THY Euroleague | We are back!

23 yıllık aranın ardından geçen sezon lig şampiyonluğunu kazanan ve büyük bir özlemi dindiren Galatasaray erkek basketbol takımı şampiyonluk kupasını kazanmanın yanısıra bonus olarak Euroleauge'e direkt katılım hakkını da elde etmişti. 2 yıl önce güzel anılar yaşadığımız ve bir gün tekrar geri dönmeyi umduğumuz Euroleauge için işte o gün geldi çattı artık: Geri döndük! Siena deplasmanıyla Euroleague defterini tekrardan açıyoruz. Ve bunun öncesinde C Grubu'na düşen takımımızın grubundaki rakiplere, ilk maçta karşılaşacağı Siena'ya ve Euroleague'de bu yıl hangi noktaların bizim için belirleyici olabileceğine dair bir inceleme yaptık..

2011-12 SEZONU: TATLI ANILAR
Bu sezonki maceramıza dair bir ön bakış atmadan önce bu arenada tek maceramız olan ve hepimizin akıllarında güzel izler bırakan 2011-12 sezonunu hatırlayalım dedik. O dönemde Oktay Mahmuti yönetiminde ön eleme oynama hakkı kazanan takımımız üst üste 3 gün oynadığı eleme maçlarında sırasıyla PAOK, Asvel ve ev sahibi Lietuvos Rytas'ı geçip tarihinde ilk kez Euroleague'e katılma hakkını kazanmıştı. İlk tur gruplarında pek de kolay olmayan bir mücadele verirken kendimizden aşağı torbadan çektiğimiz Union Olimpija ve Prokom'a karşı 4 maçımızı da kazanıp diğer 6 maçtan ise mağlup ayrılmıştık. Kazan, Siena ve Barcelona'ya karşı deplasmanlarda pek iyi sınavlar vermesek de İstanbul'daki maçları son anlara kadar kafa kafaya getirip final saniyelerinde kaybetmiştik. Buna rağmen Top 16 biletini de almayı başarmıştık. ''Son topa kadar'' mottosuyla giriş yaptığımız Top 16 maceramızda rakiplerimiz o sezon şampiyonluğun mutlak favorisi CSKA Moskova, sonradan sürpriz bir şekilde kupayı kazanacak olan Olympiacos ve ülkemiz temsilcilerinden Anadolu Efes'ti. Kendi evinde oynadığı 3 maçı da kazanan takımımız özellikle Olympiacos ve CSKA maçlarında tarihi galibiyetler elde edip destan yazarken deplasmandaki maçlarını ise maalesef kaybetmişti. Son maçlar öncesi Olympiacos'un 1 galibiyet önünde bulunurken Yunan temsilcisine deplasmanda 88-81 kaybeden takımımız rakibine ikili averajla geçilmiş ve grupta 3. olarak büyük renk kattığı Euroleague'e o noktada veda etmişti.

