STSL | Şampiyonluk yürüyüşü..
Spor Toto Süper Lig'in 28.haftasında evimizde konuk ettiğimiz ezeli rakibimiz Beşiktaş karşısında son dakikada bulduğumuz golle 3-2'lik galibiyetle sahadan ayrılarak, en yakın takipçimizle puan farkını 9'a çıkartmış olduk. Beşiktaş karşısında ilk yarıda Elmander ile öne geçen ve devreyi bu skorla kapatan Fatih Terim'in öğrencileri ikinci yarı geri çekilince beraberlik golünü kalesinde gördü. Felipe Melo ile yeniden öne geçen takımımız karşılaşmanın son 20 dakikalık bölümüne girilirken Semih'in ters vuruşuyla kalesinde yine beraberlik golünü gördü. Kazanmak için savaşan, mücadele eden ve inanan taraf galibiyete uzanacaktı. Karşılaşmanın bitimine sayılı dakikaların kaldığı anda Selçuk'un başrolünü oynadığı pozisyonda Elmander-Baros ikilisi aynı anda topa yükseldi ve galibiyet golünü getiren gol bu sezon tüm derbilerde gol atan Elmander'den geldi. Bu gol aynı zamanda maçın bitişi ve takipçimizle aramızdaki puan farkının 9 olduğu anlamına geliyordu.
Rakibi karşısında karşılaşmaya ideal 11'i ile çıkan takımımız kalede Muslera, savunmada Hakan-Semih-Ujfalusi-Eboue, orta alanda Emre-Melo-Selçuk-Engin ve forvette Necati Ateş - Johan Elmander varyasyonu ile sahaya çıktı. Rakibi karşısında ilk 10 dakika baskı kuran ve pozisyonlara giren takımımız ligin ilk yarısında evinde oynadığı Fenerbahçe karşılaşmasını andıran bir görüntü çizdi. Rakibi karşısında oyunu 45-50 metreye sıkıştıran, Ujfalusi ve Semih ikilisinin ortasahada olduğu bir görüntü vardı. Baskınlık ve şok pres o kadar yoğun olmasa da rakibi karşısında üstüste ataklara giren takımımız ilk 45 dakikanın üçte birlik bölümü sona ermeden Felipe Melo'nun müthiş uzun pasında Eboue'nin çizgiye inerek içeriye çevirdiği pasta Elmander sert ve düzgün bir vuruşla topu ağlarla buluşturdu. Derbilerin golcüleri farklı olur. Bu sezon oynadığı her derbide (11.haftada golsüz biten Beşiktaş maçı hariç) fileleri havalandırmayı başaran Johan Elmander bu geleneği bozmamış oldu. Hücumda bir çok pozisyona giren ama bunları istediği gibi değerlendiremeyen takımımız ilk yarıda oyunun kontrolünü elinde tutmayı başararak, soyunma odasına önde girdi. Beşiktaş çizgi oyuncularının süratli ve teknik olmasıyla zaman zaman kontra denemelerinde bulunsa da gerek Semih, gerek Eboue'nin özellikle Quaresma karşısında üstünlüğü tehlikelerin büyümesine engel oldu.
Soyunma odasından döndükten sonra oyunu geride kabullenen ve ilk yarıdaki gibi önde baskıyı uygulamayan takımımız bunun cezasını kısa bir süre içerisinde ödedi. Quaresma'nın başrol oynadığı pozisyonda beraberlik golü fazla gecikmedi. Portekizli oyuncu en önemli özelliklerinden birisi olan sürati ve patlayıcı gücünü kullanarak çizgiye indi, içeriye çevirdi. Önce savunmada Semih dokundu, dönen topta Quaresma pozisyonu takip ederek yeniden içeriye çevirdi, İbrahim Toraman kayarak dokundu ve beraberlik golü geldi. Evinde oynamasına rağmen ikinci devrenin başında oyunu geride kabullenince ister istemez kontrolü ve baskıyı rakibinize veriyorsunuz. Golden sonra şoktan çabuk kurtulan takımımız önde baskı ve prese başlayınca öne geçmesi fazla uzun sürmedi. Maçın en hırslı, en agresif isimlerinden Felipe Melo'nun hazırlayıp-sunduğu golle yeniden öne geçen takımımız rakibi karşısında oyunun şifresini çözmüştü aslında.. Melo'nun golü kendisinin hazırlaması, Necati'nin ofsaytta olduğundan topa hareketlenmemesi ve savunmanın durduğu anda Melo'nun aldırmadan topa hareketlenmesi ve sert vuruş! Türk Telekom Arena bir kez daha yıkıldı!
