STSL | Üç puan, üç gol

Spor Toto Süper Lig'in üçüncü haftasında takımımız zorlu deplasmanda Eskişehirspor ile karşılaştı. İlk iki hafta da galibiyet yüzü göremeyen takımımız ilk galibiyetini üç golle ve güzel oyunla aldı. Takımımıza galibiyeti getiren golleri Milan Baros, Volkan Yaman (k.k.) ve Servet Çetin atarken ev sahibi Eskişehirspor'un golünü Luka Vucko kaydetti. Maçın tamamında rakibi karşısında mücadele eden, koşan, savaşan bir takım kimliğine bürünen takımımızın bugün oynadığı futbol ilerisi açısından umut vericiydi. Ulusal takımın maçları nedeniyle yaklaşık iki hafta ara verilecek olan Spor Toto Süper Lig'de takımımız bir sonraki hafta evinde Gaziantepspor'u konuk edecek.

Karpaty deplasmanında aldığı sonuç ile Avrupa'dan elenen takımımız zorlu deplasmanda sahaya Ufuk - Ali, Neill, Servet, Serkan - Ayhan, Elano, Mustafa - Barış, Baros ve Arda ilk onbiri ile çıktı. Santranın ardından rakibi karşısında pres yapan, mücadele eden, koşan, savaşan bir görüntü çizen takımımız mücadelenin ilk beş dakikası dolmadan golü buldu. Savunmadan Neill'ın yaklaşık 50 metrelik uzun pasında kaleci Ivesa topu kontrol etmek istedi fakat kontrolünü kaybetti. Milan Baros düz bir vuruşla bomboş kaleye topu ağlara gönderdi. Bu gol takımımızı morallendirirken rakip Eskişehirspor'unda maçın başında demoralize olmasını sağlıyordu. Golün ardından oyunun kontrolünü rakibine bırakan, oyunu kendi sahasında kabul eden takımımız mücadele ederek, savaşarak özlediğimiz, arzuladığımız takımı çiziyordu. Top rakibinin kontrolünde olduğu zaman 2 kişi ile basan, savunmaya yardıma gelen, hücuma hızlı çıkmaya çalışan bir takım vardı. Ev sahibi takım ataklarını arttırırken savunmanın arkasına atılan uzun toplar ile de rakip kalede tehlike yaratmaya devam ettik. Özellikle Volkan Yaman'ın bulunduğu kanadı otobana çeviren, Neeskens'inde sık sık sağ kanattan atak yapmamız gerektiğini anlatan uyarılarıyla rakip kaleye ciddi tehlikeli ataklar ile geldik fakat golle sonuçlanamadı. Mücadelenin 35. dakikasında Sezer müthiş vurdu, genç kalecimiz Ufuk bir o kadar müthiş çıkarttı. Dakikalar 37'i gösterdiğinde Tello içeri orta/şut karışımı birşey attı Ufuk çıkıp almak istedi fakat kontrol edemedi. Çizgiye inen topu Burhan altı pasa bıraktı ve Vucko topu ağlarımıza gönderdi. İlk yarının bitimine uzatmalarla birlikte 9/10 dakika kala skora eşitlik geldi. Golün ardından yüklenen Eses'e karşı takımımız topa hakim taraf olarak ilk yarıyı berabere bitirdi.

Mücadelenin ilk yarısında özlediğimiz Galatasaray'dan kesitler izledik. Oyunu domine eden, rakibine üstünlük sağlayan ve savunmasında yardımlaşan Galatasaray'ı uzun zamandır izlemiyorduk. Kanatlarda baktığınızda Arda-Elano-Barış üçlüsü değişimli olarak görev alıyorlardı. Üç oyuncumuzda kanattan veya görev aldığı bölgeden savunmasına yardıma geliyor ve savunmasını rahatlatıyordu. Arda'nın geriye dönüp top çalmasını uzun zamandır görmemiştik ve haliyle özlemiştik. Böylesine istekli, motivasyonlu oynayan kaptan gemisini yürütür. Elano'nun ortasahaya verdiği katkı gözler önündeyken, Elano'nun arkasında savaşan, mücadele eden, rakibi yoran/yıpratan Ayhan'da ortasahada belli bir direnç oluşturuyordu. Bu dirençle birlikte birde kanatlardan destek gelince haliyle ortasahada üstün taraf olmayı başardık.

