Ergin Ataman, rotasyon avantaj mı dezavantaj mı?


Galatasaray çatısı altında 5. sezonuna başlayarak adını tarihe yazdıran, takımımıza 23 yıllık aradan sonra şampiyonluk yaşatan, Euroelague'de Top 8 ve Eurocup'ta şampiyonluk yaşayan, her zaman kurduğu doğru kadrolarla(2014-15 sezonu hariç) takım içindeki rol ve görevleri çok keskin bir şekilde ayarlayarak oldukça pragmatist bir koçluk yaklaşımı gösteren Ergin Ataman, bu sene ise her zaman doğru bildiği şeyi yapmaktan vazgeçerek ilk defa geniş ve 12 oyuncusunun da verim verebileceği bir kadro kurdu.. Peki bunu yaparken iyi mi yaptı?

GENİŞ KADRO ŞART AMA...  
Bu sene geride bırakılan diğer tüm senelerden daha farklı olacak.. Bunu sene başında hepimiz biliyorduk. Değişen ve sıkıştırılan takvimde daha çok Euroleague maçının oynanması, yerel ligin artık çok daha çekişmeli bir hale gelmesi ve çoğu takımın sürpriz galibiyet alma potansiyelinin geçen senelere göre çok yüksek olması sebebiyle belki de tarihimizin en zorlu sezonunun bu olacağının farkındaydık hepimiz.. Bu yüzden de olabildiğince geniş ve "dengeli" bir kadronun kurulması, 70 küsür maçın oynanacağı, çoğu zaman sadece bir maçın bitiminden 48 saat sonra yeni bir maça başlayacağımız bu sezonda elzemdi. 

Biz gerekli olduğu gibi geniş kadroyu kurduk, evet. Peki bu kadro gerekli olduğu gibi dengeli miydi? Bu sorunun cevabı ise oynadığımız 4 resmi maçın skorlarında yatıyor aslında.. Attığımız 330 sayıya karşılık, potamızda gördüğümüz 346 sayı.. Eğer büyük takım olmak istiyorsak, Euroleague'de başarılı olup Top8 veya Final-Four iddialarından bahsetmek istiyorsak "sayı yememiz sorun değil, atarak kazanırız" psikolojisinden çıkmamız gerekli. Çünkü artık sadece sayı atarak kazanılmıyor maalesef.. Biz maalesef  geniş fakat dengeli olmayan bir kadro kurduk. Oyunun tek tarafında etkili olan -çoğu zamanda hücum tarafında- oyunculardan kurulu; işin emek, mücadele, savunma kısmında ise pek ortalarda gözükmeyen oyunculardan kurulu kadromuz, Euroleague sertliği için ise yetersiz kaldı. 

UMUTSUZ VAKA MIYIZ?
Kısalarımızın atletizm özelliklerinin kısıtlı olması, topsuz oyunda etkili olmamaları; oyun kurucularımızın attırmaktan ziyade atmaya yönelik olmaları; ön alanda çabuk geçilmemiz ve Alex Tyus saha dışında iken çember savunmakta yaşadığımız sorunlar diye bir dizi problem yazabiliriz. Tabi ki bunlar halledilmeyecek sorunlar değil, hepsi hallolabilir. Ancak sezon başında yapılan kadro mühendisliğinin kısmen hatalı olması ve henüz takımda coaching etkisinin görülmemesi bize Euroleague'de istemediğimiz ve hiç hesaplamadığımız bir mağlubiyet aldırdı dün gece.. 

ASIL SORUNA GELİRSEK..
Bu kadar girizgahtan sonra asıl ve en önemli sorunumuza gelirsek bu, bir önceki paragrafta ipucunu verdiğim "coaching etkisi". Sezon başında kurulan bu kadro tamamen bir coaching kadrosu ve Ergin hocanın özellikle sahanın savunma kısmında takıma etkilerini göstermesi lazım demiştik. Bunda hala hem fikirim ancak Ergin hoca bunu yapabilmesi için gerekli olan noktada takıma hala hakim değil.. Beni asıl endişeye düşüren nokta bu.. Koç, yaz döneminde 8-9 milyon dolar harcanarak kurduğu, her fırsatta "istediğim kadroyu kurdum" açıklamalarını yaptığı bu kadronun iç dinamiklerini hala tam olarak çözememiş durumda ve bu durum ona panik halinde ani karar değişiklikleri yaptırıyor.. Tabi ki bazı güvendiği oyuncuların bireysel performanslarının istenilen seviyede olmaması kritik bir nokta ama koç sezon başladığından bu yana birçok kez plan değiştirdi ve bu durum takım içinde rollerin tam olarak oturmasına engel oluyor. 

