2010 DK | Gök Mavililer şaşırttı !..



Dünya Kupası'nda F grubunda son şampiyon İtalya dün akşam sahne aldı.

Turnuvaya yaş ortalaması yüksek bir kadro götürdüğü için eleştiriler alan Lippi'nin takımının neler yapacağı merakla bekleniyordu. Son söylenecek şeyi baştan söylemek lazım. Totti ve Pirlo gibi iki isim sahada olmayınca İtalya'da bir şeyler eksik gibiydi. Gattuso da maç boyu kenarda oturunca İtalyanların bilinen sert ve baskılı oyunu alışıldığı gibi sahaya yansımadı.

İtalyanlar dün akşam dünya kupasının Güney Amerika elemelerindeki başarılı takımı Paraguay karşısındaydı. Bilindiği gibi Paraguay elemelerde Arjantin'le yaptığı iki maçın birisinde berabere kalıp diğerinde rakibini yenmiş, yine Brezilya'yı da bir karşılaşmada devirmişti. Bu çarpıcı başarılarla elemeler sırasında adından bahsettiren Paraguay'ın en önemli özelliği güçlü savunması. Defansta özellikle Sunderland'da forma giyen Paulo Da Silva çok etkili bir isim. Dün de görevini başarıyla yaptı. İtalyan ileri uç oyuncularına göz açtırmadı diyebilirim. Oyuncularının büyük kısmı kendi kıtasında forma giyen Paraguay takımının diğer önemli isimleri Avrupa'da oynayan oyunculardan oluşuyor. Dortmund'da forma giyen Nelson Valdez, Manchester City'li Roque Santa Cruz ve Benfica takımında forma giyen Oscar Cardozo. Bu arada parantez içinde bir bilgi: Cardozo'ya ülkesinde uzun ince fiziğinden dolayı, bir bambu türü olan "tacuara" lakabı takılmış.

İlk yarının önemli bir bölümünde iki takımın da güçlü olan savunma özellikleri ön planda kalınca çok fazla ve önemli bir pozisyon yaşanmadı. Tam İtalya biraz ağırlığını koyuyor mu diye düşündüğüm sırada bir duran top organizasyonunda Alcaraz'ın İtalya defansı arasında zorlukla vurduğu kafa vuruşundan attığı gol geldi. Duran top organizasyonu denince, Paraguay'da 60. dakikada oyundan çıkan kadar neredeyse duran topların tamamında topun başına Torres geçti. Spiker adını her söylediğinde Pavlov'un köpeği gibi Liverpool'un süper forveti aklıma geldiği için dikkatimi çekti. Golden sonra İtalya daha saldırgan olur mu diye düşündüm ama çok öyle olmadı. İlk yarıda İtalya'nın gol ümitleri Gilardino ve Iaquinta çok etkisiz kaldı.

İkinci yarıya İtalya zorunlu bir değişiklikle Buffon'u çıkararak başladı. Bugünkü haberlerde Buffon'un sakatlığının önemli olmadığı söyleniyor. İkinci yarıda Paraguay galibiyeti korumak adına daha da savunmaya gömülerek başladı. Aslında başarılı da oldular. Ancak turnuvada şu ana kadar kalecilerin ne kadar önemli olduğunu gösteren örneklerden biri daha yaşandı. Cezayir ve İngiltere yedikleri gollerde nasıl kaleci kurbanı oldularsa dün akşam da Paraguay'ın yediği golde benzer bir durum oldu. Kornerde kaleci Villar boşa çıkınca arka direkte De Rossi'ye sadece dokunmak kaldı. Skor eşitlendikten sonra da genel olarak İtalya baskısı vardı maç sonuna kadar. Baskı dediysem öyle rakip ceza sahasına çökmek gibi algılanmasın. İlk yarıdakine oranla biraz daha Paraguay yarı sahasında oynandı sadece maç. Çünkü İtalya bir türlü ceza sahasında etkili olamadı. Doğru dürüst net pozisyon bile bulamadı denebilir. Paraguay teknik direktörü de Santa Cruz ve Cardozo'yu sahaya sürerek şekil olarak gol aradı. Ama açıkçası oyun anlayışı olarak tek düşüncesi gol yememek olunca onlar da etkili olamadılar. Maçın sonuna kadar devam eden bu görüntü ile de maç 1-1 berabere bitti.
Maçın oyuncusu bana göre sürpriz sayılabilecek bir kararla ilk 11'de yer bulan Simone Pepe idi. İlk yarıda özellikle sağda Zambrotta ile hücuma çıkan Pepe, ikinci yarıda sağda, solda, ortada yani top neredeyse oradaydı. Zaman zaman şık çalımları ve ikili mücadelelerdeki çabası ile ne gerekiyorsa yaptı. Tek sorunu maç boyunca ona eşlik edecek onun kadar istekli bir ikinci ismin olmaması idi. Geçen sene Udinese'de oynayan Pepe'yi bu seneden itibaren Juventus formasıyla izleyecekmişiz. Maçı izlerken 27 yaşına kadar nasıl oldu da sivrilmedi diye düşündüğüm Pepe bence bu yıldan itibaren adından çok söz ettirecek.

Son olarak Paraguay grupta ikincilik için Slovakya ile önemli bir yarış içinde olacak gibi gözüküyor. Ancak dün akşamki maça bakınca İtalya'nın, Paraguay ve Slovakya'nın arkasında kalması olasılığı da artık çok mucize değil gibi.

NOT: Vuvuzela nefreti ile ilgili herkes o kadar çok şey yazdı ve söyledi ki bendekini de eklememe ve yazının içinde detaylı olarak belirtmeye gerek duymadım. Sadece o zamazingoyu maçta çalmayı çıkaranları allah nasıl biliyorsa öyle yapsın diyorum.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0