Yoksa biz mi futbola yabancıyız?
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, görevinden alınalı çok zaman geçmedi. Kendisi ülke futbolunun en büyük problemlerinden olan yabancı kuralının ülke üzerindeki en büyük devrimlerinden birinin atılmasında büyük bir pay sahibi idi. En son yabancı kuralına göre neredeyse serbest bırakılan bu kural; nedense oluşturulan hava ile tekrar gündemde. Bırakın Milli Takım’ın yeni antrenörü Lucescu ve Türk futbolcuları; siyasiler bile bu konuda fikir birliği oluşturmaya çalışıyor. Peki, Türkiye’nin futbolda başarısızlığı, oyuncuların mutsuzluğu ve formsuzluğu ve ayrıca diğer sonuçların sebebi sadece yabancı sınırlamasının olmamasından mı kaynaklanıyor? Gelin bu sorunun cevabını arayalım.
Futbolda yabancı kuralı senelerdir tartışma konumuz olmuştur. 5+3+3, 6+2 gibi basit toplamalar yıllarca dilimize pelesenk olmuş; bir çoğumuz ise Avrupa’da başarısızlığımızı bu etkenlere bağlamışızdır. 2 sezon önce bu konuda büyük bir adım atılarak yabancı kuralı serbest bırakıldı. Özellikle bu sezon Galatasaray’ın 3’te 3 ile nefis bir performans ile başlaması tartışmaları yeniden gün yüzüne çıkardı. İlk 11’de sadece 1 yabancı kullanılması bazı kesimlerin tepkisini çekerken; yabancı kuralının çıkmasında en büyük etkenlerden biri olan Fatih Terim görevinden alınınca onsuz çıkılan ilk milli maçta alınan mağlubiyet ateşi iyice körükledi.
Bu konuyla ilgili henüz geçtiğimiz gün eski oyuncumuz Burak Yılmaz şöyle bir açıklamada bulundu; "Yabancı kuralı yüzünden 30 yaşında futbolu bırakan arkadaşlarım oldu." Benim ise bu konuya yanıt olarak cevabım Emmanuel Adebayor’dan gelecek. Yıldız oyuncu “33 yaşındayım ve yaşça büyük olduğum Türk oyunculardan daha fit durumdayım, bu işte bir terslik var.”
Bir taraf sadece para diye düşünen tuhaf bir topluluktan oluşurken, diğer taraf da bu parayı kazanırken iş ahlakını kaybetmemiş; Türk Ligi’nden önce sayısız başarıyı tatmış insanlardan oluşuyor. Esasında altın kural budur. İş ahlakı! Kadroya alınmadığı için daha çok çalışması gerektiğini idrak edemeyip zorluk çıkartmak, performansı artmadığı halde her seferinde daha yüksek kontrat bedelleri beklemek, Türk oyuncu sınırını savunduğu halde Türk topraklarında maaşlarını euro üzerinden almak nasıl bir iş ahlakına sığar burada büyük kuşkuya düşmekteyim.
Bu konunun oyuncu bazında ele alınması önemli. Esasında bu kural daha çok çalışmaya teşvik olarak düşünüldüğü takdirde zaten futbolcularımızda olması gereken fakat bir türlü olmayan forma hırsı daha fazla yerleşecektir. Bu konuda genç oyuncu Oğulcan Çağlayan; “Yabancı sınırının kaldırılması rekabet ortamını canlandırıyor. Kim iyiyse o oynuyor” açıklaması ile profesyonel bakış açısının nasıl olması gerektiğini bizlere zaten anlatıyor.
