Carlos Arroyo resmen Galatasaray Medical Park'ta..
Sezona oldukça hızlı bir giriş yapan ve koyduğu büyük hedeflere sağlam adımlarla ilerleyen ancak yaşanılan sakatlıklardan ötürü sıkıntı yaşayan Galatasaray Medical Park bir süredir beklenen Carlos Arroyo transferini sonlandırdı. Takımın yaşadığı bu duraklama döneminde sorumluluk alıp yeniden bir hareket getirebilecek nitelikte olan Carlos Arroyo için Beşiktaş'la olan buy-out pazarlıkları da olumlu sonuçlanınca transferi bitirdik ve Porto Riko'lu yıldız oyuncuyu kadromuza kattık. Beko Basketbol Ligi, Spor Toto Türkiye Kupası ve Eurocup'ta şampiyonluk hedefleyen Galatasaray Medical Park'ın yeni transferini hep birlikte yakından tanıyalım..
Carlos Arroyo, 30 Temmuz 1979 tarihinde Porto Riko'nun Fajardo şehrinde dünyaya geldi. Çocukluk yaşlarından itibaren spora ilgisi olan ve farklı dallarda uğraş veren Carlos'un basketbola geçiş yapması ise okul çağını buldu. Öğretmenlerinin yönlendirmesiyle ve kendisinin de basketbolu sevmesiyle birlikte bu alanda kendini göstermeye başlarken lise yıllarının ardından ülkesinin Fajardo Cariduros takımında kariyerine başladı. Daha sonra 1998 yılında Cangrejeros de Santurce takımına transfer olup burada 5 yıl forma giydi ve ardı ardına şampiyonuklar yaşadı. Kendi ülkesinin takımında forma giydiği dönemlerde aynı zamanda Florida International University'de eğitim alan Arroyo burada kolej takımında da boy gösterdi. İki kariyeri bir arada yürütürken kolej kariyerinde önemli bireysel istatistiklere imza attı ve kendi kolej takımının tarihinin 1600 sayı atan ikinci oyuncusu olup aynı zamanda asist ve top çalma rekorlarını da kırdı. Arroyo kariyerinin buradaki giriş döneminden sonra NBA'e adımını attı ve Toronto Raptors'la sözleşme imzaladı.
NBA'DE ŞEKİLLENMİŞ BÜYÜK BİR KARİYER
22 yaşında NBA'de oynamaya başlayan ve Raptors forması giyen Arroyo'nun buradaki başlangıcı pek parlak olmadı. 17 maçta sadece ortalama 5:35 süreyle oynayabilirken 1.8 sayı ortalaması yakalayabildi. Daha sonra kış aylarında Avrupa yolunu tutup o zamanki adıyla Tau Ceramica'ya geçiş yaptı. Burada da pek fazla kalmayan ve sadece 2 ay oynayan Arroyo sezon bitmeden tekrar NBA'e geri dönüş yaptı. Denver Nuggets'la ilk olarak geçici daha sonra sezon sonuna kadar sözleşme imzalarken burada da 20 maçta 4.1 sayı - 2.5 asist ortalamaları tutturdu. Sezon bitiminde serbest kalan ve Utah Jazz'le 1 yıllık kontrat imzaladı. Burada oyun kurucu rotasyonunda 3.tercih olurken gösterdiği performans da çok üst düzey olmadı. Ancak sonraki sezon efsane isim John Stockton'ın emekliliğiyle birlikte takımda doğan oyun kurucu eksikliğini gidermek adına Jazz onunla tekrardan kontrat imzaladı. Bu yeni kontratla birlikte 2003-04 sezonu Arroyo'nun kariyerindeki en iyi sezonlardan biri olarak tarihe geçti. Normal sezonda oynanan maçların 71'inde forma giyen yıldız oyuncu 12.6 sayı - 5 asist ortalamalarını yakalayarak etkileyici bir performansa imzasını attı. 2004-05 sezonuna da Jazz'de başlayan Arroyo iyi performansını devam ettirse de koç Jerry Sloan'la yaşadığı anlaşmazlıklar yüzünden ilk önce benchte oturmaya başladı ve sonrasında da Detroit Pistons'a takas edildi.
