Şampiyonluğun hikayesi; Adanmış hayatların umudu...
Sezona #hedef21 mottosuyla başlayan Galatasaray, çalkantılı geçen sezonda Fatih Terim'in önderliğinde mutlu sona ulaştı. Şampiyonluk hikayesi yazılırken hep başlangıç olarak kabul edilen noktalar vardır işte buna kimi Feghouli'nin Bursa'ya attığı golü diyebilir, kimi Fatih hocanın gelişini diyebilir, kimi ise Dursun Özbek'in gidişini söyleyebilir ancak bana göre Galatasaray'ın şampiyonluk hikayesi 1 Mayıs 2017 tarihinde Bursa deplasmanında başladı. O gün tribünde açılan ''Siz diz çöktüğünüz için onlar büyük gözüküyor. Ayağa kalk!'' pankartı 21. şampiyonluğun yürüyüşünü başlatmıştı.
''Her şerde bir hayır vardır'' derler bunun ne kadar doğru olduğunu Östersunds maçlarında yaşadık. O gün yaşanan hayal kırıklığı çok büyüktü ancak bu dar kadroyla Avrupa'da olmamak bizim için çok daha iyi oldu. Böyle bir kadroyla hem lig, hem Avrupa mücadelesi vermek Galatasaray için çok zor olurdu ve açıkçası şampiyonluk gelmezdi.
Baba Gündüz'ün ''Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.” bu sözü belki de Galatasaray'ı en iyi anlatan sözdür. Galatasaray ne zaman kenetlenir, bir olursa o zaman başarıya gider. Galatasaray bu sezon başından itibaren bunu yakaladı. Dursun Özbek ile kan kusan Galatasaray taraftarı kızılcık şerbeti içtik diyerek her daim takımının yanında oldu. Başakşehir'den 5 yedi ertesi hafta 40 bin kişiyle takımını karşıladı, derbide Beşiktaş'tan 3 yedi ertesi hafta yine takımına koştu, destekledi. Takımın stadda yaptığı antrenmanı bile 30 bin kişi izledi. Fatih Terim yönetiminde Ankara'da Gençlerbirliği karşısında çok kritik bir mağlubiyet aldığında çoğu kişi Galatasaray'ın havlu attığını düşündü ancak taraftar gecenin bir saatinde havaalanına akın etti, takımı karşıladı. UEFA Kupası belgeselinde geçen ''Ama burada kimileri için tek bir ihtimal vardı.'' sözünü o gün için de kullanabiliriz. Takım Ankara'dan yenilgiyle dönüp avantajını kaybetse de Galatasaraylılar için tek ihtimal vardı. Bu sezon Galatasaray taraftarından bahsederken yapılan enfes bir koreografi üzerinden gencecik insanlara atılan iftiraları da, bunları atanları da unutmamak gerekiyor. Bazı medya kuruşlarının kendi geçmişini temizlemek için, bazı medya kuruluşlarının rakiplere yaranmak için yaptıklarını da unutmamak lazım. Tüm bunlara baktığımızda geçtiğimiz sezon Bursa deplasmanında açtığı bir pankartla 21. şampiyonluğun yürüyüşünü başlatan Galatasaray taraftarı, şampiyonluk yolunda takımın önündeki tüm taşları kaldırmış ve sonuna kadar takımıyla beraber olmuştur. Bu bağlamda da şampiyonlukta Fatih Terim'in ardından en önemli pay şüphesiz Galatasaray taraftarınındır.
Her anlamda Galatasaray için özel bir sezondu.. Atılan iftiralardan tutun yaşanan maddi zorluklara kadar. Sezon başında bu takım kurulduğunda hep bu takımın karakterine çok güvendiğimden bahsediyordum. Kazanılan şampiyonluğun dışında sezon içinde Dursun Özbek'in gidişinin ardından takımın 4 ay maaş almadığının ortaya çıkması, Feghouli'nin sezonu sakat sakat oynadığını açıklaması bu güvenimin boşa olmadığını gösteren gelişmelerdi. Bu takım ligin en iyi takımı değildi ancak açık ara şampiyonluğu en çok hak eden takımıydı. Elbetteki bazı sorunlar vardı, zaten kusursuz olsalardı lig son haftaya kalmazdı. Fakat ne olursa olsun maaş alamamalarını sorun etmediler, sakat oynadılar, sahaya önemli bir karakter koydular ve bu şampiyonluğu en çok onlar hak etti.
Gelelim takımın başındaki isimlere, yani teknik direktörlerle. Kimileri kabul etmese de bu şampiyonlukta Igor Tudor'un da hiç azımsanmayacak payı var. Tudor öncesinde orta sahaya Jem Karacan'ı, Tolga Ciğerci'yi, sağ beke Cavanda'yı, forvete Eren Derdiyok'u alan Galatasaray futbol yönetimi, Hırvat teknik adamın döneminde sağ beke Mariano, orta sahaya Belhanda ve Fernando'yu ve forvete ise Bafetimbi Gomis'i aldı. Cenk Ergün ve scout ekibinin katkılarını da unutmamak lazım ancak bu takımı Igor Tudor kurdu. Görevi bıraktığında da puan olarak kötü bir noktada değildi bu anlamda Tudor'un da önemli bir payı vardır ve kendisine düşman olmak, payını kabul etmemek çok anlamsızdır.
Tudor'dan görevi devralan İmparator'a gelecek olursak.. Bir husus var ki, çok net.. Galatasaray bu şampiyonluğu Fatih Terim dışında herhangi bir başka teknik adamla -buna Guardioala da dahil- elde edemezdi. Galatasaray için dünyanın en iyi teknik adamı Fatih Terim'dir. Fatih hocayla yakalanan uyum, sinerji başka bir isimle yakalanamaz. 6 aydır kadro dışı olan ve altyapıyla antrenman yapan Ryan Donk'u sıfırdan varetmesi, Martin Linnes'ten aldığı verim, ıslıklanan Sinan Gümüş'ü alkışlanan isim yapması, takımı hep bir arada tutması, tartışılan isim olan Denayer'ı beğenilen isim yapması tüm bunlar İmparator'un etkisiydi. Hataları illaki oldu ve bunlar maç kaybettirdi ancak ne olursa olsun, Fatih Terim dışında kimse bu takımı şampiyon yapamazdı. Fernando'nun sakatlığı ve Ndiaye'nin gidişinin ardından takımın orta sahası beğenilmeyen Donk ve istenmeyen Selçuk'tan kuruluydu ve Terim bu isimlerle süreci iyi götürdü. 2013-14 sezonunun ortasında gönderildi, şampiyonluk gitti. Bu sezonun ortasında geldi ve onunla beraber şampiyonluk da geldi. Şampiyonluğun hemen ardından Galatasaray'ın yaşayan en büyük efsanesi hedefi en tepeye koydu. Umarım Fatih hocaya bu hedefi gerçekleştirme şansı verilir, altı kazınmaz ve bundan sonra Galatasaray-Fatih Terim birlikteliği uzun süre devam eder.
Her şeyiyle çok özel bir sezonu geride bıraktık. Bu şampiyonluğu sonuna kadar hak ettik, en çok biz hak ettik ancak şimdi hedef kuruluş misyonuna dönmek ve kendi ligimizde yani Şampiyonlar Ligi'nde Türk olmayan takımları yenmek olmalıdır. Yetmez bize bu kupa şimdi hedef Avrupa...
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.