STSL | Rölanti oyun, rahat galibiyet..

Spor Toto Süper Lig'in beşinci haftasında ligin yeni takımlarından Akhisar Belediyesi'ni konuk eden lider Galatasaray, rakibi karşısında baştan sona üstün bir oyun ortaya koyarak 3-0'lık galibiyete uzandı ve liderliğini perçinledi. Şampiyonlar Ligi dönüşünde rotasyon amacıyla bazı oyuncularını dinlendirmeyi tercih eden Fatih Terim bu hamlesinin karşılığını sıkıntı yaşamadan almış oldu. Zayıf rakibi karşısında rotasyon yapma şansı bulan lider Galatasaray, Akhisar Belediyesi karşısında Burak Yılmaz (2) ve Sercan Yıldırım ile galibiyete uzandı.

Eğer sezon başından beri aynı oyuncularla oynarsanız, Şampiyonlar Ligi dönüşlerinde -doğal olarak- ligde oynadığınız maçlarda genel itibariyle zorlanırsınız, rakip kim olursa olsun. Bu ölçüde oyuncularınızı rotasyon anlamında değerlendirmek, kadroda yer alan alternatiflerinizi sahaya sürmek sizin için bir tercih sebebi olabilir. Bu sezon yaklaşık 60 maçlık uzun bir maratonda mücadele edecek olan Galatasaray, ligin yeni temsilcisi Akhisar Belediyesi karşısında da kadro derinliğini kullanmaya çalışarak, bazı oyuncularını dinlendirmeyi tercih etti. Rotasyon kapsamında kadronun tamamını değiştirmek veya tamamen yedek ağırlıklı oyuncularla değil, bir kaç dokunuşla takımı değiştirmek daha doğrudur. Hem takım iskelet kadrosunda yer alan isimlerle kendi oyununu oynar, hemde bazı bölgelere alternatif oyuncuları izleme şansınız olur. Manchester deplasmanında ortaya konulan iyi oyun, taraftarları ve camiayı tatmin ederken Akhisar Belediyesi karşısında konsantrasyon sorunu yaşanılması, akıllarda olan en büyük soru işaretiydi. Bu soru işaretlerini maçın başlama vuruşuyla birlikte kırdığımızı belirtelim, takım daha ilk saniyeden itibaren gol ve goller için, maçı kopartmak için adeta saldırdı. 

Muslera, Eboue-Dany-Cris-Riera, Hamit-Melo-Selçuk-Emre, Sercan ve Burak ilkonbiri ile sahaya çıkan takımımızda dikkat çeken noktalar Riera'nın sol bek alternatifi olarak denenmesinin yanı sıra teknik direktörümüz tarafından genç forvetimiz Sercan'a şans verilmesi. Bu sene işin doğrusunu söylemek gerekirse, Sercan'dan kenardan gelerek katkı yapmasını beklemek hayalperest bir yaklaşım olmaz. Sezon başından beri iyi çalışan, arzulayan, kovalayan, mücadele eden ve birşeyler yapmak istediğini gösteren bir Sercan var. Bunun karşılığını zaman zaman kadroya girerek alıyor genç forvet, takımın dördüncü forveti konumunda olduğu apaçık ortada. Rotasyon kapsamında kadroda olacağı günler mutlaka olacaktır, özellikle kupa maçlarında ve Şampiyonlar Ligi dönüşlerinde. Galatasarayımızda sistemin ana unsurlarından birisi, hepimizin malumu, ön alanda pres ve rakip stoperlere baskı. Bu konuda Umut ve Elmander gibi iki önemli silaha sahip olan takımın bu şablondan vazgeçip Burak-Sercan gibi iki tane süratli, hızlı ve bitirici özelliklere sahip olan forvetlerle sahaya çıkması ilk başta şablon üzerinde değişiklikler göstermesine karşın, sahaya yansıyan oyun bunun tam tersiydi. Burak ve Sercan ile rakip forvetlere baskı yapan, bu doğrultuda pozisyonlar bulan ve hücum presi ile rakibini sıkıştıran Galatasaray rakibi karşısında farkı ikiye çıkartan golü stoperlere yapılan pres sonrasında buldu.