Detroit Pistons'da Utah'daki dakikalarına oranla daha az sürelerde sahada kalırken buna paralel olarak istatistikleri de düştü. 5.4 sayı-3.2 asist ortalamalarıyla oynadığı bu sezonda NBA Final Serisi'nde oynama başarısı da gösterdi. Ancak takımı burada San Antonio Spurs'e 7 maç sonunda yenilince şampiyonluk sevinci yaşayamamış oldu. Sonraki sezona aslında iyi başlayan ve iyi performanslar gösteren Arroyo'nun sezonun devamında bulduğu dakikalar ise yine düştü. Takımıyla 50 maç oynadığı bu sezonda 3.2 sayı - 3.1 asist ortalamalarıyla oynarken Detroit Pistons onu Orlando'ya takas etti. 2005-06 sezonunu burada sonlandırıp 27 maçta 10.8 sayı - 2.9 asist ortalamaları yakalarken tekrar kendini bulmuş oldu. Devamındaki sezonda da çizgisini çok bozmayan Arroyo aldığı dakikalara oranla normal sayılacak 7.7 sayı - 2.8 asist ortalamalarını tutturdu. 2007-08 sezonunda ise koç değişikliğine giden ve takımın başına Stan Van Gundy'i getiren Orlando'da koç tarafından hakettiği süreler bir türlü verilmeyen ve gösterdiği iyi performanslar da bir nevi göz ardı edilen Arroyo burada Jameer Nelson ve Kevin Dooling gibi isimlerin arkasında guard rotasyonunda gerilere düştü. 6.9 sayı - 3.5 asist ortalamarıyla oynadığı bu sezonun ardından sözleşmesi biten ve free agent olan tecrübeli oyuncu NBA'de aradığı kontratları bulamayınca Avrupa piyasasına yöneldi ve Maccabi Tel Aviv'le sözleşme imzaladı.
İsrail temsilcisiyle 3 yıllık 7.5 milyon dolara imza atan Arroyo buradaki ilk ve tek sezonu olacak 2008-09 sezonunda İsrail Ligi şampiyonluğu yaşadı. Ligde oynadığı toplam 28 maçta 15.3 sayı - 5.8 asist - 3.7 ribaund ortalamalarıyla iyi bir performans gösterirken final serisinin de MVP'si seçildi. Euroleague'de ise 15 maça çıkan Porto Riko'lu yıldız 14.6 sayı - 4.1 asist ortalamalarını yakaladı. Bu sezonun ardından NBA'e geri dönmek isteyen Arroyo, Miami Heat'le tek senelik bir kontrata imzasını attı. Burada Mario Chalmers'ın önünde ilk 5'in elemanı olan Arroyo sezonun genelinde iyi bir performans gösterdi. 22 dakika ortalamayla bu sezonda 6.1 sayı ve 3.1 asist ortalamaları yakalarken asist/top kaybı oranı istatistiğinde Chris Paul'un ardından NBA genelinde 2. sırada yer aldı. 2010-11 sezonunda Lebron James ve Chris Bosh gibi isimlerin gelmesiyle şampiyonluk iddiasına sahip olan Miami'de maçlara ilk 5'de başlayan Arroyo fena bir performans göstermedi. Ancak sezonun ortasında koç Erik Spoelstra onun yerine Mario Chalmers'a ilk 5'de forma şansı vermeye başladı. Spoelstra bunun sebebinin Arroyo'nun performansından dolayı değil Chalmers'ın tarz olarak takıma daha uygun bir isim olduğundan dolayı kaynaklandığını söyledi. Zaten Chalmers'ın sezonun devamında yakaladığı istatistikler de Arroyo'nunkilere oranla çok da üstün olmamıştı. İlk 5'teki yerini kaybeden Arroyo kısa bir süre sonra da Mike Bibby karşılığında Boston Celtics'e takas edildi. Burada da istediği şansları pek bulamayan ve özellikle Delonte West'in sakatlık dönüşü sonrası rotasyondaki dakikaları iyice azalan yıldız oyucu toplamda 15 maç forma giydiği Celtics'de 2.4 sayı-1.7 asist ortalamalarıyla oynadı.
