Burak Eren ile Üçleme.. (13)

Spor Toto Süper Lig'de normal sezonun ardından oynanılan Süper Final karşılaşmalarında ikinci haftayı geride bıraktık. Türk Telekom Arena'da ağırladığımız en yakın takipçimiz ve ezeli rakibimiz karşısında sayısız fırsattan yararlanamazken sahadan 1-2 mağlup ayrılan takımımızda haftanın anabaşlığı hiç kuşkusuz bu karşılaşma oldu. Bu sezonla birlikte kaleme almaya başladığımız Galatasaray özelinde haftanın üçlemesinde Burak Eren serinin 13.yazısını kaleme alırken, gündem başlıkları kaybedilen Fenerbahçe derbisi ve şampiyonluk yürüyüşü oldu. Serinin 14.yazısında görüşmek dileğiyle.. İyi okumalar.

Galatasaray 1-2 Fenerbahçe / Şampiyon Olmak İçin Güzel Bir Gündü
Farkın 8 olması herşeyi bitirecekti aslında. Maçtan önce gergin tarafın Fenerbahçe olacağını söylemiştim ve maçta izlediğimiz görüntü de bu dediğimi onayladı. 1-0'ı erken buldular ama doğru futbol gelmedi Fenerbahçe adına. Sow'un da sakatlanıp çıkmasıyla beraber hücumda neredeyse hiç top tutamadılar ve Galatasaray baskısı karşısında fazlasıyla ezildiler. Ama Volkan Demirel'in üstün performansı ve biraz da Bekir İrtegün'ün Galatasaray'ın forvetleri karşısında sağlam durması onlar adına konuşabileceğim çok az iyi şeylerden ikisi. Galatasaray'ın bu maçta mücadele gücü fazlasıyla üst düzeydi. Her alanda bastılar, oyunu rakip yarı sahada oynadılar. Maç öncesi Selçuk İnan ve Melo faktörünün Galatasaray adına kilit nokta olacağını söylüyordum. Bu anlamda Cristian ve Selçuk Şahin'in de onlar karşısında iyi olmadıklarını gördük. Bu da Galatasaray'ın rahatlıkla organize olabilmesini sağladı ama gol bir türlü gelmedi, inanılmaz pozisyonlar harcandı. Aydın Yılmaz'ın da oyuna girmesiyle beraber tamamen bir hücum baskısı oluştu ve maçın da 1-1'e gelmesinin ardından aslında maç için konuşulacak durum oluştu. Onu ikinci başlıkta konuşuruz. Aydın Yılmaz'ın girer girmez üç tane net pozisyonu var. 1-1'in santrasında bile top kapıp pozisyon yarattı Galatasaray ve bu maçın hakkının kazanmak olduğunu bizlere gösterdi ama Stoch ve Özer Hurmacı hamlesi Fenerbahçe'yi biraz daha hücumda tuttu ve kontra silahını onlara verdi. Maçın da 2-1'e gelmesi bu yüzdendir, o riski aldı Galatasaray ve kumarı kaybeden taraf oldu.

Kazanamıyorsan Kaybetme Ama
Konuşulması gereken mevzu bu aslında. Maçın gidişatına göre şu söylem bir kural halini alır, ''kazanamıyorsan kaybetme''. 1-1'lik skorun Galatasaray'a getireceği avantaj büyüktü. 5 puanlık fark korunacak ve bu da şampiyonluk şansını yüzde 75'lerde tutacaktı. Bu anlamda düşününce, 1-1'lik skor geldiği an, biraz daha kontrollü futbola yönelip kalan zamanlarda gol yememek temel felsefe olabilirdi. Bu kontrollü futbol da golü getirebilirdi ama maçın havası gerçekten çok başkaydı ve o kazanma karakterinin ortaya çıktığını gördük. Fenerbahçe, gerçekten fazlasıyla dağılmıştı ve dakika başına bir pozisyon yakaladık. Bu da Galatasaray'ı daha fazla hücuma yönlendirdi ve kontrolü de bir noktadan sonra kaybettik. Atamayana atarlar durumu aslında. Yukarıda da dediğim gibi, Özer Hurmacı ve Stoch hamleleri hücumda Fenerbahçe'ye kontra imkanı yarattı ve 80. dakikadan sonra da hızlı gelmeye başladılar. Ama Galatasaray üst üste gol kaçırdıkça bu senaryoyu yarattı aslında. 2-1'den sonra bile gol imkanını yarattı Galatasaray ama bu tip maçlar bazen oluyor. Şansımız ise telafisinin olması. Mesela Fenerbahçe'nin de Bursaspor'a kaptırdığı şampiyonlukta oynadığı böyle bir maç vardı, Trabzonspor karşısında da aynısını yaşadılar ve o maçın telafisi yoktu.

Bundan Sonrası
Şöyle bir yorum yapmıştım. Galatasaray kazanırsa şampiyon olur, maç berabere biterse yüzde 75 ihtimal var ama Fenerbahçe de kazanırsa Fenerbahçe şampiyon olur gibisinden. Oynanacak kötü bir futbol ve Galatasaray'ın TT Arena'da dağılmış olması ibreyi Fenerbahçe'ye döndürürdü. Ama ben böyle bir maç olacağını tahmin edemedim, futbol anlamında çok üstün bir Galatasaray vardı ve bu futbolın yarısı bile bize kalan 4 maçı da kazanma imkanını tanır. Her maç böylesine bir futbolu sergilemek güç ama Galatasaray'ın da psikolojik anlamda dağılmadığını söylemem lazım. Fikstür fazlasıyla bizim avantajımızdı. Beşiktaş galibiyetinin de ardından şampiyonluğa tamamen inanmıştım ama Fenerbahçe mağlubiyeti hesapları karıştırdı. Gerçi Trabzonspor deplasmanından gelecek üç puanın da ibreyi bize döndüreceğini düşünüyorum. Bu maçtan sonra iki maç Trabzonspor ve Beşiktaş ile ve içeride oynayacağız. Bu büyük avantaj. Son maç bir anda final havasında geçebilir ama herkesin puan kaybetme ihtimali olacak. Hiçbir maça garanti gözüyle bakamayacağımızı gördük. Fikstür avantajlı ama, bu çok açık...

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0