Sezonun ilk haftalarından itibaren Hamit için genel yorumlarımız, zamana ihtiyacı olduğu yönündeydi. Maç temposu ile antreman temposu ayrı şeyler olduğunu her geçen hafta görüyoruz. Ritmini bulan, eski temposuna yavaş yavaş ulaşmaya başlayan Hamit takıma ciddi anlamda katkı sağlıyor. Manchester deplasmanında takımın en iyi isimlerinden birisiydi, Akhisar Belediyesi karşısında da sağ kanatta oynamasına karşın zaman zaman sağ iç gibi ortasahadaki merkez oyuncularımıza yardıma geldi. Burada dile getirilmesi gereken bir durum var. Melo eski formunu, ritmini arıyor ve bu takıma ciddi dezavantaj sağlıyor. Sezon öncesi yaptığı tatilin sıkıntısı burada ortaya çıkıyor, formunu bir türlü tutturamadı ve temposunu ayarlama konusunda sıkıntı yaşıyor. Bu doğrultuda ortasahada maestro görevi gören Selçuk oyunu geriden kurmak zorunda kalırken, Hamit'i de zaman zaman üçüncü merkez oyuncusu olarak ortasahada görüyoruz. Bugün zaman zaman aynı pozsiyonda Emre'yi de gördük, ortasahayı bir ara dörtledik adeta. Ortasahada forma giyen oyuncularımızın bu tür merkez endeksli ve odaklı oyuncular olması takım içerisinde zaman zaman formasyon değişikliklerine gidilmesini sağlayabilir. Emre'ye zaman zaman orjini olduğu pozisyon olan 10 numarada değerlendirebilir, Hamit'i merkez ortasaha olarak Selçuk'a partner yaparken Felipe Melo'yu da defansif ortasaha yapabiliriz. Bu doğrultuda en önemli nokta Emre'nin ofansif ortasaha pozisyonunda nasıl bir katkı vereceği, tahmin ettiğiniz gibi. Altyapının çeşitli kategorilerinde 10 numara pozisyonunda oynayan genç oyuncu, altyapıda tekniği ve oyun zekasıyla fark yaratıyordu ama Süper Lig için aynı şeyler geçerli olmayabilir. Takım oyunu ve top paylaşımı konusunda Emre'nin bir takım eksiklikleri var, bunu bugün net olarak gördük. Bir kaç pozisyonda pas vermesi gerekirken ya rakibine çalım atmaya kalktı, ya da kaleye vurdu. Bu doğrultuda umarım İmparator devreye girer, keza iki ayağına çok hakim bir oyuncu Emre. Futbol zekasını ve aklını kullanırsa, doğru yerde ve zamanda takım arkadaşlarını/abilerini topla buluşturursa takıma daha fazla katkı sağlayacaktır.

Ligin yeni ekiplerinden Akhisar Belediyesi genel itibariyle Sertan-Bikoko gibi isimlerle hızlı ataklarla rakibini vurmaya yönelik oynuyordu. Geride kalan dört hafta sonunda bu oyun şablonunu görmüştük, fakat bugün iki oyuncusunu sakatlıkları nedeniyle oynatamayan Hamza Hamzaoğlu hiçbir sertliğe ve çirkinliğe başvurmadan takımının mücadele etmesini istemiş olmalı ki, Akhisar Belediyesi hiçbir zaman geriye yaslanmadan, korkmadan, cesurca top oynamaya çalıştı. Mütevazi bir kadroları olduğunu söylemiştik, bu doğrultuda mücadele etmeye çalışıyor ve güçleri yettiğince ayakta kalmaya çalışacakları kesin. Mücadele gücü yüksek bir takım ama biryere kadar dayanabiliyorlar. Galatasaray gibi büyük bir takım karşısında da ancak yarım saat dayanabilirlerdi, Burak fazla uzun sürmesin dedi ve Emre'nin getirdiği topu filelere göndererek Akhisar'ın direncini kırdı. Buradan bir tebrik Hamza Hoca ve öğrencilerine, bugün ortaya koydukları iyi niyetli mücadeleden ötürü.

Yazının son paragrafında Burak Yılmaz'a değinmek lazım. Geçtiğimiz sezon bitirici forvet sıkıntısı yaşadığımız aşikardı, doğru bir transferdi Burak hiç tartışmaya bile gerek yok. Beşiktaş derbisinde kazandırdığı penaltı sonrasında medya ve kamuoyu tarafından linç kampanyası yürütüldü, çıktı aslanlar gibi golünü attı ve "Susun" mesajını gönderdi. Akhisar Belediyesi karşısında iki gol atması, elbette normal bir sonuç fakat takım oyununa yatkınlığı, hücumda arkadaşlarını beslemesi ve tam anlamıyla forvet olması ayrı bir yorum konusu. Gol kaçırabilirsiniz, gol atabilirsiniz bunlar gayet normal şeyler. Anti-Burak kültürünün yaygınlaştığı ortamda "Sercan kardeşimin kendisini iyi hissetmesi için gol atmaya ihtiyacı vardı" diyerek iyi niyetini ortaya koyan, %10000 atacağı pozisyonda takımın genç forvetini bekleyip golü ona attırmak karakterini ortaya koyuyor. İlk golde de Emre'yi yanına çağırıp kucağına alan Burak takımın abisi olmuş durumda görünüyor. Tecrübesiyle, hareketleriyle, jest ve mimikleriyle takımda önemli bir yere sahip golcü oyuncu. Genç oyunculara karşı yaklaşımı elbette günün en anlamlı hareketi oldu.

Dipnot: Bugün tesislerde oynanılan U18 maçını saha kenarından takip eden Gökhan Zan, Semih Kaya, Burak Yılmaz, Emre Çolak ve Emmanuel Eboue karşılaşmanın son dakikalarında atılan golü genç oyuncularla birlikte kutladı. "Galatasaray bir ailedir" mottosunu bugün tabir-i caizse iliklerimize kadar hissettik. Hamit ve Burak'ın bu akşam oynanılan karşılaşmada kaleciyle karşı karşıya durumda topu arkadaşlarına bırakması ve maç sonunda yapılan açıklamalar takımın aile olduğunu gösteriyordu.