STSL | Mağlubiyeti hak etmek..

Süper Lig'in 27.haftasında deplasmanda Trabzonspor ile karşılaşan Galatasaray, dün akşam oynadığı futbolun yanı sıra aldığı sonuçla şampiyonluk yolunda engele takıldı, liderlik avantajını kaybetti. Liglere verilen bir haftalık aranın ardından zorlu Trabzon deplasmanında sahaya çıkan Hamzaoğlu'nun öğrencileri, yaz ve kış gibi iki farklı yarı oynarken ilk yarısında rakip kaleye şut atamadığı karşılaşmanın son dakikalarında kalesinde gördüğü golle 2-1 mağlup ayrıldı. Bordo-mavili ekibe galibiyeti getiren goller Özer Hurmacı ve Medjani'den gelirken, takımımızın tek sayısı Emre Çolak'tan geldi.

Hamzaoğlu teknik direktör olarak yer aldığı üçüncü derbi maçında 2.mağlubiyetiyle sahadan ayrılırken, Galatasaray'ın son yıllardaki derbi üstünlüğü yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Trabzon deplasmanında ideal onbiri bozan 45 yaşındaki teknik adam Muslera, Sabri - Chedjou - Hakan - Telles, Hamit - Selçuk - Sneijder - Yasin ve Umut - Burak onbiriyle sahaya çıktı. Fenerbahçe derbisinde olduğu gibi Umut'u sağ kanatta kullanan Hamzaoğlu bu hamlesinde başarısız olduğunu bir kez daha görme fırsatı buldu ancak tıpkı o maçta olduğu gibi Umut'u 90 dakika sahada tutma ısrarı devam etti. Son haftalarda sol kanattan çok sık hücuma çıkıyor, rakip kalede tehlikeler yaratıyorduk. Telles'in hücumcu bek olması, Yasin ve Sneijder'in muhteşem uyumu derken Galatasaray'ın attığı goller ağırlıklı olarak sol bölgeden geliyordu. Ersun Yanal dersine iyi çalışmış, oyunu müthiş kilitlediler. İlk yarıda birisi Emre Çolak'ın direkten dönen topu olmak üzere Galatasaray iki tehlikeli şut attı kaleye, başka da bir fırsat bulamadı. Burak'ın boş kaleye değerlendiremediği bir pozisyon var ki, orada da top direkten çıktı. Girmeyince girmiyor derler ya, öyle işte. Yasin ve Wesley arasındaki bağlantıyı kopartan Trabzon, ön alanda basarak hücumda tempolu bir görüntüyle orta alanı darmaduman etti. Hamit'in savunmanın içine gömülmesi, Selçuk'un orta alanda sorumluluk alamaması ve Sabri'nin eli belinde geri dönüşleri sayesinde ev sahibi ekip hücumda sürekli sağ tarafı kullandı, orta alanda kazanılan her top hızlı bir şekilde sağ tarafa aktarılarak Erkan veya Cardozo ile buluşturuldu. Trabzon'un forveti eğer Cardozo değil de, aralara kaçabilen hızlı bir isim olsa ilk yarıda 3-4 farklı bir skordan bahsedebilirdik. Hamzaoğlu'nun "koşan oyuncu" mantığında Umut'u sağ ön tarafa atması savunmayı iyice zayıflaştırırken, hücumda top alamayan Burak bir ara orta sahaya gelip top istemeye, oyuna katılmaya çalıştı. Savunmanın büyük hatası sonrası yenilen golün ardından devre sonunda beraberlik için ekstra bir çabamız olmadı, pozisyona dahi giremedik.

Trabzon'un savunma bekleri dün akşam kariyer maçlarından birisini oynadı. Galatasaray'dan gönderilen Salih Dursun sol bölgede Sneijder ve Yasin'e izin vermedi, sağ tarafta ise yılların tecrübesi Bosingwa hücumda hiç bir etkisi olmayan Sabri ve Umut karşısında sürekli çizgiye bindirdi. İşin enteresan tarafı, bir pozisyonda Bosingwa yaklaşık 50 metre depara kalkarken Sabri'nin olması gereken koridorda tecrübeli oyuncu eli belinde geri geliyordu. Bunun herhangi bir anlamı yok. Savunma rotasyonunda Hakan ve Chedjou ayaklarına hakim oyuncular, ancak savunma kurgusunda birbirini tamamladıklarını söylemek çok zor. Yenilen golde de Hakan'ın ön direkte müdahale edemeyip Telles'in rakibini izlemesi, aslında savunmanın özeti. Telles ve Sabri'nin savunma zaafları, hızlı ve açık oyunda Galatasaray'ın en büyük dezavantajı konumunda bulunuyor. Savunma yardımı sınırlı olan Umut ve Yasin'i de düşündüğümüzde Trabzonspor'un dün orta alanda sadece Hamit ve Selçuk üzerinden geldiklerini, tek pasla ortasahayı geçtiklerini söylemek mümkün. Melo'nun en aranılan maçlarından birisi belki de, sertlik anlamında. Hamit ve Selçuk bu kadar sert değil çünkü ve devre sonuna doğru Hamit'in sakatlığı sebebiyle kenara gelip Emre'nin oyuna girmesiyle oyun şablonunda merkezde Sneijder oynadı. Onun sertliği de tartışılır..

İlk yarıda rakip kaleye iki şutu olan Galatasaray, ikinci yarıda oyunun bir bölümünde (özellikle 45-60 arası) neredeyse rakip yarı alanda kamp kurdu. Sağlı sollu rakip kalede gol ararken, beklenen gol oyuna girdiği dakikadan itibaren ileriyi düşünen Galatasaray oldu. Sürekli kaleyi yoklayan Emre, sonunda aradığı golü buldu. İlk yarıda nefis bir şutu direkte patlamıştı, ikinci yarıda Hakan Arıkan kornere tokatlamıştı. Galatasaray karşısında üzerine gelen her şutta formu yükselen bir grafik çizgi Hakan, orası da enteresan bir detay oldu. İkinci yarıda bambaşka bir görüntü izledik Galatasaray adına. İlk yarıda rakip kaleye şut atamayan takım, ikinci yarıda bombalıyordu adeta. 11 korner kullandı, hangisinden sonuç alındı orası muamma. Ceza sahasına açılan ortalar keza öyle, sayının fazla olması etkinlik olmayınca çok esprili olmuyor.

Dün akşam Galatasaray kazanabilirdi ancak kazanmayı hiç hak etmedi. Ne iyi oynadı, ne oyunu domine etti, ne de "Bu maçı kazanırız" mesajını verdi. Şampiyonluk yolunda kaybedilen herhangi bir şey yok, sadece önemli bir avantaj kaybedildi ancak şampiyonluğun gittiğini söylemek için pesimist olmak gerekir. Takımın kendisine gelmesi gerekiyordu, böyle bir mağlubiyet şampiyonluk yolunda daha hayırlı olabilir. İdare ederek oynamak maç kazandırmıyor, özellikle bu tür final maçları havasındaki maçları.. Daha fazla mücadele ederek, daha fazla isteyerek, daha fazla sorumluluk alarak kazanabilirsiniz. Kenetlenerek..

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0