STSL | Fatih Terim de suçlu!
Spor Toto Süper Lig'in 15. haftasında sahasında Rizespor'u ağırlayan Galatasaray, 2-0 öne geçtiği maçta lig sonuncusu ile 2-2 berabere kaldı ve çok kritik bir puan kaybı yaptı.
Nagatomo'nun ortasını Eren Derdiyok tamamladığında çoğumuz için maç bitmişti. Dakikalar 58'i gösteriyordu ve Galatasaray lig sonuncusuna 2 farklı öne geçmişti. Buradan sonrası çoğumuz şov şeklinde geçeceği yönündeydi. Galatasaray ilk 60 dakika boyunca Rize'nin oldukça zayıf orta sahasına Feghouli-Selçuk orta sahasına rağmen gayet iyi durumdaydı ama 60. dakikadan sonra ise Galatasaray oyundan düştü. Fiziksel olarak bitti. Bu Galatasaray maçlarını takip edenler için oldukça benzer senaryoydu. Bu ilk kez Galatasaray'ın başına gelmiyor. Fenerbahçe maçında da benzer bir senaryo meydana gelmişti. Galatasaray sezon boyunca hiçbir zaman iyi futbol oynamadı. Porto ve Lokomotiv Moskova maçının belirli bölümleri hariç Galatasaray geçen sezon ki oyununa bile yaklaşamadı bu sezon. Lakin saha içindeki bunca kötü şeye rağmen Galatasaray yönetimi, teknik heyeti bize karşı düşmanlar var diye vakit kaybetmekle meşgul oldu.
Rize maçında Galatasaray kadrosuna yorum yapabilecek bir şey yoktu çünkü eldeki tüm oyuncular sahadaydı. Galatasaray maça geriden uzun top atarak başladı. Geriden uzun top atmanın hiçbir mantığı yoktu çünkü Galatasaray'ın geriden uzun atıp dönenleri toplaması bu kadro ile imkansızdı. Eren'in indirdikleri veya Rize savunmasının karşıladığı bütün toplar Rize'de kaldı çünkü Galatasaray'ın orta sahasında bu topları ne Feghouli ne de Selçuk alabilirdi. Dolayısıyla ilk 35 dakika boyunca Galatasaray ne net bir baskı kurabildi ne de net bir pozisyon üretebildi. İlk yarının son 10 dakikasında ise Galatasaray topu yere indirmeye geriden pasla çıkmaya başlayınca Galatasaray biraz olsun iyi bir şeyler yapmaya başladı. Feghouli'nin iyi bir 10 dakika geçirdiği bu bölümde yine çok iyi bir pasında Galatasaray 1-0 öne geçti. Sezon boyunca Galatasaray üretmekte o kadar çok zorlanan bir takım olduk ki Emre ve Belhanda'nın birlikte oynadığı tek 90 dakika olmasına rağmen Feghouli, Sinan Gümüş yerine tercih edildi. Buna mantıklı tek cevap var. Fatih Terim ve Feghouli arasında sorun var. Lakin bunu da Feghouli'nin açıklamaları yalanlar nitelikte oldu. Yine de Feghouli'nin tercih edilmemesinin sebebini anlamak mümkün değil.
İkinci yarıda Galatasaray bir değişiklikle başladı. Muğdat oyundan çıkarken Linnes oyuna girdi. Linnes'i sağ beke geçerken Mariano orta sahaya geldi. Galatasaray 4-3-3 düzenine geçiş yaptı. Mariano'nun orta sahaya geçmesi büyük bir yanlıştı. Mariano'nun bek olarak iyi oyun kurması orta sahada da iyi oyun kuracağı anlamına gelmezdi. Mariano 4'lü savunmanın beki olarak tempo sorunu yaşarken orta saha olarak bu tempoya dayanması mümkün değildi. Ayrıca Muğdat'ın oyundan çıkması Rize stoperlerinin daha da öne çıkmasına sebep oldu. Eren'in tek başına yavan önde baskısına orta sahadan destek gelmeyince Rize orta sahası, Galatasaray'ın her geçen dakika düşen fizik gücüyle daha da rahat gelmeye başladı. Rize'nin direncini kıracak gol de tam dakikasında geldi. Eren farkı ikiye yükseltti. Galatasaray, Rize'ye artık farkı yükseleterek maçı bitirmesi gerekiyordu ama Galatasaray bir kez daha kendi evinde oynadığı 2 farklı önde olduğu maçta rakibini maça ortak etti. Fernando Muslera yine bir kez daha hatasında Galatasaray'ın kalesinde golü gösterdi. Galatasaray'da bir başka anlam verilmeyen olay ise yılda 4 milyon avro kazanan bir kalecinin bu kadar çok maç kaybettiriyor oluşu kabul edilemez bir durum. Muslera zaman zaman şampiyon yapacak performans gösteriyor lakin bugün Fabri veya Harun'da sizi çok daha düşük bir maaşla şampiyon yapacak performansı az da olsa gösterebiliyor.
