Rezan Epözdemir: Galatasaray TFF'yi ibra etmiş değildir!

Galatasaray Başkan Yardımcısı Rezan Epözdemir bugün GS TV'de yayınlanan "Gündem Özel" programına konuk oldu ve birçok konuda detaylı açıklamalar yaptı. İşte Epözdemir'in açıklamaları:

YANAN ORMANLARIMIZ İÇİN SOSYAL SORUMLULUK PROJEMİZ VAR
"Hem yüreğimiz hem ciğerlerimiz yanıyor gerçekten. Çok talihsiz ve çok üzücü bir süreç yaşanıyor. Biz hem Mağazacılık A.Ş.’de hem de bütün itibariyle bir sosyal sorumluluk projemiz var. Yakın zamanda kamuoyu ile paylaşacağız. Onu da hayata geçireceğiz bu süreçle ilgili özellikle. An itibariyle net ölü sayısını da bilmiyoruz. Allah rahmet eylesin, Allah geride kalanlara sabır versin. Umut ediyorum bir an önce kontrol altına alınır bu talihsiz olay. Biz Galatasaray olarak sporda, futbolda ve diğer alanlarda da olduğu gibi birçok sosyal sorumluluk projesine imza atıyoruz. Arkadaşlarımız çalışıyorlar, bir sosyal sorumluluk projesi hazırlığındayız. Onu da çok kısa sürede kamuoyuna duyuracağız. Allah geride kalanlara sabır versin. Kayıplarımıza Allah rahmet eylesin diyorum."

HAK EDEN KAZANSIN
"Türk futbolunun çok önemli sorunları var. Sayın başkanımızda bunları ifade etmişti müteaddit defalar. Kulüpler Birliği Vakfı da en son Türkiye Futbol Federasyonu’na bir başvuru yaptı. Limit problemi var, yabancı sayısı, yayın haklarıyla ilgili çok ciddi bir travma var. Kulüplerin, özellikle de 4 büyük kulübün ve Galatasaray’ın tabii ki hukuk kurullarının bağımsızlığı, adalet dağıtması ve tarafsızlığıyla ilgili çok ciddi endişeleri var. Bunlarla ilgili Kulüpler Birliği Vakfı olarak Türkiye Futbol Federasyonu’na bir yazı göndermiştik bu sorunlar çözülsün diye. Özellikle yayın haklarıyla ilgili bir Süper Lig A.Ş.’nin kurulması ve bir kanun değişikliğiyle birlikte Türkiye Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği Vakfı’nın bunu parlamentodan geçirmek suretiyle bundan sonraki yayın hakları sözleşmesinin, bu meselenin aktörü olan aslında hukuken de taraf olması gereken kulüplere devredilmesi birinci talepti. Çünkü yayıncı kuruluş ödemeleri yapmayınca kulüpler de müzayaka halinde kalıyor. Edimlerini ifa edemiyor, temerrüde düşüyor. Dolayısıyla bu çok ciddi bir travma yaratıyor, ekonomik travma yaratıyor. Kulüpler bununla ilgili bir hukuki yola başvurmuyor, başvuramıyor sözleşmenin tarafı değil kulüpler. Türkiye Futbol Federasyonu tarafı. Biz öneri olarak, Kulüpler Birliği bunun tarafı olsun bir Süper Lig A.Ş. kurulsun, Kulüpler Birliği Vakfı’nın temel önerisi buydu ve bu yayın hakları Kulüpler Birliği Vakfı’na devredilsin. Süper Lig A.Ş.’ye yeni kurulacak tüzel kişiliğe devredilsin diyorduk. Bununla ilgili de Genel Kurul’da Türkiye Futbol Federasyonu başkanının bir açıklaması oldu. Bu talebin kabul edileceğine dair bir açıklaması oldu. Bu önerimizi biz Sayın başkanımızla birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı’na yapmış olduğumuz ziyaretimizde de ifade etmiştik Sayın bakana da. O da müspet karşılayabileceklerini Federasyon ve kulüplerin bu konuda uzlaşı ve konsensus olması halinde böyle bir aksiyon alınabileceğini söylüyordu. İkinci talep bence en önemli sıkıntılardan biri Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu’nun tarafsız ve bağımsızlığı. Geçtiğimiz senelerde Türkiye’de herhalde bu konuda en fazla muzdarip olan kulüp bizizdir. Hocamıza, oyuncularımıza, yöneticilerimize çok önemli cezalar verildi. Bu cezalara itiraz edildi ki cezaların önemli bir kısmı da hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsizdi. Fakat bu itirazların tamamı bizim anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz şekilde, algılayamadığımız şekilde reddedildi. Bu konuların adil olmadığını, adil görünmediğine ilişkin endişelerimiz vardı. Bizlerde hukukçu ve akademisyenler olarak bunu yazıyorduk. Kulübümüz de bunu müteaddit defalar söyledi. Çok ilginç itirazlar verildi. Çifte standart, kararlarda