ŞL | Son sözümüzü söylemedik..

Şampiyonlar Ligi'nin dördüncü haftasında deplasmanda CFR Cluj ile karşılaşan Galatasaray, baştan sona üstün ve kontrollü oynadığı karşılaşmadan 3-1'lik galibiyetle ayrılarak Şampiyonlar Ligi'nde ilk galibiyetini elde etti. Cluj deplasmanında takımımıza galibiyeti getiren tüm goller Burak Yılmaz'dan gelirken, ev sahibi ekibin tek sayısı Sougou’dan geldi. Takımımız bu galibiyetle birlikte puanını 4'e yükselterek H Grubu'nda ikinci sıraya yükseldi.

Şampiyonlar Ligi'nde geride kalan ilk tur maçları sonunda grupta 1 puanı bulunan ve şanssızlıklardan dolayı daha fazlasını elde edemeyen takımımız deplasmanda karşılaştığı Cluj karşısında nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynadı diyerek maçın genel bir özetini aslında giriş cümlesinde dile getirebiliriz. Fatih Terim'in maçtan önce basın toplantısında dile getirdiği "Son sözümüzü söylemedik" cümlesi, aslında tüm mantalitenin maçın durumu ne olursa olsun galibiyete dair olacağının göstergesiydi. İstanbul BŞB karşılaşmasında bu maçın bir nevi provasını yapan takımımızda değişen tek parça Amrabat olmuştu. Son maçlarda istediği performansı ortaya koyamayan Faslı kanat oyuncusu yerine Emre Çolak forma şansı buldu. Cluj karşısında oyunun ilk bölümünü kontrollü oynayan ve üstünlüğünü ortaya koyan takımımız Hamit Altıntop'un da sorumluluk almasıyla oyunu özellikle sağ kanattan rakip yarı alana yıkmayı başardı. Üstüste rakip alanda pozisyon bulan takımımız günün yıldızlarından Hamit'in ortasında, gecenin hat-trick yapan iki oyuncusundan Burak Yılmaz nefis bir kafa vuruşuyla fileleri havalandırdı ve Cluj deplasmanında takımımızı öne geçirdi. Bu gol aynı zamanda Şampiyonlar Ligi'nde takımımızı ilk kez bir maçta öne geçiriyordu. Devreyi bu golle kapatmak, ilk yarının son bölümlerini kontrol altında ve rakibe izin vermeden, top çevirerek ve rakibin açıklarından yararlanmaya çalışarak savunmanın arasına paslarla pozisyon arayarak tamamlayan Galatasaray için söylenecek birşey vardı; oynamasını gerektiği gibi oynuyordu..

İkinci yarıda oyunu biraz geride kabullenen ve 10 dakikalık bölümde rakibinin atak yapmasına izin veren takımımız sezon başından beri genelde gördüğümüz Dany'nin kademe hatası ve savunmanın uyumsuzluğu nedeniyle golü kalesinde gördü. Golde şans faktörünün olduğunu söylemek gerekiyor, keza o pozisyonda topa vuran Sougou değil, Umut falan olsa o top direkten dönerdi. Kalemizde golü gördükten sonra reaksiyon göstermek, oyunu yeniden ele almak önemliydi. Normal şartlarda Cluj elbette bizim kalitemizde, ayarımızda bir takım değil ama burası Şampiyonlar Ligi olunca hemen hemen her takım aynı mücadeleyi veriyor. Futbolda büyük takımlar ile diğer takımlar arasındaki makas kaliteli ayaklar açısından açık olabilir, fakat günümüz futbolunda fiziki mücadele olarak makas son derece kapalı. Fitness antrenörünüzün çalışma metodlarıyla birlikte hemen hemen her takım aynı fiziksel gücü sahaya yansıtabiliyor. Bu nedenle kaliteli ayakları durdurabilen takımlar, ki Cluj gibi bir takım genel itibariyle savunmasıyla oyunda kalıp kontratak futbolu oynayan bir ekip, istedikleri sonucu elde edebiliyorlar. Cluj deplasmanında oyun dengelendikten sonra mental olarak takımın oyundan düşmemesi ve rakibi karşısında oyunun kontrolünü ele almasıyla yeniden pozisyonlara girmeye başladık. Günün etkili isimlerinden birisi Riera defansın solunda oldukça başarılı bir performans sergilerken, önünde yer alan Emre gerek savunmaya yardımıyla, gerekse pas trafiğine katkısıyla önalanda varlığımızı sağladı. Hamit'in kalitesi bu tür maçlarda ortaya çıkıyor, bunu net olarak görebiliyoruz. Sağ kanatta etkili oynayan tecrübeli oyuncu iki asist ile maçı tamamladı, bir çok fırsata girdi, yarattı. Kendisi üzerinde hala bir baskı var, gol atmak veya attırmak istiyor. Cluj deplasmanında oynayabileceği en iyi oyununu oynadı Hamit aslında, tecrübesiyle ve kalitesiyle. Cluj karşısında mental olarak takımın "Acaba?" demeden kontrolü eline alması, üstünlüğünü yeniden sağlaması takımın özgüvenini kazanması anlamına geliyordu. Hamit'in sağdan getirdiği pozisyonda Burak'tan golcü vuruşu izledik, olması gerektiği yerdeydi. Galatasaray'ın forveti olup-olamayacağı tartışılan forvet oyuncusunun Şampiyonlar Ligi sahnesinde sorumluluk alması, ya tamam ya devam maçında hat-trick yaparak takımını galibiyete taşıması hem onun hemde takımımız adına önemliydi.

Kuralar ilk çekildiğinde Manchester United'ın grupta dört-beş hafta sonunda liderliği garantilemesi beklenen bir durumdu. Galatasaray ise hem yeni kadrosuyla, hemde yılların verdiği özlemle Şampiyonlar Ligi'nde iyi bir puan alarak ikincilik mücadelesi vermesi bekleniyordu. Üst turun kapısını aslında deplasmanda alınacak/verilecek puanlar açıyor. Manchester United dört hafta sonunda liderlik koltuğunu garantiledi, görevini tamamladı. Ferguson ve öğrencileri grupta oynadığı 4 maçın üçünde geri dönüş yapmayı gerçekleştirdi. Braga'ya iki maçta puan vermeyerek bir nevi Portekiz takımını saf dışı bıraktı. Cluj karşısında alınan galibiyet hem gol averajını, hemde Cluj'a karşı üstünlüğü geri getirdi Galatasaray'a. Son sözü söyleme şansı artık Galatasaray'ın ve alınacak bir galibiyet üst turun kapısını ardına kadar açacak. Tur kapısını ardına kadar açacak bir başka sonuç ise, haftaya oynanacak olan Braga-Cluj karşılaşmasında Portekiz ekibinin puan kaybetmesi olacak.

Bu arada 1993 yılında bir ulusun başkaldırışı, ezilmişliğe karşı isyanı olarak nitelendirebileceğimiz efsane tezahüratımızı yeniden söyleme vakti: Manchester kolla kendini!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0