Carlos Arroyo'nun 2011-12 sezonundaki performansı ise bizim çok daha yakından takip etme imkanı bulduğumuz şekliyle Beşiktaş Milangaz'da geçti. Ergin Ataman'ın yönetiminde Lig ve Kupa şampiyonluklarıyla beraber Eurochallange'da da kupaya uzanan Beşiktaş'ın en önemli parçalarından biri olan Arroyo, saha içinde David Hawkins'le birlikte takıma liderlik etmişti. Ligde oynadığı tüm maçlarda 14.7 sayı - 4.4 asist ortalamalarıyla oynarken, kupada 14 sayı - 4.5 asist, Eurochallange'da ise 10.7 sayı - 3.6 ribaund ortalamalarıyla oynayarak takıma önemli katkı vermişti. Arroyo'nun Porto Riko Milli Takımı'yla da önemli başarıları mevcut. 2002'de İndianopolis'de düzenlenen Dünya Şampiyona'sında 7. olan takımın temel direklerinden biri olan Arroyo, 2004 Olimpiyatlarında ise Porto Riko'nun ABD'yi 92-73 yendiği maçta müthiş bir performans göstermiş ve 25 sayı-7 asist-4 top çalmayla maçın yıldızı olmuştu. 2006 Dünya Şampiyonası'nda ise takımının grup aşamalarında elendiği turnuvayı 21.2 sayı-5.2 asist-4.6 ribaund ortalamalarıyla tamamlamıştı. 2008 Olimpiyatlarını boş geçmek durumunda kalan Arroyo, 2010'daki CentroBasket'te ise şampiyon olan Porto Riko takımında 19.3 sayı-6.9 asistle oynayıp turnuvanın yıldızlarından olmuştu.
LİDERLİK, KALİTE, TECRÜBE: CARLOS ARROYO
Carlos Arroyo'nun kariyerini bu şekilde anlatmak mümkün. Çoğunluğu dünya basketbolunun en tepesinde, NBA'de geçen ve burada da iyi performanslar sergilediği sezonları geride bırakan Arroyo, Avrupa basketbolunda önemli derecede fark yaratabilecek bir isim. Geçen sezon Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra şu ana kadar hiç takım idmanı yapmasa da bireysel antrenmanlar yaparak kendini hazır tutmaya çalıştı. Dolayısıyla geldikten kısa bir süre oynayacak duruma geleceğini tahmin ediyoruz. Guard rotasyonumuzun kalitesini arttıracak ve takımı birkaç seviye yukarı çekebilecek olan Arroyo şüphesiz bu sezonki hedeflerimize ulaşabilmemiz açısından kritik bir role sahip olacaktır. Arroyo'yu yakından tanımayanlar için 1.88 boyunda olduğunu ve oyun kurucu olarak oynadığını belirtelim. Ancak özellikle kendi ülkesinin milli takımında zaman zaman 2 numara oynamışlığı da olan bir isim. 33 yaşındaki tecrübeli ismin forma giyeceği 4.Avrupa takımı olan Galatasaray'da neler yapabileceğine bir bakalım.
Herşeyden önce bu tarz bir transferi uzun süredir bekliyorduk. Zaten sezon başından beri bir oyun kurucu eksikliği yaşayabileceğimiz fikri oluşmuştu. Ender, Engin, Jamont Gordon gibi isimler tek tek bakıldığında değerli oyuncular olabilirler ama hiçbiri Ergin Ataman'ın idealindeki oyun kurucu ihtiyacını tek başına karşılayamıyorlar. Sezonun başında da bu akıllara gelmişti, ancak Domercant-Hawkins gibi bir ikilinin yanında bu oyun kurucularla eksikliklerin üstesinden gelebileceğimizi düşünmüştük. Ancak Domercant'in sakatlanması ve sezonun ilerleyip fikstürün yoğunlaşmasıyla beraber planlar tutmadı. Oyun kurucu eksikliğini daha net hissetmeye başladığımız bu zamanlarda Arroyo kalitesinde ve tecrübesinde bir isme ihtiyacımız da günden güne ortaya çıktı. Zaten bir süredir bunla ilgili transfer çalışmaları yapılmaktaydı ve ilk hedef Arroyo'ydu. Ancak Carlos'un geçen sezon Beşiktaş'ta forma giymiş olmasından ötürü prosedür gereği onlara da bir buy-out bedeli ödememiz gerekiyordu. Bu konuda uzun süren pazarlıklar sonucu ilk olarak olumsuz bir tablo ortaya çıkmış gibi gözüktü. Her iki taraftan da yapılan açıklamalar görüşmelerin kötü sonuçlanmak üzere olduğunu gösteriyordu ancak Arroyo konusunda ısrarımızı sürdürünce mali anlamda pek de iyi durumda olmayan Beşiktaş anlaşmayı kabul etti ve transfer gerçekleşti.