gerekçe yok, standardizasyon yok. Bununla ilgili Galatasaray Spor Kulübü’nün özellikle çok ciddi endişeleri vardı. Niçin? Çünkü bu kurullar Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nın teklifiyle yönetim kurulu tarafından atanıyor, kurulların maaşı Türkiye Futbol Federasyonu tarafından veriliyor. Türkiye Futbol Federasyonu bir karar veriyor siz o karara itirazı nerede edeceksiniz? Tahkim Kurulu nezdinde. Tahkim Kurulu’nu belirleyen temel parametre ve irade ne Federasyon. Kendi atadığı isimler, kendi vermiş olduğu kararla ilgili hukuka uygunluk denetimi yapacak. Bu sistem bir hukuk garabeti. Hayatın olağan akışına, mantık, fizik kurallarına aykırı. Orada bizati kendi atadığı ve seçtiği, maaşını kendi verdiği 7 tane Tahkim Kurulu üyesi, Federasyonun kararlarının hukuka uygunluk denetimini yapıyordu bu Genel Kurul’a kadar sistem böyle yürüyordu. Biz de bu adil değil, hakkaniyetli değil. Victor Hugo der ki; iyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır. En mükemmel adalet ise vicdandır. Bu her şeyden önce vicdanları yaralıyor. Gerçekten hukuka aykırılık şuuru olmasa bile oradaki Tahkim Kurulu, Disiplin Kurulu üyelerinin ama algısı ve görüntüsü öyle değil. Bu hukuken ve fiilen kabul edilemez. Böyle olunca Federasyonun talimatlarıyla karar veren hukuk kurulları algısı vardı spor kamuoyunda. Biz şunu arzu ediyoruz Galatasaray Spor Kulübü olarak adalet ve hakkaniyet zemininde bir yarışma olsun. Hak eden kazansın, rekabetçi bir anlayış egemen olsun. Hukuk kurulları başkaca parametreler, kazananın belirlenmesinde belirleyici olmasın. Bunun için de adil, hakkaniyetli, tarafsız, bağımsız, silahların eşitliği ilkesinin egemen olduğu bir yapıyı tahsis etmek lazım. Türkiye Futbol Federasyonu bununla ilgili bu Genel Kurul’da bir statü değişikliği getirmiş. Bu kurulları tarafsız ve bağımsız hale getireceklerini söylüyorlardı. Birincisi Federasyon Başkanı teklif etmesin ama yine yönetim seçsin. Pratikte hiçbir değişiklik yok. İki bu kurullara biz tarafsızlık ve bağımsızlık yemini ettirelim. Biz de dedik ki tarafsızlık ve bağımsızlık yeminleriyle kurullar bağımsız hale gelmez. Başkanın teklifini çıkarıyorsunuz ama yine yönetim seçiyor. Burada 3 tane bağımsız enstrümanı bir araya getirmek lazım. Bir organik bağımsızlık, iki ekonomik bağımsızlık, üç fiziki bağımsızlık. Yani bu kurulları Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu seçmeli, meşrutiyetini Genel Kurul’dan almalı bu kurullar, huzur haklarını, maaşını, özlük sosyal haklarını da harç veya yargılama masraflarından karşılanmalı. Federasyon yönetimiyle de farklı bir yerden konuşlandırılmalı. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2021 yılının başlarından itibaren değişik kararlar verdi. O dönemde yazılı görsel basında bu kararları değerlendirdik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Ali Rıza ve diğerleri kararında sonrasında Sedat Doğan kararında sonrasında Mostoroğlu kararında bütün bu kararlarda dedi ki bu kurullar bağımsız ve tarafsız değil. Bu kurullar İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6. maddesinin silahların eşitliği prensibine aykırı. Zaten Anayasanın 59. maddesi diyor ki Tahkim Kurulu’nun verdiği kararlar kesindir adli yargıya taşıyamazsın. Spor kulüplerinden bununla ilgili taahhüt alınıyor. Federasyon hukuk kurullarının verdiği kararları adli yargıya taşımayacaksın diye. Sayın başkanımız bu sene o taahhüde ihtirazi kayıtla imzaladı biliyorsunuz kamuoyuna da yansıdı. Böyle bir sistemde sözleşmesel irtifaklar dışında adli yargıya taşınamayan Federasyonun hukuk kurulu kararları kapalı devre çalışıyor. Tarafsız, bağımsız ve adil olmalı. Yani oraya başvuran bütün başvurucular aktörler. Günün sonunda şunu söyleyebilmeli: Bu kurullar gerçekten adil ve hakkaniyetli karar verdiler, hukuku uyguladılar dolayısıyla bir çifte standart perspektifinde bir karar mekanizmasını işletmediler."

