Bu takım çok iş yapar ama..

'Spor Toto Dostluk Kupası' adı altında karşılaştı iki ezeli rakip. İstanbul'un bir simgesi olan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi bu kez Almanya'ya, gurbete taşınmıştı. Borussia Park ve Alman hakemlerin ev sahibi yaptığı karşılaşmanın en büyük temennisi dostluk, barış içerisinde geçmesiydi fakat bu sadece temenni olarak kaldı. Daha maç başlamadan iki takım taraftarları küfürleşmeye başladı. Sonrasında oyuncular sahaya çıktı ve biraz olsun taraftarlar görevlerinin takımlarını desteklemek olduklarının farkına vardılar. Galatasaray cephesi bu maça tam olarak hazırlık maçı kıvamında bakmış olacak ki; Frank Rijkaard yönetimindeki ekibimiz mücadeleye kalede Ufuk, savunmada Ali-Servet-Gökhan-Serkan, orta alanda Cana-Mustafa-Musa-Arda-Serdar ve ileride Mehmet Batdal ile başladı. Rakibimiz Fenerbahçe ise mücadeleyi hazırlık karşılaşmasından ziyade lig maçı gibi görmüş olacak ki; kalede Volkan, savunmada Santos-Bilica-İlhan-Bekir, orta alanda Alex-Baroni-Selçuk-Stoch-Kazım ve ileride Gökhan Ünal ilk 11'i ile sahaya çıktı. Mücadelenin daha başında Alman hakem kartlarını kullanmayı tercih edinde, futbol oynamak yerine futbol oynatmamak ve rakibe, hakeme geçtiğimiz sezon hiç bir şekilde centilmenlik göstermeyen Fenerbahçeliler aynı uygulamaya bu yılda devam edince Alman hakem doğru olanı yaptı ve kartları çıkartmaya başladı.

Maçın 14. dakikasında kanattan gelen rakibini arkadan çeken Selçuk gördüğü sarı kart sonrasında hakeme çelme takmaya çalışınca, daha doğrusu dürtünce, Alman hakem hiç uyarmadan, beklemeden doğrusunu yaptı ve ikinci sarıdan kırmızı kartı gösterdi. Selçuk istediği hakemin ayağına takıldığını söylesin dursun. Ayağı çok açık ve bariz bir şekilde 'kasıtlı' olarak hakeme yöneliyor. Ayrıca madem öyle bir niyetin yok dön arkanı git, rakibin zaten oradan serbest atış kullanacak. Türkiye'de alıştığı çirkefliklere devam etmek isteyince 14. dakikada 10 kişi bıraktı takımını. Sonrasında ortasahayı Alex'inde forvet arkası oynamak istemesiyle iyice teslim aldı Galatasaray fakat orta alanda yer alan Musa ve Mustafa aldığı her topu ezdi, ya geriye oynadı ya rakibe kaptırdı. Musa'yı anlarız hadi, yeni transfer, genç oyuncu falanda filanda deriz geçeriz. Kredisi var zaten daha 18 yaşında başarılı oyuncu ve harika bir fiziği var. Heyecanlı olmasa daha güzel olacaktı ama onada hak vermek lazım, kolay değil. Mustafa ise geçen sene bıraktığımız gibi. Arkadaş bir tane topu ileriye taşı, geriye-yana oynama. Mustafa ve Musa bu kadar etkisizken yeni transfer Lorik Cana'da pek fazla domine edemedi ortasahayı. Aldığı topları kanatlara oynamayı tercih etti Arnavut oyuncu, birde 8.dakikada Stoch'a yaptığı faul sonrasında hakemden sarı kartı görünce, daha bir kontrollü oynamayı tercih etti. Malum hakem biraz cömertti kart çıkartmak konusunda ve böyle bir maçta takımını yalnız bırakmak istemedi Lorik Cana.

Baroni maçta ki ilk olumlu hareketini 30. dakikada takım arkadaşı Santos'a ara pası atarak yaptı. Santos o kilosuna rağmen yaklaşık 40 metre depar attı, içeriye girdi. Ali Turan'ı yatırdı, sağa çekti ve vurdu. Sadece vurdu, ama Allah ne verdiyse vurdu. Ufuk'ta, bizde, diğerleri de topu sadece kalede görebildi. Top girmeyecek yerden girdi. Ufuk'un golde hatası varmıydı, belki vardı diyebiliriz ama Ali Turan gelirken topa çıkması pek mantıklı olmazdı hani. Ufuk'ta kaliteli, iyi çocuk daha ilk maçında maç kurtarmasını beklemek biraz abes olur. Aman aman büyük hatalar yapmadı, iletişim sorunu var gibi. Kolay iş değil, oynadığınız maç Fenerbahçe maçı ve 18'li, 20'li yaşlardasınız daha.. Ciddi bir psikolojik baskınlık, gerginlik ve stres mevcut zaten maçta. Ufuk'tan aman aman bir performans görmedik, aman aman denilecek bir hatasınıda görmedik. Kredisi var daha, kaleciler oynadıkça tecrübe kazanır ve şu anda en iyi kaleciler 27-31 yaş arasındadır. Dünyada bir çok örneği mevcut.