Bir diğer konu ise maaş ve bonservis mevzusu. Yerli ün yapmış oyuncular, yabancı yıldızlardan daha çok maaş talep ediyorlar. Bu işe bir standart kazandıramadığımız sürece yerli oyuncular forma için savaşmama ve aldığı paranın tadını çıkarma konusunda hiçbir taviz vermeyecektir. Bugün Galatasaray, Fenerbahçe veya Beşiktaş ligin kalbur altı takımlarından bir oyuncuyu transfer etmek istediğinde oyuncu hali hazırda kazandığı 200-300 bin euroları unutup, 2-3 milyon eurolar talep ediyorsa ve 750 bin euroya yüz çeviriyorsa bu oyuncu zaten büyük takımda oynamayı hak etmiyor demektir. Benim mantığıma göre, bir insan kariyeri uğruna kazandığı maaştan olur. Misal Galatasaray oyuncusu olup 200 bin euro kazanmak, Osmanlıspor oyuncusu olup 300 bin euro kazanmaktan daha prestijli bir durumdur. Keza, ortada bu kadar dramatik durum da yok. Oyuncular normalde kazandıklarının kat ve kat fazlasını talep ediyorlar. Bu konuda realite maalesef oyuncuların kontrol ettiği bir piyasa olarak gözüküyor. Maaş konusunda kulüpler daha baskın olursa, oyuncular daha fazlasını hak etmek için her zaman daha çok çalışacaklardır.
Bonservis konusu ise kısa ve yaralayıcı. Bugüne kadar Mehmet Topuz’a 9, Tarık Çamdal’a yaklaşık 5, Ozan Tufan’a 7 milyon euro bonservis bedelleri ödendi. Tabii bu bedeller yabancı kısıtı yüzünden mecburen kıymete binen ve şişirilen oyuncu bedelleri. Bu paralara Avrupa’da ne transferler yapılıyor incelemek kolay.
Kulüpler konusunu ise alan ve satan olarak ikiye ayırmak gerekir. Burada alan genellikle büyük takımlar, satan ise genellikle küçük kulüpler olduğu için sistem yerleşmiş durumda. Yabancı sınırlaması olduğu zaman bir küçük kulüpten oyuncu istendiğinde kapı en az 4-5 milyon eurolardan açılıyordu. Bu durumda eli kolu bağlı olan kulüpler ise fazla zorlamadan bu paraları vermek durumunda kalıyordu. Yani alan için ekstra zarar olurken satan içinse ekstra kazanç. Fakat Karabükspor Başkanı Feridun Tankut’un yaklaşımı çok güzel. Kendisi, “Rahatsız olanlar kadrolarında 25 Türk futbolcu bulundurabilir” diyor. Gerçekten doğru. Yabancı sınırlaması olmaması Türk sınırlaması olması anlamına gelmiyor ve dileyen takımlar kadrolarında istedikleri kadar Türk oyuncu bulundurabiliyor.
80 milyon nüfusu bulunan bir ülke için, bizden çok daha az nüfuslu ülkelerin altyapı kalitesine erişememiş olmak yabancı kuralına bağlanamaz. Oyuncu yeterli kapasiteye çıkartmak oyuncu çalışmasına bağlı olduğu gibi büyük oranda da kültür ve yetiştirmeye bağlıdır. Bugünlerde Altınordu gibi bir örnek var ise ve bu örnek tek ise buradan tek bir sonuç çıkar; bu iş bu ülkede olabiliyor. Kulüplerin alt yapıların sorumluluklarını daha fazla üstlenmesi, yatırımlarını artırması zamanla meyve verecek ve yabancı kurallarını bize unutturacaktır.
Türk oyuncular acınası bir hale düştüler. Kişisel ego yarışları, standart bir insan ile yarışacak yağ oranları, bir türlü elde edemedikleri iş ahlakları ve durmadan çalışarak geliştirmeleri elzem olan yetenekleri bir tarafa akla mantığa dayanmayan donelerle yabancı kuralını savunmaları bana şaka gibi geliyor. Hala milyonlar ile oynayıp, lüks villalar ve araçlar ile etraflarını donatmak yerine biraz daha futbola ve çalışmaya konsantre olmak şüphesiz ki yabancı oyuncular için yazılı olmayan bir kural zaten kendiliğinden oluşturacaktır.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.