STSL | Değişen dengeler..
Süper Lig'de 32.haftanın kapanış maçında lider Galatasarayımız evinde Trabzonspor'u ağırladı. Baştan sona müthiş bir mücadele ve çekişmeye sahne olan karşılaşmadan 1-1'lik beraberlikle ayrılan takımımız son dakikalarda bulduğu fırsatlardan yararlanamayınca bir puana razı oldu. Bir o kalede, bir bu kalede şeklinde geçen karşılaşmada maçın yıldızı hiç kuşkusuz tüm takdir haklarını konuk ekipten kullanan ve dengeleri eşit sağlamak için aldığı talimatları yerine getirmek için çabalayan Cüneyt Çakır ve yardımcılarıydı. Futbol kurallarını baştan yazan sözde elit hakem (!) karşılaşmanın önüne geçmeyi başardı.
İdeal ilk 11'i ile karşılaşmaya başlayan takımımız ilk 10 dakikada önde basmak isterken rakibinin şok presi ile karşılaşınca oyunun kontrolünü rakibine bıraktı. Ortasahada Zokora-Colman ve Alanzinho üçlüsünün hemen karşılarında yer alan Melo ve Selçuk'a kurduğu üstünlük, savunma oyuncularımızın konsantrasyonunun yüksek seviyede olmaması sonrasında kalesinde pozisyonlar vermeye başladı. Hücumda Alanzinho, Olcan, Volkan ve Burak gibi hızlı oyuncuların hepsini sahaya sürerek tempo ve dinanizm isteyen Şenol Güneş bunda kendi takımı adına başarılı olurken, Galatasaray deplasmanında açık oynama gibi bir risk göze aldı. Muslera savunmada arkadaşlarını atılan ara paslar için uyarırken bir kaç pozisyon sonrasında kalemizde golü gördük. Rakip kalede Melo ile tehlikeli bir pozisyon bulan ve direk dibinde Tolga'nın tokatlamasıyla ilk golü kaçıran takımımız kalesinde gördüğü pozisyonda da Muslera'nın refleksi sayesinde tehlikeyi geçiştirdi. Maç tempolu başladı, şok pres ve orta alanda top kayıplarının devamında atılan her top ceza sahasına gitmesi iki takım adına da sıkıntı yarattı. Melo'nun ara pasında Baros'un son adam pozisyonunda rakip savunma oyuncusu tarafından indirilmesine "devam" kararı veren elit hakemimiz kendi uydurduğu faulün ardından kalemizde golü hazırlayan isim oluyordu. Engin ve Alanzinho'nun pozisyon sonrası yerde kalması, Melo ve Ujfalusi'nin hakeme itiraz için hareketlenmesi derken Colman oyunu hemen başlatarak ofsayt var mı, yok mu diye tartışılan bir pozisyonda topu Burak'la buluşturdu ve ligde bir çok takımdan fazla gol atan genç forvet topu ağlarla buluşturdu. Kalesinde golü gören takımımız beraberlik golünü aramak için baskı kursa da, orta alandan atılan her uzun pasta kalesinde tehlike yaşadı. Özellikle devrenin son 7-8 dakikalık bölümünde kalesinde çok sık kontralar gören takımımız farkın açılmasına izin vermezken, Trabzonspor'da da hücumda yapılan yanlış tercihler farkın arttırılmasının önüne geçti. Soyunma odasına gitmeden evvel rakip kalede Melo, Baros ve Ujfalusi ile pozisyonlar bulan takımımız istediği ve aradığı golü bulamayınca soyunma odasına 1-0 geride gitti.
İlk yarıda anlamadığımız nokta hiç kuşkusuz 24.dakikada yenilen golün ardından devam eden -uzatma dahil- 22 dakikalık bölümde acele etmesi, panik yapması ve kalesinde çok sık pozisyon vermesi pek alışageldiğimiz bir durum değildi. Kendi evinde, sana karşı açık oynayan ve ilk golü bulan rakibin karşısında topyekün ileriye çıkarsanız olacağı budur diyebiliriz. Play-off öncesinde de aslında bu iyi bir mesaj ve uyarıydı. Bugüne kadar her maçı oyun disipliniyle kazanan, disiplini elden bırakmayan ve bunu rakibine kabul ettiren takımımız alışagelmişin dışında bambaşka bir oyun ortaya koyarak risk aldı. Şans ve aynı zamanda Muslera'nın başarısıdır ki, bu riski alırken kalemizde ikinci golü görmedik. Soyunma odası dönüşünde daha kontrollü, daha baskılı ve beraberlik golünü ararken daha disiplinli bir Galatasaray gördük. Günün süprizlerinden birisi hiç kuşkusuz daha iki gün önce A2 takımla maça çıkan Mehmet Batdal'ın kadroda olmasıydı. Karabükspor'da kadro dışı kaldığı için geri çağırılan ve transferin son günlerinde takıma katılmıştı. Bugün 18 kişilik kadroda yer alması aslında bir nevi Sercan'a mesajdı. Sivasspor maçında ikinci yarıda şans bulmasına rağmen varlık gösteremeyen genç oyuncu bugün kadronun dışında kalan isimler arasında yer aldı.
