Hafızanın unutmaya karşı savaşı!
Hafta sonu oynanacak Trabzonspor maçı yaklaştıkça suyun öte tarafında karıncalanmalar artmaya başladı. Daha önce "Zenci başkan istiyoruz", "Lig Radyo'da altyazı geçti, Robinho 3 yıl bizde!" gibi "muhteşem" yorumların yapıldığı ve bu sayede seviyesini bizlere ispatlayan bir rakip takım sitesi, her sezon olduğu gibi günler öncesinden saçma sapan introlar yaparak bizimle sözüm ona dalga geçtiğini sanarak takımımızdan medet ummaya başladı!
Takımımız, tarihi boyunca kuruluş amacı olan "Türk olmayan takımları yenmek" sözüne sadık kalmış ve sadece ama sadece kendi başarılarına odaklanmış, kendi başarıları ile övünmüştür. Amacı hiç bir zaman ezeli rakibinin başarısızlığı olmamıştır. Ancak kuruluş amacı ezeli rakibini yenmek ve tek sevinç kaynağı lokal başarılar olan sığ düşünceler takımının taraftarlarına da hafızanın unutmaya karşı savaşının henüz bitmediğini bir takım hatırlatmalar ile göstermek istiyoruz.
1- 1954-1955 sezonunun son maçı Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanıyor. Galatasaray, eğer 7 farktan fazla bir skor üstünlüğü ile maçı kazanırsa şampiyon olacak. Fenerbahçe cephesinde ise alınacak 6 ve daha az farklı skor bile şampiyonluğu ilan etmeye yetecek. Şampiyonluğun bir diğer adayı Modaspor'un ise matematiksel olarak şampiyon olma ihtimali yok. Şampiyonu belirleyecek maç 25 Nisan 1955 günü İstanbul Spor ve Sergi Sarayı'nda başlıyor, ilk yarıyı 25-20 önde kapıyoruz. O zaman ki kurallarda herhangi bir şekilde 24 saniye kuralı falan da yok. İsteyen takım topu istediği kadar kullanabiliyor. Maçın bitimine 44 saniye kala Galatasaray ezeli rakibi Fenerbahçe karşısında 13 sayı farkla önde.. Top Galatasaray'da ve dönemin en iyi oyun kurucusu olan ve driblingte üzerine adam tanınmayan Yalçın Granit var. Top büyük ihtimalle son atakta Yalçın Granit'te olacak ve ondan topu kapmak imkansız gibi birşey.. Galatasaraylı taraftarlar daha maç bitmeden şampiyonluğu kutlamaya başlar. Tam bu anlarda tribünden Fenerbahçe takımının yöneticilerinden birisi sahaya iner ve takımı sahadan çeker. Hakemler, teknik komiserler, yöneticilerin bütün çabalarına rağmen Fenerbahçe takımı sahaya dönmez. Fenerbahçe sahaya dönmezse Galatasaray şampiyon olamayacak. Üstelik bu durumda Fenerbahçe'de şampiyon olamayacak! Çünkü sahadan çekilen Fenerbahçe takımı kurallar gereği puan alamayarak 8 puanda kalacak, Galatasaray ve Modaspor 9'ar puana sahip olacak ve ikili averaj gereği Modaspor hiç hesapta yokken şampiyon olacak!! Şeytana bile "pes" dedirtecek cinsten bir oyun oynayan Fenerbahçe'li yöneticilerin bu çirkin oyunu, aynı gece Federasyondan döner ve hem Modaspor hem de Galatasaray şampiyon ilan edilir ve kupa ikiye bölünerek her iki takıma verilir. Böylece 1954-1955 sezonu basketbolda ilk ve tek olarak iki takımın da şampiyon olduğu sezon olarak geçti tarihe. Bugün bu anlı şanlı "kırık kupa" Galatasaray Kültür ve Sanat Merkezinde sergilenmektedir.
2- 2009-2010 sezonu Beko Basketbol Ligine hatırlamak istemeyeceğimiz olaylar ve büyük sıkıntılar ile başlamıştık. Herkesin kesin küme düşer dediği takım müthiş bir geri dönüşü başarmış, play-off ümitlerini 29ncu haftada ki Aliağa maçına taşımıştı. Ancak bizim Aliağa'yı yenmemiz play-off'a kalmamız için yeterli gelmiyordu, aynı hafta Fenerbahçe Ülker'in de Bornova Belediye'sini yenmesi gerekiyordu. O hafta Fenerbahçe Ülker takımı geleneksel hale getirdiği yatış hamlesini yine göstermiş ve Bornova Belediyesi'ne mağlup olarak Galatasaray CC'un play-off ümitlerini sona erdirmişti. Ne tesadüftür ki aynı Fenerbahçe Ülker, bu maçtan sadece 2 hafta sonra play-offlarda eşleştiği Bornova Belediyesi'ni 20+ farklarla yenmiş ve rakibini saf dışı bırakmıştır.
Bu örnekleri çarşaf çarşaf uzatmak mümkün, şimdilik bu iki örnek yeterli. Eğer Fenerbahçe'den daha fazla yatış hikayelerini okumak isterseniz bize mail yolu ile ulaşabilirsiniz. Ayrıca Galatasaray'ımızından "yatış!" beklendiği 2003-2004 sezonunda, deplasmanda Trabzonspor'u 4-2 yendiğimizi, 2009-2010 sezonunda ise Bursaspor ile 0-0 berabere kaldığımızı ve bu sonuçlar ile Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürdüğümüzü hatırlatmakta fayda var. Şimdi sizlere soruyoruz, acaba sizler tarihiniz boyunca yattığınız yataktan kalkabildiniz mi?
Bu başlığa bir katkıda da ben bulunayım. İki tane görselin linkini ekleyeyim bu yoruma. O'nları da kullanın üstad. Çok şey anlatıyorlar çünkü...
YanıtlaSilhttp://oi51.tinypic.com/2afj14w.jpg
http://oi55.tinypic.com/2lnb7ex.jpg
boşuna nkfvas demiyoruz
YanıtlaSilan2 ve ergenlerini takmayın.ciddiye aldıkça zekaları daha da geriye çalışıyor.
YanıtlaSilforumlarında bir tane küfür hakaret olmayan başlık yok.
klavyede ego tatmin edebilecek ne kadar kişi varsa hepsi an2da.
@İsmail Şen
YanıtlaSilufak bir ayrıntı daha, 3 ü de en formda isimlerdi o dönem, ;).
Fenerbahçe’de, Beşiktaş ile yapılacak derbi maç öncesinde teknik koordinatör Tamer Güney, sürpriz bir kararla, Hakan Bayraktar ve Ceyhun Eriş’i kamp kadrosuna almadı. Sarı–lacivertlilerin dün yaptığı idmandan sonra kamp kadrosunu açıklayan Tamer Güney’in, Denizli maçında ilk 11’de oynattığı Hakan ve Ceyhun’u Beşiktaş maçı kadrosuna almadığı bildirildi.
" Sakatlıkları bulunmayan 2 futbolcunun da Güney’in takdiri nedeniyle kadroya alınmadığı öğrenildi."
Güney ayrıca, sakatlığı süren Rebrov, Kerim ve İsmail’i de kadroya almazken, Denizli maçı kadrosunda bulunmayan Mirkoviç ve Steviç’e ise derbi maç kadrosunda yer verdi.