“13 KİŞİLİK BİR KOMİSYON KURULACAK”
"Kulüpler Birliği Vakfı’nın bir çalışması vardı. Özellikle Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Tahkim Kurulu ile ilgili Federasyon bir Genel Kurul seçsin diyordu. 4 yıl süreyle seçilsin ve uzun sürede devam eden oradaki kıymetli meslektaşlarımızın ve kulüplerin önerileriyle şekillenen bir çalışmaydı. Bir sonraki Genel Kurul’da seçilsin. İki ayrı çalışma var. Birincisi statü değişikliği gündeme konulmuş. Diğer tarafta Kulüpler Birliği Vakfı’nın getirmeyi düşündüğü bir çalışma vardı. Önce biz Kulüpler Birliği Vakfı ile bir toplantı yaptık. Sayın başkanımız Divan Kurulu toplantısına iştirak ettiği için ona katılamadı. Biz Galatasaray Spor Kulübü’nü temsilen katıldık. Orada çok verimli bir toplantı yaptık. Bütün kulüp başkanlarının katılımıyla 2 saati aşkın. Bu statü değişikliğini nasıl gündeme alabiliriz, nasıl irade ortaya koyabiliriz? Bu kurulların adil, hakkaniyetli olması için ne tür değişiklikler yapılması lazım? O 2 saatlik toplantının ardından biz kendimiz bir önerge yazalım. Bu önergeyi uzlaşma çerçevesinde yeni bir metin hazırlayalım. Ona göre tekrardan statü değişikliği şeklinde Genel Kurul’a getirelim. Sonrasında Başkanımız toplantıya iştirak etti. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri ile Kulüpler Birliği Vakfı’nın başkanlarının yaptığı bir toplantıydı. Görüşlerini ifade ettiler. Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili hukuki perspektifli bir değerlendirme yaptı. Toplantıya bizi de davet etmişlerdi. Ben de orada kendi görüş ve kanaatimi paylaştım. Günün sonunda Kulüpler Birliği Vakfı ve Galatasaray Spor Kulübü olarak biz bütün birleşenleriyle çok dik bir duruş sergiledi ve günün sonunda Türkiye Futbol Federasyonu uzlaşmak durumunda kaldı. Dediler ki tamam biz önergemizi geri çekelim sizin statü değişikliğiyle ilgili önergenizi hayata geçirelim ama bazı endişelerimiz var denildi. Birinci endişe şu. Genel Kurul bu isimleri seçerse binlerce başvuru olur. Biz bu başvuruların altında eziliriz. Bunun fiilen uygulanması mümkün değil dediler. İsterseniz blok liste şeklinde yapalım dediler. Yani TFF başkan ve yönetimi seçildiği listelerde ayrı bir blok şeklinde oylansın dediler. Biz de, mümkün değil, fiilen değişen bir şey olmaz dedik. Ha TFF başkanı ve yönetimi seçmiş ha onun seçildiği yönetim kuruluna blok liste şeklinde seçilmiş. Futbol ailesinin tüm paydaşlarını ortaklaştırarak, karar alma mekanizmasını ortaya çekerek, onların da kendini önemli ve kıymetli hissettiği bir anlayışı egemen kılmalıyız. Onlar da TFF Genel Kurulu ve Yönetim Kurulunun karar alma süreçlerinde belirleyici ve etkili olsun istiyoruz. Bunun için 13 kişilik bir kurul kuralım dedik. TFF ve Kulüpler Birliği Vakfı’nda önerimiz buydu. Bunu anlatmaya çalıştım. 