Alternatif Çok, Sorun da Çok !

Galatasaray ortasahası.. Alternatif çok, sorunuda çok..

Sabah başlığın ucunu açık bırakıp gitmiştik.. Aslında gerek başlık, gerek görselin hemen altındaki cümle herşeyi açıklıyor ama biz biraz daha açalım dedik. Kısacası son günlerde pek bir moda olan 'açılım' sözcüğünü değiştirerek; "Ortasaha açılımı" demek istedik. Sırasıyla yukarıda bulunan beş oyuncumuzunda özelliklerini, son durumlarını ve genel itibariyle durumlarını yazmak istedik. Çünkü taktik anlayışımızda en önemli bölge burası.. Oyunun geriden kurulduğunda, ileri bloklara taşımasını sağlayacak olan beş önemli isim.. Hepsinin çok çok farklı özellikleri fakat tek bir ortak noktaları var. Hepsi ortasaha oyuncusu.. Ortasahanın merkezinde veya savunmanın hemen önünde, ortasahanın hemen arkasında oynayabilen oyuncular.. Gelin bu beşliye ufak bir yakın mercek yapalım..

Barış Özbek: Takıma Kalli döneminde katılmıştı gurbetçi genç oyuncu.. Hırsı, mücadelesi ve oyun bozmanın yanı sıra oyun kurma özelliklerininde olmasıyla taraftara kendisini sevdirdi. Almanya'da hemen hemen bütün kademelerde oynadı; Milli takımlar düzeyinde.. Savunmanın sağında ve ortasahanın sağında görev alabiliyor. Aynı zamanda gerek merkezi ortasaha, gerek ofansif ortasaha oyuncusu Barış.. Yani kısacası tam bir joker. Nereye koyarsanız orada oynar.. Ligin ikinci haftasında evimizde oynadığımız Denizlispor maçı sonrası Barış'a bir şeyler oldu. Rijkaard onu yedek bekletti, daha sonra kadroya dahi almadı Barış'ı.. Nedeni aslında çok basitti.. Rijkaard'ın oyun planı bellidir. Duran topları, penaltıları kimin kullanacağı; kimin ne yapması gerektiği ve nasıl oynamak zorunda olduğu.. Kısacası herşey! Hakemle konuşmak, hakeme isyan etmek kesinlikle ama kesinlikle yasaktır. Barış ise her pozisyonda hakeme isyan ediyor, el kol hareketleri yapıyor ve gereksiz kartlar görüyordu. Denizli maçındaki olayı hepimiz hatırlıyoruz. Penaltı kazanılmış ve topun başına geçmek istemişti. Penaltıcımız Kewell olduğu için o topu almış ve penaltıyı kullanmıştı. Ardından Barış'ta bir surat belirtisi, tavırlar, surat asmalar, oyundan düşmeler falan.. Ve Rijkaard tercüman aracılığıyla yanına çekip, uyarmıştı maçta Barış'ı.. Zaten ondan sonra pek şans vermedi Barış'a Hollandalı teknik adam ve Barış aracılığıyla aslında bütün takıma mesajını vermişti..

Tobias Linderoth: Sağlam bir Linderoth bu takıma çok rahat 5-6 seviye atlatacaktır. Tobias'ta tıpkı Barış gibi takıma Kalli döneminde katıldı ve ilk 8 hafta muhteşem maçlar oynadı. Ardından kendisinde bir hastalık tespit edildi. Hastalık diyorum çünkü İsveçli yıldız oyuncunun kalça kemiğinde büyüme hastalığı görüldü. Ardından iki ameliyat geçirdi İsveçli oyuncu.. 6 ay futboldan uzak kaldı, tam döndü derken Skibbe döneminde zorunluluktan tam iyileşmeden forma giydi. Oynadığı Steaua maçında yine sakatlığı nüksetti İsveçlinin ve yine uzak kaldı futboldan.. Kaslarının yaklaşık olarak 1.5 yıl çalışmaması nedeniyle form tutması biraz zor oldu. Güç, kondüsyon ve form tutması gerekiyordu Tobias'ın.. Hep beklenen isim oldu kendisi, çünkü kalitesi, tekniği, yeteneği belliydi. Herkes bunun farkındaydı.. Bu sezon hazırlık maçlarında forma giydi İsveçli ve yine döndü derken Netanya maçında dizine aldığı darbe sonrasında bir sakatlık geçirdi. Sağ dizinden menisküs ameliyatı oldu Tobias Linderoth.. Geçtiğimiz sezon hep antreman sistemini eleştiriyorduk. Bu sene muhteşem iki kondüsyonerimiz var, kendi alanında uzman olan. Roca ve Cuadrat, oyuncu ile özel olarak ilgileniyor ve günde 3 antreman yaptırıyorlar. Tobias şimdi güç ve kondüsyon depoluyor, zaman zaman 18'e giriyor. En kısa sürede takıma katılması dileğiyle diyoruz.. Eğer ritmini bulursa muhteşem işler yapacağı kesin.. Tıpkı ilk günlerindeki gibi..

