Dört Köşe | " Bu maç kırılma noktası olmalı"

FCN Blog'un kendine has konsepti olan Dört Köşe'de bu hafta Hasan Yıldırım'a sorularımızı yönelttik ve Galatasaray'ın haftalık gündemini ligdeki durumumuz, Akhisar maçı ve Tudor-Okan gerginliği üzerinden konuştuk. Keyifli okumalar..

1- Stadda yaşanan kaosa rağmen 2-0'dan 4-2'ye gelen bir Akhisar maçı var. Sen bu maçı nasıl değerlendiriyorsun? 
Akhisar maçının ilk yarısını ayrı, ikinci yarısını ayrı değerlendirmek daha doğru olur. Çünkü ilk yarı oynanan futbolla, ikinci yarı oynanan futbol arasında büyük fark vardı. Öncelikle ilk yarı Galatasaraylı futbolcuların çoğu hırssız, isteksiz, sanki şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi gibi tüm hedefler kaybedilmiş gibi bir ruh halindeydiler. Bunu anlamak cidden zor. Çünkü Galatasaray Akhisar maçını kazandığı anda 2.'lik garanti, Başakşehir puan kaybettiği takdirde ise tekrar liderliğe yükseliyordu, ki öyle de oldu zaten. Futbolcuların özellikle Başakşehir ve Beşiktaş yenilgileri sonrası çok daha hırslı, istekli oynayıp, taraftara kendilerini affettirmeleri gerektiğini düşündüğüm için, ilk yarı oynanan futbolu yadırgadım açıkçası. Ancak 2. yarı tribünlerdeki tepkilere rağmen 2-0'dan geri dönüp, maçı kazanmak önemliydi. Bu galibiyet Galatasaray'ı tekrar lider yaptı. Bu maç herkes için bir kırılma noktası olmalı. Umarım da öyle olur. Şampiyon olabilmek için, özellikle de işler iyi gitmiyorken, camiayı tekrar motive etme açısından böyle geri dönüşlere ihtiyaç olduğu aşikar. 

2- Akhisar teknik direktörü Okan Buruk, maç sonrası Igor Tudor için "vasıfsız" ifadesini kullandı ve yönetimden şu ana kadar bu sözleri kınayan bir açıklama gelmedi. Okan Buruk'un ifadesi ve yönetimin tavrıyla ilgili görüşlerin nedir?
Öncelikle hiçbir teknik direktörün, başka bir teknik direktör için "vasıfsız" gibi haddini aşan kelimeler kullanmaya hakkı yok. Tudor'u eleştiren birisiyim. Burası bir Anadolu kulübü değil, Galatasaray. 

Galatasaray gibi bir kulüpte görev yapıp, göreve geldiği günden bu yana Beşiktaş, Fenerbahçe, Başakşehir, Trabzonspor gibi rakiplere karşı 8 maçta hiç galibiyet alamayan, 7 maçı kaybeden her teknik direktör eleştirilir. Bundan daha doğal bir şey yok. Ancak Galatasaray teknik direktörünü eleştirmek; son 7 lig maçının 4'ünü kaybetmiş, 3'ünde berabere kalmış, 3'ünde rakiplerine gol bile atamamış Akhisar'ın teknik direktörünün işi değil. Okan Buruk kendi işine baksın, Akhisar'la ilgilensin. Bu arada Okan Buruk Tudor hakkında sadece "vasıfsız" demedi o akşam. "Eski Galatasaraylı futbolcu olarak" Galatasaray yedek kulübesinde böyle bir teknik direktör olduğu için utandığını da dile getirdi. Okan'ın Galatasaray'da futbol oynadığı dönemi bilmeyenler bu sözleri yadırgamazlar. Ancak o dönemi bilenler, sezon ortasında Emre kardeşiyle birlikte İnter'e attığı imzayı iyi hatırlarlar. 