13 kişilik komisyon içerisinde TFF 3 temsilci versin, Kulüpler Birliği Vakfı üç temsilcisi versin. 1. Lig, 2. Lig, 3. Lig Kulüpler Birliği Vakıfları temsilci versin. Amatör Federasyonlar, eski sporcular, futbolcular, teknik direktörler, eski hakemler de birer temsilci versin. Amatör federasyonlar iki temsilci versin. 13 kişilik totalde bir kurum oluşturalım. Tüm başvurular bu kurullara yapılsın. Denildi ki, bu kurul nasıl bir süzgeç vazifesi görecek? Neye göre bu başvuruları şekillendirecek? Metinde olmayan iki kriterden bahsettik. UÇK’da ve Disiplin Kurulu’nda diyelim ki 10 yıl kıdem. Verilen kararlara baktığımızda vizyon, nosyon, altyapı açısından fecaat kararlar var. Hukuk niteliğinden çok uzak. Orada nitelikli, kıdemli meslektaşlarımızın, hukukçu ve akademisyenlerin görev yapması lazım. Hukuk fakültesi mezun olma şartı getirelim. UÇK ve Disiplin Kurulunda 10 yıl, Tahkim ve Etik Kurulunda 15 yıl kıdem şartı getirelim. Bu kurullarda görev yapacak olan hakemler, hiçbir kulübe üye olamasın, hiçbir kulübün iştirak şirketlerinin yönetim ve denetim kurulu üyesi olamasın. Eğer yönetim kurulu, denetim kurulu veya bir spor kulübü üyesi ise bu kurullara aday olamasın. Başvuruların arasından 13 kişilik bu heyet toplansın, her bir kurul için 39’ar aday belirlesin, bunu TFF genel kuruluna yollasın. TFF Genel  Kurulunda bu adaylar oylansın. TFF Genel Kurulunda bu adaylar oylansın. Diyelim ki Tahkim Kurulunun bir başkan, 6 asil, 6 yedek üyesi var. En fazla oy alan başkan olsun. Hakkaniyet zemininde bir seçim olsun aynı zamanda. Sırayla en fazla oy alanlar, yukarıdan aşağıya doğru başkan ve yedekler belirlensin, iki aday eşit oy aldıysa kıdem belirleyici olsun. Hangisinin mesleki kıdemi daha fazlaysa o seçilmiş olsun dedik. Bu hukuk kurulları aday komisyonu sizin bu endişelerinizi giderir. Süzgeç vazifesi görerek her bir kurula 39 adayın olduğu daha dar bir listeyi gönderebilir dedik. Bu önerimiz kabul gördü. Kıdemle ilgili 10-15 yıl önerimiz hakeza kabul gördü. Sadece UÇK ve Tahkimi değil Disiplin Kurulu’nu da bu listeye koymak istediğimizi söyledik. Disiplin Kurulunun da tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile ilgili sorun var. O da kabul gördü. Zaten öncesinde Kulüpler Birliği paydaşlarının hazırlamış olduğu bir metin vardı. Bu metnin üzerine bunları da yazmak suretiyle yeni bir uzlaşma metni ortaya çıkaralım dedik ve TFF başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Kulüpler Birliği aktörleri buna tamam dediler.  Hatta TFF Başkanı orada Süper Lig A.Ş.’nin kurulması, yayın haklarının devri konusunu gündem getireceğim dedi."

