Dursun Özbek ve yönetime açık mektup..
23 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen seçimde aldığı 2800 oyla Galatasaray'da başkanlık görevine getirilen Dursun Özbek, geride kalan görev süresi boyunca gerek vaadettiklerini yerine getirmemesi ve gerekirse basiretsiz bir yönetim anlayışı sergileyerek eleştirilerin odak noktası oldu. Seçim süreci öncesinde başlayan vaadlerin bugün birer birer suya düştüğünü görüyoruz. Galatasaray tarihinde 35 başkan ve onlarca yönetici gördü ancak böylesine başarısız bir yönetici ordusu görmedi. Sportif olarak başarısız olabilir, ekonomik olarak buhran yaşayabilirsiniz ancak Galatasaray'ın itibarını ayaklar altına düşüremez, taraftarını kandıramazsınız. Burası ahbap - çavuş veya eş - dost ilişkisi ile yönetebileceğiniz bir dernek değil. Babanızın şirketi hiç değil!
1) Ali Sami Yen Spor Kompleksi'ne ulaşım sağlayan metro halen açılmadı.
2) Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nin çatısı için halen bir sponsor bulunamadı.
3) Mecidiyeköy'e yapılacak otel ile ilgili inşaat ruhsatı alınmadı. İmar izni görüşülüyor.
4) 3 kupa, 4 yıldızlı şampiyon takımın forma sponsoru bulunmuyor. Sponsorlar hazır denilmişti.
5) Basketbol takımlarının sponsorları halen yok. Tarihin en büyük anlaşmalarından bahsedilmişti.
6) Başkanın kardeşi/ağabeyi vasfı olmamasına rağmen Futbol Şube Sorumlusu görevinde yer alıyor.
7) "Çilek değil, yıldız alacağız" açıklaması yapıldı ancak FFP kuralları bahane edildi, yapılmadı.
8) Transfer dönemi FFP kuralları bahane edilmesine rağmen yollanan oyunculara tazminat ödendi.
9) Galatasaray Televizyonu şifresiz olacak denildi ancak bu yönde herhangi bir çalışma yapılmadı.
...
Eğer istenirse, tek tek madde madde bunlar sayılabilir. Galatasaray tarihi boyunca böylesine vasıfsız bir Dursun Özbek ve yönetici ekibini görmedi. Galatasaray taraftarı başarıyı alkışladı, başarısızlığa sahip çıktı. Kevin Grosskreutz transferinde yaşananlar, oyuncunun transfer evrakının "imzasız" olarak FIFA'ya gönderilmesi gibi tüm detayları biraraya getirdiğimizde bardağı taşıran son damla oldu. Transfer döneminde yöneticilerin "Taraftarın en sevdiği dönem başladı. FM oynar gibi transfer konuşalım.." mesajlarını da sineye çektik, çekmesine de Football Manager oynarken bile böyle bir hata yapılmaz! Daha önce yazdığımız yazıda da dile getirdik. Bir günah keçisi ilan edilecek, istifa ettirilecek veya görevden alınacak. Sorun çözüldü, kapandı diye düşünülecek. Ancak böylesine bir yönetimin varlığı hiçbir sorunu çözmeyecek!
Hamzaoğlu'na sahip çıkılmaması, yönetimin eline yüzüne bulaştırdığı veya belli nedenlerden ötürü yapamadığı tüm transferleri Hamzaoğlu üzerinden basına lanse etmesi, idari şekilde yönetememe.. Dursun Özbek ve ekibi, yatsın kalksın dua etsin bu hafta liglere milli ara verildi. Bu hafta sonu iç sahada bir maç oynansaydı eğer, hepimizin ortak fikri tribünlerin "İstifa" tezahüratları ile inleyeceği yönündeydi. Başkan tepkilerden çekinerek maça gelmese, fazla uzak değil, stada 2 km uzaktaki otelinden duyardı o tezahüratların ta kendisini. Grosskreutz transferindeki saçmalık ortaya çıkınca "sağlık sorunu" bahanesiyle bugün katılacağı televizyon programını da haftaya ertelettirdi, sayın başkan. Galatasaray'da başkanlık makamına saygı duyulur, görüşler dile getirilir. Ancak kusura bakmayın beyler.. Galatasaray'a yapacağınız en büyük hizmet istifa etmektedir. Kuşkusuz bu eylem, seçildiğiniz ay olan Mayıs'tan beri yapacağınız en hayırlı, en doğru ve tartışmasız hizmet olacaktır.
Yine söylüyoruz. İstifa edin, istifa!
"Burası ahbap - çavuş veya eş - dost ilişkisi ile yönetebileceğiniz bir dernek değil. Babanızın şirketi hiç değil!" Aksine tam da olmadığını iddia ettiğiniz gibi. Bu kulüp sizin, benim gibi GS taraftarlarının değil. Ayrıcalıklı azınlığın kulübü. Biz ne kadar söylenirsek söylenelim. Bir kaç bin liseli proje, vizyon, kulübü büyütme çabasını değil liseli olmasını kriter aldıkları için gelen gideni aratıyor. FB ile aramızdaki en önemli fark bu. Bir Ferit Şahenk FB Başkanlığı hayali kurabilir ve bu amaçla Sow'u FB'ye hediye edebilir, bir Murat Ülker kendisini FB başkanlığına taşıyacağını düşündüğü için basketbol takımını FB'ye verip üstüne salon yapıp 30 milyon euro yıllık bütçe de verebilir. Peki bir Haluk Ulusoy kendini GS Başkanı olarak düşünebilir mi? ya bir Ömer Sabancı? Edemezler. Bilirler ki; GS Başkanlık yolu derin GS'ın liselilerine biat etmek, onların istediği isimleri listeye almak, onların izin vereceği işleri yapmaktan geçer. Bu yapı değişmediği sürece daha çok Dursun Özbek'ler başkan olur. Tıpkı diğerleri gibi eş, dost, kardeşten kurulu bir yapı ile kulübü yönetme adı altında kulübün sırtından geçinirler.
YanıtlaSilSıkmayın canınızı. Hayat futbol ya da GS'dan ibaret değil.