Ortasahaların kalabalık tutulduğu ve hücum bölgesine taşınan her topun tehlike potansiyelinin arttığı dakikalarda yine atılan uzun bir top Galatasaray savunmasını dengesiz yakaladı. Günün en çok karşılaşan üçlüsü Quaresma - Hakan - Semih'in karşılaşmaları sonrasında Quaresma içeriye doğru sert ortaladı, Semih topu kornere göndermek isterken ters bir vuruşla top ağlarla buluştu. Muslera'nın çıktığı, Almeida'nın pozisyona girdiği anda Semih'in sorumluluk alarak topa hamle yapması onun adına iyi bir sinyal olsa da ters vuruş ağlarla buluşunca sonu pek iyi olmadı. Hata yapacaksa eğer genç oyuncu yapsın mantığında olduğumuz aşikar. Semih hata yaparak, canımızı yakarak büyüyecek. Galibiyet golünün gelmesi herhalde en çok onu sevindirmiştir, keza ilk hatasında veya ilk can yakıcı hatasında Semih'e sallayacak olan onlarca insan var. Semih'in ters vuruşu sonrasında son 17 dakikaya eşitlikle girildi. Bu dakikadan sonra yapılacak tek bir şey vardı. Ya maç kazanılacak, ya da maç kaybedilecekti. Bu doğrultuda İmparator değişikliklerini yaptı. Riera, Aydın ve Baros oyuna girerken; Necati, Melo ve Emre kenara geldi. Riera'nın oyuna girmesi öncelikle sol tarafı biraz hareketlendirmek ve Engin'i ofansif ortasaha olarak ortasahaya mücadele gücünü arttırmak olarak yorumlanabilir. Aydın'ın oyuna girişi oyun temposu düşen ve yorulan Emre'nin yerine süratli, patlayıcı gücü olan Aydın'ı kanatta (belki) kontralarda ceza sahasına girerek çizgiye inmesini beklemekti. Baros'un girişi zaten belli, o gol gelecek!
Beraberlik golünün ardından üzerindeki baskıyı atan takımımız aradığı golü bulmak için Beşiktaş kalesine giderken, savunmada da açıklar vermeye devam ediyordu. Hücumda Riera'nın sorumluluk alarak hazırladığı pozisyonlarda top önce üst direğin hemen üzerinden auta gidiyor, diğerinde arka direkte Aydın iyi yükselmesine rağmen kafayı vuramamıştı. Hücum iyi işliyordu ama savunmada da açıklar mevcuttu. Özellikle kanatta hızlı oyunculara sahip olan Beşiktaş, Quaresma'nın getirdiği pozisyonda arka direkte kafayı vuran Almeida topu üstten dışarı gönderdiğinde top dışarı çıkana kadar hayat durdu. Almeida dengesiz bir şekilde vurmasa belki arkasındaki Mustafa Pektemek 5 dakika sonra bayram yerine dönecek olan Türk Telekom Arena'yı cenaze evine çevirebildi. Değişiklikler sonrası gerek oyun mantalitesi, gerek savunmayla birlikte hücumlara çıkış alınan riski en iyi şekilde gösteriyordu. Bu dakikadan sonra kaybedilecek birşey yok. Bu şekilde olursa zaten 2 puan kaybedeceksin. Karşılaşmanın dördüncü hakemi uzatma tabelasını kaldırdığında Galatasaray topyekün rakip kaleye gitmeye başladı. Riera'nın ara pasında Selçuk kısa mesafede nefis bir depar attı, çaprazdan kalecinin açıldığını gördü arka direğe doğru harika ortaladı, Elmander arka direkte bitirdi. Türk Telekom Arena'da birbirini tanıyan, tanımayan herkes kucaklaştı. Bir kez daha ortalık yıkıldı. Gol sonrası sevinç herşeyin özetiydi aslında, takım ve taraftar tek yürek olmuştu. Onlar sahada korner direğinin orda, bizler tribünde.. Golün anonsu Baros diye yapıldı, golün sahibi Johan Elmander'di. İkisi aynı anda topa yükselip kafayı vurmak istemiş, arkada kalan Elmander bitirmiş. Golü kimin attığının ne önemi var? Önemli olan böylesine mücadele etmek, istemek, inanmak ve başarmak..
En yakın takipçisiyle arasındaki puan farkını 9'a çıkartan lider Galatasaray, bir sonraki takipçisiyle arasındaki puan farkını 14'e çıkarttı. Lig bugün bitse Galatasarayımız play-offlara en yakın takipçisiyle arasında 5 puan önde başlayacak. Futbolun adam gibi oynandığı hiç bir ülkede böyle bir saçmalık görülmezken, sırf birileri daha fazla para kazansın diye böyle bir saçmalık getirenlere selam olsun. Maçtan öne yapılan muhteşem şovda da dediğimiz gibi; CİMBOM BAŞI DİK YÜRÜR!
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.