Bu yüzden şu aşamada Russ Smith'in dışında* oyuncuların bireysel performanslarına laf etmek istemiyorum çünkü onları gerekli olduğu gibi kullanamıyoruz. Diebler'e pozisyon yaratmazsak; Deon'a top indirmezsek onlardan ne verim alacağız ki? Bugün ikinci çeyreğin son 3-4 dakikasında Sinan ile Diebler'a şut attırmak için set oynadık, sonrasında Diebler savunmada katkı vermeye çalıştı; Deon'a pota altında iki top indirdik, ertesi hücumda yerdeki topa atladı, hücum ribaunduna girdi. Bu oyuncular oynamak istiyor ve kesinlikle kalitesiz oyuncular değiller fakat biz onları yanlış beşlerle sahada tutup oyuna girmeleri için bir şey yapmıyoruz. Sonra da taraftar olarak eleştiriyoruz, tabir-i caizse biletlerini kesiyoruz. Bu yaklaşım bence yanlış.

Tekrardan olayı özelden genel çekip konuya dönersek; sezon başında bir önceki sezon başarılı olduğu forvetlerin yaratıcılığı üzerinden oynayıp 1 numaradan skor katkısı alan hatta onu da kenardan getirerek yaptığı ve bu sayede Eurocup şampiyonu olduğu sistemi bir kenara bırakan Ergin Ataman, Dentmon ve Smith ikilisini alarak işin yaratma boyutunu yeniden 1 numaraya çekmeyi planlayıp forvetlerden skor katkısı istedi. Bu kendi içinde tartışılsa bile kabul edilebilecek bir plan. Ancak Dentmon'ın sezon öncesi yaşadığı uyum sorunu, Russ Smith'in hala nerede oynadığının farkında olmaması derken Ergin hoca bu plandan vazgeçerek geçen seneki plana döndü ve çözüm olarak ise ilk başta lig lisansı dahi çıkartmadığı Schilb'i gördü. Tofaş maçında Schilb'i sahaya atan ve ona 30 dakika süre veren koçumuz, aslında Kızılyıldız maçına da benzer bir planla çıkarak sürekliliği sağlamıştı. Zaten ilk periyotta oynanan oyun ve 30-17'lik skor bunun açık bir sonucu. Ancak ne olduysa rotasyona gittiği zaman bu planından tamamen çıkan, Smith-Dentmon ikilisini aynı anda sahaya süren ve onların bireysel yaratıcılığı üzerinden oynamayı tercih eden koçumuz, ilk periyotta sahaya koyduğu tüm doğruları elinin tersiyle bir kenara iterek Kızılyıldız'ı oyuna dahil etti. 

Her zaman pragmatist olmasıyla bildiğimiz, sahada verim aldığı beşten vazgeçmeyen, gerekirse maçı 6 kişiyle bile oynamaktan bile çekinmeyen Ergin Ataman ilk 20 dakikada 12 oyuncusuna da süre verdi. Bu yanlış mı, teorikte değil. Ancak pratikte biz bunu uygulayamadık. Ancak rotasyon uğruna verim veren Tyus ve Göksenin'i ikinci çeyrekte kenarda unutan, maç başında uyguladığı plandan vazgeçen ve buna dönmekte çok geç kalan Ergin hoca, maç içinde de maç başında kullandığı beşi bir daha asla yan yana oynatmadı. Öyle ki harika bir başlangıç yapan ve sahanın iki tarafında da katkı veren Göksenin ikinci yarı süre dahi bulamadı. 

İlk 20 dakikada 12 oyuncusunu kullanan Ergin Ataman, ikinci 20 dakikada ise 7 oyuncusunu kullanırken sadece 3 oyuncu değişikliği yaptı. Peki, biz sezon boyunca hangi Ergin Ataman'ı izleyeceğiz? Rotasyon yapmayarak rolleri keskinleştiren Ergin hocayı mı yoksa rotasyon sırasında takımın iplerini elinden kaçıran Ergin hocayı mı.. İşte bizim için sezonun en kritik noktası bu olacak.

PEKİ ŞİMDİ NE YAPMALIYIZ?  
Rotasyonlu ve geniş bir kadro ile oynamak yanlış değil, aksine şu sezonda olması gereken bu ancak bunu yaparken dengeli bir yapı oluşturmalı ve oyun içinde stabil kalabilmeliyiz. Maça 19-5 başlayıp devreye 47-47 girmemeli; 3. periyot ortasında 50-65 geriye düşüp maçın son çeyreğine 67-69 girmemeliyiz. Bu geri dönme çabaları, bu eforlar ve keskin iniş-çıkışlar bize çok ciddi zarar veriyor. 

