ultrAlpaslan - B.Timurlenk (3-10-08)

Alpaslan Dikmen'in vefatının ardından spor yazarı Bülent Timurlenk 3 Ekim 2008 tarihinde ultrAlpaslan adlı bir yazıyı kaleme almıştı. Son derece dolu ve zengin içerikli bir yazıydı. Alpaslan Dikmen'in vefatının ikinci yılında, kendisini saygı ve özlemle anarken bu yazıyı da alıntılamamak ahmaklık olurdu ancak. Ruhun şaad, mekanın cennet olsun Alpaslan ağabey. Gerçekten çok özel, çok mükemmel bir insandı. Mekanın cennet, toprağın bol olsun ultrAlpaslan!

-----

Türkiye'nin bütün tribün renkleri bir hafta önce Şişli Camisi avlusunda bir araya geldi ve 5 bin kişi, trafik kazasında hayatını kaybeden, Galatasaray tribün lideri Alpaslan Dikmen'i son yolculuğuna tezahüratlarla uğurladı..

Son yolculuğuna alkışlarla uğurlanan aydınlar, sanatçılar, terörü lanetleyen öfkeli kalabalıkların haykırışlarıyla toprağa verilen şehitler, sloganlarla yüceltilen politikacılar, ardından ağıtlar yakılan gençler, siyah güneş gözlüklerinin ardında akan gözyaşlarıyla uğurlanan aile büyükleri, dostlar, komşular... Hayat sizi bir cami avlusundan geçirmişse, tümüne ya da birine şahitlik etmişsinizdir.

Bir insan ebedi istirahatgâhına tezahüratlarla uğurlanabilir mi peki? Türkiye'de tribün kültürünün en önemli figürlerinden Alpaslan Dikmen, geçtiğimiz pazar günü Şişli Camisi'nden işte bu tezahüratla uğurlandı: Yıllar yılı hiç bıkmadın büyük bir aşkla bağlandın / Yeri geldi sabahladın bütün ömrünü harcadın / Şimdi söyle neredesin sen, oldu mu bırakıp gitmen? / Keşke çıkıp şaka desen ne olur Alpaslan Dikmen.

Bayram tatili için ailesiyle İstanbul'dan Antalya'ya yola çıkmıştı Dikmen. Bursa'da şarampole yuvarlanan araçtan emniyet kemeri takmadığı için fırlayıp 50 metre öteye sürüklendi. Eşi ve çocuğu kazayı ufak sıyrıklarla atlatırken, Dikmen olay yerinde hayatını kaybetti. Haber İstanbul'a ulaştığında kimse ertesi gün Ali Sami Yen'de görmeyi umdukları arkadaşlarının Antalya'ya gittiğine inanmadı önce. Hayatını Galatasaray'a adamış Alpaslan Dikmen, dört günde iki maç varken bayram tatiline mi giderdi? İhmal, kader, ecel ve keder kelimelerin anlamına sözlükten hiçbiri bakmadı. Alpaslan hepsine hatırlatmıştı...

KULLANIM HAKKI TRİBÜNE
Galatasaray, Fatih Terim ile arka arkaya dört şampiyonluk kazanmış; Kopenhag'da UEFA, Monaco'da Süper Kupa kaldırılmış; sarıkırmızılı taraftarlar kendinden geçmişti. Ertesi sezon "Artık kazanacak ne kaldı ki?" diyenler tribünleri boş bırakınca, çocuk yaştan beri Galatasaray'ın peşinden koşan, farklı sosyal çevrelerden kadınlı-erkekli 53 kişi, 20 Ocak 2001'de ultrAslan adını verdikleri taraftar grubunu kurdular. Her şey legal olmalıydı, dernek olmak için valiliğe başvurdular. Kuruculardan biri de derneğin genel sekreterliğini üstlenecek Alpaslan Dikmen'di.

Galatasaray, İstanbul kulübüydü ama bu coğrafyada taraftarının olmadığı köy, mahalle, sokak var mıydı? Dikmen, gün gelecek koordinatör sıfatıyla Türkiye'deki tüm üniversitelerde sarı-kırmızılı taraftarları örgütleyecek ve her üniversitede (hatta liselerde) ultrAslan-Üni grupları, o üniversitenin en faal sosyal kulüplerinden biri haline gelecekti. Galatasaray artık hangi deplasmana gitse, o şehirdeki ultrAslan oluşumu takımı havaalanında karşılıyor; maç için pankartlar hazırlıyor ve stadyumda büyük destek veriyordu. Dikmen proje adamıydı. ultrAslan, önce Kıbrıs sonra Avrupa derken beş kıtadaki temsilcilikleriyle değerli bir marka haline geldi. Yola çıkarken "Amacımız hiçbir zaman Galatasaray'ın önüne geçmek değil" diyorlardı, ultrAslan markasının kullanım hakkını kulübe hediye ettiler.

O gün Şişli Camisi'ni dolduran 5 bin kişinin belki de yüzde 90'ını şahsen tanıyordu Dikmen. Binlerce Galatasaraylı, yüzlerce Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu, Sakaryalı, Anadolu'nun birçok kulübünün tribünlerinden temsilciler vardı cenazede. Onları bir araya getiren Alpaslan Dikmen'in 'fair-play' ruhuydu. Onun taraftarlık sözlüğünde tribün terörüne yer yoktu. Rakiple kavga için sokak krokileri çıkarmak yerine, Galatasaray taraftarını Çanakkale Şehitleri'ni anma törenine götürecek otobüslerin planlamasına kafa yorardı. Farklı renklere sevdalananlar, ona son yolculuğunda veda ederken kol kola yürüdüler Ali Sami Yen'e... Mevzubahis olan samimiyetti, arkadaşlıktı; renkler ne ola ki...
Bülent Timurlenk

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0