ST Süper Final Panorama 6. Hafta

Birkaç haftadır kalp dayanmadı yazmaya bu panoramayı, stres had safhadaydı. Yoksa gene anlatılacak çok şey vardı, geç de olsa Trabzonspor taraftarını sorgulamak isterim mesela... Bizim takımı işi bu noktaya bıraktıkları için azarlamaca da içimde kaldı. Ama bunların hepsi için çok geç, artık eğlence vakti. Bu da o kadar uzun sürmemeli, hemen gelecek sezonun çalışmalarına başlamalı tabi, ne de olsa önümüzde "Şampiyonlar Ligi" heyecanı var. Bunu demek bile çok güzel! Hatta bırakalım takım, teknik heyet, yönetim, futbolcular, altyapı vs. çalışsın. Biz taraftarlar oturup özlenen ligin hayalini kuralım...


ŞAMPİYON!
Bir Galatasaray - Fenerbahçe derbisi her zaman önemlidir. Şükrü Saraçoğlu'ndayken takımlardan birinin arkasında yılların laneti ve dolayısıyla kanıtlanması gereken bir nokta vardır, itiraf edelim ki, dolayısıyla Kadıköy daha farklı bir heyecan oluşturur. Bu lanet o kadar güçlüdür ki, haftanın maçının üç olası sonucundan ikisinin Galatasaray'ı şampiyon yapacak olmasına rağmen Fenerbahçe'nin bahis sitelerince ve taraftarlarının kafalarında neredeyse garanti şampiyon olarak görülmesine yeterli bahane oluşturur. Normal sezonun şampiyonluğunu Şükrü Saraçoğlu'nda bir beraberlikle kazandığımızı unutanlar yine çok iddiacıdırlar ama büyük konuşmak en büyük hatalardan biri değil mi, hep bunu yaşamadık mı? Galatasaraylılar, biz bu sevinci temkinli davranıp sadece takımımızı desteklemekle ve desteğimizi her zaman her yerde göstermekten çekinmeyerek gayet de hak ettik. Tabi bir de üç boyutlu koreografilerin kehaneti her türlü laneti dövermiş.

EN İYİ SAVUNMA,  BAZEN SADECE SAVUNMADIR
Geçtiğimiz haftaki Beşiktaş maçında yaşanan ani puan kaybı, çoğumuzda bir şaşkınlık yaratsa ve özellikle play-offlar sırasında TT Arena'da hiçbir maçı kazanamamış olmamızın hesabıyla ufak bir umutsuzluk oluştursa da, özünde şampiyonluk için büyük bir tehlike oluşturmuyordu. Çünkü iki puan daha da alsak, buçuklu puan nedeniyle Kadıköy'de gene bir beraberlik gerekecekti kupa için. Kartallara karşı alınan beraberlik de, Kanaryalara karşı beraberliğin yetiyor olmasını değiştirmedi. Haftanın taktiği de belli ki bu yeterlilik üzerinden gelişti. Fatih Terim bu sefer fetih için saldırmak yerine, bir savunma savaşı vermeyi tercih etti. Ekran başı aslanlarını çıldırtacak kadar maçı değil ligi kazanmak için oynadık. Sonucunu almak güzel, ama bir daha futbolu böyle katletmeyelim, olur mu?
KALE KAPALI
Bu kadar beraberlik için oynayışın o kadar  kötü sonuçlar getirmemesinin 1 (daha çok 25) numaralı sebebi; maç sırasında üzerimizdeki stresin ve kafamızdaki endişenin önemli bir kısmını alan o sevimli, şeker, sempatik, yer yer golcü isim Fernando Muslera, haftanın futbolcusu. Gerçekten önemli kurtarışlara imza attı ve reflekslerini, kaslarını, el göz koordinasyonunu tekrar takdir etmemizi sağladı. Yalnız ayağından çıkan neredeyse her topun rakibe gitmesi, öyle mi olması gerekiyordu ya da aslında kimin hatasıdır bilmiyorum, biraz rahatsız ediciydi.
KARANLIK-SAVAR
"Kupa törenini izleyelim, sonra bir tur atmaya çıkar, belki de Florya'ya gideriz" diye düşündükten on dakika sonra, töreni falan bekleyemeyeceğimizi anlayıp yola çıktık. Eve geldiğimizde kupa hala esir, kimilerinin iddiasına göre kayıptı. Fenerbahçe sahada alamadığı kupayı sahaya gelip de vermemek için türlü bahane öne sürünce, Valilik de onların yanında durunca, seyircisiz stadyumda kupa kaldırmanın kimseyi tahrik edemeyeceğini (maçtan sonra günler geçmesine rağmen hala) anlamayan insanlar olunca... ne oldu tabi, soyunma odasında kupa töreni gibi cin fikirler Galatasaray'ın haklı "Işık yoksa da elbet Güneş doğacak, gerekirse 7'ye kadar bekleriz, kupamızı sahada almadan gitmeyiz" direnişi ve işin içindeki en aklıselim insan olduğuna inanamadığım Başbakan'ın devreye girmesi ile efsanevi bir şekilde son buldu. Rakibinin sahasında haftanın, yılın kupasını alan Galatasaray, istese daha anlamlı bir fotoğraf çektiremezdi: Her yer karanlık ama biz buradayız!

