şart olmuştu artık ve önümüzdeki maça oynanmaya hazır hale getirildi. Mersin İdman Yurdu ile yapacağız 10. hafta maçımızı, Kazım ve Engin forma giyebilecek durumdalar, Baros ise sakatlıktan kurtulmuş ve hocamızın vereceği kararı bekliyormuş. Mersin İ.Y son maçını Gençlerbirliği'ne karşı oynadı ve 2-1 lik bir galibiyet aldı, bize karşı sıkı bir hazırlık yapacağından ve galibiyet için sahaya çıkacağından şüphe yok. Bizim de tek amacımız mutlak galibiyet. Cumartesi günü oynayacağımız bu maç hepimize güzel bir bayram hediyesi olur umarım.
harika bir yazı olmuş, tek kelimeyle muhteşem. elinize sağlık, klavyenize, yüreğinize sağlık..
YanıtlaSil