DÜZENLEME ALKIŞLARLA KARŞILIK GÖRDÜ
"Galatasaray Spor Kulübü’nün devreye girmesiyle, başkanımızın açıklamaları, Kulüpler Birliği’ndeki tavrı, Kulüpler Birliği Vakfı’ndaki tüm başkanların dik duruşu neticesinde TFF de yapıcı bir adım attı. Uzlaşma kültürü egemen kılındı ve umut ediyorum yargılama kurulların bağımsızlığı ile ilgili yapılan bu değişme ve gelişmeden sonra, ikinci çalışmada yayın hakları ile ilgili Galatasaray’a ve diğer kulüplere verilen taahhütler yerde getirilecek diye ümit ediyorum. Bunun da fikri takipçisi olacağız. Bu metnin değiştirilmesi gerekiyordu. Zaten Kulüpler Birliği Vakfı’nın bir metni vardı. Bize TFF hukukçularıyla birlikte sabaha kadar bunu yetiştirelim dendi. Biz de sabah 8.00’e kadar meslektaşım Hazer Akil Bey ile metni birlikte yazdık. Ona da bu vesile ile teşekkür edelim. Sabah 8.00’e metnin revize edilmiş halini yetiştirdik ve onu Genel Kurula getirdik. İkinci problem o metni Genel Kuruldan geçirebilmek. Statüyü değiştirmek çok zor. Delege tam sayısının 2/3 ile değiştirebiliyorsunuz statüyü. Çünkü statü çerçeve metin. 1/5 ile teklif ediyorsunuz. 1/5 imzayı Kulüpler Birliği Vakfı buldu, tek tek imzalattı. Sonrasında oylama ile gündeme aldık değişikliği. TFF kendi önergesini ve değişiklik talebini çekti. Son maddede önerge görüşmelerinde ben kalktım genel kurulda metni anlattım. Orada futbol ailesinin vicdanı olan delegelere metnin ne anlama geldiğini, kurulların nasıl tarafsız bağımsız hale geleceğini, TFF’ye bağımlı olmaktan kurtulacağını adalet ve hakkaniyet zemininde karar vereceğini anlattım. Oylama faslına geçildi. Divan Başkanı bireysel mi yoksa toplu oylama mı yapalım dedi. Biz de statünün 25. Maddesi açık, toplu oylama yapmak zorundasınız dedik. Nihayetinde toplu oylama yapıldı. Türk futbolunda devrim mahiyetinde bir adım atılmış olundu. UÇK, Disiplin ve Tahkim Kurulu, TFF yönetimi ile değil, bir sonraki genel kurullarda seçilecek. Dört yıl süre ile görev alacak. TFF’den tam olarak bağımsız ve tarafsız olacak. TFF ile organik, ekonomik ve fiziki bir bağı olmayacak. Hukuk kurulları aday komisyonları tarafından gönderilen 39’ar kişilik listelerden seçilecek. Özlük ve huzur haklarını, maaşlarını bizim başvururken ödediğimiz harçlardan alacaklar. TFF’ene direkt almayacaklar. Tam bağımsız şekilde karar alma mekanizması bu suretle işleyecek. Niçin zordu? 254 kişi katılmış TFF’de ortalama. 320’ye yakın 330 delege var totalde. Tam sayı bilinmiyor. Statünün 22. Maddesi biraz ucu açık yazılmış. Bu statüyü değiştirmek için 215 tane oy lazımdı. 215 oyu Kulüpler Birliği Vakfı olarak, bizim revize ettiğimiz çalışma ile birlikte buldu. Bu düzenlemeyi ben anlattım ve alkışlarla teveccüh gördü. Nihayetinde böyle bir değişikliği hayata geçirmiş olduk. Buna katkı sunan Kulüpler Birliği Genel Sekreteri Çağrı İlk’e, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı’na, Sayın Başkanımız Burak Elmas beyefendiye, son dönemde yapıcı tutumu nedeniyle. TFF yetkililerine de teşekkür etmek lazım. Bizim açımızdan yeter mi? Yetmez. Bizim hala kişilerle değil ama sistemle ilgili TFF’nin yürütmüş olduğu süreçlerle ilgili çok ciddi endişelerimiz var. Galatasaray Spor Kulübü olarak bunun takipçisi olacağız. Biz burada sürece öncülük ettik. Dik duruş sergiledik. Kulüpler olarak uzalaşma ile birlikte ortaya bir irade koyduk. Sonuç aldık. Bundan sonra da aynı tavrımız kesin ve net bir şekilde devam edecek. Nitekim