Galatasaray'ın üst üste kazandığı 4 şampiyonluk sonrası kaçan 5. şampiyonluğun; 2-1 kaybedilen son Ankaragücü maçında, özellikle kendisini oyundan attırabilmek için her şeyi yapan ve ilk yarıda kırmızı kart gören Okan'la, sahada ruh gibi gezinen Emre'nin eseri olduğunu düşünen Galatasaraylı sayısı hiç de az değildir. O dönemin başkanı Faruk Süren'in o dönemle ilgili sarfettiği sözleri hatırlatmakta fayda var; "Son dönemimde 5. şampiyonluğumuzu engellemek için yapılanlara değinmeyeceğim. Ama Okan ve Emre'yi asla affetmem. Kimlerin neler yaptığını, olaylara nasıl müdahil olduğunu iyi bilyorum. Şampiyonluğu kaybetmemezin nedeni Emre ile Okan'dır. Sezon içinde İnter'le anlaşmışlar. Bu nedenle tam performans göstermediler. Şampiyonluğu kaybettiğimiz Ankaragücü maçında Okan ihanet eder gibi kırmızı kart gördü, takımı eksik bıraktı. Onlara hiçbir zaman "evladımızdır, fedakarlık yapmalılar" anlayışıyla yaklaşmadım. Emre'ye yeni sezon için teklif ettiğim para, aldığı paranın tam 10 katıydı. Hafızamda yok, kayıtlara gerekirse bakılır. 200 bin $ alıyordu, yıllık 1.850-2 milyon $ arası ücretle yeni kontrat önerdim. Bu iki oyuncu madden ve manen ahlaki olmayan davranışlarda bulundular. Onlara anlaşma önerisinde bulunmama rağmen buna yanaşmamaları, İnter'in Galatasaray'a vereceği parayı kendi ceplerine koyma imkanı sağladı. Kendilerini benim affetmem mümkün olmadığı gibi, Galatasaray'a transferleri gerçekleşirse külüple ilişkilerimi ciddi bir şekilde gözden geçiririm.

O dönemle ilgili Okan ve Emre'nin Brezilyalı golcü Jardel'e cephe aldıkları, hatta soyunma odasında Brezilyalı oyuncunun üstüne yürüdükleri de basına yansıyan iddialar arasındaydı. Keşke Okan "eski Galatasaraylı bir futbolcu" olarak o dönem yaşananlardan, onlar yüzünden son maçta kaybedilen şampiyonluktan, sözde yuvası olan Galatasaray'dan gidiş şeklinden filan utansaydı. 

Yönetimin Okan'ın haddini aşan ifadelerine sessiz kalması ise işin en kötü kısmı. Günlerdir sessiz kalan yönetim, kupa maçı sonrası tenezzül edip Cenk Ergün vasıtasıyla bu konu hakkında bir açıklama yaptı. Ama göstermelik bir açıklama olduğu aşikar. Çünkü eğer Tudor Galatasaray'ın teknik direktörüyse, ona bu tarz bir saldırı geldiği zaman en kısa sürede onun hakkını savunması, ona sahip çıkması gereken yönetimdi. Yönetimin Tudor'la zorunluluktan yola devam ettiğini tahmin etmek zor değil. Zira Tudor'u gönderirlerse, devre arasında Tudor'dan daha iyi bir teknik direktörü getirebileceklerine kendilerinin bile inandığını zannetmiyorum. Bu tepkisizliğin, Okan Buruk'un da olası teknik direktör değişikliğinde yönetimin listesindeki isimlerden birisi olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum açıkçası.