İlk golü yedikten sonra orta saha o kadar çok düşmüştü ki televizyon başında izleyen bizler dahi bunu görebiliyorken yine Galatasaray yönetimi uyudu ve orta sahanın oyundan ne kadar düştüğünün farkına varamadı. Merkezin direnci kırılmıştı ama Galatasaray teknik heyeti oldukça ezber değişikliklerinden biri olan Onyekuru-Ömer değişikliğine gitti. Daha da dişlenen Rize adım adım daha fazla Galatasaray'ın üstüne gitti. Galatasaray kontra atak fırsatları buldu ancak öndeki 3'lü Henry-Eren-Garry fazlaca tembel pasları, lakayt futbolları Galatasaray'ın baskı altından kurtulmasına yardım etmedi. Ve Galatasaray yine kalesinde golü gördü. 3-2 veya 4-2 yapacak pozisyonlar da buldu Rize.
FATİH TERİM SUÇSUZ MU?
Fatih Terim'in savunulmaya ihtiyacı olmaz. Fatih Terim yaptıklarıyla kendi kendini savunur ama bugün gelinen noktada Fatih Terim'in bir fanus içine alınmaya çalışılması Fatih Terim'in de bugünkü tabloda suçu olduğunun en büyük kanıtıdır. Fatih Terim 9 sezonda 7 lig şampiyonluğu var. Bu başlı başına çok büyük başarı. %80'lere dayanan bir şampiyonluk yüzdesi var. Bu istatistik her zaman Galatasaray'ı şampiyon yapacağı anlamına gelmiyor elbette. Lakin Galatasaray sahada hiçbir şey yapmıyor. Futbola dair hiçbir emaresi yok. Saha içi yerleşimi oldukça kötü. Maçı şöyle bir gözünüzde canlandırın. Ömer Bayram'ın çoğu kez sol kenarda tek başına en yakın pas opsiyonuyla arasında 20-30 metre olduğunu hatırlayacaksınız. Böyle bir yerleşim kabul edilemez. Galatasaray bu sezon iyi hücum edemiyor. Topa sahip ama üretkenlik çok düşük. Çünkü Galatasaray sahada oldukça hareketsiz. Futbolcular fazla durağan. Galatasaray geçen sene pres yaptığı zaman çok kısa sürede topu geri kazanabiliyordu ama bu sezon böyle bir durum da yok. Kötü bir pres yaptığını içeride oynanan Schalke maçı gözler önüne sermişti. Her önde yapılan baskından sonra Schalke kolayca baskıdan çıkıp gol pozisyonuna girmişti. Bunlar sadece kadro kalitesi veya saha dışı sebeplerle açıklanamaz. Galatasaray teknik veya taktik olarak çok kötü durumda. Bu da Fatih Terim'i suçlu yapar. Her şeye rağmen yine de bu takım Fatih Terim'in takımı değil ve kendi takımını kurma hakkını hak ettiğini anlamak için sadece kazandıklarına bakmak yeterli. Yine de Fatih Terim'in de bazı konularda kendini yenilemesi gerekmekte. Öncelikle Galatasaray, 60 dakikadan fazla lig temposuna bile dayanamıyor. Oldukça fazla adele sakatlığı yaşıyor. Galatasaray adına bu sezon bana göre bitti. Bu sebeple Ocak ayında Selezynov gibi, Soriano gibi 33 yaşında tek atımlık futbolcular transfer etmek yerine gelecek sezonun kadrosunu kurmaya başlamalı. Üzerinde çokça emeği olan ve üzerine titrediği 2000 grubuna artık daha fazla şans vermeli. Selçuk ile berabere kalmak Atalay ile kaybetmekten daha kötü olamaz. Uzun lafın kısası ortada bir cenaze var ve burada herkes kadar Fatih Terim de suçlu. Bu cenazeyi kaldırıp gömecek olan da kendisinden başkası değil.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.