ST Süper Lig Panorama - 25. Hafta
Bu haftanın tüm hikayesi Fenerbahçe Beşiktaş derbisiydi ama, biz de üç puanı aldık. Gollerimizi izleyemedim çünkü maçı izlemek için ortama girdiğim ilk anda gol yedik, ben de uğursuzluğuma laf ederek çıktım. Sonra bizimkiler rakip ceza alanındayken bir bakayım dedim, heba oldu atak, yine çıktım odadan , bu sefer de arkamdan gol sesi geldi... Daha önce Federer'e televizyon başından onu destekleme yöntemiyle Wimbledon kaybettirmiş olduğumdan daha fazla rahatsız etmedim sarı kırmızılılarımızı, onlar da güzel güzel yendiler Gaziantep'i.
KANARYA vs. KARTAL
Haftanın maçında Fenerbahçe sahasında Beşiktaş'la karşılaştı. Ujfalusi'nin de belirttiği gibi sonucu umursamamızı gerektirecek bir durum yoktu, ama bir bakalım dedik güzel futbol umuduyla. (Mütemadiyen lider ukalalığı yapılır, arada 30 puan varmış gibi davranılır...) Pek de zorlanmadan iki golle sonuca gitti sarı lacivertliler ve Beşiktaş'ı son bir hırsla ilk 4'e girmek için savaşan Anadolu kulüplerinin gazabıyla baş başa bıraktı.
METROBÜSÜN SUÇU NE
Kırk kişi gelse anlatsa, şu holiganizm denen şeyi, futbol adına yakıp yıkmayı anlayamam. Gerçi Dünya Savaşları da sudan sebepler, abartılan idealler sonucu çıkmıştı, insan denilen meretten de fazla bir şey beklememek lazım. Bu derbinin heyecanını da farklı göstermiş Beşiktaşlı abiler, o çok sevdiğimiz müthiş icat yerin üstünde geçen metronun, raysız trenin altını üstüne getirmişler, acil durum çekiçleriyle baya kırıp yıkmışlar. Haftanın holiganlarına Belediye Başkanı Kadir Topbaş da pek bir kızmış. Aynı tavrı stadda da göstermişler, Saraçoğlu'na baya bir maddi hasar vermişler ama bu kısmı pek de haber niteliği taşımıyor, daha çok malumun ilamı. Holiganlar stadda uslu uslu oturabilseydi... İşte asıl haber o olurdu.
SON (?) MOHİKAN
Stoch'un şu saç modelini kaç haftadır görüyorum görüyorum laf etmek istemiyorum ama, bu hafta artık cana tak dedi... Önceki tipini hatırlamıyorum, etmiyorum, ne problemi vardı normal saçla bilmiyorum ama, mohikan kesimin yakıştığını gördüğüm tek insan Ümit Davala oldu şimdiye kadar ve oydu son mohikan. Geriye kalanınız sadece haftanın rüküşü olabilirsiniz. Bu sıfatı da küçümsemeyelim, Kazım Kazım'ı böyle tanımladık ve ardından "Kimse beni sevmiyooor" diyerek gitti takımdan.. Bir alakası yoktu muhtemelen, ama olsun.
ATEŞ SENİ ÇAĞIRIYOR
Necati Ateş geri gelir gelmez golünü gönderdi. Manevi değeri nedeniyle haftanın golü bu. Necati, yeni GStore'umuzdaki Metin Oktay heykeliyle de poz vermiş. O burada mutlu, bunu sahaya daha sık yansıtacağını umuyoruz. Milan Baros'un hakeme itiraz etmekten kendini hiç alıkoyamadığını göz önünde bulundurusak, çok ihtiyacımız var buna. Milan Baros zaten Euro2008'de Çek Cumhuriyeti'yle oynadığımız maçta yedek kulübesinden sarı kart görmeyi başararak ilgimi çekmişti ilk, asabiyeti yeni bir şey değil yani... De işte, iki çocuk babası adam biraz olgunlaşsın artık.
TÜH!
Anlık bir umutsuzluk, çaresizlik, daha fazlasını yapamama korkusu yansımış Üç Galatasaraylı'nın bedenine. Emre Çolak, Elmander ve Necati aynı anda farklı biçimlerde o kadar iyi yansıtıyor ki bu ruh halini. Fotoğrafçının bu anı bu kadar iyi bir açıdan ölümsüzleştirmesi pek iyi pek güzel olmuş. Sarı formaların kırmızı şortlarla çok güzel tamamlandığını, baştan aşağı sarı haldeki çiğliği taşımadığını, bu sayede bu fotoğrafın bir kat daha güzel olduğunu da belirtmek gerek.
Kalın sağlıcakla.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.