GERİ DÖNÜŞ VE GRUPLAR: BİZ BU GRUPTAN ÇIKARIZ!
Geçen sezon kazanılan şampiyonlukla bu sefer direkt katılım hakkı kazandığımız ve geri dönüş yapıyor olduğumuz Euroleague gruplarındaki rakiplerimiz Temmuz ayında çekilen kuralarla belli oldu. Kupanın son 2 sezonunda şampiyon olan Olympiacos, sezondan sezona zayıflayan İtalyan Siena, buraların gediklisi Malaga, Euroleague'in 'yeni çocuğu' Bayern Münih ve grubun sürpriz kovalayacak takımı Stelmet Zielona'yla eşleştik. Bu grubu diğer ortaya çıkan gruplarla karşılaştırdığımızda açıkçası iyi bir kura çektiğimizi söyleyebiliriz. Tabi Avrupa basketbolunda hiçbirşeyin garantisi yok ama normal şartlarda bizim takımımız şu aşamada gruptan çok fazla zorlanmadan çıkmalı. Eğer sezona eksiksiz ve çok formda giriyor olsaydık liderlik için de ciddi şansımız olduğunu söyleyebilirdik ama bu aşamada Olympiacos grubun favorisi... Ki liderlik bu turda prestij ve rakiplere mesaj haricinde başka bir önem taşımıyor. Siena geçen sezonki zayıflayan kadronun üstüne daha da fazla kayıp yaşarken tecrübesiz bir takım kurdu. Malaga ise büyük antrenör Joan Plaza'yla yepyeni bir sayfa açıyor ama buna rağmen oldukça iddialı olacaklardır. Kupaya ilk kez katılabilen Bayern Münih kadrosunda birçok yetenekli oyuncuya sahip ama hem oyuncu grubu olarak hem kulüp olarak bu alanda oldukça tecrübesizler. Stelmet Zielona ise geçen sezon onları Eurocup'ta beklentilerin üstüne taşıyan önemli oyuncularını kaybetti ve yerlerini doldurup doldurmadıkları şüpheli. Büyük takımlara çelme takmak en büyük icraatleri olabilir. Gruba şöyle bir bakış attığımızda ilk 4'e girmek bizim için çok fazla sorun olmamalı. Tabi ki mücadelemizi sonuna kadar vermemiz lazım, bu arenada hataya pek yer yok ama kalitemiz, geniş kadromuz ve bu kadromuzun oldukça tecrübeli oyunculardan oluşması bize Top 16 biletini getirmeye yetecektir.

İLK RAKİP: MONTEPASCHI SIENA
Euroleague'de bu sezonki ilk maçımız 2 yıl önce de gruplarda karşılaştığımız Montepaschi Siena'ya karşı olacak. Ancak bu son 2 yılda Siena ekonomik olarak zayıflamasıyla doğru orantılı olarak kadrosal anlamda da oldukça geriye gitti. Geçen sezonki eksilmiş halleriyle Top 16'ya çok iyi başlayıp sonrasında ise düşüşe geçerek çeyrek final bileti alamadan elenmişlerdi. Ancak İtalya Ligi'ndeki dominasyonlarını sürdürmeyi başarıp şampiyonluğa yeniden ulaşmayı bildiler. Bu yaz ise kadroları kan kaybetmeye devam etti ve daha da zayıfladılar. Başarılı sayılacak bir sezonu geride bırakan koç Luca Banchi'yi elinde tutamayan İtalyan temsilcisi onun yerine geçen sezon takımda yardımcı koçluk yapan Marco Crespi'yi getirdi. Öte taraftan en önemli yıldızları Bobby Brown'la birlikte kadronun son yıllarda kemikleşmiş isimlerinden David Moss ve bu iki oyuncunun yanında Sanikidze, Kangur, Janning, Eze gibi isimler de takımdan ayrıldılar. Bu ayrılıkların ardından kadrolarına çoğunlukta genç ve yetenekli Amerikalıları katan İtalyan temsilcisi dikkat çekici olarak Erik Green, Kim English, Othello Hunter ve bir dönem bizim formamızı da giyen Taylor Rochestie'yi transfer etti. Bu isimler haricinde takımın en değerli oyuncusu ise geçen yıl da orada bulunan Daniel Heckett...  Siena genç, atlet ve dinamik bir takım olmasının yanında oldukça tecrübesiz bir takım gibi gözüküyor. Özellikle dış oyuncuları bu tarz yapılarıyla dikkat çekiyorlar. Pota altı rotasyonlarına baktığımızda ise bu seviyeler için oldukça zayıf kaldıklarını görüyoruz. Dolayısıyla bu maçta onlar için en büyük silah tempoyu ve oyunun şeklini kendi istedikleri şekle bürüyerek hızlı ve kaotik bir basketbol ortamı yaratmak olacak diyebiliriz. Ve bu ortamda da dış oyuncularıyla fark yaratmak isteyeceklerdir. Bizim ise oyunun kontrolünü elinde bulunduran, tecrübesiyle birlikte tempoyu kendi belirleyen, kaliteli oyuncularının farkını hissettiren ve özellikle pota altındaki zaafiyetlerinin üstüne gidip Furkan, Jawai, Ersin gibi isimleri devreye sokabilen bir yapıyla oynamamız bu maçta anahtar noktalar olacak. Tecrübemiz ve kalitemizle birlikte tempoyu kontrol altında tutarak net bir galibiyet almamız en olası senaryo gibi gözüküyor şimdilik ve umuyoruz Ergin Ataman'ın aslanları bu senaryoyu gerçekleştirecekler.