benim Genel Kurulda yaptığım konuşma da, bu kurulların değişikliğine neden ihtiyaç var? Neden bu kurullar tarafsız ve bağımsız değil? Bunları ortaya koyan eleştirel bir konuşmaydı. Bundan sonra da bu süreçlerin fikren takipçisi olacağız. Galatasaray artık sessiz kalmayacak. Bir haksızlık varsa sonuna kadar hukuki mücadelesini yapacak. Kimse Galatasaraylı aktörlerin, Galatasaray başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin iradesini akamete uğratmayacak. Kimse Galatasaray için çifte standart uygulayamayacak. Bu kurullar bundan sonra da hak arama mekanizmasını ve özgürlüğünü kullanırken bir çifte standart yaparsa bu kurulların karşısında önce Galatasaray Spor Kulübü olacak. Biz adaleti kendimiz için değil başkaları için istiyoruz. Adaleti yalnız kendiniz için isterseniz bu bir taleptir. Adaleti başkaları için isterseniz bu bir tavır ve iradedir. Mesela Galatasaray Spor Kulübü ilk defa bir sonraki TFF Genel Kurulda statünün 22. Maddesinin değiştirilmesi konusunda önerge çalışması yapıyor. Hazırlık yapıyoruz şu anda çalışıyoruz. Biz istiyoruz ki, futbolun tüm aktörleri futbolun yönetimi konusunda temsil edilebilsin. Hepsi söz sahibi olsun. Hepsi adil ve eşitlikçi anlayışıyla birlikte karar alma mekanizmasına ortak ve birlikte katılsın. TFF yönetimi belirlenirken de böyle, kurullar seçilirlen böyle. Statünün 22. Maddesine bakıyorsunuz, Süper Lig kulüpleri 7’şer delege ile, toplam 140 delege ile TFF’de temsil ediliyor. 1. Lig 2’şer delege ile, 2. Ve 3. Lig takımları birer delege ile sadece başkan düzeyinde temsil ediliyor. Amatör federasyonlar da toplam 10 delege ile temsil ediliyor. Biz diyoruz ki, 1., 2. ve 3. Ligleri de kucaklayan, onlara da eşitlikçi, adil ve hakkaniyet zemininde temsil hakkı veren, adil bir temsiliyeti merkeze alan bir anlayış egemen olsun. Bu statünün 22. Maddesi değişsin. Galatasaray olarak fedakarlık yapmaya hazırız. Delege sayımızdan da fedakarlık yaparız biz. Yeter ki 1. Lig, 2. Lig ve 3. Ligdeki futbol kulüpleri de temsilci düzeyinde Genel Kurulda eşit, adil, hakkaniyetli ve adil bir temsiliyet duygusuyla katılabilsin. Gerekirse bizi sadece başkanımız Genel Kurulda temsil eder. Hiç sorun değil. Biz 6 delegemizden de feragat ederiz. Bu sistem sadece Süper lig Kulüpleri’ne imtiyaz sağlayan, 1., 2., 3. Liglere bu şekliyle eşit temsil imkanı vermeyen, çoğulculuk, demokratik temayülleri görmezden gelen bir sistem. Statünün 22. Maddesinin değiştirilmesini kendimiz için değil, 1., 2., 3. Liglerde ve amatör kulüplerde çok zor koşullarda kulüplerini ayakta tutmaya çalışan, iktisadi olarak zor durumda olmasına karşın o bayrağı indirmeyen diğer kulüpler de söz sahibi olması için değiştirilmesini istiyoruz. Yönetimleri, hukuk kurullarını onlar da seçsin istiyoruz. Galatasaray Spor Kulübü olarak bunun öncüsü olmak istiyoruz. Biz kendi hakkımızdan feragat edelim. Yeter ki onlar temsil edilsin. Biz 2-3 delege ile temsil ediliriz. Hiç önemi yok. Bu hakkaniyetli yaklaşım deği. Biz gelen kurulda statünün 222. Maddesinin değiştirilmesi konusunda bir çalışma yürütüyoruz. Bunu da oradaki delegelerin huzuruna sunacağız. Adaleti başkası için istemek lazım. O zaman bir tavır ve irade olur. Hukuk bumerang gibidir. Atarsınız, gelir sizi vurur. Biz adaleti futbolun tüm ötekileri için, gerçek futbol paydaşları için, futbolun tüm emekçileri için istiyoruz. Sadece Süper Lig kulüpleri için istemiyoruz.”