Galatasaray bu sene çok canlar yakar ama ortasahaya takviye şart. Ortasahada takımı yönetebilecek bir maestro yok, oda çok yakında transfer olarak gelecek zaten. Ortasahadaki pas trafiğininde ileriye taşınmasıyla ileride kale önünde kamp kurar Galatasaray sezon içerisinde kamp! Özellikle kanatlarda Serdar ve Arda ile kontraataklarda, planlı programlı kurulan ataklarda çok canlar yakar. Serdar gayet teknik ve yetenekli bir genç. Ali Turan ile iyi anlaşıyorlar ve ikili iyi çalışıyor. Ofans yönü güçsüz Ali'nin defansına göre biraz daha ve takımın sağ beki Sabri olduğunda Serdar-Sabri ikilisi çok iş yapar. Serdar savunmaya yardıma gelen, hücumda topu aldığı zaman takım arkadaşlarıyla yardımlaşarak kaleye dikine gidebilen, kanatta ciddi tehlikeler yaratabilen bir oyuncu. En büyük sorunu devamlılık ve istikrar. Onunda üzerinden gelirse Galatasaray'da ciddi bir oyuncu olur ve gerçekten rakip takımların canını yakar. İlk yarıda girdiği pozisyonda Alman hakem nasıl penaltı vermedi bu kadar sert bir davranışla yönetimesine rağmen orasıda enteresan bir durum fakat fazla büyütmeye gerek yok o pozisyonda. Serdar çizgiye inip kaleye gidebilen, içeriye çıkarttığı toplar ile takım arkadaşlarını pozisyona sokuyor. Pino'da bu tarz bir oyuncu, Serdar bu özellikleriyle Baros'u, Kewell'ı, Arda'yı, Batdal'ı çok besler bu sezon böyle devam ettiği sürece.

Arda ise geçen yıldan çok çok farklı bambaşka bir Arda vardı, dün gece sahada. Yaz tatilinde duran toplar üzerinde çalıştığı apaçık belli. İki frikik attı birisi direkte patladı, diğeri direği sıyırdı. Fenerbahçe karşısında çok yoruldu, çok koştu. Keza takımda ortasahada bir beyin olmadığı için tüm toplar Arda'ya verildi, kaptanda elinden gelenin fazlasını yaptı. Geriye geldi top aldı, ileriye taşıdı; kanattan top aldı kaleye dikine gitti. Son saniyede can haliyle atladı vurmaya çalıştı, ama nereye kadar diyebiliriz. O topu atması gerekirdi evet doğru fakat çok yoruldu maçta, son anda atladı ama olmadı. Bu sezon büyük ihtimalle ortasahada forma giyecektir. Kanatta Kewell-Pino gibi alternatifler varken Arda'yı orta alanda kullanmak takım adına daha mantıklı, daha yararlı olacaktır. Arda böyle oynadığı sürece takımda cidden fark yaratacak oyuncu olacaktır.

Mehmet Batdal'a diyecek söz yok, hayran kaldım bir kez daha. Tecrübesiz, deneyimsiz, genç, heyecanlı falan tamam ama bu çocuk futbolu biliyor. Nerde ne yapacağını, topa nasıl çıkacağını, savunmayı nasıl dağıtacağını biliyor. Savunma oyuncularını mundar etti, hava toplarının hepsini indirdi. Yetenekli, teknik, süratli ve uzun boylu. Onu durdurmak pek kolay olmayacak, keza topu aldığında bileklerine hakim ve fiziğiyle topu koruyabiliyor. Gerektiği zaman kanada çıkıyor, gerektiği zaman topu alıp arkadaşlarını rahatlatıyor. Çok iyi çocuk, kumaşı çok iyi. Galatasaray'ın aradığı gibi bir forvet oyuncusu Mehmet Batdal, ilerleyen dönemlerde daha iyi olacaktır. Baros'u yedeği böyle bir genç olmalıdır zaten gerektiğinde Kewell ve Pino gibi alternatiflerde olacak.