ST Süper Lig Panorama 29. Hafta
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, herkese kocaman bir merhaba. Kadına şiddetin her geçen gün daha ağır vakalarla karşımıza çıktığı bir dönemde değerli, özgür, işini bilen, kendi kararlarını veren bireyler olduğumuzu erkeklere göstermek lazım.. Neticede hala daha TFF'yi yöneten koca adamlar tarafından, takımlara verilen cezanın ''tribüne sadece kadın ve çocuk taraftarların alınması'' olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Sonra bir de çıkan sesle dalga geçiyorlar, kadınların da küfrediyor olmasına şaşırıyorlar vesaire vesaire... Hele öyle bir ''Ofsayttan anlayan kadın?!'' muhabbeti dönüyor ki!
Siz Galatasaraylılar, unutmayın, aslanların asıl avcı ve savaşçıları dişileridir, erkekleri sadece görkemlidirler. Tavuk yumurtlar, horoz öter. Bu böyle gider... 46XX kromozomluların 46XYlilerce ikinci sınıf görüldüğü günler geçti artık, siz de bırakın bu Antik Yunan'dan kalma demode düşünceleri. Hatta 1900lerde çıkmış pembe-mavi olayını bile boş verin. Dişiyiz, eşitiz, insanız; aynıyız.
İNÖNÜ'DE HEYECAN
Beşiktaş-Trabzonspor'un sonucu ligin gidişatı açısından çok önemliydi. İki takımın Play-Off'ta yer alacağı bile tam kesinleşmemişken, Play-Off'ta şampiyonluk umutlarının olması için de çok çalışmaları gerekiyordu neticede. Trabzonspor dünyaları kaçırdı ama yine de yeterince gol attı kazanmak için. 2-1 biten haftanın maçının ardından Beşiktaşlılara söylenmesi gerekeni Şenol Güneş, Ersan Gülüm'e demiş: ''Sıkmayın canınızı, bozmayın moralinizi, tarihi bir maça çıkacaksınız, toparlayın kendinizi.'' Umarım onun sözü etkili olur ve Beşiktaş bundan birkaç sene önce Ardalı Galatasaray'ın yenilerek çeyrek final vizesini kaptırdığı o zaman Ardasız şimdi Ardalı Atletico Madrid'i eler.
KALE
Balık baştan kokar. Futbol takımlarında kadro okunurken, en başta kaleci vardır. Kaleci ne kadar iyiyse, takım o kadar iyi maçlar çıkabilir. Dahası, eski savaşlarda kaleler, güçlü, güvenilir üslerdi ya, onları fethetmek zafere giden sürecin en zorlu kısmıydı... Yeni kaleler de isim babaları gibi, güçlü ve güvenilir olmalı, takım hücuma çıktığında arkasında gol yemeye hazır bir şeyler bıraktığını hissetmemeli. Tüm bu özellikleri sağlayacak olan da kaleciler. Adı ve cüssesi ve karizması ve yeteneğiyle nevi şahsına münhasır Ferit Ali Mondragon'un ayrılışından sonra içimizde büyük özlemdi o kaleci. Gelene, geçene büyük umutlarla yaklaştık ama bir türlü olmadı. Ama haftanın adamı Fernando Muslera, ona verilen parayı eleştirenlere (o parayla en kralından bir forvet alırdık di mi şimdi), onu küçük elli, bebek suratlı görenlere ne kadar isabetli bir tercih olduğunu sıklıkla gösteriyor. Hayali İngiltere'de oynamakmış.. Umarım bir gün, ama biz onu ya fazla sevmeden ya da bir kaç kupayla efsaneleştirdikten sonra, hayallerini gerçekleştirme fırsatı bulur.
KARA TREN
İstanbul'dan Sivas'a gitmek ne kadar zor olabilir, bizim futbolcular öğrendi. Eski Konstantiniyye'de Güneş'in parıltısını, gülüşünü, neşe saçışını görebiliyor olsak da; ülkenin diğer taraflarında havanın muhalefeti yoğun bir şekilde sürüyor. Bu nedenle Sivas'a gidiş zorluğuyla haftanın seferi oldu. Nitekim o kadar zor gittiğimiz yerde çıktığımız sahanın durumu da kötüydü ve Fatih Terim kazanmamıza rağmen bu durumu herkese açıklamaya çalıştı. 'Nice soğuk, buz gibi, nerdeyse buz üstüne konumlanmış Avrupa ülkesi var, oralarda da böyle mi sanıyorsunuz sahalar' mealinde konuştu. Neticede, 'devlet buna bişi yapması lazım.'
ŞUUUUUUTTT VE GOL
Haftanın golü ödülünü Stoch ve Ateş arasında paylaştırıyoruz. İkisi de sezonun jeneriklerine girecek, enfes şutlar attılar ve iki ezeli rakip taraftarları arasında yeni bir çekişme unsuru oldu. Necati Ateş'in dönmesinin bu kadar hayırlara vesile olacağını tahmin etmediğimi her hafta belirtmesem de olur galiba.... 'Sivas'ın buzlarını eritti' tespiti de çok klişe...
Futbol ile voleybol, farklı kuralları olan, farklı amaçlara sahip, oldukça değişik sporlar. Hentbolla futbol da farklı ama futbol ile voleybol çok daha farklı. Dolayısıyla Ali Turan'ın şu hareketinin göreni şaşırtması çok normal. Bu hareketi kafamızda ortasından ağ geçen parkeli salonla, ya da gene ortasına ağ gerilmiş bir kumsalla bağdaştırıyoruz, o nedenle smaç, haftanın hareketi bu şartlar altında şaşırtıyor. Hakem de, genelde, kartını çıkartıyor. Genelde çünkü en son baktığımda voleybolda çok zor durumlarda ayakla müdahele olabiliyor idi, yanılıyor olmayayım şimdi.
4 SEVİMLİ ASLAN
Felipe Melo sen kocaman bir çılgınsın, Necati Ateş sen de az sayılmazsın, Ujfalusi ve Semih sarılın sıkı sıkı! Sarı-kırmızının hepimizin üzerinde hemfikir olduğu müthiş uyumu ve ekrandan taşan mutluluk nedeniyle baktıkça bakasımın geldiği bu kare, haftanın fotoğrafı. İzin verelim içten pazarlıklı değil, içten insanlar prim yapsın, baksanıza şunlara!
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.