Elano-Aydın değişikliği ile ikinci yarıya hızlı başlayan takımımız rakibine karşı üstünlük kurmaya devam ediyordu. Ortasaha rotasyonunda Ayhan-Barış-Mustafa ile rakibi karşısında direnç göstermeye çalışan takımımız kanatta Aydın-Arda ile de gol pozisyonlarına girmeye çalıştı. Zaman zaman Arda'yı ortada, Barış'ı kanatta gördük. Bugün ortasahayı beğenmemizin tek nedeni gerek savunmaya, gerekse ofansa verdiği katkılardı. Kaptığımız topları biraz daha çabuk ve doğru, olumlu kullanırsak daha da güzel günler bizleri bekliyor. Zaten Lorik Cana'nın oyuna girmesiyle bu sorun adeta aşıldı. Sakatlanan Barış'ın yerine oyuna giren Arnavut oyuncu ortasahada Ayhan-Mustafa ikilisinin kaptığı topları çabuk, hızlı ve doğru oyunculara atarak takıma ofansta ciddi katkı sağladı. Rakibi karşısında bulduğu tehlikeli ataklarla gol arayan takımımız 68. dakikada Arda'nın başlattığı pozisyonda golü buldu. Mustafa'yla paslaşması sonrasında cezasahası içine giren Arda, kalecinin altından topu bıraktı. Çizgi üzerinde topu uzaklaştırmak isteyen Volkan Yaman başarılı olamadı ve topu kendi ağlarına gönderdi. Bu golle takımımız deplasmanda öne geçerken bir kaç dakika sonra Arda arkaya doğru ortaladı, Cana kafayla içeri indirdi. Baros topu çok iyi sakladı ve milimetrik bir pas ile topu Arda'yla buluşturdu. Arda içeri pasını aktardı Baros topa dokundu, uzak direğe doğru yol alan top direkten geri döndü. Dönen topa Servet kayarak müdahale etti ve topu ağlara gönderdi. Galatasarayımız bu golle birlikte deplasmandan galip ayrılmayı başardı. Bu gol maçın sonucunu belirlemesinin yanı sıra takımın yaşadığı kötü günlerin ardından üzerindeki kara bulutları dağıtması anlamına da geliyor.

Takım aldığı galibiyetle üzerindeki kara bulutları dağıtırken Rijkaard'da elindeki rotasyonu çok iyi değerlendirdi. Elano'yu yönetimsel nedenlerle haftaiçerisinde oynatamayan Hollandalı teknik adam tam olarak hazır olmayan Brezilyalı ilk yarıda kullandı. Hem kanatta, hem ortasahanın ortasında kullandığı Elano'da hocasının güvenini boşa çıkartmadı ve görev aldığı süre boyunca iyi işler çıkarttı. Hazır olduğu zaman daha da yararlı ve verimli olacaktır. Hakan Balta'yı kesen ve o bölgede genç Serkan'a görev veren Frank Rijkaard kalede herhangi bir değişikliğe gitmeyerek Ufuk'un arkasında durmaya devam etti, en doğrusunu yaptı. Oyuncularıyla sürekli diyalog halinde olan Rijkaard oyun içerisinde yardımcısı Neeskens ile birlikte sık sık uyarılarda bulundu. Cana'nın tam hazır olmaması nedeniyle ilk 11 olarak çıkmadığı karşılaşmada Elano'yu ortasahada kullanıp Barış'ı kanatta kullanması sağ kanadın savunmaya yardıma gelmesine etki etti. Elano-Aydın değişikliği ile Barış'ı ortaya çeken teknik adam, Aydın'ı da kanatta kullanarak özellikle rakibin zayıf olduğu sol kanatta etkin olmaya çalışarak rakibinin üzerine gitti.

Maç sonrası yaptığı açıklamalar sırasında kendisine hak verdiğim bir nokta daha oldu. Yanlışıyla, doğrusuyla arkasında durduğumuz ve desteklediğimiz Rijkaard, sakatlığı nedeniyle forma giyemeyen, tam olarak hazır olmayan Sabri'nin ulusal takıma seçilmesine anlam veremediğini ifade etti. Sabri'de, Fenerbahçe'li Gökhan'da sakatlıkları nedeniyle bir kaç haftadır forma giyemiyordu ve bu hafta forma giymediler. Bu oyuncuları ulusal takıma çağırmak oyuncuya zarar vermekten başka birşey değil.

Eskişehirspor maçı sıradan bir lig maçı değil, oyuncuların onur ve gurur mücadelesiydi. Ayrıca bunun yanı sıra atılan gollerde de sevinç yumağı olması, dosta düşmana birlik mesajları gönderdi. Haftaiçerisinde yaşanan tatsız olaylar sonrasında takım ciddi uyarı almış belki de azarlanmış. Artık bunun nedeni kulislerde konuşulan Abdürrahim Albayrak mıdır, yoksa yönetimsel bir darbe midir orası ayrı bir yazı konusu. Galatasaray'ın olduğu heryerde umut vardır. Maç günü yazısında yazdığımız gibi, bugün ayağa kalkma zamanıydı ve Galatasaray ayağa kalkmadı, zıpladı. Daha güzel günler bizleri bekliyor, şimdilik ulusal takım nedeniyle 1.5 - 2 haftalık bir ara var. Bu ara arasında transferlerinde katılımıyla, sakatların iyileşmesiyle daha hazır ve daha iyi bir Galatasaray göreceğiz.