STSL | Şampiyonluğun ayak sesleri...

Geçen hafta 7’ye çıkan puan farkını hiç bozmadan Sivas maçına taşımak ve o maçta Arena’da tur atmak için Gaziantep deplasmanı çok önemliydi. Herhangi bir kaza ciddi moral bozukluğu yaratabilir, ümidi bitmiş rakipleri heveslendirebilirdi ama bu kez futbol şansı Galatasaray’ın yanındaydı. İlk yarıda rehavetin neticesi olarak Gaziantep’in önemli baskısı ve kaçırdığı goller varken ikinci yarıda biraz silkinen Galatasaray rakibi önünde Burak’la golü buldu ve korumayı bildi. Artık sadece bir maç var. Önümüzdeki hafta Arena’ya tur için, 19. Şampiyonluk için, futbol mafyasının hevesini bir kez daha kursağında bırakmak için gidiyoruz…

Geçtiğimiz hafta Elazığspor karşısında alınan 3 puanın ve beş maçlık galibiyet serisinin ne kadar önemli sonuçlar doğurduğundan bahsetmiştik zira haftalar ilerledikçe dört puanlık fark Galatasaray için rahatlık, takip edenler için stres anlamı taşıyordu. Zira zorlama kararlarla, tartışmalı penaltılarla, faullerle, ofsaytlarla yürüyen bir düzen yani taşıma suyla dönen bir değirmen bir yerde tekleyecek, çaresiz kalacaktı. O hafta 30. hafta oldu, puan farkı 7’ye çıktı. Burada hem çok ciddi bir avantaj hem de ciddi bir tehlike doğdu. Biraz da kasıtlı olarak basının hemen Galatasaray’ı şampiyon ilan etmesi, taraftarın da takımı böyle bir havaya sokması rehavete sebep olacaktı, bu çok açıktı. Puan farkının açılması biraz havasını kaçırdı ancak çok zor geçecek bir deplasman hüviyetini koruyan bir maçtı Gaziantep. Nitekim ilk dakikadan itibaren zorluğu anlaşıldı.

Oyunun kontrolünü elinde bulunduran Gaziantepspor özellikle oyunu Galatasaray ceza sahası çevresinde tutmaya çalıştı, içeriye fazla giremese de Galatasaray’ın rakiplerine uyguladığı baskının benzeriyle hücum gücünü zayıflattı. Galatasaray’ın hücum ettiği zamanlarda da topu kaptığında hızlıca karşı sahaya taşıma ve ani baskın düşüncesindeydi, Semih’in mükemmel performansı ve Muslera’nın dikkati ilk yarının golsüz bitmesini sağlayan ana unsurlardı. Gaziantep’te Sernas ve Kouemaha mükemmel oynadılar, Sernas kaleye yaklaşarak, Kouemaha ise ceza sahası civarında çok etkili oldu.

İkinci yarıya maçın ciddiyetini daha fazla benimsediğini belli eder şekilde çıktı Galatasaray. Yekta – Emre Çolak değişikliği daha hızlı oynanmak istenen bir oyunun habercisiydi ancak Emre Çolak bunu sağlamak konusunda güven veren bir oyuncu değildi, bekleyip görmek gerekiyordu. Takım halinde daha derli toplu oynamaya başlanması, hücuma daha sağlam çıkarak topu biraz daha ileride tutmak yardımcı oldu maçın dengelenmesine. İşte tam bu denge dakikalarında Melo’nun akıllıca doldurduğu bir top, Binya’nın ayağının kayması ve Burak’ın bitiriciliği 62’de istediği, aradığı golü kazandırdı Galatasaray’a. Vurmuştu şimdi kaçacaktı elbette takım. Kontrollü oynayan, çok da geri yaslanmadan oyunu tutan Galatasaray ilk yarıda yaşadığı kadar ciddi tehlikeler yaşamadı ama yine yürekleri ağza getiren bir iki pozisyon oldu, gol gelmedi, çok büyük bir adım daha atılmış oldu.

Türkiye Futbol Tarihi’nin en büyük skandalının üzerinden çok zaman geçmedi. Mahkemenin cezalandırdığı, daha da önemlisi toplum vicdanının cezalandırdığı kişileri TFF akladı, yetmedi, futbola geri döndüler, yetmedi hakem odaları basmaya, tehditler savurmaya, cezaları kaldırmaya, yani bu rezil düzene de devam ettiler. Tüm bunlara rağmen hala kalkıp Galatasaray hakkında atıp tutan bir teknik direktör var, hani 17’de 16’yı temiz yaptığını iddia eden fakat ortaya çıkan skandaldan beri nedense 6 maç üst üste galibiyeti bile olmayan bir teknik direktör. Geçen hafta artık tüm toplum vicdanında olduğu gibi Gençlerbirliği taraftarının da vicdanında yer etmiş şike konusunda tezahüratların sesini kısan bir yayıncı kuruluş var. İşte bu sebeple önümüzdeki hafta almamız gereken şampiyonluk çok önemli. Zira eskiden denirdi ki Türkiye’nin iki büyük takımı arasında ne var ki kavga ediyorlar, mezhepsel bir ayrım yok, dinsel bir ayrım yok, şehir ayrımı yok, ırk ayrımı yok. Evet, öyleydi. Ancak artık çok bariz bir ayrım var. Dürüstlüğün, temiz sporun, ahlaklı oyunun temsilcisi artık Galatasaray. Gittiği her yerde, her şehirde bu tutum benimseniyor, insanlar biliyor, anlıyor, unutmuyor. Karşısında ise tüm futbolu sarmış, büyük bir organizasyon var. Bu yüzden bu kadar önemsiyoruz, bekliyoruz, istiyoruz şampiyonluğu. Haftaya şampiyonluk yazısı yazmak ümidiyle...

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0