Arroyo'nun saha içindeki etkinliğine gelirsek, ilk olarak söyleyebileceğimiz şey takımımıza bir lider ve winner karakter kattığımız. Zaten takımımızla ilgili sezon başından beri en övgüyle söz ettiğimiz noktalar saha içindeki teknik detaylardan da öte güçlü karakter, kazanma alışkanlığı gibi kavramlardı. Belki son dönemde bu sekteye uğradı ama Arroyo bizi toparlayabilecek bir isim. Peki teknik anlamda neler katabilir diye bakarsak özellikle işin hücum kısmında daha fazla ön plana çıkacak bir isim olduğunu söyleyebiliriz. Ergin Ataman Avrupalı bir koç olmasına rağmen özellikle hücumda çok sistematik kalıplar içinde oynamayı tercih etmeyen ve zaman zaman düzensizlikten düzen çıkarmayı seven bir isim. Dolayısıyla takımda da bireysel anlamda sadece düzenler içinde değil düzen dışı, bireysel beceri ve yaratıcılıkla çözüm bulabilecek oyuncuların olması önemli. David Hawkins bu isimlerden biri. Ancak özellikle büyük maçlarda bu şekilde oynayabilecek ve kritik anlarda ön plana çıkacak ikinci bir ismin olması böyle maçlardaki kazanma olasılığımızı illa ki arttıracak. Bu oyuncucunun oyun kurucu olması da ayrı bir önem taşıyor. Arroyo hem kendi şutunu yaratma konusunda etkili olan, stop jump shotlarıyla skor bulabilen, potaya gidebilen ve dış şut tehdidi de yaratabilen bir isim. Tüm bu skor bulma opsiyonlarının yanında takım arkadaşlarına da çok iyi pozisyonlar hazırlayabilecek yaratıcılığa sahip. Kısacası Ergin Ataman’ın aradığı tarzda bir oyun kurucu olduğunu söyleyelim.
Carlos Arroyo'nun takıma pozitif anlamda yapabileceği katkıları bu şekilde özetleyebiliriz. Peki şimdiki dış oyuncu ve yabancı rotasyonumuz nasıl olacak diye bakarsak Jamont Gordon'ın artık 2 numarada daha çok kullanılabileceğini söyleyebiliriz. Arroyo'nun oyun kurucu mevkiine gelmesiyle birlikte Ender-Engin ikilisi de 1 numara rotasyonunu tamamlayan isimler olacaktır. Jamont'un 2'ye kaymasıyla birlikte özellikle işin hücum kısmında daha verimli olabileceğini söylemek mümkün. Çünkü şimdi topu eline verip birşeyler üretmesini değil daha çok tamamlayıcı rolde olmasını bekleyeceğiz ondan. Ve hücumdaki üzerine düşen bu sorumluluk azaldığından onun enerjisinin çoğunu savunmaya ayırması da mümkün olacak. Zira Göksenin'in sezonu kapatmış olmasından ötürü dış oyuncu savunmamız da zayıflamıştı. Öte taraftan özellikle ligdeki maçlarda yabancı sınırına takılmamak için Cenk'i son zamanlarda olduğu üzere Hawkins'le birlikte 2-3 numara rotasyonunda görme olasılığımız daha fazla. En azından ilk 5'te başlama anlamında bunu söylemek mümkün. Ayrıca Cenk Domercant'in yokluğundan ötürü ortaya çıkan şutör eksikliğini giderme anlamında da diğer isimlere oranla daha yetenekli bir oyuncu. Tabi hala konuşulmakta olan bir 2-3 numara transferi var. Yani bir isim daha alma olasılığımız şu an hala ortada bulunuyor. Şu an için çok gerekli mi dersek açıkçası Arroyo kadar gerekli değil ama olursa da işler daha kolay olabilir bizim açımızdan. Ama özellikle Cenk'in daha fazla sorumluluk alacağı bir düzen bizim için daha değerli. Eğer bir transfer daha olursa değişen rotasyon dengesini orada da değerlendiririz.
