Burak Eren ile Üçleme (11)

Oldukça hareketli bir haftayı geride bırakıyoruz. Süper Lig'de 32.haftanın en önemli karşılaşması olarak gösterilen karşılaşmada Trabzonspor karşısında 1-1'lik beraberlikle ayrılırken, takipçimizle aramızdaki puan farkı bu sonuçla 7'e düştü. Haftanın ilk konusu hiç kuşkusuz bir an bile durmaksızın bir o kalede, bir bu kalede oynanılan karşılaşma oldu. Fakat karşılaşmada öne çıkan bir başka nokta ise maç öncesi büyük bir süprizle karşılaştığımız ve kadroda olmasına çok şaşırdığımız Mehmet Batdal'ın son saniyede kaçırdığı gol oldu. Haftanın son konusu ise hiç kuşkusuz bir kaç gündür dillerden düşmeyen Culio mevzusu.. Burak Eren ile Galatasaray özelinde haftanın üçlemesinde, serinin 11.yazı sizlerle..


Galatasaray 1-1 Trabzonspor / Yine de Kazanabilirdik
Trabzonspor oynamayı kafasına koyduğunda gerçekten keyif veren bir takım ve Galatasaray karşısındaki 11'lerine baktığımda da sahaya kazanmak için çıktıklarını söylemem mümkün. Olcan Adın transferi ve Volkan Şen'in de son haftalarda kendini bulmasından sonra doğru bir hücum takımı olma yolundalar. Ama Galatasaray karşısındaki en etkisiz isimleri Olcan Adın ve Volkan Şen oldu. Kanatlar etkisiz olduğunda da tempoyu yakalamanız zor gibi görünür ama maçın ilk yarısında Trabzonspor ortayı çok iyi kullandı. Burak Yılmaz'ın Semih Kaya ile eşleşmesinde galip taraf olması, özellikle de Colman ve Zokora'nın etkili futbollarıyla bir anda Galatasaray orta sahası kitlendi ve Trabzonspor'un yakaladığı tempoyla maçı domine etmeyi başladığını gördük. Son zamanlarda Galatasaray'ı bu kadar kötü görmemiştim ve ilk yarının 1-0 bitmesi bizim adımıza büyük bir avantajdı. Trabzonspor'un bu hızlı başlangıcı, Galatasaray'da inanılmaz panik ve gergin bir durum yarattı, bunun da üstünden ancak ikinci yarıda gelebildik. Fatih Terim'in psikolojik bir hamle yapacağını zaten bekliyorduk, ikinci yarıda daha toparlanmış, rakip üzerinde üstünlük kuran bir Galatasaray vardı. Melo ve Selçuk İnan'ın sorumluluk alması zaten otomatik olarak Galatasaray'ı yukarı taşıyor. Hep dediğim gibi, Galatasaray bu sezon orta sahası kadar var, hele ki Elmander'in olmadığı bir maçta tüm iş belki de orta sahaya düşüyor. İkinci yarıda Galatasaray'a döndü iş, bu sefer orta sahada üstünlük kuran taraftı ama Necati Ateş ile Baros'un inanılmaz uyumsuzluğu o hücum organizasyonlarını getirmedi, oyuna üstünlük kuran ama pozisyon bulmakta sıkıntı çeken bir görüntü vardı. Bu durumda da kenardan bir hamle yapmanız gerekir ama kulübenin kalitesi de yokluklar içerisinde o kadar iyi değildi. Sabri Sarıoğlu, Yiğit Gökoğlan ve Mehmet Batdal bu tip maçlarda rotasyonda en son düşünülecek isimler ama mecbur kalıyorsunuz. Buna rağmen üç futbolcu da etki etti, Mehmet Batdal'ın Elmander tarzında oynaması, Sabri Sarıoğlu ve Yiğit Gökoğlan'ın getirdiği enerji olumluydu ve son dakikalarda baskı daha da arttı, 1-1'i yakaladık, hatta son dakikada Fenerbahçe maçında olduğu gibi kazanma noktasına da geldik ama olmadı. Şöyle diyeyim, o kadar kötü bir beraberlik olmadı bu. Bu kadar kötü başladığın maçta, bu skora dönebilmen, kazanma noktasına gelmen önemli. Fenerbahçe maçında olduğu gibi.

