STSL | Kötü de olsa üç puan..

Spor Toto Süper Lig'e pek iyi bir başlangıç yapamayan takımımız arka arkaya aldığı galibiyetlere bir yenisi daha ekledi. Spor Toto Süper Lig'e bu yıl yükselen İzmir temsilcisi Bucaspor ile deplasmanda karşılaşan takımımız ligdeki üçüncü galibiyetini alarak puanını 9'a yükseltti. İzmir Atatürk Stadyumu'nda oynanılan karşılaşmada ekibimize galibiyeti getiren golü 69. dakika da Ayhan Akman attı. Ekibimiz gelecek hafta evinde İstanbul BŞB ile karşılaşacak.

Takımımız Buca deplasmanına kalede Ufuk Ceylan; savunmada sağında Serkan Kurtuluş, solunda Emiliano Insua, ortada Lucas Neill ve Servet Çetin; orta alanda Ayhan Akman ve Mustafa Sarp hemen önlerinde Zvjezdan Misimovic ileride ise sağ tarafta Pablo Pino, sol tarafta Harry Kewell, ileride Milan Baros dizilişi ile sahaya çıktı. Mücadelenin ilk başlarında iki takımda karşılıklı olarak birbirini tartarken, Bucaspor Manucho - Mendy - Erkan ve Leko ile kalemizde pozisyon aradı. İlk yarısı tamamen ortada geçen oyunda ara sıra Pino ve Misimovic ile pozisyon arayan takımımız ilk devreyi 0-0 beraberlikle kapattı.

Savunmanın sağında Serkan, solunda Insua ile rakip takımın hızlı oyuncularını durdurabilen, savunmada gerekli katkıyı alan takımıız aynı zamanda Kewell ve Pino'dan da gerekli desteği alınca rakibin hızlı oyuncularına çizgide pek fazla izin vermedi. Servet'in adam adama markajda Manucho'ya ciddi üstünlük kurmasıyla İzmir ekibini hücumda iyiden, iyiye sindirdi. Pino ile sağ çizgide etkinlik kuran ekibimiz savunmada Orhan Ak'ı geçemedi. İlk yarısı süresince rakibi karşısında pek fazla etkili olamayan takımımız hücum organizasyonlarından ziyade bireysel yetenekler ile rakip kalede pozisyonlar aradı. Pino'nun bireysel yetenekleriyle rakip kaleye giden, Misimovic'in ara paslarıyla pozisyona girmeye çalışan takımımız ilk yarıda istediği, aradığı golü bulamadı.

İkinci yarıyla birlikte rakibi karşısında daha istekli, daha hızlı, daha etkili oynayan takımımız Pino ile rakip kaleye çok sık gitmeye başladı. Baros'un rakip savunmada oldukça yalnız kaldığı anlarda Kewell'dan pek fazla destek alamayan ekibimiz Misimovic'in de gerçek yerinde oynamamasıyla rakip kaleye ancak hızlı, seri ve adam eksiltebilen Pino ile gidebildi. İkinci yarıda rakibine karşı her geçen dakika üstünlüğünü arttıran Galatasaray, kalesinde pek fazla tehlike görmedi. Ufuk Ceylan'ın sakatlandığı pozisyon sonrasında yüreklerimiz ağzımıza geldi. Ufuk hakkında ilk başta devam edebilir, sonrasında oyuncu değişikliği kararı gelince elbet herkesi kara bir düşünce almıştır. Sonrasında Ufuk iyi olduğunu ve devam edebileceğini belirtince herhangi bir tehlike kalmadı ama çekinmiyorda değildim hani.. Ufuk'un sakatlanması sonrasında Bucaspor forması giyen oyuncuların kaleyi gördükleri yerden vurmalarını bekliyordum fakat fazla pozisyonları olmadı. Mücadelede dakikalar 69'u gösterdiğinde Ayhan şansının da yardımıyla ekmeğini taştan çıkarttı. Ayhan pozisyonu adeta kendisi yarattı, rakibinden sıyrıldı. Ceza sahasına girmeden evvel, ceza sahası yayının üzerinden sol ayağı ile çok sert vurdu. Direğin içine çarpan top ağlarla buluştu ve takımımız Buca deplasmanında 1-0 öne geçti. Golü sonrasında Frank Rijkaard'a koşan tecrübeli oyuncuyu Mustafa Sarp'ın durdurmaya çalıştığını söylüyorlar fakat ben o sırada gole sevinmekle meşguldum, pek göremedim. Tekrarını görmekte fayda var gol sevincinin, eğer böyle bir durum varsa da talihsiz olmuş yorumunu yapabiliriz.

Buca karşısında skorda öne geçen takımımız oyunun kontrolü adına hamleler yaparken az evvel söylediğim gibi Buca'da kaleyi görenin vurmasını bekliyordum. Bu beklenti içerisinde Ragıp müthiş vurdu, kaleci Ufuk aynı güzellikte enfes çıkarttı. Rakibinin üzerine özellikle Pino ile giden takımımız maçın sonlarına doğru gol pozisyonlarına girse de bu fırsatları değerlendiremedi. Oyunu savunma anlamında kontrol etmek için gerekli hamleleri yapan Frank Rijkaard sahanın en çok koşan isimlerinden birisi olan Zvjezdan Misimovic'i kenara alarak oyuna Arnavut defansif ortasaha oyuncusu Lorik Cana'yı aldı. Bosna Hersek'li oyuncunun yerine oyuna giren Cana, uzatmalarla birlikte 15 dakika forma giymesine rağmen bir ortasaha oyuncusu nasıl olur temalı derslerden kesitler sundu. Tek top oynaması, oyunu basit oynaması, topu hızlı ve çabuk bir biçimde doğru adama aktarması.. Bunları uzun zamandır görmüyorduk ortasahamızda oynayan diğer oyuncularımızdan, zaten görsek Cana'yı takımımızda görmezdik herhalde :)

Rakibi karşısında son dakikaları Baros ve Pino ile oldukça profesyonelce geçiren, rakip savunmanın sol tarafında harcayan takımımız İzmir deplasmanında iğrenç zemine, oynatmama adına yeminli rakibine rağmen mücadeleden 3 puanla ayrıldı. Belki sağlıklı bir yorum olmayacak fakat iyi de oynasak, kötü de oynasak maçları kazanmak zorundayız. İyi oynayıp puan alamamaktansa kötü oynayıp galip ayrılmayı tercih ederim. Fakat takımımızın tam anlamıyla birbirine alışmadığını, gerekli uyum sürecini tamamlamadığını, gerekli oyun düzeninin tam olarak oturmadığını belirtmek gerekiyor. Tam olarak gerçek oyunumuzu sahaya yansıtmadığımızı sadece maçları öyle yada böyle kazanmak için sahaya çıktığımızı belirtmemiz gerekiyor. Ama öyle, ama böyle galibiz ve üç puan bizim.. Gelecek haftalarda daha iyi oynamamız temennisiyle..