Toparlamak gerekirse Carlos Arroyo çok önemli bir transfer hamlesi oldu. Takımımızda oldukça ihtiyaç duyduğumuz bir rolün altını doldurabilecek bir adam. Tabi yaptığı bireysel antrenmalar onu ne kadar hazır tutarsa tutsun buraya gelip form bulması ve ritm tutması zaman alacaktır. Ayrıca 33 yaşına gelmiş bir ismin fiziksel anlamda belli zaafiyetler yaşayabileceği gerçeği de var. Bu anlamda onun enerjisini optimum biçimde kullanabilmek önemli olacak. Özellikle zorluk seviyesi yüksek maçlarda Arroyo'nun iyi performanslarına ihtiyacımız kat be kat artacak. Dolayısıyla Ergin Ataman'ın ondan alacağı verim çok önemli. Tabi bu anlamda Arroyo'nun kendisine de iş düşüyor ama onun bu sorumluluğu alacak karakterde bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Ergin Ataman'ın da ondan nasıl verim alıcağına dair şüphesiz geçen seneden önemli tecrübeleri var. Dolayısıyla bu transferden umut duymamak için hiçbir sebep yok. Büyük hedeflerimizin olduğu bu sezonda şu aralar bir duraklama dönemi yaşıyorduk ancak Arroyo'nun gelişi bizi yeniden ayağa kaldırabilecek bir hamle. Hayırlı olsun diyelim..
Carlos Arroyo'yo FCN Blog olarak hoşgeldin diyor ve formamız altında üstün başarılar diliyoruz !
NBA'DE ŞEKİLLENMİŞ BÜYÜK BİR KARİYER
22 yaşında NBA'de oynamaya başlayan ve Raptors forması giyen Arroyo'nun buradaki başlangıcı pek parlak olmadı. 17 maçta sadece ortalama 5:35 süreyle oynayabilirken 1.8 sayı ortalaması yakalayabildi. Daha sonra kış aylarında Avrupa yolunu tutup o zamanki adıyla Tau Ceramica'ya geçiş yaptı. Burada da pek fazla kalmayan ve sadece 2 ay oynayan Arroyo sezon bitmeden tekrar NBA'e geri dönüş yaptı. Denver Nuggets'la ilk olarak geçici daha sonra sezon sonuna kadar sözleşme imzalarken burada da 20 maçta 4.1 sayı - 2.5 asist ortalamaları tutturdu. Sezon bitiminde serbest kalan ve Utah Jazz'le 1 yıllık kontrat imzaladı. Burada oyun kurucu rotasyonunda 3.tercih olurken gösterdiği performans da çok üst düzey olmadı. Ancak sonraki sezon efsane isim John Stockton'ın emekliliğiyle birlikte takımda doğan oyun kurucu eksikliğini gidermek adına Jazz onunla tekrardan kontrat imzaladı. Bu yeni kontratla birlikte 2003-04 sezonu Arroyo'nun kariyerindeki en iyi sezonlardan biri olarak tarihe geçti. Normal sezonda oynanan maçların 71'inde forma giyen yıldız oyuncu 12.6 sayı - 5 asist ortalamalarını yakalayarak etkileyici bir performansa imzasını attı. 2004-05 sezonuna da Jazz'de başlayan Arroyo iyi performansını devam ettirse de koç Jerry Sloan'la yaşadığı anlaşmazlıklar yüzünden ilk önce benchte oturmaya başladı ve sonrasında da Detroit Pistons'a takas edildi.
Detroit Pistons'da Utah'daki dakikalarına oranla daha az sürelerde sahada kalırken buna paralel olarak istatistikleri de düştü. 5.4 sayı-3.2 asist ortalamalarıyla oynadığı bu sezonda NBA Final Serisi'nde oynama başarısı da gösterdi. Ancak takımı burada San Antonio Spurs'e 7 maç sonunda yenilince şampiyonluk sevinci yaşayamamış oldu. Sonraki sezona aslında iyi başlayan ve iyi performanslar gösteren Arroyo'nun sezonun devamında bulduğu dakikalar ise yine düştü. Takımıyla 50 maç oynadığı bu sezonda 3.2 sayı - 3.1 asist ortalamalarıyla oynarken Detroit Pistons onu Orlando'ya takas etti. 2005-06 sezonunu burada sonlandırıp 27 maçta 10.8 sayı - 2.9 asist ortalamaları yakalarken tekrar kendini bulmuş oldu. Devamındaki sezonda da çizgisini çok bozmayan Arroyo aldığı dakikalara oranla normal sayılacak 7.7 sayı - 2.8 asist ortalamalarını tutturdu. 2007-08 sezonunda ise koç değişikliğine giden ve takımın başına Stan Van Gundy'i getiren Orlando'da koç tarafından hakettiği süreler bir türlü verilmeyen ve gösterdiği iyi performanslar da bir nevi göz ardı edilen Arroyo burada Jameer Nelson ve Kevin Dooling gibi isimlerin arkasında guard rotasyonunda gerilere düştü. 6.9 sayı - 3.5 asist ortalamarıyla oynadığı bu sezonun ardından sözleşmesi biten ve free agent olan tecrübeli oyuncu NBA'de aradığı kontratları bulamayınca Avrupa piyasasına yöneldi ve Maccabi Tel Aviv'le sözleşme imzaladı.
