ÇEVİRİ | Süper Lig yaşlanan yıldızlar için bir emeklilik yeri mi?
Thesefootballtimes sayfasında James Kelly ligimizin yaşlanan futbol yıldızları için cazip yönlerini kaleme aldı. FCN Blog ekibinden Berk Gülener dikkat çekici bu yazıyı sizler için Türkçe'ye çevirdi.
Olivier Giroud Beşiktaş'ta, Fenerbahçe'de Mesut Özil sesleri ve Fernandinho'ya Galatasaray taşınıyor. Her üç hikaye de uydurma ama aynı zamanda inandırıcı. Uzun yıllardır Türk futbolu, son satış tarihini geçen oyuncular için bir emeklilik evinden başka bir şey olmadığı için yurtdışında talihsiz bir üne sahipti.
Son haftalara kadar devam eden yarışta, İstanbul Başakşehir'in 62 yılda Süper Lig'in altıncı şampiyonu olarak taçlandırılması bu imaja pek yardımcı olmadı. Demba Ba, Eljero Elia, Gaël Clichy, Martin Škrtel ve Robinho'nun beğenilerini içeren bir kadroyla, manşet yazarları için kolay bir hikayeydi. Ama gerçekten o kadar basit değildi.
Bunu açıklarken, önce Türk futbolunun içinde çok sayıda yaşlı oyuncu olduğunu kabul etmek gerekir. En iyi iki ligin herhangi bir kadrosuna gidin ve büyük olasılıkla tanıdığınız bir isim bulacaksınız. Alanyaspor'da Papiss Cissé, Antalyaspor'da Lukas Podolski, Stéphane Sessègnon ise Gençlerbirliği'nde. Nitekim bu sezon 18 Süper Lig takımının dördü hariç tümü, 30 yaş üstü eski bir Premier Lig oyuncusuna sahipti.
Bunu açıklamak için 1984'e ve Jupp Derwall'un Galatasaray'ın teknik direktörü olarak gelişine gitmemiz gerekiyor. Alman, antrenörlük yöntemlerinde bir devrim yarattı ve Türk futbolunun standartlarını büyük ölçüde iyileştirdi. Hızla Guus Hiddink, Gordon Milne ve Sepp Piontek gibi diğer yabancı antrenörler Türkiye'ye geldi.
Sonuç olarak, futbol standardı yükseldi ve ülke futbolcular için çok daha çekici bir yer olmaya başladı.
Derwall’un gelişinden önce sadece yabancılar Yugoslavya’dan veya diğer Doğu Bloku ülkelerinden gelmişti, ama şimdi dünyanın dört bir yanından geliyorlardı.İlk büyük isimler, sırasıyla 1987 ve 1988'de Galatasaray ve Fenerbahçe'ye katılan Didier Six ve Harald Schumacher oldular. Takip eden yıllarda Jean-Marie Pfaff, Raimond Aumann, Dalian Atkinson ve 1995 Şampiyonlar Ligi kazanan ikili John van den Brom ve Peter van Vossen Türkiye'ye giriş yaptı.
Ateşi asıl yakan, 1996'da Galatasaray'ın Gheorghe Hagi ile anlaşmasıydı. Türk futbolunun en önemli ithalatı, o dönemde basının büyük kesim Fatih Terim'i 31 yaşındaki Rumen oyuncuya istemesini sorguladı. Ancak Hagi, beş sezonda dört şampiyonluğun kazanılmasına yardımcı olacaktı.
Ali Sami Yen'de onun yanında Brezilya'nın 1994 Dünya Kupası'nı kazanan kalecisi Cláudio Taffarel de vardı. Galatasaray, 2000 UEFA Kupası'nı kaldırıp Arsenal'i mağlup ettiğinde her iki oyuncu da Türk futbol tarihindeki tek Avrupa kupasını elde edecekti.
Böylesi bir başarı, ilerleyen yaşlarına rağmen, her iki oyuncunun da hala elit Avrupa düzeyinde rekabet etme yeteneğine sahip olduğunu açıkça göstermektedir.
Yalnız da değillerdi. Danimarka kaptanı Lars Olsen, Trabzonspor için oynarken Euro 1992'de ülkesini zafere taşıdı. Beşiktaş forvet oyuncusu Stefan Kuntz, dört yıl sonra İngiltere'de finalde galip gelen Almanya takımının bir parçasıydı.
Daha yakın zamanlarda yaşlanan yıldızlar katkıda bulunmaya devam etti.
Wesley Sneijder, 28 yaşında Galatasaray'a katıldıktan sonra en iyi futbolunu oynadı, iki Süper Lig şampiyonluğu ve taraftarların gönlünü kazandı. Mario Gómez kariyerinin en verimli sezonlarından birini 2015 / 16'da Beşiktaş'ta geçirdi. Bu arada Nani, Ryan Babel ve Ricardo Quaresma gibi isimler de milli takıma geri çağırmaları için Türkiye'de kariyerlerini yeniden canlandırdılar.
Türkiye'deki daha köklü başarıların yanı sıra, Süper Lig aynı zamanda daha az tanınan oyuncular için bir fırlatma rampası görevi gördü. Jay-Jay Okocha, Paris Saint-Germain tarafından 14 milyon sterline satın alınmadan önce Fenerbahçe'de iki sezon göz kamaştırdı.