KARANLIK-YAYAR
Bu ayıplama tüm Fenerbahçe taraftarı için geçerli değil. Formasının renginden bağımsız olarak futbola şiddet karıştıran ve futbola karışan şiddeti hevesle izleyen herkes için geçerli. Ne kadarı polis provokasyonu, ne kadarı Galatasaray nefreti, ne kadarı yenilgiyi hazmedememekten.. Bunu analiz edecek olan ben değilim. Ama sahaya fırlatılan sayısız koltuk, sahaya giren sayısız insan, o insanların bu koltukları futbolcuların giriş-çıkış yaptığı tünele hınçla fırlatmaları, ortantısız güç kullananlar, stadyum dışında yaşanan gariplikler, ters çevrilen iki polis arabası, polis zannedilip zarar verilen İGDAŞ arabası ve hepsinden öte benzinciye atılan meşale ... Haftanın ayıbı olmayı bunlar o kadar hak ediyor ki, aynı saatte Beşiktaş'tan geçen her türlü sarı-kırmızıya taş atan ve taş atmak için nöbet tutan, bu nedenle polisin merkezin tüm girişlerinde arabaları durdurup içindeki insanlardan formaları çıkartmalarını istemesine neden olan ve bununla "Beşiktaş'ta Beşiktaş'ın şampiyonluğu kutlanır" diye övünen kartallar ve kutlama yapmak için de E-5te bekleme yapan hatta yolu tıkayan, normal vatandaşın huzurunu kaçıran Galatasaraylılar devede kulak, ejderhada pul.

KUTLAMAYAN FENERLİ
Tam haliyle "Kutla! Kutla! Kutlamayan Fenerli!" dedikten sonra, haftanın sitemi, bizim yönetimimize. Çok güzel düşünmüşler, hemen bir şölen, bayram, şenlik, futbolcularla kucaklaşma, kupayı yeni evinde karşılama düzenlemişler Galatasaray taraftarı için. Gerçekten binlerce mutlu Galatasaraylının arasında olmak, şahaneydi. TT Arena belki de hiç bu kadar güzel olmamıştı. Lakin organizasyonun biletleri konusundaki karmaşa, daha doğrusu biletlerin satılması ama içeri girişte sorulmaması biraz üzdü. Kupayı kaldırışımızı bilinçsizce yakılan onlarca meşale nedeniyle tribündekiler olarak göremememiz ve sahaya girenler nedeniyle kesilen tur da tuzu biberi oldu... Mükemmel olmasa da muhteşem bir geceydi, teşekkürler.

SAĞLAM KAFA, SAĞLAM VÜCUT
Şampiyonluğu kutladığımız gecenin en büyük sürprizi Ujfalusi'den geldi. Ne ara uyumuş, ne ara kalkmış, ne ara kuaföre gitmiş bilmiyorum ama, milli arkadaşı Baros'la beraber saçlarını kestirmiş. Evet Milan da kestirmiş saçlarını ama bunu ancak bir hatunun gözleri fark edebilir. Tomas yıllar yılı uzattığı yelelerini enteresan bir saç modeli ve sarı-kırmızı bir kuyruğa feda etmiş. Kendisini kutluyor ve haftanın yakışıklısı seçiyoruz. Tabi yakışıklılardan bahsederken ilk defa bu hafta Aiden Turner'a benzerliğini fark ettiğimiz Selçuk İnan'dan bahsetmeden duramıyoruz.

PITBULL BESLEMEK
Haftanın sevinci, Felipe Melo'yla Eboue'den geldi. Baya tartışılan bir şey... ııııı... pozisyon, ekstra bir şey eklemeye gerek yok.. Kendisi konuşuyor fotoğrafın.

KAYA
Altyapıdan çıkıp da takıma katkısıyla beğeni toplayan sarı kafa Semih Kaya'nın öznesi olduğu bu kare, haftanın fotoğrafı oldu. Sol alt köşedeki Japon fotoğrafçı da Nikon sponsorluğunda mı izledi maçı merak etmekteyim. 

Sakatlanan Elmander'e geçmiş olsun, futbolu 18 numaralı formasıyla 18. şampiyonluğun ardından bırakan Ayhan Akman'a da hayatının geri kalanında huzur ve mutluluk dilekleriyle... 



Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0