STSL | Korku filmi gibi..

Milli maçlar nedeniyle liglere verilen bir haftalık aranın ardından, Süper Lig'in 26.haftasında iç sahada KDÇ Karabükspor'u ağırlayan Galatasaray, rakibi karşısında baştan sona üstün bir oyun sergiledi ve sahadan 4-2'lik galibiyetle ayrılarak liderliğini perçinledi. Maçın başlama düdüğünden itibaren hücumda etkili bir oyun ortaya koyan takımımıza galibiyeti getiren goller Yasin Öztekin, Wesley Sneijder (2), Umut Bulut'tan gelirken, konuk ekibin tek sayısını Hakan Balta (KK)  ve Furkan Özçal kaydetti. Hamzaoğlu'nun öğrencileri bu galibiyetle puanını 58'e yükseltti.

Karşılaşmaya sakatlıklarından dolayı forma giyemeyen Semih Kaya, Felipe Melo ve Burak Yılmaz dışında ideal onbiri olarak sayabileceğimiz ve Hamzaoğlu yönetiminde görmeye alıştığımız formasyonla sahaya çıkan Galatasaray, son haftalarda pek göremediğimiz bir oyun anlayışıyla mücadeleye başladı. İlk 5 dakika itibariyle rakip kalede atak üstüne atak yapan, ilk 3 dakikada 2 korner kullanan ve 10. dakika itibariyle sağlı - sollu rakip yarı alanı parselleyen Galatasaray hücumda böylesine etkili olduğu bir karşılaşmada savunmada açıklar vermeye devam etti. Hücum anlayışı doğrultusunda sağ kanadı Bruma & Sabri, sol kanadı ise Yasin & Telles ile otoban gibi kullanan Galatasaray, işin savunma kısmını unutunca Karabükspor ligin en hızlı oyuncularından Ahmet İlhan'ın bireysel yetenekleri ile zaman zaman ceza sahamızda tehlikeli pozisyonlar oluşturmayı başardı ancak bu pozisyonlarda savunmanın yerinde müdahalesiyle kalemizde gol görmedik. İlk dakika dolmadan Hakan'ın yaklaşık 70 metrelik pasını kontrol edemediği için ceza sahasında bomboş gol pozisyonunu değerlendiremeyen Umut, bir kaç dakika sonra Yasin'in ortasında ön direğe hareketlenmek yerine penaltı noktası üzerinde kafa topuna çıkınca ilk 5 dakikada 2 gol fırsatı kaçmış oldu ve bu dakikadan itibaren Umut'u sahada göremez olduk. İşte burada Burak'ın takım için ne kadar önemli olduğunu belirtelim. Türkiye'nin en golcü ismi olması bir kenara takım oyununa ve takım içi düzene adeta "cuk" diye oturan Burak hem savunma arkasına yaptığı doğru koşularla, hemde pas alışverişine katılmasıyla hücumda takımı rahatlatıyor. Umut bu anlamda sınıfta kalıyor, savunmanın arkasına atılan topa hareketlense bile gol olacağına dair güvencesi yok.

Hamzaoğlu dersini fazlasıyla iyi çalışmış ancak bu ders hücum odaklı olunca, savunma sınıfta kalıyor. İlk yarıda da bunu yaşadık. Hücumda özellikle Wesley Sneijder önderliğinde Yasin Öztekin üzerinden sol kanadı çok etkili kullanan Galatasaray, sağ kanadı da Hamit Altıntop'un merkezde başarılı oyunuyla Bruma'nın bindirmeleriyle kullandı. Hamit'ten bahsetmişken, bugün merkezde defansif yönü çok iyi olmasa da, merkez ve hücumda son derece başarılı bir Hamit izledik. Almanya kariyerinde joker bir görüntüsü vardı tecrübeli oyuncunun, burada da o dönemlerinden resitaller sundu. Orta saha kurgusunda Selçuk ve Hamit box-to-box oyuncu rolüne, Sneijder hücumdaki oyun kurucu rolüne büründü. Ahmet İlhan karşısında Sabri'nin hücuma katılması ve genç Portekizlinin savunmaya yardım konusunda etkisiz olması nedeniyle kalemizde pozisyonlar görsek de, Bruma'nın hücumda süratli bir şekilde topu taşıyarak Umut, Sneijder ve Yasin'e hazırladığı pozisyonları es geçmemek lazım. Hamzaoğlu yönetiminde daha fazla süre almaya başladı Bruma ve muhtemelen Melo'nun sahaya dönüşüne kadar (yaklaşık 1 ay) daha fazla süre alacağını söylemek mümkün. Bruma'nın da bu şansı iyi değerlendirmesi gerekiyor, özellikle hücumda bitiricilik konusunda kendisini geliştirmesi gerekiyor. Potansiyeli çok yüksek, yetenekleri tartışmasız olan bir isim Bruma ve bunu süre aldığı her maç gösteriyor ancak o son noktayı bir türlü koyamıyor. Bugün çok iyi olan Bruma, yarın çok kötü olabiliyor. İstikrar açısından Yasin gibi bir performans göremiyoruz, ki 28 yaşında hayatında ilk kez bu seviyede oynayan Yasin son haftalarda sol kanatta Sneijder gibi bir maestro ile birlikte adeta harikalar yaratıyor. Attığı gol, oyun zekası ve takipçiliğinin ürünü. Savunma arkasına atılan bir top, kalecinin büyük hatası ve kontrol ederek temiz vuruş. Yasin süre buldukça daha etkili olmaya ve kendisini takımdan hissetmeye başladı. Bu sürede de performans grafiği sürekli olarak yukarılara çıkıyor, Allah utandırmasın. 