ADİL OLMAK KADAR ADİL GÖRÜNMEK DE ÖNEMLİDİR
“Biraz önce bahsettiğim 13 kişilik hukuk kurulları aday komisyonunda amatör kulüplerin temsilcileri de olacak. Bu çok önemli. Orada 1.Lig, 2. Lig, 3. Lig temsilcileri de olacak. Orada eski futbolcuların, eski hakemlerin ve eski teknik adamların da temsilcileri olacak. TFF le Kulüpler Birliği Vakfı’nın üçer temsilcisi olacak. Gerçekten futbolun tüm aktörlerini kimseyi ötekileştirmeden, bertaraf etmeden, uzlaşma kültürünü egemen kılmak suretiyle konsensüs yaklaşımıyla karar alacak bir organizasyonu kurmuş olduk. Futbolun tüm aktörlerini kucaklayan, onların karar alma mekanizmasının içerisine dahil olduğu bir anlayışı kurmuş olduk. Bu komisyon hazırlanmış olduğu isimleri seçilmek üzere genel kurula gönderecek. Dolayısıyla onların iradesi egemen olmuş olacak aslında. Bu bile başlı başına bir kazanımdır. Üç ay içinde TFF bu hukuk kurulları aday usulleri ve seçim komisyonu ile ilgili talimatlarını yapacak ve en kısa sürede bu seçim sistemi yürürlüğe girmek suretiyle daha hakkaniyetli, adil yargılanma hakkının güvence altına alındığı, tarafsız ve bağımsız hukuk kurullarını göreceğiz. Bundan sonra en azından spor kulüpleri şöyle bir makul soru işaretiyle uyanmayacak. TFF atıyor, TFF talimat veriyor, TFF maaşını veriyor. Hayır. Genel kurulda biz seçeceğiz. Dolayısıyla bazen adil olmak kadar adil görünmek de önemlidir demiştim. Adilse gerçekten adil bir görüntü içerisinde olacak bu kurullar. Çünkü meşruiyetini genel kuruldan alacak. Hem de aynı genel kurulda değil. Bir sonraki genel kurulda seçilecek. TFF yönetiminin seçildiği genel kurulda seçilmeyecekler. Bir organik bağ olsun istemiyoruz burada.”

KİMSEYE SÖZÜMÜZÜ KESTİRMEYİZ
‘’Orası biliyorsunuz TFF Genel Kurulu. Genel Kurula insanlar niye giderler? Varsa ilgili kurumla ilgili eleştirilerini, değerlendirmelerini ve tespitlerini yapmak için giderler. Biz Galatasaray Spor Kulübü olarak zaten TFF Hukuk Kurulları’nın tam ve gereği gibi çalışmadığını ifade etmiştik. Disiplin Kurulu Başkanı ile Tahkim Kurulu Başkanı ortak. Birlikte eser yazıyorlar. Birinin verdiği kararı diğeri denetliyor. Orada Disiplin Kurulu Başkan Vekili, kamu tüzel kişiliğinde çalışıyor; TFF Yönetim Kurulu üyesi dönüp sevk ediyor. Disiplin müfettişleri ona bağlı. Orası karar veriyor. Her ikisi de kamuda çalışıyor. Lisans Kurulunun üyesi bir bankanın yönetim kurulu üyesi. Hem regülasyonu sağlayacak hem de orada Lisans Kurulu regülasyonunun denetimini yapacak. Orada böyle bir kural ve kurulların işlemediği bir bakış açısı vardı. Biz burada tarihe not düşmek için çıkıp Genel Kurul’da bunları anlattık. Belki de anlatan tek kulübüz. Çıktım ve ben anlattım. Zannediyorum bu değerlendirmelerimiz TFF’nin Sn. Başkan Vekili’nin hoşuna gitmedi. O da ayağa kalktı ve ‘’Federasyonumuz burada eleştirilemez Divan Başkanı’’ dedi. Bir hukukçunun böyle bir itiraz öne sürmesi son nokta! Türk hukuk enstitüsünde son nokta! Biz Fenerbahçe-Galatasaray maçını mı anlatacağız anlamadım ki! Federasyon Genel Kurulunda tabii ki varsa eleştirileriniz federasyonun uygulamalarını eleştireceksiniz. Ama bunu yaparken biz uzlaşmacı, nezaketli, birleştirici, kimseyi tahkir ve tezyif etmeden, kişilik haklarını ihlal etmeden, hakaret etmeden, yapıcı şekilde anlatıyorduk. Fakat bu önerge görüşülürken ‘’Federasyonumuz eleştirilemez!’’ şeklinde ilginç bir çıkış oldu. Biz bir yandan adil yargılanma, silahların eşitliği, kurulların tarafsız ve bağımsızlığının egemen kılınmasını yapalım diyoruz; diğer yandan TFF Genel Kuruluna katılmış bir delegenin ifade özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyoruz! Böyle bir şey olabilir mi? TFF delegesinin, bir Galatasaray Spor Kulübü mensubunun, Galatasaray Spor Kulübü Başkan Yardımcısının veya herhangi bir aktörünün hiç kimse sözünü kesemez! Biz kimseye nezaket dışı bir isnat ve ifadede bulunmadan kulübümüzün haklarını ve menfaatlerini sonuna kadar temsil ederiz. Arkasında oluruz. Sahip çıkarız. Kimseye de sözümüzü kestirmeyiz. Galatasaray’ın menfaatlerini her zeminde zaman, zemin, koşullar ve konjonktür ne olursa olsun savunuruz. Nitekim burada da savunduk. ‘’İç tüzük açık. Statü açık. Siz bizim konuşma hakkımızı elimizden alamazsınız’’ dedik. Gerekli cevabı da verdik. Bundan sonra da bu cevapları vermeye devam edeceğiz. Bizim problemimiz kişilerle değil, sistemle. Biz yapıcı bir şekilde bütün bu sorunları futbolun bütün aktörleri TFF’den, kulüplere, amatör kulüplere, oyunculara kadar birlikte çözmek istiyoruz. Uzlaşma kültürünü egemen kılmak istiyoruz. Yapıcı bir tavır sergilemek istiyoruz. Centilmenlik ve nezaketten, kurumsallıktan taviz vermek istemiyoruz. Ama bunu yaparken de Galatasaray’ın hak ve menfaatlerini önceleyen bir yaklaşımla, hak ve menfaatlerini yedirmeden dik durarak bu süreci yönetmek istiyoruz. Galatasaraylıların hiçbirinin endişesi olmasın, hem Sayın Başkanımız hem kıymetli Yönetim Kurulu Üyeleri arkadaşlarımızla birlikte Galatasaray’ın hak ve menfaatlerini hukuki zeminde sonuna kadar savunulacaktır. Hiç kimse de bizi susturamaz!"

