Final Serisi | Şampiyonluk İstanbul'a Kaldı...

Şampiyonluk için geri sayıma geçen Galatasaray Medical Park final serisinin 4. maçında Banvit'e 86-85 yenilerek seriyi uzatarak yeniden İstanbul'a taşınmasına engel olamadı. Son çeyreğe kadar maçın içine bir türlü giremeyen ve 20 sayı geriye düşen takımımız final periyodunda müthiş bir hücum performansı göstermesine rağmen mağlup olmaktan kurtulamadı. Üçüncü maçta pek ortalıkta gözükmeyen Jamont Gordon bu karşılamanın son çeyreğinde ise adeta tek başına hücum ederek takımı taşımaya çalıştı. Ancak Amerikalı oyuncunun 34 sayısı da galibiyet için yeterli olmadı.

Maça iki taraf da kötü başladı. Dağınık edilen hücumlar ve oyun disiplininin hem biz hem de Banvit de aşağıda olduğunu gördük. Ancak skor yakın giderken çeyrek sonuna doğru oldukça yüzdeli üçlük atan Banvit fark bir anda 10 sayıya çıkardı ve bu bölümü 21-11 önde geçti. İkinci periyoda ise her iki taraf da skor üretmekte zorlanmayarak başlangıç yaptı. Biz buralarda özellikle Jamont'un penetreleri üstünden sayı bulduk ancak savunmamız ilk başlarda toparlanamadı. Sonrasında birkaç dakika boyunca Banvit'i durdursak da bu sefer hücumda boş üçlüklerin girmemesi bizi bozdu ve yeniden toparlanan Banvit devreye 43-29 önde girdi. Üçüncü periyoda yine önemli beklentilerle girmemize rağmen işler burada bizim istediğimiz gibi gitmedi. Farklı 5'ler denememize rağmen oyun içinde özellikle savunmadan temelini alan bir momentum yakalayamadık. Arroyo'nun hücumda aldığı bireysel sorumluluğa rağmen bu ortamda skor bulmakta yine zorlanmayan Banvit içeriden ve dışarıdan etkinliğini koruyunca son çeyreğe 65-47 önde girdi. Maçın final periyodu ise oldukça ilginç bir hikayeye sahip. Burada maç içinde ilk kez savunmayı toparlayan ve devamında hücumda da başta Cenk'in 2 tane sonrasında Jamont'un dış atışıyla seri yakalayan takımımız çeyreğin ortasına kadar çok çabuk bir sürede 18-3'lük seri yakaladı ve farkı 3'e indirdi. 68-65'ten sonra gelen Banvit molasının dönüşündeki ilk birkaç hücumu iyi savunsak da sürpriz skorerleri Keith Simmons'ın attığı el üstü üçlükler moral bozdu. Ancak buna rağmen Jamont Gordon bu dakikalarda inanılması güç bir bölüm oynadı hakikaten. Hani daha önce Arroyo ve Markoishvili'nin ekstra oynadığı sekansları görmüştük ama bu onların da ötesine geçti. Her hücumda istediğini yapan; potaya giden, dışarıdan yüzdeli atan Jamont son dakika içinde fark 3 iken basket+faul'ü de aldı. Ancak faulü kaçırdıktan sonra Banvit kendileri serbest atış fırsatı bulduğu hücumda 2/2'yle döndüler. Son 11 saniye kala fark 3 ve top bizdeydi. Ancak Ender bu sefer köşeden bulduğu boş üçlüğü kaçırdı. Devamında hücum ribaundunu alan Markoishvili ise topu dışarı çıkaracağına turnike atınca süre bitti ve maçı 1 sayı farkla 86-85 kaybettik.

Maçın analizini ilk 3 çeyrek ve son çeyrek olarak yapmak lazım. İlk 30 dakikalık bölümde maç konsantrasyonu, 3. maçı o kadar kötü bir şekilde kaybetmiş Banvit'e bile oranla daha az olan bir takım vardı. Bir kere bu kabul edilemez, ne olursa olsun... Yani bu kadar oyunun içinden uzaklaşan bir takımın her zaman sırtını dayadığı savunması bile bu bölümde 65 sayı yedi. Banvit'in ekstra atışları da olmuştur belki ama biz oyun olarak buralarda kontrolü hiç ele alamadık. Son periyoda ise çok agresif bir savunmayla girip ilk 5 dakikada sadece 3 sayıya izin verdik. Burada özellikle 4 kısayla yaptığımız baskılı savunma işe yaradı. Ve bu savunmaların dönüşlerinde ilk 3 çeyrekte girmeyen 3'lükler de girince işin rengi değişti. Ancak sonrasında Banvit'in moladan sayı bularak dönebilmesi ve el üstü birkaç atış sokmalarıyla birlikte biz de savunma yapmaktan uzaklaştık. İlk yarısında 3 sayı yediğimiz çeyreğin geri kalan yarısında ise 15 sayı yedik. Burada belki yeniden 2 uzuna dönebilirdik. İlk 3 çeyrek boyunca çok kötü üçlük atarken son çeyrekte ise bu anlamda biraz toparlandık. (Maç boyu 7/26) Toplamda 38-21'lük üstünlük kurduğumuz son çeyrekte bireysel anlamda son zamanlarda izlediğimiz en dominant performansı gösterdi Jamont Gordon. Banvit'in toplamda 21 sayı attığı çeyrekte o tek başına 24 sayı attı. Hakikaten apayrı bir bir performanstı onunki. Öte taraftan Arroyo'nun yine ikinci yarıda biraz kendine gelmesi (11 sayı -  4 asist), Ersin'in pota altı üretimi (15 sayı - 6 ribaund), Cenk'in geri dönüşü başlatan 2 üçlüğü (13 sayı - 6 ribaund) falan hepsi güzeldi belki ama yetmediler. Açıkçası haketmedik de zaten bu maçı. Toplamda 8 asist yaptığımız bir maçta 13 top kaybıyla oynamış olmamız da ne kadar organizasyondan çıktığımızın bir göstergesidir herhalde...

Çok uzun bir aradan sonra maç kaybettik. Ki en son mağlubiyetimizi de orada almıştık yine. Ancak Bandırma'dan seriyi 3-1'le getirmek de kötü değil sonuçta. Finaller başlamadan önce bu senaryoyu çoğumuz kabul edebilirdik belki. Ama 3-0'dan sonra morali bozulan bu rakibe karşı maçın büyük bölümünde yeterli ciddiyeti gösterememek, son çeyrekte atılan 38 sayıyla bile telafi edilemedi. Bu biraz üzücü. Tabi öte taraftan 25 maçlık galibiyet serisinin de bozulmuş olması ve sezonu 26/26'yla bitirme gibi rekor hedeflerimiz de suya düştü ama şimdilik bunlar o kadar önemli değil. Cumartesi günü muhtemelen hınca hınç dolacak tribünler önünde şampiyonluğumuzu kazanmak için oynayacağız. Önceliğimiz bu. Ve inanmış bir topluluk inanmış takımıyla birlikte bu işi o gün bitirecek diye umut ediyoruz. Daha fazla uzatmaya gerek yok, yeterince bekledik zaten bunu...

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0