EUROLEAGUE ARENASI'DAKİ ŞİFRELER VE HEDEFLER 
Her maçtan önce rakibe göre sahaiçinde neleri yapmanın kritik olabileceğine dair analizlerimiz olacak ama genel anlamda Euroleague sezonumuza dair de birşeyler söyleyebiliriz. Oynadığınız basketbol tarzı ne olursa olsun bu arenaya çıktığınız zaman mutlaka yapmanız gereken bazı şeyler var. Bir kere herşeyden önce iyi savunma yapmak, kırılgan olmamak ve mücadeleden düşmemek kritik noktalar. Bu anlamda geçen sene kazandığımız mücadeleci oyun karakterimiz, yardımlaşma alışkanlıklarımız ve oturmuş savunma yapımızın yanında bireysel anlamda da iyi savunmacılara sahip olmamız Euroleague için gerekli olan asgari savunmayı yapabileceğimizi düşündürüyor. En azından asgari olanı yapabiliriz, bu anlamda çok büyük sorunlar çıkmaz diye tahmin ediyorum. Bunun yanında farkı belirleyecek olan nokta ise hücumda ne yapacağımız olacak diye düşünüyorum. Aslında işin hücum yönünde oldukça potansiyelli bir takımız ama bunun ne kadarını ortaya koyabileceğimiz şu an için bir soru işareti... Hücum düzenlerimizin geçen senenin sonundaki gibi oturmasının yanında set temposunu biraz daha yukarı çekmemiz gerekebilir. Zira Euroleague'de demin bahsettiğimiz savunma düzeylerinin artması bunu gerektirebiliyor. Bunun yanında takım oyunu-bireysellik arasındaki dengeyi de tutturmak önemli olacaktır. Ve bir kritik nokta da Arroyo'nun hücumda iyi desteklenmesi... Arroyo hem oynayan hem oynatan tarzda bir isim. Bu yüzden demin söylediğim takım oyunu-bireysellik konusunda iş ne tarafa kayarsa kaysın ona diğer oyuncuların yardımcı olması önemli olacak. Takım oyunu konusunda düzenleri işletecek Ender-Engin gibi guardlar, bireysel sorumluluk alma anlarında ise başta Domercant olmak üzere Jamont Gordon ve Erceg'in Carlos'a yardımcı olmaları bizim için hayati önem taşıyacak. Belki şu an Jamont, Domercant'ten çok daha hazır durumda ama açıkçası Arroyo'dan sonra birinin eline bakacaksak onun fit haline kavuşmuş bir Domercant olmasını tercih ederim. Ve son olarak Jawai'nin durumu da hücum performansımız konusunda önemli bir yer tutacak. Tüm bu noktaların toplamında hücumda potansiyelimizin ne kadarına ulaşacağımız Euroleague'de nerelere geleceğimizi belirleyecek nokta olacak gibi gözüküyor. Bence ideal şartlarda bu sezonki hedefimiz çeyrek final olmalı. Tecrübeli ve kaliteli bir kadromuz var, bu yüzden o noktalar ulaşılmaz değil bizim için.. Tabi şartların nasıl şekil alacağı hedefleri de değiştirebilir ama şimdilik Top 16'yı da geçip 2011-12'deki derecemizi bir adım geliştirmek makul bir beklenti gibi duruyor. Bu yönde mücadelesini verecek takıma 2 sene önceki gibi büyük bir destek vermek de hepimizin görevi olacak. Yeni Euroleague sezonunda yarışacak olan Yenilmez Armada'ya sonsuz başarılar... Yolunuz açık olsun aslanlar!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0