Güç gösterisi: Burak ve Hamit transferleri..

Süper Lig ve Süper Final şampiyonu olarak sezonu tamamlayan Galatasaray yeni sezon hazırlıklarına devam ederken, transferde de iddialı isimlerle görüşmeler sürüyor. Bu sene transferde farklı bir Galatasaray izleriz düşüncesiyle transfer sezonu açılırken, başkan Ünal Aysal beklentileri en üst seviyeye çıkartarak tüm transferlerin 1 Temmuz'a kadar biteceğini açıklamıştı. Bu beyanı beklentileri en üst seviyeye çıkartırken, işaret ettiği tarihe kadar sadece iki oyuncunun transfer edilmesi eleştirilerin, homurtuların ve tepkilerin yükselmesine neden oluyordu. Haklıdır, haksızdır konusuna girmeden kulübün bir numaralı isminin böyle bir açıklama yapmasının doğru olmadığını kenara not düşerek, transfer hamlelerine devam edelim.

Her transfer döneminde basından mutlaka "Hamit Galatasaray'da!" haberini okumuşuzdur. Ama nedense senelerdir bitmeyen menajer ücretleri, ailesinin istememesi, ev beğenmemeleri falan derken transfer gerçekleşmez. Her taraftarın isteyeceği türden bir transferdir Hamit, takım rengi farketmeden. Bir çok pozisyonda oynaması, kalitesinin belli standartlarının üzerinde olması ve en önemli yerli olması onu cazip kılıyor. Aynı zamanda kendisine alternatif bir başka oyuncu olmadığı için bir nevi rakiplerine karşı güç göstergesi olarak yorumlanabilir. Bu şekilde başladı transfer dönemi, tipik dedikodular eşliğinde. Galatasaray'ın bu sezon doğrudan kontak kurması Nisan ayının sonları gibi olurken durum biraz muallaktaydı.  Fazeli'nin ortalığı karıştırması, Hamit'in öncelikle takdir hakkını Avrupa'dan yana kullanmak istemesi gibi problemlerle karşı karşıya kalan yönetimin asıl rakibi yaklaşık bir ay evvel kendisine talip olan Fenerbahçe olmuştu. Hamit transferinin psikolojik ve stratejik bir önemi var. Karşı tarafa "Ben senden daha güçlüyüm!" mesajını vererek bu transferi daha anlamlı kılıyorsunuz. Pozisyonu, yaşı, maliyeti bir kenara Türkiye'de fark yaratmanız için yerli kadronuzu muhakkak güçlendirmeniz gerekiyor. Bunun sıkıntısını uzun yıllar çekerken, bunun başarısı sonucunda Türkiye'ye bir daha eşi benzeri görülmemiş getirilen iki kupa bugün Galatasaray müzesinde sergileniyor.

Ezeli rakibimizin transfere girmeye çalışması ortalığın kızışması anlamına gelirken, bu işleri çok seven menajer Fazeli'nin işine gelmişti. Fiyat sürekli yükselirken Galatasaray'dan önemli bir rest transferin bitmesini sağlıyordu. Nisan aylarında görüşmelere başlanan, istenilen fiyatta anlaşma sağlanılan oyuncuyla direkt olarak Fatih Terim görüşme gerçekleştirerek son bulmasını sağlamıştı. Real Madrid ile olan bonservis pazarlığı işin en kolay kısmıydı, çünkü kurallar gereğince sadece 25 oyuncuya lisans çıkartabilen İspanyol ekibi yeni sezonda tecrübeli yıldızı kadroda düşünmüyordu. Çok uygun bir bedel karşılığında, başarı bonuslarıyla birlikte İspanyol ekibiyle anlaşma çok önceden sağlanmıştı bile, önemli olan Hamit'e önanlaşmayı imza attırmaktı. Transferde prosedürlerin tamamlanması ve kısa bir süre içerisinde resmi açıklamaların yapılmasını beklediğimizi belirtelim, şimdilik bir problem yok.

Burak Yılmaz transferi rakiplere gözdağı vermek açısından mühim bir transfer olarak bir kenara dursun, yerli kadrosunu arttırmak ve yabancı kontenjanında yaşanacak problemleri en aza indirgemek konusunda oldukça önemliydi. Trabzonspor'da müthiş bir sezon geçiren, Avrupa'da en golcü 10 oyuncu arasında yerini alan forvet oyuncusu sözleşmesindeki çıkış maddesinin sağladığı avantajla istediği her kulübe gidebilme özgürlüğüne sahipti. Burak'ın asıl hedefi yurtdışına çıkmaktı fakat İtalyan kulübü Lazio dışında ciddi bir talipleri yoktu. Lazio'nun bu transfere gönlü olmadığı belliydi, ödemeyi taksitle yapmak istemeleri ve fazla bastırmamaları bunu gösteriyordu. Trabzonspor ile problem yaşamamak adına önce ağırdan aldı Galatasaray, fakat oyuncunun pozisyon itibariyle elzem olduğu ve o bölgeye yapılacak transfer daha maliyetli olacağı için transfer hız kazandı. Lokomotif Moskova meselesi tamamen menajer ve kulüp bazında bir oyundu, taraftarlarının baskısını ve tepkilerini kırabilmek adına. Burak tercihini kariyerden yana kullanmak istediği için bordo-mavili takımdan ayrılma kararı alırken parayı seçip Rusya'ya yelken açacak değildi. Galatasaray'da çok yakın arkadaşları bulunuyor, bildiği ve tanıdığı isimler, eski takım arkadaşları burada bulunurken Türkiye'de her oyuncunun çalışmak isteyeceği bir teknik adam kenarda duruyor. Bu transferler aynı zamanda güç gösterisinin ikinci halkasıydı, geçen sene Selçuk İnan hamlesinin ardından.

Galatasaray yeni sezon öncesinde kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor, rakiplerine karşı güç gösterisi yaparak. Türkiye'de bu sene kazanılacak olan şampiyonluk kupası hem eski günlere döndüğümüzün anlamına gelecek, hem de Avrupa'ya doğru yelken açtığımızın. Bu nedenle güç gösterisi yapmak gerekiyordu, bu anlamda. Çok fazla paralar ödemeden, doğru hamlelerle, doğru isimlerle. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra Sercan Sararer isminin çok sık anılmaya başladığını, Melo transferinde de güzel haberlerin geldiğini belirtelim. Çilek mi? Onu da başkan kendi elleriyle pastanın üzerine koyacak. Tabii başarabilirse.. Gerek var mı?