Mehmet Topal: Galatasaray'a Gerets döneminde gelmişti transferin son gününde Japon harikası Inamoto ile beraber.. Bir kaç yıl yedek bekledi; ara sıra forma giydi.. En sonunda Kalli döneminde Tobias'ın sakatlık geçirmesiyle birlikte bir çıkış yakaladı. Her maç üzerine ekledi, harikalar yaratmaya başladı.. Mehmet oynadıkça açıldı, oynadıkça oynadı. Milli Takıma kadar yükseldi.. Sonrasında bir sakatlık yaşadı.. Skibbe döneminde pek iyi şeyler yapamadı Topal.. Şanssızlıklar peşini bırakmadı, sakatlık üzerine sakatlıklar yaşadı. Bordeaux maçında kolunu kırdı, omzu çıktı. Daha sonra zaten kendisi ilk dönemlere kadar hazırlanmaya başladı. Yine bir sakatlık geçirdi Mehmet Topal ve sonrasında kendisine gelemedi bir türlü.. Aslında oyun tekniği pek iyi olmasa top çalmada çok usta diyebiliriz kendisine.. Lakabı bu yüzden örümcek zaten.. Uzaktan sert ve etkili şutları var ve ayrıca hava toplarına hakim bir oyuncu.. Yaşı genç, önünde daha çok uzun yıllar var Topal'ın.. Sakatlık sonrasında bu yıl görmeye alıştığımız Topal yok sahada.. Çekingen ve korkar olmuş, toplara eskisi gibi ölümüne atlamıyor artık.. Aslında iyi bir Topal ve Linderoth bu takımı uçurur ama bir türlü iyileşemedi ikiside..

Mustafa Sarp: Takıma bu sezon bonservissiz olarak katıldı ve belkide en büyük katkıyı veren isimlerin en başında geliyor. İstikrar abidesi oldu adeta, hazırlık maçları dahil her maç oynadı neredeyse Mustafa Sarp.. Geldiği günden beri üzerine koydu, her maç iyi oynamaya devam etti ve en sonunda Milli takıma çağrıldı. Yetenekleri sınırlı bir oyuncu gibi görünüyor, fakat yapabildiğinin en iyisini yapmaya devam ediyor. Aslında Mehmet Topal'ı andırıyor bir nebze Mustafa.. Onunda oyunu bozma yönü kuvvetli, ama oyunu kurmada sıkıntı yaşıyor; çok pas hatası yapıyor. Mücadelesi, hırsı, azmi alkış alıyor her maç.. Gün geçtikçe daha iyi olacaktır fakat tek başına ortasahada birşey yapamıyor. Çünkü sadece oyunu bozma yönü var, ilerisi yok.

Ayhan Akman: Yok böyle bir adam.. 30'undan sonra şov yapmaya başladı resmen.. Son 3-4 sezondur muhteşem işler yapıyor Ayhan.. Oyunu bozma yönü kadar oyun kurma yönüde mevcut tecrübeli oyuncunun.. Hırsı, azmi, inancı, mücadelesi takım arkadaşlarınada yansıyor, tribündeki taraftarada.. Yaşadığı sakatlıklar sonrasında takıma geri döndü.. Sakat sakat sahaya çıkması bir kenara, herşeye rağmen oynamak istiyor. Laz inadı var Ayhan'da galiba.. Sakatta olsa, sağlıklıkda olsa aynı oyun.. İnsan evladı hiç mi formsuz olmaz, hiç mi oyundan düşmez. Yok arkadaş yok.. Varsada çok nadir.. Her zaman beklenen adam oldu ortasahada.. Bu sene yine bir sakatlık sonrasında takıma geri dönüşü gerçekleşti.. Oyun bozma, oyun kurma, top dağıtma.. Her ne kadar kimilerine göre antipatikte gelse Ayhan aslında ortasahadaki en iyi oyuncularımızdan birisi.. Oyunu iki anlamda oynayabiliyor ama bir yere kadar.. Aslında Tobias ile birlikte ikisi ortasahayı domine ederler ama hiç bir arada sağlıklı olamadılar, tam anlamıyla hazır olamadılar. Zaten bir olsalar bu takımı kimse durduramaz.. Yine bir sakatlıktan döndü Ayhan ve en geç 2-3 hafta içersinde form tutacaktır.