Furkan Aldemir bizimdir!

Galatasaray Medical Park erkek basketbol takımına sezon başında transfer olan genç oyuncu Furkan Aldemir geçtiğimiz akşam oynanılan Olympiakos karşılaşması sonrasında kişisel twitter hesabını kapattı. THY Euroleague'de çeyrek finalin kapısına dayanarak tarihi bir başarıya imza atan erkek basketbol takımımızın 20 yaşındaki pivotunun kişisel hesabını kapatma gerekçesi ise maç sonrasında kendisini Galatasaray taraftarı zanneden insanlar tarafından kendisi üzerinden ailesine, sevdiklerine edilen ağır hakaretler, küfürler ve kişisel saldırılar olduğunu dile getirdi. Bu konu ilk değil, son olacak gibi de görünmüyor. Bu konu hakkında bizimde söyleyecek bir kaç sözümüz var.

Galatasaray taraftarı ,veya kendisini taraftar zannedenler, son zamanlarda acayip bir hal almaya başladı. Özellikle eline klavyeyi alan maç sonunda oyuncularımıza gerek sosyal platformlarda, gerekse kişisel hesaplarında küfür etmeyi adet haline getirdi. Voleybolcusu, futbolcusu, basketbolcusu farketmiyor. Maç kazanırken "Koçum benim, aslanım benim" diye dolup taşan mesajlar, tersi durumlarda ana avrat küfürlere kadar gidiyor. Ya eleştirmeyi bilmiyoruz, ya da eleştirinin ne demek olduğunu bilmiyoruz. Üçüncü bir ihtimal ise bazı kimseler sadece tabela taraftarı. Maç kazanıldıysa güzel, kaybedildiyse kötü. Ne ala memleket..

Puan kaybedilen futbol maçları sonrasında futbolcularımızın hesaplarına da aynı tarz yorumlar yazıldığı gerçeğini en son deplasmanda 1-0 mağlup olduğumuz Bursaspor maçı sonrasında yaşamıştık. Maç sonunda Riera birlik ve beraberlik kapsamında bir mesaj yazmış, sonrasında da kendisine tacizler gerçekleşmişti. İspanyol oyuncumuz Albert Riera'ya ağır hakaretler ve küfürler edilmiş sonunda İspanyol oyuncumuz dayanamayıp "Puan kaybedebiliriz, bizi eleştirebilirsiniz bunlar normal ama kötü söz söylenmesini anlamıyorum." minvalinde bir mesaj yazarak sitem etmişti. Aynı durumun Sercan Yıldırım'ın başına geldiğini de belirtelim. Genç oyuncu aynı karşılaşma sonrasında kişisel hesabına "Birlik ve beraberlik zamanı, özür dileriz." yazdıktan sonra kendisine küfür ve hakaret içeren mesajların gelmesinden dolayı şikayetçi olmuş, bunu dile getirmişti.

Geçtiğimiz gün oynanılan Olympiakos maçı sonrasında Galatasaray çeyrek final kapısından dönmüş ve Avrupa'ya veda etmişti. 88-81 biten karşılaşma sonrasında kişisel hesabına edilen küfürler ve hakaretler neticesinde genç oyuncumuz Furkan Aldemir kişisel hesabını kapatma kararı aldı. Maç içerisinde yaptığı hataları düzgün bir dille adam gibi eleştirmek yerine bir oyuncunun ailesine, sevgilisine ve kendisine ağza alınmayacak küfürler ediliyorsa, aslında bu durum gayet normal. Oyuncuya destek olmak, moral vermek, yanında olduğumuzu belirtmek, arkalarında durduğumuzu göstermek çok zor birşey olmasa gerek. Buraya kadar getiren, bugüne kadar tarifi imkansız duygular yaşatan takımın bir parçası olarak Furkan Aldemir'e teşekkür etmek yerine ana-avrat küfür etmek nedir, birisi açıklayabilir mi? Korkuyoruz, yakında sırf maç kaybedildi veya oyuncu hata yaptı diye oyuncuya gerçekten saldırmaya kalkanlar olacak. O hep dalga geçtiğimiz Fenerbahçe taraftarından ne farkımız kaldı? Oldu olacak sırf hata yaptı diye, maç kaybedildi diye gidip dövelim. Sahip çıkmak, arkalarında durmak, moral vermek ve yanlarında olmak neymiş! Öyle değil mi? Sahip çıkmak bize yakışmaz, gidelim her maç sonrası oyuncularımıza sövelim. Doğrusu bu çünkü (!)

Uzun lafın kısası Furkan Aldemir bizimdir. Tıpkı Jaka Lakovic'in de, Felipe Melo'nun da, Albert Riera'nın da, Rosir Calderon Diaz'ın da, Eleonaro Lo Bianco'nun da, Salvador Hidalgo'nun da, Kervin Pinerua'nın da, Işıl Alben'in de, Bahar Çağlar'ın da, Matt Scott'un da, Özgür Gürbulak'ın da bizim olduğu gibi. Adını saymadığımız tüm oyuncularımızın, tüm branşlarımızda yer alan teknik heyetimizin olduğu gibi.. Oyuncularımıza her ne olursa olsun, ne şartta olursa olsun sahip çıkalım, arkalarında duralım. Unutulmasın ki; Biz bir aileyiz.. Kenetlendikçe daha da büyüyen!