Değişim şart ama sadece yönetici değişimi yetmez...
Dertler bitmiyor, kolay kolay bitecek gibi de değil. Çünkü Galatasaray'ın asıl problemi personel değil; mentalite ve vizyon. Bu da şubeden sorumlu yöneticilerin görevden alınıp yerine yenisinin getirilmesi ile değil, şubenin sıfırdan yapılanması ve belli bir vizyonun peşinden gidilmesiyle değişecek bir durum.
Henüz resmi olarak açıklanmasa da basketboldan sorumlu şube yöneticilerimiz Mahmut Recevik ve Ömer Cansever görevlerinden alınmış. Açıkçası bu isimlerle bir şey olmayacağı bayadır belliydi. Ocak-Mayıs arasında herhangi bir hazırlık yapmamışlar gelecek dönem için. Vizyonları da yetmiyor. Geç kalınmış olsa da sonunda aksiyon alınması güzel. Yerlerine kimin geleceği henüz belli değil ama Özgür Savaş Özüdoğru ve Yusuf Günay isimleri konuşuluyor. Ancak dediğim gibi bunlar sadece dedikodu boyutunda şimdilik.
Bu değişimin vereceği sonucu görmemiz için aslında değişimin büyüklüğünü görmemiz lazım. Eğer sadece Ahmet gitsin, Mehmet gelsin geri kalan her şey aynı şekilde devam etsin şeklinde bir şey olursa üzülen yine taraftar olur. Önemli olan artık kangrene dönüşmüş bazı şeylerden kurtulmak ve taze bir başlangıç yapmak.
Kangren belli, Ömer Yalçınkaya. Yıllardır şubenin başında bulunan, başarılarda hep en önde olan ama en ufak başarısızlıkta suçu hep başkalarına atan, taraftarın tepkilerinden sonra twitter hesabını kapatıp sessizliğe bürünen Ömer Yalçınkaya açıkçası ne sıfatla hala o koltukta oturuyor kimse anlamış değil. Hatta görev tanımının ne olduğu bile şüpheli. Aldığı dolgun maaşın karşılığında yaptığı photoshop çalışmaları dışında bir şey göremedik şu ana kadar.
Bugün Tansel Taşanlar ağabey yaşanan bir rezilliği anlattı. Ömer bey tatile geç çıkmasın diye takımın başına geçmesini istediği üç koçla Türk Telekom Arena'da aynı tarihte, aynı saatte ama farklı localarda toplantı ayarlamış. Bu isimlerin orada karşılaşmama ihtimali yok. Böyle bir rezillik olabilir mi cidden? Galatasaray gibi bir camia basketbol branşını bu kadar beceriksiz ve lakayıt birine emanet etmiş durumda işte. Yöneticileri bir şekilde kafalayıp yıllardır o koltuğa demir attı Ömer Yalçınkaya. Eğer bir değişim olmasını istiyorsak yöneticilerle birlikte en başta onun da değişmesi gerekli. Yoksa gelen gideni aratır başka da bir şey olmaz..
Ömer Yalçınkaya'nın görevini layığıyla yapabilecek birçok kişi var piyasada. Zaten adam akıllı bir şubede yöneticilerin bu kadar oyuncuyla içli dışlı olmasına, menajerlerin peşinden koşmasına gerek yok. Çünkü bu adamların hiçbiri bu sporun içinden çıkmıyor. Çıkmasına gerek de yok, bu adamlar işin mali boyutlarıyla ilgilensin, federasyon karşısında gerekli tepkileri koysun yeter. Diğer sportif işleri de ilgili profesyoneller halledecek. Ancak bizde durum böyle değil, eski usül devam ettiği sürece de bir halt olmaz bizden. İyi bir yönetici gelir iş bitirir takım yol alır, ancak o değişince yapılan her şey çöpe gider. Bu şekilde sürdürülebilir bir başarı oluşturamazsın. İmkansız...
Yeni gelen yöneticilerden en büyük ricam önce şubedeki asıl problemi belirleyip organizasyon şemasını iyi bir şekilde oluşturmaları. Doğru profesyonelleri göreve getirdiğin zaman zaten bazı şeyler otomatik olarak rayına oturacak. Ancak Ömer Yalçınkaya orada devam ettiği sürece istediğiniz kadar bütçe belirleyin burnumuz çöplükten çıkmaz.
Tabi bir diğer unsur da ekonomik yapı. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, transfer yasaklarını kaldırmak için geriden gelen 22 milyon TL'lik borcun tamamını ödememiz gerekmiyor. Tahmini olarak bunun %10'luk bir kısmını ödesen bile bu yasaklar kalkacak. Tabi ki bu %10'luk kesimi ödeyip bir daha bu borçlara dokunmazsan üç ay sonra yine karşına çıkacaklar ama kısa vadede mühim olan yasakları kaldırıp takım kurabilmek. Şubeye sıcak para girişini sağlayıp nakit akışını doğru şekilde yönettiğinde bu borcu yavaş yavaş ve kontrollü şekilde eritebilirsin. Ancak hepsini birden ödemeye kalkmak realistik bir yaklaşım değil. Dediğim gibi ilk etapta asıl olan sıcak para akışını sağlamak ve şubenin çizilen imajını toparlamak olmalı.
Orta ve uzun vadede ise sponsor ve gelir yaratacak projelerle birlikte sürdürülebilir bir ekonomik yapı kurmaya çalışmalıyız. Bunun için de iletişim kanallarını kapatmamalı, sponsora sadece reklamını yapacağımız insan gözüyle bakmamalıyız. Bu şekilde sponsor bulamayız zaten, yapmamız gereken işbirliği yapıp bizimle birlikte büyüyecek insanları aramak. Açıkçası sadece reklam verecek sponsor değil, işbirliği yapacak ortak aramalıyız.
Ancak sürekli dediğim gibi köklü bir değişim olmasını istiyorsak, başarıyı sürdürülebilir kılmak istiyorsak mutlaka profesyonel yenilenmeyi de yapmalıyız. Bu şekilde doğru yapıyı sağlam bir temele inşa edebiliriz. Yeniden yukarı çıkmak için önce dibi görmek gerekir. Biz şu an dipteyiz. Eğer yeniden yukarı çıkmak istiyorsak adımları doğru atmalıyız..
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.