Franck Ribéry, Galatasaray'la birlikte Avrupa'nın en iyi kulüplerinin dikkatini çekti.
Geremi, Real Madrid ile anlaşmadan önce Gençlerbirliği için forma giydi, Manchester United ise Beşiktaş'tan Ronny Johnsen'i aldı. Les Ferdinand'ın Premier Lig'e dönmeden ve dönemin en üretken nişancılarından biri olmadan önce verimli bir krediden yararlanıldı.
Bu model, son yıllara kadar kopyalanmıştır.
Geçen sezon Aston Villa’nın en iyi performans gösteren oyuncularından Mahmoud Trézéguet, Kasımpaşa ile iki sezon sahneye çıktı. Porto sol bek Alex Telles’in Avrupa futbolunun ilk tadı Galatasaray’da geldi. Şu anki Lyon savunucuları Jason Denayer ve Marçal, Türkiye'de kiralık olarak gelişirken, Cedric Bakambu kırılma sezonunu Bursaspor'da yaşadı.Brad Friedel, Kamil Grosicki ve Mile Jedinak gibi isimler İngiltere'ye gelmeden önce benzer bir şekilde gelişti.
UEFA'ya göre Süper Lig, Avrupa'nın en iyi 11. ligidir ve böyle bir rekabet seviyesi, yaşlanan yıldızları barındırmaktan çok daha fazlası için olgun olduğu anlamına gelir. Yabancı oyuncuların yanı sıra Batı Avrupa'yı etkileyen yerli yetenekler de var. Türkiye hiçbir şekilde en büyük oyuncu ihracatçısı olmasa da, son yıllarda Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder, Mehmet Zeki Çelik, Merih Demiral, Okay Yokuşlu ve Yusuf Yazıcı başarıyla batıya taşındı. Türkiye'de kalmayı tercih edenler, yetenek eksikliği nedeniyle bunu yapmıyor.
Yurt içinde uzun yıllar oynayan Hasan Şaş ve İlhan Mansız, 2002 Dünya Kupası'nda Türkiye'yi üçüncülüğe götüren iki önemli oyuncuydu, Arda Turan ise Euro 2008'de eşit derecede etkili oldu.Tanju Çolak 1988'de Avrupa Altın Ayakkabı'yı kazanırken, Sergen Yalçın futbolun büyük isimleri tarafından dünyanın en iyi oyuncularından biri olacak kadar yetenekli olarak görülüyordu.
Türkiye'de saygı duyulan ancak Avrupa'da pek de saygı duyulmayan yabancı oyuncular da var. Uruguay kalecisi Fernando Muslera, Galatasaray'da onuncu sezonuna giriyor ve Brezilyalı Alex, sekiz yıllık bir süre boyunca Fenerbahçe'nin rekor golcüsü oldu. Benzer bir miras, Trabzonspor'la geçirdiği dönemde Chelsea ve Real Madrid'e imza aşamasına gelen İbrahim Yattara tarafından yaşandı.Her üç oyuncu da 27. doğum günlerinden önce Türkiye'ye geldi.
O listeye Başakşehir'den Edin Višća'yı eklerdim. Bosnalı kanat oyuncusu, 2011 yılında isim değiştirmeden önce kulübe katıldı ve 2013'te ikinci lige düştüler. On yıldan kısa bir süre içinde, Avrupa'nın göz ardı verilen,değeri bilinmeyen oyuncularından biri haline geldi ve her birinde gol ve asist için çiftli rakamlar kaydetti,son beş sezonu. 30 yaşında, batıya geçme şansı muhtemelen kayboldu, ancak tüm deneyimli isimleri içinde Višća, Başakşehir'in en önemli oyuncusudur.
Bu bizi böylesine şanlı bir birliğe döndürür. Başta da belirttiğimiz gibi Türkiye'de yaşlanan oyuncular yönünden kaçmak mümkün değil. Geçtiğimiz on yılda Alexander Hleb, Álvaro Negredo, Asamoah Gyan, Dirk Kuyt, Emmanuel Adebayor, Emmanuel Eboué, Florent Malouda, Guti, José Bosingwa, Pepe, Falcao, Robin van Persie, Roberto Soldado, Samir Nasri ve Samuel Eto'o hepsi Süper Lig'de çıktı.
Ancak, tüm Türk futbolunun temsil ettiği gibi bunu reddetmek aşırı basitleştirici. Tutkulu taraftarların ve korkutucu atmosferlerin yanı sıra, son altı sezonun her birinde en fazla beş puanlık bir farkla kazanılmış oldukça rekabetçi bir lig var.
Bu zorlayıcı şampiyonluk yarışlarının yanı sıra, keşfedilmemiş yetenekler, yerel başarı hikayeleri ve yeni kariyerlerin başlaması için bir platform var. Ba, Clichy, Škrtel ve Robinho yeni şampiyonlar olmuş olabilir, ancak Türk futbolu yaşlanan yıldızlar için bir tatilden çok daha fazlası.
Bu güzel yazıya ekleme yapmak gerekirse Batefimbi Gomis'inde 30 yaşını geçmişken,Galatasaray'a gelip 29 golle takımını şampiyonluğa taşıması da eklenebilir.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.