Süper Final | Kendi düşen ağlamaz..

Spor Toto Süper Final'in dördüncü haftasında evinde Trabzonspor'u ağırlayan takımımız üç gün evvel deplasmanda 2-4 mağlup ettiği rakibi karşısında, Türk Telekom Arena'da golsüz eşitlikle sahadan ayrılarak şampiyonluk yolunda önemli bir kayıp yaşadı. Başladığı gibi biten karşılaşma sonunda en yakın takipçisiyle arasındaki puan farkını 2.5'tan 3'e çıkartmayı başaran Galatasarayımız şampiyonluk yolunda beşinci haftanın maçında haftasonu evinde ezeli rakibi Beşiktaş'ı ağırlayacak.


Karşılaşmaya ideal ilk onbiri ile başlayan Galatasarayımız, özellikle son iki maçta gördüğümüz baskısından ve dominantlığından uzak başladığı ilk 45 dakikada rakip kalede duran toplar dışında pek fazla etkili olamazken, Trabzonspor oyunu kendi yarı alanında kabullenerek hızlı hücumlarla kalemizde gol aradı. Karşılaşmanın ilk yarısında en önemli pozisyon olarak değerlendirebileceğimiz pozisyonda ilk yarının son dakikalarında Tolga Özkalfa'nın da yardımıyla Burak arkadan ittiği Semih'ten topu kazanarak Muslera ile başbaşa kaldı fakat Uruguaylı file bekçisi rakibine izin vermedi. Golsüz geçen ve Galatasaray'ın yüzde 65 topa sahip olma oranıyla geride kalan ilk 45 dakikada en dikkat çeken nokta Semih-Burak eşleşmesi oldu. Genç oyuncu bu sezon ligi kasıp kavuran forvet oyuncusu Burak'a ne hava topu verdi, ne de birebir pozisyonlarda rakibine geçildi. Girdiği kademeler, hava topu mücadelelerinde başarısı ve topu oyuna sokması her geçen gün gelişiyor Semih'in. Çok önemli bir yolda emin adımlarla ilerliyor, Galatasaray savunmasının uzun yıllar değişmeyecek ismi olacaktır hiç kuşkusuz.

İlk yarıda kartlarını soyunma odasında unutan Tolga Özkalfa ikinci yarıda bambaşka bir görüntü çizdi. Rakibi karşısında ikinci yarıda kontrollü oyununu sürdürmeye devam eden takımımız rakip kalede bulduğu fırsatları da değerlendirememeye başladı. Türk Telekom Arena'nın havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez. Deplasmanda çatır çatır gol atan, rakip kaleyi abluka altına alan Fatih Terim'in öğrencileri kendi stadında üç direk arasından topu geçirmemeye yemin etmiş durumda. Karşılaşmada son yarım saatlik bölüme girerken Fatih Terim kelimenin tam anlamıyla "ya kazanırım, ya kazanırım" mantığıyla hareket ederek Baros'u oyuna sürdü. İmparator ortasahanın ortasında mücadele eden Melo'yu kenara alırken, hücumda üçüncü isim olan Baros'u sahaya sürdü. Necati, Elmander ve Baros üçlüsüyle rakip kalede daha etkili olmayı planlayan İmparator bu hamlesinden cevap alırken, istediğimiz, aradığımız golü bir türlü bulamadık. Son 15 dakikaya girmek üzereyken ceza sahasında topla buluşan Aydın fileleri havalandırdı, havalandırmasına da yan hakem Volkan Nariç bayrağını kaldırmıştı. Rakip kalede bir çok şans bulan takımımız maçta en net fırsatını 90+3'te buldu. Sabri'nin ortasında Necati topu kontrol etti ve basit olanı yapmak yerine, zor olanı hatta imkansızı denedi ve kale dibinde rövaşata vurmaya kalktı. Düzgün, sert ve tek vuruşla topu filelerle buluşturma şansı varken, rövaşata deneyerek pozisyonu zora sokan Necati aslında sadece pozisyonu değil, şampiyonluğu da zora sokuyordu.

Trabzon yatar, kalkar, yatacak, takla atacak diyenler tıpkı iki gündür Galatasaray taraftarı yürüyemez diyenlerdi. Kişinin fikri neyse, zikri oymuş derler. Yatmak, kalkmak, şike yapmak gibi kavramları çok rahat kullananların bugün neden, niçin ve nelerden yargılandığını biliyoruz. Onuruyla, gururuyla, şerefiyle mücadele eden Trabzonspor'a söylenecek birşey yok. Çıktılar, tıkır tıkır topunu oynadılar. Arada çirkeflikler oldu mu? Elbette. Gereksiz sertlikler, oyuncular şovenizme kaçan antipatik hareketleri olmadı desek yalan söylemiş oluruz. Ama hangi derbide bunlar olmuyor ki? Mühim olan hangi niyetle sahaya çıktıklarıydı. Şampiyonluk yolunda senin forvetin eğer altıpasın içerisinde basit ve doğru olanı yapmak yerine, imkansız ve şov yapmayı deniyorsa fazla yorum yapmanın alemi yok. O saçma sapan vuruşu gerçekleştirdiğimiz pozisyonu aramamak dileğiyle.. Bugün ortaya koyduğumuz futbol ne geçtiğimiz hafta oynadığımız Fenerbahçe maçına, ne de haftasonu oynanılan Trabzonspor maçına yakıştı. Geride kalan 38 haftalık süreçte en kötü performanslarından birisine imza atan Fatih Terim'in öğrencileri hedefe bu kadar yaklaşmışken kendi eliyle rakibine ikramlarda sunuyor. Ne demişler? Kendi düşen ağlamaz.

2 yorum:

  1. hala kurtarıcı olarak Sabri, Aydın vs giriyorsa, 3 forvete dönüp pozisyon bulamıyorsan zaten bitmiştir olay. mücadele maalesef tek başına yetmiyor kalite de lazım. devre arasını çok kötü değerlendirdik sonuç ortada :S

    YanıtlaSil
  2. şovenizm'i yanlış kullanmışsınız... yazıda kastettiğiniz anlam uzaktan yakından alakası yok. Emre Belözoğlu'na yakın bir anlamı var.

    YanıtlaSil

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0