l'Acqua Lette Cup: Tatsız prova..
Yeni sezon hazırlıkları kapsamında kamp çalışmalarını sürdüren Galatasaray, dün akşam Napoli'nin sezon açılışında sahaya çıktı. Gelenekselleşen l'Acqua Lette Cup'ta sahne alan Fatih Terim'in öğrencileri, konuk olduğu rakibine 3-1'lik skorla mağlup olmaktan kurtulamazken karşılaşmanın son dakikasında Dany Nounkeu ve Fernando Muslera kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Ev sahibi ekibin gollerini Goran Pandev, Juan Camilo Zúñiga ve Lorenzo Insigne kaydederken, takımımızın tek golünü Nordin Amrabat kaydetti. Takımımız karşılaşmanın ardından İstanbul'a döndü.
Yeni sezon hazırlıkları kapsamında ikinci etap çalışmalarını Slovenya'nın Beld kentinde sürdüren ve burada bir antrenman maçı oynadıktan sonra İtalyan ekibi Napoli'nin sezon açılışına katılan takımımız, hazırlık maçlarında ilk mağlubiyetini Rafa Benitez'in ekibinden aldı. Bu sezon mücadele edeceğimiz Şampiyonlar Ligi maçlarında sık sık karşımıza çıkacak ilk onbire oldukça yakın bir kadroyla sahaya çıkan takımımızda, sahada sadece 3 tane yerli oyuncu olması dikkat çekti. Muslera, Eboue - Chedjou - Dany - Riera, Hamit - Melo - Selçuk, Sneijder - Drogba ve Burak ilk onbiri ile sahaya çıkan takımımızda, sakatlığı sebebiyle bir süredir takımdan ayrı kalan Semih'in savunma tandeminde olmasına kesin gözüyle bakılırken, kadroya yazılacak beşinci yerli oyuncunun kim olacağı büyük bir soru işareti olarak görülüyor. Sezon içerisinde bu oyuncunun tercihi için teknik heyetin oldukça sıkıntı yaşayacağı aşikar yada zaman zaman maçın önemine ve zorluğuna göre savunmada bir takım fedakarlıklar yapacağız. Şimdilik bu rotasyonun beklerde olacağı görülüyor, ki o bölgede oynayacak oyuncuların verecekleri katkı ve performans, önemli olacak.
Karşılaşmaya ideal onbirine oldukça yakın bir kadro ve formasyonla çıkan Galatasaray, ilk beş dakika oyuna ağırlığını koyamazken ileride de çoğalamamanın sıkıntılarını yaşadı. Ama daha büyük bir sorun, savunma dörtlüsünde yaşandı denilse, yanlış olmaz. Savunmanın arasına atılan her top kalemizde tehlike yaratırken, Napoli hücumlarının özellikle sağ taraftan geldiği gerçeğini de unutmamak lazım. Hücuma katılmak için zaman zaman orta çizgiyi geçen Eboue, dönerken bir takım sıkıntılar yaşıyordu. Insigne'nin temposu ve çabukluğu tecrübeli oyuncuyu zorlayan etkenlerden birisiydi, ki Insigne'nin arkasında yer alan Armero'nun da sık sık hücuma katılması ve temposu o bölgede Hamit'ten fazla yardım alamayan Eboue'yi oldukça zor durumda bıraktı. Daha ilk beş dakikalık bölüm dolmadan, kariyerinde 100'den fazla golü olan Pandev üçüncü kez kafa golüne imza atıyordu. Golden önce rakip yarı sahada hücum oyuncularımızın yaptığı baskı önemli bir detay olarka göze çarpsada, bu presten akıllıca çıkan Napoli savunmadaki uyumsuzluk ve formsuzluğumuzdan yararlanarak golü bulan taraf oluyordu. Savunmada sorun yaşadığımız çok açık bir şekilde görülüyor, keza Callejon - Insigne ikilisinin kanattan içeriye gönderdiği her orta kalemizde tehlike oldu. Formasyon gereği oyunu kanatlara yıkamayan, merkez odaklı hücum performansı olan takımımız bu konuda zorlandığını açık olarak gösterdi. Bireysel yetenekler ve beklerin hücuma katkısı dışında kanattan herhangi bir organizasyon gerçekleştirilememesi skorun ve rakip savunmanın tıkandığı maçlarda başımıza dert olacaktır, bu konuda teknik heyetin bazı alternatifler bulması gerekebilir. İlk yarım saatlik bölüme doğru yaklaşırken, oyuna ortak olduk ve kendi oyunumuzu oynamaya başladık. Sneijder ve Drogba'nın bireysel olarak yarattığı bazı fırsatlar vardı, Burak'ın savunmanın arkasına yaptığı koşular vardı ama bu fırsatlar 'net gol' şansı olarak tanımlamaz. İlk yarıda akılda kalan hücum performansı olarak, sayılı duran top organizasyonları (ki burada Chedjou'nun hava toplarındaki etkisini gördük, bu sezon bu tarz gollere imza atacaktır) ve rakip takım kalecisi Rafael'in şanslı günü oldu. Son beş dakikalık bölüme girilirken Drogba'nın sağ çaprazdan vurduğu şutu güzel bir refleksle tokatlayan Rafael, devam eden hücumda Sneijder'in sert şutunda da gole izin vermemişti.