İsrail temsilcisiyle 3 yıllık 7.5 milyon dolara imza atan Arroyo buradaki ilk ve tek sezonu olacak 2008-09 sezonunda İsrail Ligi şampiyonluğu yaşadı. Ligde oynadığı toplam 28 maçta 15.3 sayı - 5.8 asist - 3.7 ribaund ortalamalarıyla iyi bir performans gösterirken final serisinin de MVP'si seçildi. Euroleague'de ise 15 maça çıkan Porto Riko'lu yıldız 14.6 sayı - 4.1 asist ortalamalarını yakaladı. Bu sezonun ardından NBA'e geri dönmek isteyen Arroyo, Miami Heat'le tek senelik bir kontrata imzasını attı. Burada Mario Chalmers'ın önünde ilk 5'in elemanı olan Arroyo sezonun genelinde iyi bir performans gösterdi. 22 dakika ortalamayla bu sezonda 6.1 sayı ve 3.1 asist ortalamaları yakalarken asist/top kaybı oranı istatistiğinde Chris Paul'un ardından NBA genelinde 2. sırada yer aldı. 2010-11 sezonunda Lebron James ve Chris Bosh gibi isimlerin gelmesiyle şampiyonluk iddiasına sahip olan Miami'de maçlara ilk 5'de başlayan Arroyo fena bir performans göstermedi. Ancak sezonun ortasında koç Erik Spoelstra onun yerine Mario Chalmers'a ilk 5'de forma şansı vermeye başladı. Spoelstra bunun sebebinin Arroyo'nun performansından dolayı değil Chalmers'ın tarz olarak takıma daha uygun bir isim olduğundan dolayı kaynaklandığını söyledi. Zaten Chalmers'ın sezonun devamında yakaladığı istatistikler de Arroyo'nunkilere oranla çok da üstün olmamıştı. İlk 5'teki yerini kaybeden Arroyo kısa bir süre sonra da Mike Bibby karşılığında Boston Celtics'e takas edildi. Burada da istediği şansları pek bulamayan ve özellikle Delonte West'in sakatlık dönüşü sonrası rotasyondaki dakikaları iyice azalan yıldız oyucu toplamda 15 maç forma giydiği Celtics'de 2.4 sayı-1.7 asist ortalamalarıyla oynadı.
Carlos Arroyo'nun 2011-12 sezonundaki performansı ise bizim çok daha yakından takip etme imkanı bulduğumuz şekliyle Beşiktaş Milangaz'da geçti. Ergin Ataman'ın yönetiminde Lig ve Kupa şampiyonluklarıyla beraber Eurochallange'da da kupaya uzanan Beşiktaş'ın en önemli parçalarından biri olan Arroyo, saha içinde David Hawkins'le birlikte takıma liderlik etmişti. Ligde oynadığı tüm maçlarda 14.7 sayı - 4.4 asist ortalamalarıyla oynarken, kupada 14 sayı - 4.5 asist, Eurochallange'da ise 10.7 sayı - 3.6 ribaund ortalamalarıyla oynayarak takıma önemli katkı vermişti. Arroyo'nun Porto Riko Milli Takımı'yla da önemli başarıları mevcut. 2002'de İndianopolis'de düzenlenen Dünya Şampiyona'sında 7. olan takımın temel direklerinden biri olan Arroyo, 2004 Olimpiyatlarında ise Porto Riko'nun ABD'yi 92-73 yendiği maçta müthiş bir performans göstermiş ve 25 sayı-7 asist-4 top çalmayla maçın yıldızı olmuştu. 2006 Dünya Şampiyonası'nda ise takımının grup aşamalarında elendiği turnuvayı 21.2 sayı-5.2 asist-4.6 ribaund ortalamalarıyla tamamlamıştı. 2008 Olimpiyatlarını boş geçmek durumunda kalan Arroyo, 2010'daki CentroBasket'te ise şampiyon olan Porto Riko takımında 19.3 sayı-6.9 asistle oynayıp turnuvanın yıldızlarından olmuştu.
