ANALİZ | Doğrusu zamanla oturacak..

Galatasaray yepyeni bir kadroyla ve milyonlarca taraftarının içinde biriktirdiği heyecanla,susamışlıkla başlıyordu sezona. Benim Galatasray'ın ligdeki durumuyla ilgili ilk yorumum şu olmuştu: ''Ne olursa olsun seri galibiyetlerle başlanmalı. Mümkünse ilk derbiye kadar fire verilmemeli. Bu hem,takıma kaybolmuş alışkanlıkları tekrar kazandıracak; hem camia hafızasını tazeleyecek; hem de ligdeki yarışın adı bir şekilde konmuş olacak.'' Maç sonunda bu minvalde bir neticenin çıkmaması elbette bir sorun. Üstüne çalışmak gerek.

Maç aslında hiç fena başlamamıştı. İlk 20 dakikalık younda pek çok gösterge olumluydu. Mesela, pas trafiğinde normalin üstünde bir düzelme vardı. Geçen yılın şablonuyla; bu yılınkini yan yana getirdiğimizde, futbol iyi futbolcularla oynanır klişesinin örneklerini bulmam mümkündü sahada. Galatasaray'da bilinçli hücum görmeyeli uzun zaman olmuştu. Kanattan gelen ortaların kasten, bir noktaya istekle ve belli bir mantıkla gönderilmesi, yine ilk 20 dakika içinde pozitif yorumlarımızdı. İBB'nin gole kadarki, en ciddi pozisyonunda Galatasaray ceza sahası içinde kaleci dahil 8 kişinin kollketif savunması elbette umut verici gözlemlerdi. Ancak 20 dakikalık bölümden sonra oyunun kontrolü kaydı gitti. Toparlanırlar mı acaba diye düşünürken; ilk yarının sonlarında gelen ''pis'' gol kuşkusuz herkese ufak bir şaşkınlık yaşattı. Kaleciye çok dokundurmak gerekir mi bilmem; ama benim olaya bakış açım şu: ''İyi kaleci kötü gol yer''

20 dakikalık oyunla ligin en ''taş'' takımına diş geçirmeniz mümkün değil. Üstelik onlar sizden çok daha fazla koşuyorsa. Bunu Fatih Terim de çok iyi kavradığından Yekta ile orta sahada dinamik kalmak istedi. Ancak kişisel mücadele performansları yeterli olmadı. Üretkenlik konusunda sıkıntı da büyük olunca, skoru çevirmek ve iyi işler yapmak pek mümkün olmadı ve önce 2.gol ardından da mağlubiyet geldi.

En başa dönecek olursak; kadrodaki isimler doğru da,taktik tahtasındaki dizilişler makul gelmedi bana. Ujfalusi kaliteli bir isim, bu maçta ara pası atabilen bir savunmacı görme zevkini de yaşattı taraftara. Ancak sağlam duruşu ve mücadeleci yapısını tandemde çok daha iyi gösterebilir. Eboue ise,bir jokerdir, doğrudur; ancak savunmanın sağında yapacaklarını görünce gözlerinizi ovuşturup bir kez daha bakabilirsiniz. Yani, Eboue-Servet-Ujfalusi-Çağlar şablonu çok daha sağlam bir takım yapabilir Galatasaray'ı. Bu arada sol tarafta büyük bir sıkıntı olduğu gerçeğini de eklemiş olalım.

Şablonun kalan kısmında ise, yine problem ortaya çıkıyor. Oluşturulan düzende pozisyon bulmak veyahut ekstrem çözümler üretmek oldukça güç. Zaten aslına bakılırsa, 4-1-4-1 ile, mevcut konumlardaki oyunculardan verim almak kolay iş değil gibi. Üstelik yaratıcı oyuncu ki -ülkemizde ona biz maestro diyoruz-gerekliliğini arz eden bir yazı karalamıştık evvelden.

Tüm bunlar maçın bizde bıraktığı intibah. Yine de, duran topların başına Selçuk'un geçmesi, yılların bedbaht durumunu terse çevirmek için bir umut oldu bu akşam. Veyahut, kenarda kazanmak için hamlelerini çekinmeden yapan bir teknik adama hasretlik Galatasaraylılar için ilaç sanki. Doğrusu zamanla oturacak, yanlışlar düzeltilerek onarım gerçekleşecektir.

Zaman yeni takımların en büyük ilacıdır. Galatasaray'ın şanssızlığı 2012 model yapısıyla, ligin en hazır takımının karşısına çıkmak oldu. Tek sıkıntı ise, sabrın fazla olmaması. Dolayısıyla acil kabilinden iyi oyun ve bol galibiyete ihtiyacı var camianın. Biz yine de az daha bekleyin diyelim ve ekleyelim: ''Sabır önceleri zehir gibidir, huy edinirsen bal olur''