İkinci yarı öncesinde Eboue, Melo ve Burak kenara gelerek yerlerini Sabri, Engin ve Amrabat'a bıraktı. Bu değişiklikler aynı zamanda formasyonda da bir takım değişikliklere gitti. Karşılaşmaya geçen senenin son bölümünde ortaya koyduğumuz 4-3-1-2 formasyonuyla başlayan takımımız, ikinci devreye 4-2-3-1 formasyonuyla çıkıyordu. Sabri'nin oyuna dahil olması, yazının başında belirttiğimiz 'beşinci Türk oyuncu kim olacak?' sorusuna da bir nevi cevap niteliği taşıyordu. Zaman zaman sağ bekte Eboue yerine Sabri'yi görebiliriz, ki bu hamle hiç kuşkusuz sol bekte Riera yerine Hakan'ı görmekten daha doğru ve akılcı bir hamle olacaktır. İkinci yarıya daha iyi başladığımız kesin, değişikliklerle birlikte merkez odaklı hücum organizasyonlarının yanı sıra kanat organizasyonlarını da kullanabilme şansımız oldu. Selçuk'un ortasında altı pasın içinde Chedjou kafayı vurdu, günün şanslı isimlerinden Rafael başarılıydı. Bir kaç dakika sonra Dzemali'nin direkten dönen bir şutuna karşılık, Hamit'in uzaktan vurduğu ve kalecinin iki hamlede kontrol ettiği şutları gördük. Oyunun temposu biraz daha artarken, iki takımın hücum performansları da yükseliyordu. Chedjou'nun araya girip kazandığı top, atağın başlangıcı oldu. Engin tek pasla Sneijder'a aktarırken, Hollandalı yıldız uzun bir pasla topu Amrabat'a bıraktı. Geçen sezonun tartışılan isimlerinden Amrabat sol taraftan ceza sahasına girdi ve muhteşem bir vuruşla topu filelerle buluşturdu. Karşılaşmada son yarım saatlik bölümde iki takımda da hemen hemen tüm oyuncular forma şansı bulurken, karşılaşmanın bitimine 10 dakika kala Zuniga - Insigne iş birliğiyle sağ tarafımızdan gelişen atak golle sonuçlandı. İki stoperin arasından ceza sahasına doğru hareketlenen Zuniga'ya nefis bir pas bırakan Insigne, savunmamızın ortasını zor durumda bırakırken Zuniga'yı kaleciyle karşı karşıya bırakıyordu. Karşılaşmanın en dikkat çeken noktalarından birisi olduğunu söylediğimiz, stoperlerin uyumsuzluğu ve formsuzluğu bir kaç dakika sonra maçın skorunu da belirleyecekti. Son dakikada ceza sahasına doğru hareketlenen Calaio'yu indiren Dany son adam kuralından dolayı kırmızı kartla cezalandırılırken, hakeme tepki gösteren Muslera da kırmızı kartla oyun dışı kaldı.
Hazırlık maçı olmasına rağmen, karşılaşmanın hakemine de ufak bir parantez açmak gerekiyor. Karşılaşma boyunca İtalyan ekibinin sert futboluna göz yumup, Galatasaraylı oyuncuların müdahalelerine anında düdük çalan İtalyan hakem, son dakikada penaltı pozisyonunda da başarısızdı. Özellikle karşılaşmanın ikinci yarısında Drogba'nın yerde kaldığı iki-üç pozisyonu es geçen, Mesto'nun vurduğu tekmeyi görmezden gelen Mariani Aprilia'nın karşılaşma sonunda yazacağı rapor son derece büyük önem taşıyor. İtalyan hakem eğer maçın sonunda yaşanan pozisyonla ilgili olarak Muslera'nın kendisine saldırdığını (!) yazarsa, Uruguaylı kalecinin TFF Süper Kupa maçında cezalı olması bile muhtemel. Tek temennimiz, hakemin bu konuda başımıza bir iş açmaması olacak.
Napoli karşılaşması sonrasında İstanbul'a dönen takımımız, bir gün sonra İngiltere'nin yolunu tutacak. Sezon öncesi son hazırlık etabı olan Londra serüveninde Emirates Cup'ta sahne alacağız. Arsenal ve Porto ile oynanacak olan hazırlık maçlarının ardından, sezonun ilk resmi karşılaşması için Kayseri'ye hareket edeceğiz. Artık sezonun hazırlık etabı tamamlanmaya başladı, resmi olarak başlamasına 15 gün falan var. Bu süre içerisinde savunmadaki aksaklıkları giderebilecek miyiz? Bunu hep birlikte göreceğiz. Napoli maçı bizim için çok ciddi bir uyarıydı. Önemli olan bu uyarıdan gereken notları çıkartıp, doğru müdahaleler yapabilmek.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.