Biraz Soğukkanlılık
Sezon başında takımda kalacağına ihtimal dahi vermiyordum, beklediğim gibi daha ilk hazırlık kampının ardından gözden çıkarıldı ve kiralık olarak gönderildi. Hatta Karabükspor'dan doğru da daha da düşüşe geçer ve o da geldi geçtilerden biri olur derken tekrar Galatasaray kapıları ona açıldı. Fatih Terim'in babacan kontenjanından tabii, Karabükspor futbolcudan vazgeçince ortada kalmaması adına. Yine de rotasyonda o yeri almasını beklemiyordum, kadroya da dahil edilmesine rağmen. Ama Elmander'in sakatlığı, Sercan Yıldırım'ın da piyasada olmamasından ötürü o şans ona geldi ve Trabzonspor gibi maçta kurtarıcı misali oyuna girdi. Kumar gibidir bu maçlar, tek hareketiniz sizi kral eder ya da öyle bir fırsat tepersiniz ki daha kimse yüzünüze bakmaz. Mehmet Batdal bu işin araf noktasında aslında. Beklentinin bu kadar düşük olduğu, uzun süredir yüzüne bakmadığınız bir futbolcudan süper etki beklemeniz yanlış olur, herkes de benim gibi düşünüyordur. Buna rağmen Mehmet Batdal oyuna girdi ve etki de etti, iyi oynadı yani. Elmander tarzında oynadığından belki de, bilemiyoruz, o özellikleri var aslında. Mücadele ediyor, geriye geliyor basıyor, top kapıyor, uzun boyunun avantajını kullanıyor derken onu Galatasaray'a transfer eden özellikler bunlardı aslında. Trabzonspor karşısında da bunları yaptı, iyi gidiyordu, takımı hücumda tutan isimlerden biriydi derken o son dakikada kaçırdığı golün izahı yok. Gol kaçar, ne goller kaçıyor hem de ama Galatasaray forması altında kral olma şansı elinize bir daha zor gelir. Tek yapması gereken, topu tutması {zaten Tolga Zengin, Allah ne verdiyse atlamış}, kalecinin yatmasından sonra da plaseyi yapmasıydı. Bu da soğukkanlılıkla açıklanabilecek birşey ama malesef olmadı. Yine de kötü konuşamıyorum, çünkü beklentimin en alt limitinde olan bir futbolcuydu ve iyi de iş yaptı. En azından sahada varım dedi, Baros vari bir hali yoktu.

Yeni Gündemimiz; Emmanuel Culio
Geçen sezonun o kötü Galatasaray'ında doğan bir umut ışığı gibi hepimizin içini ısıtmıştı. Mücadeleyi seven, kaliteli bir futbolcu. Bu sezonda da takımda kalmasını ve en azından iyi bir alternatif oluşturmasını bekledik. Hatta şı tabloda da ne kadar haklı olduğumuzu görüyoruz, Fatih Terim de bu konudaki hatasını dile getirmişti zaten. İşte o Culio, sezon başında Orduspor'a satın alma opsiyonuyla birlikte kiralandı. Satın alma opsiyonu eşittir sen gözden çıkarıldın demek zaten. Stancu'nun böyle bir opsiyonu yok mesela, onun için umut vardı ama Culio bildiğin gözden çıkarılmıştı. Culio da bunu bildiğinden Orduspor'da kalma planları yapıyordu aslında ve ortada da bir 4 yıllık sözleşme imzaladı haberleri dolaşıyor. Ama Fatih Terim'e sorulan sorular ve onun da hatasını dile getirmesinden ötürü Culio'nun Galatasaray'da kalmak istemesi doğal. Önce şunu söyleyelim, futbolcunun opsiyonunu almadan futbolcuyla sözleşme imzalayamazsın. Burada hem Orduspor hem de Culio hatalıdır. Ayrıca Culio'nun son açıklamaları da yersiz, ona müthiş sahip çıkan, üzerinde beklenti oluşturan ve 10 numara, kaptanlık gibi kutsal sayılan şeyleri veren takım da bu camiaydı. Taraftarın tepkisini bir yerde anlarım ama Culio'nun kararını değiştirmesinden doğal birşey de yok. Galatasaray seni istiyorsa, ucunda da Şampiyonlar Ligi parlıyorsa geri dönmek istersin, açık ve net. Madem bu kadar değerli opsiyonunu aylar önce kullanacaktın, illa Haziran'da alınacak diye bir kural olmadığını düşünüyorum ve Fatih Terim'in son açıklamaları, Orduspor başkanının da 88 kere çark etmesi herşeyi ortaya koyuyor. Bu yüzden de Culio sezon sonunda Galatasaray'a gelir, iyi de bir alternatif oluşturur. Ama bu mevzular Culio'yu bir anda Maradona kıvamına getirdi gibi ve bu çok yanlış. Artı olarak Ordu'ya gittiğinde de Culio küfürünü yer, yerine oturur. Çünkü bazı açıklamaları isabetsiz, her ne kadar özür dilemiş olsa bile.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0