Golden sonra istemsizce frene basan ve ikinci gol adına bulduğu fırsatları değerlendiremeyen Galatasaray, savunmada yaşadığı "geri dönememe" sorunu nedeniyle kalesinde pozisyonlar görmeye devam etti. Devrenin son dakikasında Erdem Özgenç'in sert vuruşunda Muslera'nın frikikte gole izin vermemesi devrenin hareketlerinden birisi olarak yorumlanabilir. Uruguaylı kalecinin kurtarışı sonrasında Erdem'in "daha nasıl vurayım?" minvalindeki yüz ifadesi ve Yılmaz Vural'ın alkışlaması aslında pozisyonun özetiydi. 

İkinci yarı öncesinde oyuncu değişikliğine gitmeyen Hamzaoğlu, soyunma odasına takıma ilk yarıya başladıkları gibi başlamalarına ilişkin talimat vermiş olacak ki, santrayla birlikte oyunu yıkan Galatasaray izledik. Devre başında bu tarz şok baskılar, presler ister istemez sonuç getiriyor. Eğer takımınızda duran toplarda Avrupa'nın en iyi oyuncularından birisi varsa ve o oyuncunun adı Wesley Sneijder ise golü bulmanız daha kolay oluyor. İkinci yarının 2.dakikasında sol çaprazda yerde kalan Hollandalı yıldız, kendi yarattığı pozisyonu golle bitirdi. Serbest vuruşta çaprazdan doğrudan kaleye vuran Sneijder, direk dibine gönderdiği füzesi sonrasında farkı ikiye çıkartmanın mutluluğunu yaşadı. Bu golden sonra oyunun kontrolünü ele alan takımımız, hücumda üstüste bindirmeler ve iki stoperin arkasına atılan ara paslarla rakip kalede farkı arttırmanın yollarını aradı. Hamit'in orta alanda kestiği top sonrasında Bruma'yla hızlı çıkan Galatasaray, ilk yarıda 2-3 pozisyon dışında ortalıkta görünmedi dediğimiz Umut'un çaprazdan vuruşuyla farkı 3'e çıkarttı ve maçı da erkenden koparttı. Tabii futbol 70 dakika oynansaydı..

Başakşehir karşısında son 15 dakikada 2-0'dan 2-2'e maç getirten Galatasaray, bu akşam KDÇ Karabükspor karşısında da son yarım saatte 3 farklı önde olduğu karşılaşmadan 3-3 berabere ayrılabilirdi. Rakibi karşısında skoru 3-0'a getirdikten sonra oyundan düşen, gereksiz bir şekilde geri çekilen ve rehavete kapılan Galatasaray ilk önce kalesinde Furkan Özçal'ın başrolde oynadığı hücumda Erkan Kaş'ın sert ortasına ters vuran Hakan Balta'nın müdahalesiyle kalesinde golü gördü. Bu golden sonra Umut Bulut özelinde istediği fırsatları bulmasına rağmen farkı arttıramayan Galatasaray, maçın bitimine 3 dakika kala Furkan Özçal'ın farkı bire indiren golünün ardından yeniden vitesi yükseltti. Maçın son dakikasında rakip takımın "beraberlik" için saldırdığı dakikalarda hızlı hücumda Wesley Sneijder'in golüyle sahadan galibiyetle ayrılmayı başardı. Şampiyonluk yolunda önde olduğun ve farka gideceğin maçın son dakikalarını korku filmine çevirmenin tezini yazıyor Galatasaray. Ancak bu tarz fanteziler, bir olur iki olur. Sezon sonunda can yakar. Hatanın telafi edilmeyeceği maçlarda, hele hele bu tarz 3 farklı öne geçtiğiniz maçlarda sahadan beraberlikle ayrılırsanız etkileri çok büyük olur. Bu işin teknik heyeti, yöneticisi veya sahadaki oyuncunun ismi/cismi önemli değil. Galatasaray'da oynuyorsanız 3-0'dan maçı bu noktaya getiremezsiniz. Farka gideceğiniz pozisyonlarda laubali vuruşlarla topu dışarı vurursanız, bedel ödersiniz. 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0