LİDERLİK, KALİTE, TECRÜBE: CARLOS ARROYO
Carlos Arroyo'nun kariyerini bu şekilde anlatmak mümkün. Çoğunluğu dünya basketbolunun en tepesinde, NBA'de geçen ve burada da iyi performanslar sergilediği sezonları geride bırakan Arroyo, Avrupa basketbolunda önemli derecede fark yaratabilecek bir isim. Geçen sezon Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra şu ana kadar hiç takım idmanı yapmasa da bireysel antrenmanlar yaparak kendini hazır tutmaya çalıştı. Dolayısıyla geldikten kısa bir süre oynayacak duruma geleceğini tahmin ediyoruz. Guard rotasyonumuzun kalitesini arttıracak ve takımı birkaç seviye yukarı çekebilecek olan Arroyo şüphesiz bu sezonki hedeflerimize ulaşabilmemiz açısından kritik bir role sahip olacaktır. Arroyo'yu yakından tanımayanlar için 1.88 boyunda olduğunu ve oyun kurucu olarak oynadığını belirtelim. Ancak özellikle kendi ülkesinin milli takımında zaman zaman 2 numara oynamışlığı da olan bir isim. 33 yaşındaki tecrübeli ismin forma giyeceği 4.Avrupa takımı olan Galatasaray'da neler yapabileceğine bir bakalım.
Herşeyden önce bu tarz bir transferi uzun süredir bekliyorduk. Zaten sezon başından beri bir oyun kurucu eksikliği yaşayabileceğimiz fikri oluşmuştu. Ender, Engin, Jamont Gordon gibi isimler tek tek bakıldığında değerli oyuncular olabilirler ama hiçbiri Ergin Ataman'ın idealindeki oyun kurucu ihtiyacını tek başına karşılayamıyorlar. Sezonun başında da bu akıllara gelmişti, ancak Domercant-Hawkins gibi bir ikilinin yanında bu oyun kurucularla eksikliklerin üstesinden gelebileceğimizi düşünmüştük. Ancak Domercant'in sakatlanması ve sezonun ilerleyip fikstürün yoğunlaşmasıyla beraber planlar tutmadı. Oyun kurucu eksikliğini daha net hissetmeye başladığımız bu zamanlarda Arroyo kalitesinde ve tecrübesinde bir isme ihtiyacımız da günden güne ortaya çıktı. Zaten bir süredir bunla ilgili transfer çalışmaları yapılmaktaydı ve ilk hedef Arroyo'ydu. Ancak Carlos'un geçen sezon Beşiktaş'ta forma giymiş olmasından ötürü prosedür gereği onlara da bir buy-out bedeli ödememiz gerekiyordu. Bu konuda uzun süren pazarlıklar sonucu ilk olarak olumsuz bir tablo ortaya çıkmış gibi gözüktü. Her iki taraftan da yapılan açıklamalar görüşmelerin kötü sonuçlanmak üzere olduğunu gösteriyordu ancak Arroyo konusunda ısrarımızı sürdürünce mali anlamda pek de iyi durumda olmayan Beşiktaş anlaşmayı kabul etti ve transfer gerçekleşti.
Arroyo'nun saha içindeki etkinliğine gelirsek, ilk olarak söyleyebileceğimiz şey takımımıza bir lider ve winner karakter kattığımız. Zaten takımımızla ilgili sezon başından beri en övgüyle söz ettiğimiz noktalar saha içindeki teknik detaylardan da öte güçlü karakter, kazanma alışkanlığı gibi kavramlardı. Belki son dönemde bu sekteye uğradı ama Arroyo bizi toparlayabilecek bir isim. Peki teknik anlamda neler katabilir diye bakarsak özellikle işin hücum kısmında daha fazla ön plana çıkacak bir isim olduğunu söyleyebiliriz. Ergin Ataman Avrupalı bir koç olmasına rağmen özellikle hücumda çok sistematik kalıplar içinde oynamayı tercih etmeyen ve zaman zaman düzensizlikten düzen çıkarmayı seven bir isim. Dolayısıyla takımda da bireysel anlamda sadece düzenler içinde değil düzen dışı, bireysel beceri ve yaratıcılıkla çözüm bulabilecek oyuncuların olması önemli. David Hawkins bu isimlerden biri. Ancak özellikle büyük maçlarda bu şekilde oynayabilecek ve kritik anlarda ön plana çıkacak ikinci bir ismin olması böyle maçlardaki kazanma olasılığımızı illa ki arttıracak. Bu oyuncucunun oyun kurucu olması da ayrı bir önem taşıyor. Arroyo hem kendi şutunu yaratma konusunda etkili olan, stop jump shotlarıyla skor bulabilen, potaya gidebilen ve dış şut tehdidi de yaratabilen bir isim. Tüm bu skor bulma opsiyonlarının yanında takım arkadaşlarına da çok iyi pozisyonlar hazırlayabilecek yaratıcılığa sahip. Kısacası Ergin Ataman’ın aradığı tarzda bir oyun kurucu olduğunu söyleyelim.
