"Olası başarısızlıkta oluşabilecek enkazın kalkması 5 yıl sürer"
4. yıldız sonrası geçen 2 sezon, ismi başarı ve vizyonla özdeşleşmiş Galatasaray'ın tarihinde yer alan en üzücü sezonlardan oldu. Bunun hepimiz bilincindeyiz. Kazanılmayan başarılar, ulaşılmayan şampiyonluklar ve boynu bükük ayrılınan derbiler de değil esasında bu üzgünlüğü oluşturan. Galatasaray, geçtiğimiz 2 sezonda vizyonundan ve misyonundan uzaklaştı. Kuruluş amacına, kulübün karakterine ihanet edecesine yönetildi hem saha içi hem de saha dışında...
Şimdi aynı sürecin bir yeni sezonuna daha başlıyor Galatasaray. Yani Dursun Özbek başkanlığındaki 3. ve (umarım) son sezonuna. Beklentiler, sanılandan daha büyük. Çünkü transfer olarak yapılan hamleler, özellikle saha içi boyutunda cidden heyecan verici. Peki, bu heyecanın başarı olarak karşılığı bu kez alınır mı? Biraz detayına inmek lazım.
Daha önce yine bu sayfalardaki soru-cevap kısmında dile getirdiğim bir kriter var: Galatasaray, Dursun Özbek yönetiminde başarılı olamaz. Ben bu düşüncemin halen arkasındayım. Çünkü iyi olacağı düşünülen her hamlenin, bir şekilde sonu hüsranla sonuçlandı. O hamleleri biraz irdeleyelim.
SAHA İÇİNDEKİ TUTARSIZLIK
2 koca sezonda tam 5 hoca ile (Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Denizli, Orhan Atik, Jan Olde Riekerink, Igor Tudor) çalışıldı. Haliyle de bu sezonlarda lig sıralaması 6 ve 4 oldu. Şimdi ne hikmetse ısrarla Tudor'un arkasında durduğunu söylüyor yönetim. Ancak kurulan kadro ve başarısızlığa tahammülün olmayışı, Tudor'un hata yapma payını bir hayli düşürdü.
Yine bu satırlarda, Tudor'un gelişime ve değişime ayak uydurabilen ve hataların üstünde ısrar etmeyen bir yapısı olduğunu söylemiştim. Ancak Tudor, yaptığı hamlelerle bu düşüncelerimi taca çıkardı ve birçok Galatasaraylı'yı olduğu gibi beni de hayal kırıklığına uğrattı.
Mesela beklenen taktiksel esnekliği getirmedi takıma. Göreve ilk başladığı zaman 4-5 maç 3'lü savunma oynayan Galatasaray, sonrasında hep 4'lü savunma oynadı ve yeni sezon öncesi Tudor da 4'lü savunmayla devam edeceklerini söyledi. Kendisiyle çelişen bu kararın ardından Hırvat hoca, benimsediği taktikle şu an için herhangi bir umut ışığı göstermedi hiçbirimize. Galatasaray, son yıllarda olduğu gibi yine statik, yine durağan, tempodan uzak, dikine oynamakta zorlanan ve bireysel hataya yatkın bir takım görünümünde. Bunun da en canlı örneği Östersunds'la oynanan iki UEFA Avrupa Ligi maçında yaşandı.
Yapılan transferler, hem kağıt üzerinde hem de saha içinde verecekleri katkı açısından çok önemli ve doğru hamleler ancak Tudor halen kimyayı oturtmuş değil. 2 Östersunds ve hazırlık maçlarındaki tablo net olarak ortada. Östersunds maçından sonra 1 ay istemişti Tudor, takımın çok daha iyi seviyeye gelebilmesi için. O süre dolmak üzere ve ilk lig maçı da geldi çattı. O yüzden Kayserispor maçı, takımın birçok parçası yeni olsa da oyun ve anlayış anlamında iyi bir referans olacak. Belki de Tudor'un da geleceğini belirleyecek.
Dursun Özbek yönetimi, belirli konularda rahmetli Özhan Canaydın'ın dönemini cidden aratıyor. Birçoğumuz bu konuda hemfikiriz.
Bırakın yönetmeyi, idare bile edemiyorlar. Bunu, yapılan transferlere ödenen bonservisler ve tahahüt altına alınan maaşlar rahatlıkla söyletiyor bize. Daha öncesinde yaptıkları hatalara girmek istemiyorum, çünkü ciddi anlamda sinir krizi geçirecek duruma geliyorum.
Öncelikle şunu söyleyeyim, transfer edilen hiçbir oyuncuya, futbolcu özellikleri anlamında yapacağım tek olumsuz eleştiri yok. Yönetim, ilk 11'e direkt katkı yapacak isimler aldı. Bu konuda haklarını vermek lazım ama mesele zaten olayın maddi yönü.
Takımdan ayrılan oyunculardan kazanılan bonservisler ve ödenen bonservislerin farkı hesaplandığında şu an Galatasaray'ın kasasından yaklaşık 17 milyon Euro'luk bir miktar çıktı. Transferler devam edecek ve bu miktar tahminen 30-35 milyon Euro seviyesine çıkacak. Tahahüt edilen maaşlarla birlikte Galatasaray'ın yükümlülük altına gireceği miktar yaklaşık 50-55 milyon Euro'ya çıkacak. Yani 220 milyon TL'den fazla...
