STSL | Adrenalin bağımlılığı..

Spor Toto Süper Lig'in dokuzuncu haftasında Kayseri deplasmanına çıkan Galatasaray, rakibi karşısında baştan sona etkili bir görüntü çizdiği karşılaşmadan 4-2 galibiyetle ayrıldı. Zorlu geçmesi beklenen deplasmanda gol perdesini Sneijder açarken, Chedjou'nun golüyle 2 farklı öne geçmesine karşın ilk yarıyı savunmadaki büyük hatalarla 2-2 beraberlikle kapattı. İkinci yarıda son haftaların suskun ismi Burak Yılmaz ile rakibi karşısında öne geçen takımımız, Didier Drogba'nın sarı-kırmızılı forma altında attığı ilk frikik golüyle maçın skorunu belirledi. Dany ve Sabri'nin bulunduğu noktalarda verilen derin boşluklar göze çarptı ancak hücumdaki zenginlik ve istek sonrası üst üste 3. maçın kazanılması özgüven ve moral açısından önemli noktalardı.


Mancini'nin denemeleri devam ediyor. Özellikle sağ önde kimi oynatacağına henüz tam manasıyla karar veremeyen teknik adam Kayseri maçında bu kez Umut Bulut'u tercih etti. Kopenhag maçından sonra sanırım yabancı sınırlaması olmayan maçlarda Bruma'yı oynatacak. Mancini ligde ise tercih edeceği isme henüz karar vermiş değil dolayısıyla Umut isminin gündeme gelmesi normal. Nitekim Umut'un getirdiği hareket takımın maça önde baskılı ve hızlı başlamasına yardımcı oldu. Daha ilk dakikadan itibaren Kopenhag maçında olduğu gibi oyunu ileriye yığmaya çalıştı, önemli ölçüde de etkili oldu. 14. dakikada Burak'ın sürüklediği topu alan Sneijder yine çok muntazam bir vuruşla köşeyi gördü ve Kayseri'nin erken çözülmesine etki etti. 25'te geçtiğimiz iki sezonda asistlerine çok alıştığımız Selçuk İnan bu sezonki ilk asistini yine Galatasaray formasıyla ilk golünü atan Chedjou'ya yaptı, ikiyi erken bulan Cim Bom çok rahatladı. Ama biraz fazla rahatladı.

Manasız goller yiyip maçları sıkıntıya sokma hastalığı ki bu artık adeta adrenalin bağımlılığı gibi oldu, 44. dakikada kendisini gösterdi. Kayserispor maçın başından beri belki de ilk kez ceza sahasına girdi, Sabri'nin ortalarda gözükmediği bir anda soldan çok iyi gelen Ömer Bayram auta doğru hızla giderken Chedjou geldi, Kayseri'yi diriltme hareketini yaptı. Ömer'i itti ve Cüneyt Çakır tereddütsüz çaldı penaltıyı. Maç bir anda 2-1 oldu. Ama malesef henüz adrenalin operasyonu bitmemişti. Bir dakika sonra Ömer yine aynı yerden geldi, Sabri'yi yine gören olmadı, içeriye kesti, Muslera yetişemedi fakat top Jaja'nın arkasında kalmıştı ki Danny ''bir dakika'' dedi, emekleri karşılıksız bırakmadı. Kendisi topa değerek kaleye yönlenmesini sağladı, Jaja'ya ittirmek kaldı. Böylece soyunma odasına berabere gidildi, maça heyecan getirmeyi başardı Galatasaraylı futbolcular. İkinci yarı ise taraftarı mutlu etmek ve üç puanı geri almak için yine etkili bir oyun sergilediler Allah'tan. Özellikle Emre Çolak'ın yoğun gayretlerle topu aktardığı Burak, 7 haftalık suskunluğunu nihayet bozdu, maçı 3-2'ye taşıdı. Drogba'nın da geldiğinden beri denediği ancak bir türlü amacına ulaşamadığı meşhur frikik vuruşu muhteşem bir gole dönüştü, herkes mutlu oldu. Bir futbolcunun gerilmeden, olduğu yerden topa bu kadar sert vurabilmesi gerçekten çok ender görülebilecek bir teknik, nefis bir gol izlemiş olduk.

Nihayetinde Cim Bom, çok da zorlanmadığı ancak kendisini zora soktuğu maçı bol gollü bir galibiyetle sonlandırmayı başardı. Burak'ın nihayet golle buluşması, Drogba'nın frikik golü, Selçuk'un ilk asisti, Chedjou'nun ilk golü derken ilkleri yaşadığımız bir maça dönüşmüş oldu Kayseri deplasmanı. Dany ve Sabri'nin bulunduğu iki kanatta inanılmaz boşluklar vermemiz ise iyi bir sinyal değil zira arkaya atılan her top tehlikeli olabilecek boyuttaydı. Geride bu kadar derin boşlukları daha kaliteli takımlar bulsa affetmeyecekleri aşikar dolayısıyla buna bir çözüm bulunmalı, orta saha ile defans arasındaki alan biraz daha daraltılmalı. Burada ön sağ ve solda oynayan Umut ve Burak'ın fazla ileride kalmaları da önemli bir etken. Dolayısıyla son haftalarda hücumda gösterilen gelişim ve atılan gollerin artması kadar verilen bu derin boşluklar da göz önünde bulundurulmalı.

Cuma günü Konyaspor maçı ve ardından iki önemli maç var; biri haftaya Çarşamba Kopenhag ve diğeri haftaya Pazar Fenerbahçe ile. Önümüzdeki bu üç maçı kazandığımızda bir anda ligde ve Şampiyonlar Ligi'nde çok önemli bir mesafe almış olacağız, sezon başında yaşadığımız puan kayıplarının da bir çoğu telafi edilmiş olacak. Dolayısıyla çok önemli bir haftaya doğru gidiyoruz, form grafiğinin yükseliyor olması bizleri umutlandırıyor. Yeter ki, gol yemeye kendimizi zorlamayalım...

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0