STSL | Giderken Mersin'e, döndük tersine...

Şampiyonlar Ligi'nde haftaiçi oldukça önemli bir karşılaşmadan 3 puanla ayrılarak umutlarını sürdüren Galatasaray, Süper Lig'in 11.haftasında deplasmanda Mersin İdmanyurdu ile karşılaştı. Rakibi karşısında ilk yarıyı golsüz tamamlayan takımımız ikinci yarının başında Umut Bulut'un golüyle öne geçerken, bu üstünlüğünü koruyamadı ve Nobre'nin golüyle skorda eşitlik sağlandı. Cluj deplasmanı sonrasında oldukça etkisiz bir oyun ortaya koyan takımımız Mersin'de 2 puan bırakırken, 11.hafta sonunda liderliğini sürdürdü.
 
Üst üste gelen deplasman maçlarından, en önemlisi hatta "tamam ya da devam maçı" olan Cluj maçı takım için de taraftarlar için de ilk plandaki maç olunca Mersin İdman Yurdu maçı 2. plana atıldı. Cluj karşısında harika bir maç çıkaran ve ümitleri yeniden yeşerten, kazanan 11, bu maçta da aynen sahaya sürüldü Fatih Terim tarafından. Doğrusu bu mu, yoksa takımda yorgunluklara bağlı olarak rotasyon uygulanabilinir miydi, bilinmez. Ama en büyük dikkat çeken ayrıntı, Mersin'e hareket eden kafilenin neredeyse Cluj deplasmanına hareket eden kafileyle birebir aynı olmasıydı. 18 kişilik maç kadrosunda yer alan forvet sayısı sadece 2. Çift forvet sisteminde oynadığınızı düşünürseniz ve iki forvetinizin üstüste ilk onbirde çıkacağını da bu duruma eklerseniz, gereksiz bir risk alma olarak yorumlanabilir.

Lider ile küme düşmeye oynayan takımın maçıysa söz konusu olan maç çantada keklik görünür genelde; ama daha fazla kaybedecek bir şeyi olmayan taraf olan MİY "ne koparırsam kar" düşüncesiyle sahaya çıkınca, Galatasaray da beklenenden uzak bir futbol sergileyince maçın hakkı beraberlik oldu. Lider ile son sıradaki takımın maçıydı evet; ama sahada olan iki takımın futboluna bakınca kimin lider, kimin sonda olduğunu gösteren hiçbir belirti yoktu aslında.

İlk yarıda maçta en dikkat çekenler Mersin'in kale direkleri ve kapalı oynayan Mersin İdman Yurdu'nun tüm hatlarıyla üstüne giden; ancak savunmayı açmayı bir türlü başaramayan Galatasaray oldu. İlk yarının sonlarına doğru rakibe göre daha etkili oynayan Galatasaray gol bulamayınca, ilk yarı golsüz beraberlikle sonuçlandı. Aslında ilk yarı özelinde de pek fazla konuşulacak birşey yok, keza Galatasaray'ın bu sene en büyük sıkıntısı yaratıcılık ve bu tür kapalı savunmaları açamama. Günümüz futbolunda belki klasik 10 numaralar yok, fakat Türkiye Ligi özelinde bu tür oyunculara oldukça ihtiyaç var. Anadolu takımlarının, özellikle kendi evlerinde, büyüklere karşı nasıl kapandıkları aşikar. Rakibiniz 11 kişi savunma yaptığında yaratıcı ayaklara ihtiyacınız var. Her an skoru değiştirebilecek, her an birşeyler yaparak takımı pozisyona sokabilecek bir oyuncu. Bu tarz oyuncuların ülkemizde ne kadar etkili olduğunu biliyoruz.

İkinci yarıya daha motive olarak çıkan Galatasaray, ilk dakikalarda Emre'nin topunu kontrolde zorlanarak sektiren kaleci Sehic'e acımayan Umut, seken topu gole çevirerek 48. dakikada takımımızın tek golünü attı. Galatasaray'ın korkulu rüyası olan duran toplardan gol yeme alışkanlığımız bu maçta da 63. dakikada kendini gösterdi ve Culio'nun kullandığı kornerle, Galatasaray'ın belalısı Nobre, bu sefer de es geçmedi ve Galatasaray'a karşı kariyerinin 8.golünü kafayla ağlara göndermiş oldu. Savunma kurgusunun bir türlü oturtulamaması, duran toplarda hala sıkıntı yaşamamız (ki 16.resmi maçımız) takımda bir takım problemler olduğunun göstergesi. En büyük sorun ise hiç kuşkusuz istikrar ama burada da teknik heyete dokundurmadan geçmek olmaz. Cluj deplasmanında gayet iyi bir oyun ortaya koyan, 90 dakika boyunca mücadele eden, savaşan ve önemli bir galibiyetle ayrılan takımın üç gün sonra yine Mersin karşısında aynı formasyonla yer alması pek doğru bir tercih değil. Takımda bir takım değişiklikler yapılabilir, haftalardır üstüste maç oynayan yorgun oyuncular dinlendirilebilir. Bu hem rotasyonu verimli kullanmak, hem takımı dinç olarak sahaya çıkartmak hemde rakiplere karşı hamle şansınızı arttıracaktır. Mersin deplasmanına giden Galatasaray'ın yedek kulübesinde oyunu değiştirebilecek bir oyuncunun olmaması kadro rotasyonunun aslında olmadığını veya mevcut rotasyonun doğru kullanılmadığını gösteriyor.

Beraberlikten sonra daha da kapanan Mersin İdman Yurdu'na karşı yeniden öne geçmek adına yaptığımız Amrabat ve Aydın değişiklikleri yeterli olmadı, aksine Culio'nun tehlikeli bir pozisyonunu Cris ceza sahasında Culio'yu düşürerek engelledi, beklenen penaltı gelmeyince tepki gösteren Culio sarı kart gördü. Galatasaray 1-1'lik skora itiraz etmedi, belki de edecek halde değildi, yorgun olduğu her halinden belli olan takım beraberliğe razı olunca maç bu şekilde sona erdi. Cumartesi oynanan Kasımpaşa deplasmanından 1 puanla dönen Antalyaspor'a 1 günlüğüne kaptırdığımız liderliği averaj farkıyla da olsa geri alıyor, kaybedilen 2 puanın da nazarlık olmasını dileyerek önümüzdeki maçlara bakıyoruz.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0