BBL | Bandırma'dan 1-1'le dönüyoruz..

Saha avantajının rakipte olduğu Beko Basketbol Ligi play-off yarı final serisinin ilk 2 maçında deplasmanda Banvit'le karşılaşan Galatasaray Liv Hospital, 1 galibiyet almayı başararak avantajı ele geçirdi. İlk maçta üst düzey savunma direnciyle rakibini 57 sayıda tutan takımımız net bir galibiyete imza atarken, 2. maçta ise çekişmeli giden mücadele sonunda 69-67 mağlup oldu. 3 galibiyete ulaşmak için evinde üst üste 2 önemli maça çıkacak olan takımımız, bunları kazandığı takdirde finale yükselecek ve çok büyük ihtimalle Euroleague biletini de cebine koyacak.

İlk karşılaşmanın hikayesine göz attığımızda; maçın büyük bölümünü kontrol eden ve rakibin ivme yakalamasına izin vermeyen bir Galatasaray gördük. Savunmada çok iyi alan paylaşan, iyi yardımlaşan ve özellikle boyalı alanda asla kolay sayıya izin vermeyen bir görüntüdeydik. Bunun yanında hücumda top kayıplarını 6'da sınırlayıp açık alan bulmalarına engel olduk ve rakibi yarısaha hücumuna mahkum ettik. Son olarak da maçın ikinci yarısında savunmada neredeyse bütün perdelemelerden sonra switch yaptık ve bu adam değişimlerinden sonra rakip kısayla kalan Furkan'ın maç sonunda bütün penetreleri çok iyi savunarak çemberi koruyabilmesi de savunma anlamında önemli faktörlerden oldu. İşin hücum yönünde ise çok akıcı oynadığımızı söylemek güç. Arroyo'nun kendi standardının bir parça altında kalan performansı ve diğer esas isimlerimizin çok etkili gözükmemesi tıkanıklık yarattı zaman zaman. Ayrıca hücumda en temel opsiyonlarımızdan olan P&R'lara karşı da özel önlem almışlardı. Maçın başında çabuk ayaklı Aminu'yu kullanırken, maçın devamında ise uzunların ayak çabukluğu problemini sürekli içeri yardım getirerek çözmeye çalıştılar. Burada bizim hücumumuzu ayakta tutan noktalardan biri Sinan'ın penetreleri olurken diğer nokta da içeri bu kadar yardım getirip dış atışları bir parça riske ettikleri bir günde cezaları kesebilmemiz oldu. Maç boyu 11/26'yla üç sayılık atış kullanmamız maçın kilit faktörlerinden oldu. Burada özellikle Cenk'in 11 sayılık katkısı da maçın x faktörü oldu demek mümkün.. Maç içinde ve sonunda Banvit'in yaklaşma çabalarına karşılık soğuk kanlılığını koruyan ve kontrolü kaybetmeyen Ergin Ataman'ın öğrencileri net bir galibiyetle birlikte seride 1-0 öne geçmeyi bildi.