3- Başakşehir'in 2, Fenerbahçe'nin 3 ve Beşiktaş'ın 5 puan önünde lider olan bir takım var ve ligin ikinci yarısında 4 büyük maçtan 3'ünü kendi sahasında oynayacak, ama buna rağmen taraftarlar arasında büyük olumsuzluk ve güvensizlik var. Sen bunu neye bağlıyorsun?
Aslında bir önceki soruda kısa da olsa bundan bahsettim. Tudor'un Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Başakşehir'e karşı karnesi çok kötü. Göreve geldiği günden bu yana ne iç sahada da, ne de deplasmanda şu ana kadar galibiyeti yok. Galibiyeti geçtim, rakiplerin attıkları gol sayısıyla, Galatasaray'ın attığı gol sayısı arasında 18'e 2'lik bir uçurum var. Tudor sadece bu sezon oynanan Fenerbahçe maçında 1 beraberlik alabilmişken, 2'si iç sahada olmak üzere toplam 7 maçı kaybetti. Doğal olarak da taraftar böyle maçlarda Tudor'a güvenmiyor. Tudor böyle maçlarda iyi sonuçlar almaya başlamadan da bu güveni kazanamayacağı ortada. 

Igor Tudor kalıcı olmak istiyorsa, bu tarz maçlar sonrası alınan her kötü sonuç sonrası "Derbileri kazanıp, ikinci olmak mı, yoksa şampiyon olmak mı önemli? Şampiyonluk derbi kazanmaktan geçse, Galatasaray'ın değil, Fenerbahçe'nin 4 yıldızı olurdu." tarzı açıklamalar yaparak taraftarın daha da damarına basmak yerine, bu maçlarda neden iyi sonuçlar alamadığını bulup, sorun her neyse çözmek zorunda. Ancak şunu da dile getirmeden olmayacak. Sırf Tudor'u istemediği için Galatasaray'ın kaybetmesini, kötü sonuçlar almasını isteyen Galatasaraylılar var. Bunu anlamam mümkün değil. Çocukluğundan beri Galatasaray kötü sonuç aldığında uyku uyuyamayan bir taraftar olarak, benim gibi hisseden hiçbir Galatasaraylı'nın da, sırf teknik direktör gönderilsin diye Galatasaray'ın başarısız olmasını veya kötü sonuçlar almasını istemesini anlayabileceğini düşünmüyorum. 

4- Önümüzdeki hafta deplasmanda Malatya ile karşılaşacağız. Bu maç hakkında düşüncelerin nedir, nasıl bir maç bekliyorsun?
Mariano'nun sakatlığı can sıkıcı. Mariano; mütevazi, işini iyi yapan, çalışkan, çok faydalı bir oyuncu. Kadrodaki en iyi bek. Kadronun zaten sıkıntılı olduğunu ve hala takviyeye ihtiyacı olduğu da düşünürsek, ilk 11'den bir oyuncu kaybedildiğinde onun yerini doldurmanın çok daha zor olduğu da bir gerçek. Üstelik Galatasaray kadrosunda 3 tane bek oyuncusu var (Tarık'ı seçenekler içinde görmüyorum) ve bunların ikisi (Latovlevici ve Mariano) sakat. Geriye sadece Linnes kalıyor. Allah'tan Denayer bek olarak da oynayabiliyor (ki bence bek olarak daha iyi) da, Tarık'ı ligde seyretmek zorunda kalmayacağız. Buna ek olarak Gomis'in cezası belli değil. Eğer Gomis 2 veya daha fazla maç ceza alırsa, o zaman sıkıntı cidden büyük olur. Çünkü kadroda Gomis'in tek alternatifi var, o da (Eren) Gomis'in yokluğunda yerini doldurabilecek, takımın gol yükünü çekebilecek bir oyuncu değil. 

Normal şartlarda Malatya maçında rahat bir galibiyet alacağımızı düşünürdüm, ancak hem Gomis'in cezasının netleşmemesi, hem de Mariano'nun yokluğu can sıkıcı. Yine de ligde son 5 maçında galibiyeti olmayan, 15 haftada sadece 4 galibiyet atabilmiş Malatya deplasmanından galibiyetle dönmemizi sağlayabilecek kalitede oyunculara sahibiz. Tüm futbolcular daha fazla sorumluluk almalılar. Şampiyonluk sadece 3-4 futbolcunun istemesiyle değil, tüm futbolcuların bunu istemeleri ve bunun için de ellerinden gelenin en iyisini yapmalarıyla kazanılabilir.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0