Carlos Arroyo'nun takıma pozitif anlamda yapabileceği katkıları bu şekilde özetleyebiliriz. Peki şimdiki dış oyuncu ve yabancı rotasyonumuz nasıl olacak diye bakarsak Jamont Gordon'ın artık 2 numarada daha çok kullanılabileceğini söyleyebiliriz. Arroyo'nun oyun kurucu mevkiine gelmesiyle birlikte Ender-Engin ikilisi de 1 numara rotasyonunu tamamlayan isimler olacaktır. Jamont'un 2'ye kaymasıyla birlikte özellikle işin hücum kısmında daha verimli olabileceğini söylemek mümkün. Çünkü şimdi topu eline verip birşeyler üretmesini değil daha çok tamamlayıcı rolde olmasını bekleyeceğiz ondan. Ve hücumdaki üzerine düşen bu sorumluluk azaldığından onun enerjisinin çoğunu savunmaya ayırması da mümkün olacak. Zira Göksenin'in sezonu kapatmış olmasından ötürü dış oyuncu savunmamız da zayıflamıştı. Öte taraftan özellikle ligdeki maçlarda yabancı sınırına takılmamak için Cenk'i son zamanlarda olduğu üzere Hawkins'le birlikte 2-3 numara rotasyonunda görme olasılığımız daha fazla. En azından ilk 5'te başlama anlamında bunu söylemek mümkün. Ayrıca Cenk Domercant'in yokluğundan ötürü ortaya çıkan şutör eksikliğini giderme anlamında da diğer isimlere oranla daha yetenekli bir oyuncu. Tabi hala konuşulmakta olan bir 2-3 numara transferi var. Yani bir isim daha alma olasılığımız şu an hala ortada bulunuyor. Şu an için çok gerekli mi dersek açıkçası Arroyo kadar gerekli değil ama olursa da işler daha kolay olabilir bizim açımızdan. Ama özellikle Cenk'in daha fazla sorumluluk alacağı bir düzen bizim için daha değerli. Eğer bir transfer daha olursa değişen rotasyon dengesini orada da değerlendiririz.
Toparlamak gerekirse Carlos Arroyo çok önemli bir transfer hamlesi oldu. Takımımızda oldukça ihtiyaç duyduğumuz bir rolün altını doldurabilecek bir adam. Tabi yaptığı bireysel antrenmalar onu ne kadar hazır tutarsa tutsun buraya gelip form bulması ve ritm tutması zaman alacaktır. Ayrıca 33 yaşına gelmiş bir ismin fiziksel anlamda belli zaafiyetler yaşayabileceği gerçeği de var. Bu anlamda onun enerjisini optimum biçimde kullanabilmek önemli olacak. Özellikle zorluk seviyesi yüksek maçlarda Arroyo'nun iyi performanslarına ihtiyacımız kat be kat artacak. Dolayısıyla Ergin Ataman'ın ondan alacağı verim çok önemli. Tabi bu anlamda Arroyo'nun kendisine de iş düşüyor ama onun bu sorumluluğu alacak karakterde bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Ergin Ataman'ın da ondan nasıl verim alıcağına dair şüphesiz geçen seneden önemli tecrübeleri var. Dolayısıyla bu transferden umut duymamak için hiçbir sebep yok. Büyük hedeflerimizin olduğu bu sezonda şu aralar bir duraklama dönemi yaşıyorduk ancak Arroyo'nun gelişi bizi yeniden ayağa kaldırabilecek bir hamle. Hayırlı olsun diyelim..
Carlos Arroyo'yo FCN Blog olarak hoşgeldin diyor ve formamız altında üstün başarılar diliyoruz !
Güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler.
YanıtlaSil