İkinci yarının başında Emre ile rakip kalede tehlikeli bir pozisyon bulan fakat yararlanamayan takımımız, uzak direğin dibinden çıkan toptan 6 dakika sonra Baros'un pasında savunmanın müdahalesiyle Necati'nin değerlendiremediği pozisyonda beraberlik golünü kaçırdı. Necati'nin pozisyonunda Giray'ın omuzundan tutması, aşağıya çekmesi tartışmalara sebebiyet verdi. İşin ilginç tarafı ilk yarıda gol yediğimiz pozisyonun hemen hemen aynısı olması ve elit hakemimizin buna faul verip, bu pozisyonda faul vermemesi ayrı bir nokta oldu. Bu pozisyondan 2 dakika sonra kalesinde tehlikeli bir pozisyona sebebiyet veren takımımız Burak'ın ceza sahası dışından vuruşunda Muslera'nın kurtarışıyla rahatladı. İlk yarının benzeri bir şekilde yaşadığımız devrede yine top bir o kalede, bir bu kalede olurken baskıyı kuran, oyuna hakim olan ve rakip yarı alana oyunu yıkan taraf Galatasarayımızdı. İkinci yarıda rakip kalede tehlikeli pozisyonlara giren ama bir türlü aradığı golü bulamayan takımımız Mehmet, Yiğit ve Sabri'nin oyuna girmesiyle rakip kalede daha çok pozisyon bulmaya başladı. Maçın başından beri en büyük sorunumuz hücumda topu indirebilmek ve rakip yarı alanda baskıyı kurabilmekti. Mehmet Batdal'ın oyuna girmesiyle bu problemi az çok çözdük diyebiliriz, keza hava toplarında üstünlüğü kurmaya başladık. Yiğit'in içeriye çevirdiği pozisyonda savunmaya çarpan top Tolga'nın kontrolünde kalırken, günün hücumda şanssız ve bu sene taraftarlar tarafından kurban edilmek istenilen ismi Baros filelerle buluşuyordu. Necati ile uyum sürecini hala atlatamayan, tecrübeli forvet Mehmet'in oyuna girmesiyle biraz daha kanatlara kaçarken, indirilen toplarda da içeriye kat ederek tehlike yaratmaya çalıştı. Maçın son 10 dakikasına girilirken Sabri'nin içeriye ortasında Alanzinho'nun elle müdahalesi sonrasında günün yıldızı elit hakemimiz penaltı noktasını gösterdi. Penaltıda topun başına geçen Felipe Melo çok düzgün ve klas bir vuruşla topu ağlarla buluşturarak skoru dengeledi. Bu gol ayrıca tecrübeli oyuncunun kariyerinin en skorer sezonuna imza attığının göstergesiydi. Maçın son dakikalarına girerken son 30 dakikada bütün hücumlarımızda ön planda yer alan Melo yine kendisi başlattığı ve hazırladığı pozisyonda Sabri'yi topla buluşturdu, içeriye yerden kesilen topta Mehmet Batdal kariyerini değiştirecek bir golün yanı sıra 3 puanıda kaçırdı. Geçen hafta Kadıköy deplasmanında Baros'un ayağından gelen topun üst direkte patlamasıyla son dakika pozisyonunda galibiyetin ucundan dönen takımımız bu derbide de son dakika pozisyonunda galibiyetin ucundan dönmüş oldu.
Trabzonspor karşısında alınan beraberlikle bu sezon oynadığımız 6 derbiden 3 galibiyet, 3 beraberlikle ayrıldık ve 24 yıl sonra böyle bir başarıyı tekrarladık. Haftaya içeride Orduspor ile oynarken, ezeli rakibimiz ve en yakın takipçimiz Fenerbahçe deplasmanda bugün gerçekten tempolu oynayan ve toparlanma sinyallerini veren Trabzonspor karşısında olacak. Her ne kadar bugün alınan sonuç sonrasında puan farkı 7'e düşse de bizlerin dilinden şampiyonluk şarkısının düşmemesi gerek..
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.