Bunun çözümü ise Ergin hocanın doğru beşleri sahada tutması.. Maça başladığımız planla devam etmemiz gerekiyor. Tabi ki maç içinde oyunun gidişatına göre değişiklikler yapabiliriz, yapmalıyız da ama biz adeta dönen tekere çomak sokuyoruz rotasyona gidince.. İkinci çeyrekte rakibi oyuna ortak ettiğimiz sekansta sahada olan Russ Smith, Justin Dentmon, Vladimir Micov, Emir Preldzic ve Tibor Pleiß beşinden ne bekledik ya da ne amaçladık ciddi anlamda soru işareti.. Ya da Tyus'u neden kenarda unuttuk, neden Göksenin'i ikinci yarı hiç oynatmadık.. İlk maçın ardından kurtarıcı olarak gördüğümüz Schilb'i neden ikinci çeyrek kenarda unutup üçüncü çeyrekte 3 dakikada sildik.. Ya da sezon başlangıcında gönderilmesini istediğimiz Schilb mi bu kadronun kurtarıcısı? Tüm bunlar normal şartlar altında Ergin hocanın maç içinde yapacağı hatalar değil. Ancak koç kafasında takımı hala bir şablona oturtabilmiş değil ve sürekli denemeler yapıyor. Ama bu kadar deneme-yanılma takım kimyasının oturtulmasında büyük sorun yaratır. Bunu da göz ardı etmemek gerekli. Bizim sezon başından beri yaşadığımız iniş çıkışların temel sorunu bu maalesef..  

Önümüzdeki günlerde sahip olduğumuz fikstür çok kritik. İçeride Banvit, deplasmanda Maccabi ve yine içeride oynayacağımız Fenerbahçe maçı.. Bu 15 günde oynayacağımız maçlar değil bir de, yanlış olmasın.. Sadece Pazar-Cuma arası 6 günde oynayacağımız fikstür. Daha sonrasını saymıyorum bile.. 

Ergin hocanın her şeyden önce oynatmak istediği ana oyun planına karar vermesi gerekiyor. Oyun kurucuların yaratıcılığını mı kullanacağız yoksa onları skorer olarak görüp yaratıcılık işini geçen sene olduğu gibi forvetlere mi kaydıracağız.. Bu konuya karar verdikten sonra ise ilk etapta rotasyonu daraltıp gerekirse 7-8 kişiye kadar, takımdaki ana parçaların rollerine ve görev tanımlarına karar vermeliyiz. Bunları oturttuktan sonra ise kalan parçalar zaman içerisinde takıma işlenebilir. Gerekli oyuncu ekleme veya çıkartması yapılabilir. Ancak oyun planımıza karar vermeden acele ile yapacağımız değişiklik uzun sezonda bize zarar verebilir. Şu aşamada sakin kalıp, akil olmakta yarar var.. 

Elimizde kesinlikle yetenek anlamında kötü bir kadro yok. Bir avuç karbon atomuna sahibiz ancak biz şu anda onlardan kömür yapıyoruz. Fakat bunu elmasa çevirmek için hala vaktimiz var, hiçbir şey için geç değil. Ergin Ataman'da bunu yapabilmek için doğru isim. Sadece kafasındaki planın ne olduğuna bir an önce karar vermesi gerekiyor.. 

2 yorum:

  1. Güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. Bu sene takımımızın iyi işler yapıp yapmayacağı tamamen Ergin Ataman'a bağlı. Her maç sonunda rotasyona gidince fark açıldı demesinin bir anlamı yok. Bizimkisi rotasyon değil bir nevi momentumu iyi giden oyunu baltalamak oluyor. Sezon açılışından bugüne neredeyse 2 ay oldu, sezon başı bu kadar çok hazırlık maçı oynamamızın sebebi takımın kimyasının oturması ve taktiksel hazırlıktı ama görüyoruz ki bunca zaman boşa geçmiş, takımda belli bir 5 yok kim çıkarsa kim girip onun görevini yapar yok. Şutörlerimize çizilmiş herhangi bir set yok bu plansızlıkla Kasım ayı ortasında Euroleague' e havlu atarız koçun acilen buna bir çözüm bulması ve formunu bulması gerek..

    YanıtlaSil
  2. Yazı için teşekkürler...

    Çok doğru tespitler..

    Bana kalırsa coach un fayda sağlayabileceği isimler yani sistem içerisinde bir şekilde fayda veren isimlerle mini bir rotasyonla birkaç maç oynayıp devamında kısa sürelerle diğerlerini adapte etmesi lazım. Yoksa tutmayan rotasyonla bir çeyrek sabretmek taraftarı kanser etmekle eşdeğer. Tyus ve Pleiss birbiriyle değişmeli mesela son maçta bunu net gördük. Pleiss in olduğu 5 için deon Thompson ü 4 numara oynatmak bu işin kimya kısmı. Burda kilit Micov geçmiş yılları performansını yakalarsa ve Smith ve Dentmon hocanın beklentileri ölçüsünde tutunursa (pek umutlu değilim) neden olmasın, bu camia hep zoru sevmiştir. Ergin hoca fantastik bir yıl geçirecek orası kesin ama çok fazla yorma ama hocam lütfen, genciz biz :)

    YanıtlaSil

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0