Şampiyonluk yarınlara kaldı!

Garip bir sezon gerçekten. Bir maçta 9 puanlık farkın 2'e inebildiği bir ortam. Süper Final adı da bu yüzden kondu zaten, Lig TV'nin en büyük hayaliydi bu, şampiyonu son maçın belirmesi ve bu maçı da Galatasaray'la Fenerbahçe'nin oynaması. Bir daha bu play-off günlerini yaşamayız diyorum ama bir ömür de hem bu kazandığımız şampiyonluğu, hem play-off saçmalığını unutamayız.

Play-off'u en başından beri biliyorduk ve play-off'a tepki söylemlerimiz son zamanlarda yükseldi. Bunu da söylemeliyiz, herşeye rağmen ipler bizim elimizdeydi. Fenerbahçe'ye TT Arena'da verilen 3 puan, devamında Trabzonspor ve Beşiktaş'la kalınan beraberlikler derken bu ortamı biz kurduk. Play-off'a genel anlamda baktığımızda Galatasaray adına bir hayal kırıklığı var ve futbolcuların da yaşadığı büyük bir düşüş vardı. İyi futbol oynamıyordu Galatasaray ama son maçta istediğini almasını bildi.

Son maçın anahtarı, iyi futboldan öte sonuç almaktı çünkü. Benim düşüncem, Necati Ateş'i de kenara alarak 4-5-1 gibi bir düzene dönmek. Yani orta sahayı iyice kalabalık tutmak. Cristian, Emre Belözoğlu ve Selçuk Şahin'li orta saha hattının Galatasaray orta sahasını bozabileceğini düşündüm çünkü, sayısal anlamda da bir fazlaydılar ve bu sıkıntı yaratabilirdi. Yarattı da aslında, Selçuk İnan'ı oyunun içine girerken pek göremedik, Melo ise işin defansif kısmında etki gösterdi derken hücumda organize olamadık. Bir de buna Elmander'in sakatlığı eklendiğinde hücumda top tutamamaya başladık ve kontrol Fenerbahçe'nin eline geçti.

Bu ortamda hücum oynayamazsınız, önce golü düşünemezsiniz. Hele ki beraberlik size yetiyorken. İyi olmayan ama doğru olan bir Galatasaray futbolu vardı bu yüzden. Bizi bu noktaya getiren iki temel özellik varsa, birincisi 4-4-2 formasyonu, ikincisi ise takım savunmasıydı. Galatasaray da şampiyonluğa savunmasıyla yürüdü. Fenerbahçe'nin duran toplarda iyi çalıştığını ve etki ettiğini gördük ama pozisyon bulma anlamında sıkıntı yaşadılar. Aykut Kocaman'ın tercihleri de mühim. Trabzonspor karşısındaki başarılı sistemi sahaya sürüp, Alex'i kenara almayı göze alıyorken, Bienvenu'nün yerine Semih'i oynatması çok tezat bir durum. 4-3-3'ün anahtarı Stoch ve Dia'nın etkisi elbette ama bu sistemin forveti Bienvenu. Dia'nın da kırmızısıyla beraber de ipler bizim elimize geçti ve bize yeten beraberliği bu şekilde kazandık.

Saraçoğlu'nda kazanılan şampiyonluğun da tadı başka tabii, bunu da belirtelim. İş son maça kaldı, play-off'a da öfkeliyiz ama böyle bir şampiyonluğu kazanmakta bir ömür unutulmaz. Souness'in bayrak dikme hadisesinde olduğu gibi..
Burak Eren / @sportifcumleler

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0