“GALATASARAY TFF’Yİ İBRA ETMİŞ DEĞİLDİR”
"Biz yeni bir yönetimiz. TFF, bizden önceki dönemdeki faaliyetlerinin ibra edildiği bir süreçti. Tüzel kişilerde devamlılık esastır. Kişiler değişir ama devamlılık esastır. Galatasaray Spor Kulübü olarak bir tavır alınması gerekiyordu biz de tavrımızı şöyle şekillendirdik: Biz bu Türkiye Futbol Federasyonu’nu ibra etmiyoruz. Çünkü Galatasaray’a geçmişte yapılanlar ortada. Tartışmaya mahal vermeyecek kadar aşikar. Kesinlikle ibra etmiyoruz ve çekimser kalıyoruz.’’ dedik ve daha sonra gidip oradaki hukukçu ve Divan’daki arkadaşlara bu çekimser tavrımızı ifade ettik. Net bir şekilde oraya da derç etmek amacıyla söyledik. Dolayısıyla Galatasaray Spor Kulübü, ibra oylamasında TFF’yi ibra etmiş değildir. Sonuç değişmeyecekti ama biz yine de tarihe not düşmek için geçmişte kulübümüzün maruz kaldığı haksızlıkları da betimlemek için oradaki delege arkadaşlarımızla birlikte Sayın Başkanımız önderliğinde bir ibra etmeme kararı aldık ve çekimser kaldık bu sürece. Dolayısıyla bir ibra edilme durumu söz konusu değil. Onu vurgulayayım. Aslında biz ibra etmemeyi de düşünebilirdik. Ama bir gece öncesinde hem iki tane temel talebimizin Süper Lig A.Ş.’ye bu yayın haklarının devri meselesinin bizim için çok önemli ve aynı zamanda bu kurulların adil ve hakkaniyetli bir şekilde oluşturulması meselesinde TFF uzlaşma iradesini egemen göstermesi, uzlaşmak durumunda kalması o noktada geri adım atması ve bizim taleplerimizin incelenmesi nedeniyle biz çekimser kaldık. İbra etmedik. Bir duruş sergiledik. Bunu özellikle vurgulamak gerektiği kanaatindeyim."

“TARAFTARIMIZ MÜSTERİH OLSUNLAR"
"Kulüpler Birliği çok önemli bir duruş sergiledi. Sayın Başkanımız ve bizler de bu konuda ciddi bir insiyatif aldık. Bu karar alma mekanizmasını olumlu etkiledik. Türk futbolu açısından en azından Hukuk Kurulları devrimi yaşandı. Galatasaray Spor Kulübü de burada üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi. Kulüpler Birliği’nin diğer kıymetli temsilcileri olduğu gibi… Emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. Bundan sonra kulübümüzün de haklarını ve menfaatlerini sonuna kadar takipçisi olacağız. Hiçbir mecrada koşullar ne olursa olsun, kulübümüz sahipsiz kalmayacak. Sonuna kadar yetkili makamlar nezdinde, TFF nezdinde muhakkak kulübümüzün haklarını savunacağız. Taraftarımız müsterih olsunlar."


Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0