Avantajı ele geçirerek çıktığımız 2. maçın ise stratejik açıdan ekstra bir önemi vardı. Eğer o maçı da kazanacak olsaydık seri deplasmanda 2-0'a gelecekti ve Banvit açısından iş büyük oranda bitecekti. Bunun bilinciyle maça hızlı başlayıp ilk 5 dakikayı 11-2 önde geçtiler. Ancak sonrasında Arroyo'nun sorumluluk alması ve özellikle Ersin'in kenardan getirdiği skor katkısıyla birlikte farkı çok çabuk eritip öne de geçtik. Oyunu kendi kontrolümüze alırken bu ikinci çeyreğin ortasına kadar sürdü ve farkı da çift haneler sınırına getirdik. Ancak bu dakikalarda 4 kısa+Aminu'yla birlikte oldukça atlet bir takım sahaya süren Banvit tam sahadan yaptığı pres ve topa baskıyla birlikte hücum üretimimizi sınırladı. Uzun süre 26 sayıda takılı kalırken rakibin öne geçmesine engel olamayıp devreye de 34-31 geride girdik. İkinci yarıda ise Banvit'in bu baskılı ve oyunu kontrolden çıkaran yapısı devam etti. Buna karşılık zaman zaman cevap verecek hamleleri yaptık ve öne de geçtik, ancak oyun genel anlamda onların istediği biçimde gidince hesap edemeyeciğimiz bazı değişkenler devreye girdi. Öyle bir ortamda ilk maça oranla bazı sürpriz faktörlerin ortaya çıkması daha muhtemeldi ve bu da Stefan Markovic oldu. Bunun yanında Chuck Davis'in sakatlanıp çıkmasına rağmen Rowland&Mejia ikilisi dümeni kontrol ettiler. Biz ise rakip 4 kısa oynadığı için sürekli uzunlarımızı onların kısalarıyla birebir bırakıp eşleşme avantajı kullanmaya çalıştık ancak ilk yarıda iyi katkı veren Ersin burada gerekli performansı veremedi. Ayriyeten Bonsu ve Erceg de yeterince  etkili olamazken, burayı işlemek uğruna kenarda oturtulan Furkan'ın savunma katkısından da feragat etmiş olduk. Tüm bu karmaşa ortamına rağmen son bölümlerde Sinan'ın üst üste bulduğu basketler ve Marko'nun kritik bir üçlüğüyle farkı 1'e indirecek hamleyi de yaptık. Sonrasında bizim yaptığımız taktik faulde 1/2 attılar ve fark 2'ye çıktı. Devamında ise son topu kullanmak için elimizde olan 3 molayı da harcadık. Ancak topu ilk iki oyuna sokuşta rakip müdahelesiyle top dışarı çıktı, son şansımızda ise 5 küsür saniye kala Arroyo 3 kişinin arasına dalıp zor bir üçlük denedi ve isabeti bulamadı. Böyle olunca da karşılaşmadan 69-67 mağlup ayrıldık.

Bandırma'dan 1-1'le dönüyor olmak şüphesiz ki bir avantaj, sonuçta Abdi İpekçi'de oynayacağımız 2 maçı kazandığımız takdirde finale çıkacağız. Özellikle ilk maçtaki oyun disiplinimiz ve belli isimlerden iyi verim alamasak bile savunmanın hiç düşmemesi önemliydi ve çok da iyi geçmeyen bir Beşiktaş serisinden sonra böyle bir oyun ortaya koyabilmek pozitifti, ancak ikinci maçın ne olursa olsun hayal kırıklığı olduğunu düşünüyorum. "Nasıl olsa avantaj bizde düşüncesi"ni çok sağlıklı bulmuyorum. Biz sürekli vites arttırması gereken bir takımız ve artık böyle duraklamalar bizim açımızdan iyi değil. Bu maçta rakibin hamlelerine karşılık kontra hamleleri yapamadık. Denesek bile sonuç alamadık.. Bunun yanında Furkan'ın son bölümde ısrarla kenarda oturtulması bence Ataman'ın yaptığı en büyük yanlıştı, ancak daha da rahatsız edici olan şey şu ki: maç ne kadar rakibin istediği şekilde gitmiş olsa da sonda bir galibiyet şansı ayağımıza geldi ve bu son topu kullanmak için üst üste 3 mola kullandık. Fakat tüm bunların ardından en son Arroyo'nun kalabalık arasından attığı imkansız şuta kaldıysak bu maç için yeterince ciddi olmamışız demektir.. Bu ciddiyetsizliğin veya motivasyon düşüşünün nedeni bizim takımın mental olarak dengesiz olması mı, yoksa ilk maçı kazanmış olmanın verdiği rahatlık mı, bilmiyorum. Eğer rahatlıksa bir derece daha telafi edilebilir birşey ama unutulmamalı ki bu tarz seriler oldukça dinamik ve şartların kolay değişkenlik gösterebileceği serilerdir. Yani, kötü oynadığımız günde bile neredeyse kazanıyorduk, İstanbul'da her türlü 2/2 yaparız diye düşünmek yanıltıcı olabilir. Çünkü play-off ortamı rahatlığı kaldırmıyor, hele hele bizim gibi teknik anlamda da eksileri olan bir takım için hiç böyle değil. Her ne kadar bir parça abartıldıklarını düşünsem de Banvit buradan 1 galibiyet çalabilecek bir takım. Bu yüzden şimdi İstanbul'daki 2 maçı iyi bir taraftar desteğiyle ve full motivasyonla oynayarak kazanmamız lazım. Ve sadece bu yeterli değil, şu anki halimizin de üstüne birşeyler eklememiz gerek, zira öbür taraftan sürekli üstüne ekleyebilen ve saha avantajına da sahip olacak olan bir Fenerbahçe Ülker de geliyor, olası bir final eşleşmesi için..

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0