Tamam, bu oyuncuların belli bir kısmının maliyeti bu şekilde ancak Galatasaray, arazi satışlarına rağmen halen mali olarak istenen seviyede değil. Keşke kulüp çalışanları anlatabilse de uzun zamandır maaşlarını nasıl geç aldıklarını ya da alamadıklarını onlardan duysak. FFP denen şeyden de halen kurtulabilmiş değiliz. Yani özetle, bu maliyetler Galatasaray'ın ismine yakışsa da idari durumuna 1 veya 2 gömlek fazla.
Tabi dönen hırsızlıklar ve hainlikler de işin cabası. Bunlar biraz ağır ithamlar ancak, Manchester City'den aldığın oyuncuya 6.1 milyon Euro verirken, Osmanlıspor'dan aldığın adama bonuslarla birlikte 9 milyon Euro veriyorsan bu işin içinde art niyet vardır. Galatasaray'ın adından, parasından birilerinin nemalandığı anlamı çıkar. Elbet kokusu da çıkacaktır ama yönetim, transfer maliyeti anlamında da sınıfta kalmıştır. Tabi bu hamlelerin, 2018'deki seçim öncesi koz olarak kullanıldığını öğrenince, eminim sizin de benim gibi sinirleriniz zıplamıştır.
Yapılan bu harcamaların karşılığı, en az 2 kez üst üste şampiyon olup Şampiyonlar Ligi'nde en az 1 sezon gruptan çıkmayla alınır. Aksi bir başarısızlıkta oluşabilecek enkazın kalkması, minimum 5 yıl sürer. Onu da kaldırabilecek birileri çıkarsa...
O kadar çok olumsuz şeyden bahsettik ki, belli başlı olumlu tarafları da es geçmeyelim.
Yukarıda da belirttiğim gibi yapılan transferler, futbolculuk, kariyer, yetenek ve katkı bakımından çok az eleştiri yapılacak isimler. Ancak geleceğe dair umut besleten en önemli nokta, Selçuk İnan'ın vazgeçilmezliğinin resmen son bulması.
Badou Ndiaye ve Fernando Reges'in transferleri, Galatasaray'ın saha içindeki geleceğini direkt etkileyecek hamleler. Yıllardır süren Selçuk İnan alternatifsizliği, umarak ve tahmin ederek söylemeliyim ki artık son bulmuş durumda. Çünkü oyuncu kalitesi ve takıma etki anlamında Ndiaye-Fernando ikilisi Selçuk-Tolga ve hatta Donk rotasyonunu kulübeye hapsedecektir. Futbol mantığımın bunu söylemesinin dışında bunu diliyor, istiyor ve umuyorum.
Galatasaray orta sahası, 2011/12 sezonundan beri ilk kez bu kadar tempolu, dikine oynayabilen ve oyuna hız ve akışkanlık katabilecek isimlerden oluşuyor. Ndiaye'nin dikine oynama, adam çalımlayarak rakip kaleye yönelme, şut ve pas özellikleri Galatasaray'ın aradığı en önemli ilaç olacak. Fernando ise soğukkanlı, saha içindeki pis işleri yapmaktan çekinmeyen, gerektiğinde top kullanıp, oyun yönlendirebilen bir isim. Oyuncu özelliği olarak da bu iki ismin birbirini tamamlıyor oluşu, Galatasaray'ın yeni sezondaki en kilit noktası olacaktır.
Bir diğer nokta da Mariano. Ciddi bir süredir yaşanan sağ bek krizine direkt çözüm olacaktır. Sol beke yapılacak hamle ile birlikte Mariano'nun önemi bir kez daha ortaya çıkacak. Ben kendisinden çok umutluyum.
ŞAMPİYONLUK KAPISI NASIL AÇILIR?
Hiç süslü laflara gerek yok. Galatasaray'ın, tarihinin en keskin değişikliklerinden birini yaşadığı bu dönemde tecrübesiz bir antrenörle çalışma lüksü yok. Bunda Tudor'un, geleceğe dair hiçbir ışık vermemesinin de payı var. Bu kadar maliyetli, bu kadar kalitesi yükselen bir kadronun, en azından kısa ve orta vadeli de olsa tecrübeli ve kazanma alışkanlığı olan bir teknik adama ihtiyacı var. Zaten, özellikle ligin ilk 2-3 haftasında alınacak kötü sonuçlar, milli takım arasına yeni hocayla girilmesini sağlayacaktır. Kuvvetle muhtemeldir bu.
Fatih Terim ismi çok sık konuşuluyor. Başarının anahtarının onda olduğu düşünülüyor. Kısmen doğru bu düşünceler ama 112 yıllık Galatasaray'ın Terim'e endeksli bir başarı temeli oluşturmasını kabullenemiyorum ve kabullenemeyeceğim. O yüzden Galatasaray'ın; ismine, vizyonuna, tarihine ve karakterine uygun hareket etmesi gerekiyor.
Dursun Özbek yönetiminin başarı için son kozu, transferlerin ardından hocayı değiştirmek olacak. Onu becerebilirlerse, 2018'deki seçimde maalesef ellerini güçlendirirler. Eğer bunu yapmazlarsa, hem kendilerin hem camiayı hem de takımı çıkışı zorlaşacak bir girdabın içine sürüklerler. Ve bu girdaba sürükleniş, Özbek yönetiminin icraatları düşünüldüğünde hiç da azımsanacak bir ihtimal değil.
EGEMEN YILDIRIM
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.